@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] admin senden ricam uyeleri uyarmandir .kimse kimseye catmasin yahu Paylaşimlar kirlenmesin . Herkes birbirine dunden hazir .silahlar dolu ateş etmek isteyen kafasina gore kurban seciyor . Bu guzel siteyi guzel bilgilendirici yorumlarla üste cikarmak Lazim Vesselam
|
Bu konunun iyi niyet ile açıldığı kanısında değilim... Orada müslümanlar şehid oluyor, çocuklar, kadınlar şehid oluyor. Burada gelip "hadi göstersinler hünerlerini" demek ne kadar doğru ? Nedir bu şeyh düşmanlığı onu anlamıyorum. Şehyler size ne yaptı ? Şeyhlerde keramet vs vardır yoktur inanırsın inanmazsın olur biter. Ama bu dediğiniz fitneye sebep oluyor...
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Ne olacak? Allah dostlarina laf edilirken beni su yazismalarimdan oturu durdurmaya niyetlenen olursa zaten ben bu forumu terk ederim. |
Alıntı:
Bence şeyh düşmanlığı yapmamış... ŞEYH UÇMAZ MÜRİT UÇURUR Sözüne binaen zırhlı mercedeslerle gezen şeyhleri ve müritlerini göreve çağırmış... |
Alıntı:
|
Fikirlerimizi veya düşüncelerinizi ya da kabul edip, etmediklerinizi yazın arkadaşlar zaten bu platformun amacı bu.
Ama işin içine hakaret girerse işte o zaman müdahale etmek zorunda kalıyoruz ki bu istediğimiz birşey değil. Herkesin değerlerine saygı duymak zorundayız. Yanlışsa neden yanlış olduğunu hakaret etmeden açıklamalıyız. Lütfen. |
Alıntı:
|
Bugün tasavvuf konusunda sap-saman ve dane birbirine karışmış durumdadır. Şeyhlerin sahtesi ile gerçeği yaygın bir biçimde her yanda bulunduğundan bunları birbirinden tefrik oldukça zordur. Bunların doğrularını tanımak için birtakım ölçülere ihtiyaç vardır:
a-Ehl-i sünnet ve Ve’l-cemaat çizgisinde sağlam bir inanç b-Kitap ve sünnete uygun derin bir ibadet hayatı, salih amel, c-Düzgün bir muamelat ve içtimai hayat d-Muhammed’i bir ahlak Bu hususlarda çok dikkatli olunmalıdır. Maalesef günümüzde bazı tarikatlar ve cemaatleşmeler Müslüman fertlerin dindarlık tecrübelerini güzelleştirmekten çok, ekonomik çıkar ilişkisine ve siyaset projesine dönüşmüş durumdadır. Oysa Tasavvuf İslam’ın ahlaki ve deruni boyutu olarak hem samimi dindarlığın kıvam kazanıp kemale doğru yol almasında bireye çok önemli destekte bulunmuş hem de dini düşünce ve perspektife derinlik kazandırmıştır. |
Alıntı:
Şeyh Sâdî, hâl*ler*de*ki si*râ*yetin, kişinin mânevî hayatını nasıl değiştirebildiğine dâir şu misali verir: “Ashâb-ı Kehf’in köpeği Kıtmîr, sâdıklarla beraber olduğu için büyük bir şeref kazandı; nâmı Kur’ân-ı Kerîm’e geçti. Hazret-i Nûhʼun ikinci karısı ve Hazret-i Lût’un karısı ise fâsıklarla gönül birliği içinde olduklarından, Cehennem’e dûçâr oldular. (Kocalarının peygamber olması bile onlara fayda vermedi.)” İmâm Gazâlî Hazretleriʼnin buyurduğu gibi; gayr-i müslimler, fâsıklar ve gâfillerle beraberlik, zamanla zihnî beraberliğe, zihnî beraberlik de bir müddet sonra kalbî beraberliğe dönüşür. Bu ise, insanın adım adım helâke sürüklenmesi demektir. Hâce Ubey*dul*lah Ah*râr Hazretleri*de (v. 1490) bu hu*sus*ta sevenlerini şöyle îkâz etmiştir: “Ağ*yâr ve bî*gâ*ne*ler*le be*ra*ber ol*mak, kal*be fü*tûr, rû*ha da*ğı*nık*lık ve gön*le pe*ri*şan*lık ve*rir.” KİŞİ SEVDİĞİ İLE BERABERDİR! Bu bakımdan takvâ ehli bir müʼminin, kendi irâde ve arzusuyla gâfillerle dü*şüp kalkması aslâ düşünülemez. Bu hususta gösterilen hassâsiyet noksanlığı, ki*şiyi ebedî hüsrâna kadar sürükleyebilir. Nitekim hadîs-i şerîfte buyrulduğu üzere: “Ki*şi sev*diği ile be*ra*ber*dir.”*(Buhârî, Edeb, 96) Yani insan ki*mi se*ver ve kiminle daha çok ünsiyet ederse kı*yâ*met*te de onun*la haş*ro*lunu*r. Nasıl ki gâ*fil*ler*den men*fî te*sir*ler zu*hûr edip kal*bi da*ral*tı*yor*sa, sâ*lih*ler*den de müs*bet te*sir*ler hâ*sıl olup gön*lü fe*rah*lat*ır. Hakîkaten sâlih*lerle kurulan kal*bî irtibâtın be*re*ke*tiy*le ni*ce mâ*ne*vî ka*zanç*la*ra nâ*il oluna*bi*lir. SÂDIKLARLA BERABER OLUN! Bunun içindir ki Cenâb-ı Hak, mü’minleri sâdık ve sâlih kullarıyla beraber olmaya teşvik ederek: يَا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِق۪ينَ “Ey îmân edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun!”*(et-Tevbe, 119) buyurmaktadır. Dikkat edilirse Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede;*“sâdıklar olun”*buyurmuyor;*“sâdıklarla beraber olun”*buyuruyor. Çünkü sâdık olmak, sâdıklarla beraberliğin en tabiî neticesidir. Hâce*Ubeydullah Ahrâr Hazretleri*der ki: “Âyet-i kerîmedeki*«Sâdıklarla beraber olun!»*emri, dâimî bir sû*rette beraberliği ifâde eder. Âyette*«beraberlik», mutlak olarak zikredildiğinden, hem fiilî, hem de hükmî beraberliği ifâde eder. Fiilî beraberlik, sâ*dıkların meclisinde*kalp huzuruyla, fiilen bulunmaktan ibârettir. Hükmî beraberlik ise gıyâblarında da onların hâllerini tahayyül etmekten ibârettir.” Sâlih zâtlara muhabbet duyup, onların gıyâbında da kendini onların yanında hissetmek, onların nazarıyla hayat ve hâdiselere bakabilmek, kişiye büyük bir mânevî zindelik kazandırır. İşte tasavvufta, bu mânevî faydayı temin mülâhazasıyla;*“râbıta”ya büyük bir ehemmiyet verilmiştir. Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Müslümanın Kendisiyle İmtihânında Tasavvuf, Erkam Yayınları. |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 10:34. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com