Bakara Süresi62. Ayet İmam Maturidi tarafından şu şekilde tefsir edilmekte : “Şüphe yok ki iman edenlere, yani Yahudi, Hıristiyani ve Sâbiîler’den Allah’a ve ahiret gününe inanıp güzel davranışlarda bulunanlara Rab’leri nezdinde mükâfat vardır. Onlar ne korkacak ne de üzüleceklerdir.”[Ahirette Kurtulan Zümreler]Şüphe yok ki iman edenlere, yani Yahudi, Hıristiyani [ve Sâbiîler’den]. Denildi ki Yahudi, Hıristiyani ve diğer zümreyi oluşturan Sâbiîler’in bu ayetin zahiri ile ilişkili görünmesi mümkündür, çünkü bunlar, “Biz de Allah’a ve ahiret gününe inandık, bizim de korku ve üzüntü duymamamız gerekir” demektedir[“İmam şöyle demiştir: Yahudiler, Hristiyanlar ve Sâbiîler bu âyeti delil göstererek, ‘Biz de Allah’a ve ahiret gününe inanmakta ve salih amel işlemekteyiz, ayetin gereği olarak bizim de korku ve üzüntü duymamamız icap eder’ demiş ve Müslümanların çelişki içinde bulunduğunu ileri sürmüştür. ‘Siz, diyorlar, Yahudilerle Hristiyanların küfür üzere öldükleri takdirde cehennemliklerden olacaklarının kitabınızda kayıtlı olduğunu iddia ettiniz. Halbuki kitabınızda onların korku ve üzüntü duymayacağı beyan edilmiştir’. Mülhid ve zındıklar da ileri sürdükleri çelişki iddialarında kendilerince delil saydıkları böyle bir düşünceden medet ummuşlardır” (Semerkandî, Şerhu’t-Te’vîlât, vr. 30’a)]. Bu iddiaya verilecek cevap birkaç kısma ayrılır. Birincisi, Cenâb-ı Hak müminleri iman edenler diye zikretmiş, onların iman konusunu da diğer bir ayette şöyle açıklamıştır: “Allah’ın elçisi ve müminler Rab’lerinden kendisine indirilene iman ettiler. Hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına, elçilerine, inandı. ‘O’nun elçileri arasında ayırım yapmayız’”[Bakara Suresi 286.ayet]. Halbuki sözü edilen zümreler, “Bir kısmına inanır, bir kısmını inkâr ederiz”[Nisa Süresi 150.ayet] demiş, dolayısıyla ilâhî kitaplar arasında da ayırım gözeterek bir kısmına inanırken diğerlerini inkâr etmişlerdir. Halbuki aziz ve celil olan Allah’ın tefsirini yapmakta olduğumuz ayette zikrettiği zümreler bütün peygamberlerin yanı sıra bütün kitaplara da iman etmişlerdir. Onların imanı böyle olunca korku ve üzüntü duymamaları tabiidir. İkincisi, Cenâb-ı Hak ayette Allah’a imanı zikretmiştir. Allah’a iman aynı zamanda bütün peygamberlere ve bütün ilâhî kitaplara inanmak demektir. Oysaki sözü edilen zümreler gerçek mânâda Allah’a inanmamış ve O’nu tanımamıştır. Şöyle de söylemek mümkündür: Allah salih ameli zikretmiştir. Peygamberlerin bir kısmına inanmamak salih amelin zıddını teşkil etmektedir. Bu sebeple de onların iddialarını kanıtlamak için bu ayete tutunmaları esastan bozulmuştur. Nihaî gerçeği bilen Allah’tır. Bir de şöyle denilmiştir: Anlam ve hüküm tespiti açısından ayette takdim ve tehir mevcut olup Cenâb-ı Hak sanki şöyle buyurmuştur: Yahudiler, Hristiyanlar … onlardan Allah’a ve ahiret gününe inanan ve bir de iman edenler…
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|