#91
|
|||
|
|||
Alıntı:
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır. Hadis i Şerif |
#92
|
||||
|
||||
Böyle. Bi hadis. Yoktur .
Hz. Ali (r.a) şöyle buyurmuştur: “Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdular: «Benim ağzımdan yalan uydurmayınız! Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem’e girsin!».” (Buhârî, İlim, 38) Seleme bin Ekva’ (r.a) şöyle buyurur: “Nebî (s.a.v) Efendimiz’in şöyle buyurduklarını işittim: «Her kim, söylemediğim şeyleri bana isnâd ederse Cehennem’deki yerine hazırlansın!».” (Buhârî, İlim, 38) Ebû Hüreyre (r.a) şöyle buyurur: “Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) buyurdular ki: «Benim ismimi (kendinize veya başkasına) isim olarak verebilirsiniz! Künyemi ise (yâni Ebü’l-Kâsım künyesini) kullanmayınız! Her kim beni rüyâda görürse hakîkatte beni görmüş olur. Zira şeytan benim sûretimde temessül edemez. Bir de, her kim benim ağzımdan bilerek yalan uydurursa Cehennem’deki yerine hazırlansın!».”
__________________
Resulullah sav buyurduki 'herkim kendisine fayda veya zarar giderdigine inanarak muska takarsa Allah onun hayatta hiçbir işini tamamlamasın başka bi rivayette ise 'kim muska veya temime takarsa Allah'a şirk koşmuştur . (Ahmed. 17372 ,Ahmed 16781.Elbani 492.) |
#93
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#94
|
||||
|
||||
Alıntı:
Sahabenin birisi ben böyle gördüm resulullahtan diyor digeri bende böyle gördüm diyor. Buna sebep olan Resulullahtir. Kendiliginden hareket etmiyor, Allah'in egitimi araciligi ile hareket ediyor. Bu konuda ayet var. Bu sekilde farkli hareket eden resulullah efendimiz sahabeleri yani alimler arasinda ihtilafin olusmasi saglamak içindir. Bu ihtilaflar sayesinde mezhebler dogacaktir. Alimler arasindaki ihtilaflar bu sebeple rahmettir. Bu konuda hadis serif mevcut. Allah teala, Musa a.s kavmini 12 ye ayirmistir, herkes su içeceği menba'ı bilmis ve oraya gitmistir. Dünyani 6 asamada yaratmistir. Dileseydi tek seferde yaratirdi. Mezheplerin olusmasi ilahi bir takdir dir. Alimler ve evliyalar hepsi amelde bir mezheple amel etmislerdir. Ehli sünnetin diger sapiklardan farki budur. |
#95
|
||||
|
||||
Alıntı:
__________________
- Kul ne der Mevla ne der acep |
#96
|
|||
|
|||
Alıntı:
Görmemişim kan olayını onu da yazayım, kırsaldaki adam hayvancılık ile uğraşıyor ve ot diken çok fazla adam namazını kılacak ama sürekli bir yeri kanıyor, bu adam namaz kılmasın mı ? Şehirdeki adam düz yolda diken yok ot yok kolay kolay bir yeri kanar mı ? |
#97
|
||||
|
||||
Alıntı:
tamam da bende diyorumki 2 farkli bakis acisi var ve birkac hadisden ve hadiseden yola cikarak buna başvurmuşlar çözüm olarak orneklerin guzeld eona kalsan teyemum var ayetle sabit fakat ben diyorumki bende olayi okudum farkli alimlerin goruslerini inceledim ve aklen en uygun olani seciyorum boyle aklen secimler fasık miyim yada yaptığım mubah mi diyede arkadasa sordum... hanefi olsamda.kanin abdest bozmaycagini dusunuyorum ... yada kadına dokunmanin fakat kadinle iliskiye yakin hareketlerin abdestin bozacagini kanin ise eger ölüm kalim mücadelesinde degilse veya namaz vakit de gecmek uzere degil yani zorluk cidden yoksa ciddi bir kan kaybi yasamia kisi sıkıntısını giderdigi vakit abdestini tazelemesi gerekir diye düşünüyorum bunlar sahsi yorumlarin kendi yasadigim durumlara hadislerden ve alimlerin goruslerinden yola cikarak yaptigim birsey allah bize zorluk istemiyor lakin iyi niyetide suistimal etmeden köklerimizi sasirmadan amel etmeliyiz bilmiyorum yaptigim seyin pekde saglikli olmadiginin farkindayim ...
__________________
- Kul ne der Mevla ne der acep |
#98
|
||||
|
||||
Alıntı:
Ahirette herkes mezhebine göre hesaba çekilir. Hanefi isen ve safilere namaz kildiracaksan safilere saygi olarak kadina degmemeye dikkat edersin, veya sen safisin hanefilere namaz kildircaksin (cemaat karisik), elinin kanamamasina dikkat edersin. Kanarsa abdest alirsin.. Hacca gideceksin zaruret oldugu için o anlarda hanefi mezhebine niyet edersin yani o mezhebin bir kismini taklit edersin tamamini degil. Asırlardan beri bütün İslam âlimleri, dört mezhepten birine uymuşlar ve müslümanların da uymalarının gerektiğini bildirmişlerdir. Bunlara uymakta İcma hasıl olmuştur. İcmadan [cemaatten, birlikten, topluluktan] ayrılan helak olur. (O gün her fırkayı imamları ile çağırırız) mealindeki İsra suresinin 71. âyet-i kerimesini Kadı Beydavi hazretleri, (Her ümmeti Peygamberleri ve dinde uydukları imamları ile çağırırız) şeklinde açıklamıştır. Ruh-ul beyan ve Tefsir-i Hüseynide ise, (Herkes mezhebinin imamı ile çağırılır. Mesela ya Şafii veya ya Hanefi denir) şeklinde açıklanmaktadır. Bu açıklamalar da, her müslümanın dört hak mezhepten birine uyması gerektiğini açıkça bildirmektedir. "Müçtehitlerin sünnet buyurduklarının hepsi ile amel et ve mekruh dediklerini terk et! Onlardan bu hususta delil aramağa kalkma! Çünkü sen, onların dâirelerinde mahpussun. Onların makamına varmadıkça doğrudan kitab ve sünnete ulaşmakta, onları geçmen ve hiçbir zaman hükümleri onların aldığı yerden alman mümkün değildir... " (Şârânî, Mizanü’l-Kübra. Berekât Yayınevi, İst. 1980, s. 41, 45) Konunun buralara gelmesine, dallanip budaklanmasina sebep olan ve arastirmayi lüzumlu görmeyerek kendi fikrini din gibi algilayanlar yüzünden dir. Cahillik ne kötü bir sey.. |
#99
|
||||
|
||||
İslâm’da asıl olan bir Müslümanın dinin gereklerine uygun olarak yaşamasıdır. Bu açıdan bakıldığında bir mezhebe tabi olmanın zorunlu olduğu söylenemez. Ancak inanan insanın ibadetlerini ve diğer dinî yaşantısını bir düzen ve tutarlılık içinde sürdürmesi için bir mezhebe bağlanarak onun kurallarını uygulaması ona bir kolaylık sağlamaktadır. Mezheplerin dinin doğru anlaşılması, yorumlanması ve uygulanması çabalarının bir ürünü olduğu düşünüldüğünde bir fıkhî mezhebin “din” olarak görülemeyeceği açıktır. Bununla birlikte mezhebin dinî bir oluşum olduğunda da kuşku yoktur. Hz. Peygamber devri de dâhil olmak üzere mezheplerin teşekkülünden önceki dönemde insanlar dinî-hukuki meselelerinin çözümü için istedikleri bir müctehide başvurabiliyor, müctehidler arasında ayrım yapmıyorlardı. Mezheplerin kurumsal yapıya kavuşmasından sonra mezhebe bağlılık olgusu da gündeme gelmeye başlamış, bu konuda farklı yaklaşımlar ortaya konmuştur. Âlimlerin bir kısmı tarafından dinî hayatta keyfi davranışların önüne geçeceği düşüncesiyle fakih olmayan kimselerin belirli bir mezhebe tabi olmalarının gereği üzerinde durulmuştur. Buna karşılık bazı âlimlerce mezhebe bağlanmanın gerekliliğini destekleyecek herhangi bir nas ya da uygulamanın bulunmadığı gerekçesiyle bu görüşe itiraz edilmiş, dileyenin güven duyduğu fakihe danışarak onun ictihadına göre hareket edebileceği dile getirilmiştir. Bunun yanında “Avamın mezhebi olmaz, onun mezhebi müftünün fetvasıdır” denilerek fıkıh bilgisi olmayan halkın (avamın) bir mezhebi tercih etmesinin ilmî yönden bir değer taşımadığı da öne sürülmüştür. Zira farklı ictihadlar arasında tercihte bulunabilmek için de belli düzeyde bilgiye sahip olmak gerekir. Dolayısıyla bu gibi kimseler dinî ve hukuki problemlerini bir bilene (fakih veya müftî) danışır ve onun cevabına göre amel ederler. Nitekim ayet-i kerimede de “Eğer bilmiyorsanız bilgi sahibi olanlara sorun” (en-Nahl 16/43) buyrularak bilgi sahibi olunmayan hususlarda izlenmesi gereken yola dikkat çekilmiştir. İlkesel olarak bir Müslümanın herhangi bir mezhebe bağlanmadan meselelerini bireysel çaba ve araştırmalarıyla çözümlemesi, dinî hayatını buna göre düzenlemesi mümkündür. Ancak üst düzey Kur’ân, sünnet ve fıkıh bilgisi gerektiren böyle bir yöntemin uygulanması pratikte oldukça zor görünmektedir. Bu yüzden dinî bir gereklilik değilse de amelî hayatta kolaylık ve iç disiplin sağlaması bakımından bir mezhebe bağlı olmak tabii bir durumdur. Oluştuğu dönemden bugüne, Müslümanlar bir mezhebi taklid ederek dinî yaşantılarını düzen ve tutarlılık içinde sürdürmüşlerdir. Asırlar içinde müctehidlerin ilmî ve zihnî çabalarının ürünü olarak ortaya çıkan fıkhî birikimden yararlanmak büyük bir kolaylık sağlamaktadır. Bununla birlikte mezheplerin hükümleri bağlayıcı olmayıp açıklayıcı hükümlerdir. Dolayısıyla bir kimsenin istediği mezhebin görüşünü uygulamasında bir sakınca bulunmamaktadır.Bir kimsenin bağlı olduğu mezhebi değiştirmesi de konunun diğer bir boyutudur. Kişinin bir mezhebe bağlılığında içine doğup büyüdüğü aile ortamının, coğrafi ve sosyal çevrenin etkisi büyüktür. Bir kimse zaman içinde çeşitli ihtiyaçların sonucu ya da kişisel tercih olarak mezhebini değiştirmek isteyebilir. Bu konuda olumsuz görüş bildirenler bulunmakla birlikte, tarihî süreçte tabi olduğu mezhebi değiştiren pek çok âlimin varlığı da bilinmektedir. Örneğin Abdülaziz b. İmrân el-Huzâî Mâlikî iken Şâfiîliği, Tahâvî Şâfiî iken Hanefîliği, Hatîb el-Bağdâdî Hanbelî iken Şâfiîliği, İbn Fâris Şâfiî iken Mâlikîliği tercih etmiş âlimlerdir. Bu ve benzerleri, kişinin bağlı olduğu mezhebi değiştirmesinin mümkün ve caiz olduğunun somut örnekleridir.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
#100
|
|||
|
|||
Ben bir kez bir rüya gördüm bir taht gibi bir şeyin üzerinde genç güzel yüzlü biri vardı çok genç ..ayakta etrafında beyaz elbiseli sarıklı birileri vardı ytahtta oturan için bu peygamber diyorlardı..ama hiç konuşmuyordu ...uyandım ..hatırladım ...sonra dedim ulan sen kimsin ki Hz peygamber senin rüyana girsin ... şeytan kafa buluyor heralde dedim
|
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Şeytanı Görenler Buraya | elfida | Cin & Şeytan & Melek & Ruh | 35 | 26.05.24 17:35 |
Namei peygamberi türkçe anlamı ilk defa paylaşıyorum hicbir yerde yok | meytatarun | Tecrübe Ettikleriniz | 3 | 16.07.22 19:32 |
Ben hiç birşey anlamadım biri bana tane tane anlatabilir mi | gmutlu840 | Sorularınız | 8 | 02.11.20 21:52 |
Name-i Peygamberi | Kadim | Cin & Şeytan & Melek & Ruh | 5 | 01.07.19 07:48 |
Her kim Hz Peygamberi (s.a.v.) rüyasında görmek istiyorsa | HavasHoca | Peygamberler | 20 | 02.10.17 22:37 |