#81
|
|||
|
|||
Alıntı:
"Onlar, Allah'ın mesajını iletirler ve O'na huşu duyarlar ve Allah'tan başka hiç kimseye huşu duymazlar. Allah, hesap görücü olarak yeter." (Ahzab 39) Burada Resulunun tebliğ ettiği şeye asilik etme deniliyor. O dönemde peygambere asilik eden kişilere yönelik söyleniyor bu. Peygamber kuran dışında birşey söyleyemez. Kendisi kural koyamaz. Bitti! |
#82
|
||||
|
||||
Alıntı:
öylemi peki bu ayet nasıl yorumluyorsun allahu zul celali kerim evrensel tüm mahlukata gönderdiği kitapda sence neden peygamberin cinsel ahayatın niteliğinde işi ayet olarak hüküm veriyor nebi nin bu hali ayet olarak neden inmiş sence ?"Hani hem Allah’ın nimet ve ihsanına, hem de senin iyiliğine nail olmuş olup da hanımını boşamaya karar vermiş olarak sana danışmaya gelmiş olan kişiye sen: 'Eşini yanında tut Allah’tan kork!' demiştin. Allah’ın açığa çıkaracağı bir durumu içinde saklamıştın, çünkü insanlardan çekinmiştin. Halbuki asıl Allah’tan çekinmen gerekirdi. Neticede, Zeyd eşini boşayıp onunla ilişkisini kestikten sonra, biz onu sana nikâhladık ki, bundan böyle evlatlıkları, eşleriyle ilişkilerini kestikleri, onları boşadıkları zaman, o kadınlarla evlenmek hususunda müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri her zaman gerçekleşir." (Ahzab, 33/37)
__________________
- Kul ne der Mevla ne der acep |
#83
|
||||
|
||||
Alıntı:
__________________
اِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُٓ اَسْلِمْۙ قَالَ اَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ _______________________________________________ Haramın en zoru başıdır,sonra kolaylaşır, sonra sıradanlaşır, sonra alişılir, sonra tatlanır, sonra kalbe yerleşir ve sonra da kalp başka bir haramı arar.... İmamı Şafi ra. |
#84
|
||||
|
||||
Alıntı:
bu durumda bu sohbetlerdeki soruları allahın resulunun karar verdiği fikir ayrılıklarını cevabını nasıl öğeneceğiz hadisdir alimdir sahabedir itimat etmiyordun ya hani bitti diyip kapatın konuu yama açtım kusura bakmada kuranda kadın erkek eşit değil falan de deniyor en basiti kuranda hac a gidin diyor şu şu şekilde kaç kere gitmeliyiz hacca ? bak başak bir ayet sohbetlerdeki sorulra ithafen Ey inananlar! Allah'ın ve Resûlü'nün huzurunda öne geçmeyin. Onların önüne kendiniz geçmediğiniz gibi, onlardan önce konuşmaya, bir iş hakkında hüküm beyan etmeye de kalkmayın." (Hucurât, 49/1)
__________________
- Kul ne der Mevla ne der acep |
#85
|
|||
|
|||
Alıntı:
"eşleriyle ilişkilerini kestikleri, onları boşadıkları zaman, o kadınlarla evlenmek hususunda müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri her zaman gerçekleşir." önemli olan kısım ve bizi ilgilendiren kısım budur. İnsanlar eşlerinden ayrılabilir boşanabilir. Müminlere bu serbesttir. O kadınlarla evlenmek hususunda müminlere bir güçlük olmasın diyor. Alıntı:
|
#86
|
||||
|
||||
Alıntı:
zaten kuranı arapçası 3 c seviyesinde olmayıp boyle şeyleri inkar eden birsi türkçe çevirilelre hareket etmesi bile kendi bacağına sıkmakdır o çeviriler mealler bile fikir ayrılıkları oalbilirken o konuda sesinni çıkmaması ilginç bende kime ittimat ettiği ile amel ettiğini çok merak ettmişdim
__________________
- Kul ne der Mevla ne der acep |
#87
|
|||
|
|||
Alıntı:
Alıntı:
|
#88
|
||||
|
||||
Alıntı:
da ne alaka evrensel bir kitapda boyle şey görmeye sen teslimiyet gözü körü körüne tabi nasıl olabilyorsunuz diyorsun aama ben senin açıklamandan zerre kadar feyz de alamdım mantıkda bulamadım peygambere itaat ayetini kör körü diyen biri bu ayeti boyle yorumlarsa fazla absürttür fark etinmi sana bir sürü ayetlerle soru soruyorum yorumunu alıyorum niye sence ve daha sormaya devam ediceğim nedensence ve dahada çok soru soracağım sebep i nedir bir düşün bakayım senin bu yazılarını doğr ubulup 1 10 100 kişi sana günlük boyle soru sorup dursa en mantıklı çözüm sence ne olur anlat bakıyım çünkü bak ayeti sende bende okuyorum belki benim aklım kıt bu yüzdfen anlayan birinden analymaadığım yeri öğrenmek istiyorum bak daha devam ediceğim tebliğe devamet bizidie ilminle ilimimize katkı sağlamaya devam et imamların maaşını faiz parasıyla odiyen kafasına göre şeyhül islamın kredi hakkında hüküm verdiği adamın tefsirlerine mi bakıyorusn ? ne ciddi misin diyanet mealine mi bakıyorsun ciddi ciddi
__________________
- Kul ne der Mevla ne der acep |
#89
|
||||
|
||||
Alıntı:
1----hayzli kadin ramazanda orucu ve namazi kaza eder mi? hangisini kaza eder... 2----abdesti neler bozar 3---- zekat orani nedir? 4---- idrar meniden (sperm) daha pis oldugu halde niye idrar guslu degilde abdesti bozar... 5---- kadin daha zayif oldugu halde neden mirasta erkek 2 kadin 1 hisse alir... 6---- kabenin tavafinin kac defa olduguyla ilgili ayetler nelerdir bunlara ayet ile cevap ver
__________________
اِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُٓ اَسْلِمْۙ قَالَ اَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ _______________________________________________ Haramın en zoru başıdır,sonra kolaylaşır, sonra sıradanlaşır, sonra alişılir, sonra tatlanır, sonra kalbe yerleşir ve sonra da kalp başka bir haramı arar.... İmamı Şafi ra. |
#90
|
||||
|
||||
Alıntı:
yazi uzun oldugu icin kopyaladim( ben cok zorda kalmazsam yapmam)... Nûr: 31. Âyetin, وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ cümlesini, aşağıdaki gibi açıklamıştır: "Yadribne bi humurihinne alâ cüyûbihinne” Yadribne: Salsınlar, sarkıtsınlar, vursunlar. Bi-humurihinne: Saçlarını Alâ cüyûbihinne: Cüyûplarına Bi-humuri-hinne Bi: Sanskiritçe bir ek, besmelenin başındaki “Bi”gibi. Humur: “Saçlar” demek, Sanskritçe bir kelimedir, Arapça değildir. Hinne: -ını, -unu şeklinde ektir. “Saçlar” kelimesini “saçlarını” yapar. Bu açıklamalarından sonra, Kur'ân'da, Müslüman kadınlar için kesinlikle saç, baş örtme emri olmadığını ısrarla belirtiyor. Âyette de "onlar saçlarını cuyûblarına (göğüslerine vb) sarkıtsınlar" şeklinde bir anlam bulunduğunu belirtiyor! Nûr: 31'deki Tahrifâta Cevap: Aman Allah'ım, bunlar nasıl açıklamalardır! Sözde, Âyetlerin, Arapçalarından açıklama yapılıyor, ama hepsi yanlış! Arapça bilmeyen arkadaşların sakın kafası karışmasın, mealleri beğenmeyip, sözde Arapça'dan açıklama yapan arkadaşımızın, Arapça bilmediğine ben eminim! Normal bir Arapça bilen, sıradan bir Arapça talebesi bile buradaki hurafe fikirleri, Kur'ân ve Arapça adına gerçekleştirilen iftiraları ve tahrifatları anında fark eder. Saç örtmek farz değilse, kadınların başörtülerini nerelerine sarkıtacaklarına dair muhkem bir Âyetin Kur'ân'da yer almasına gerek var mıydı, sorusu bile bu arkadaşın açıklamalarını çürütmeye yeterli olur ama biz yine de cevap vermek istiyoruz. Bir kere Âyetin ilk kelimesi; yadribne değil "ve'l yadribne" şeklindedir. Ve emr-i ğaibtir. Ve'l yadribne'nin kökü da-ra-be fiilidir, "bi" ve "alâ" harfi cerleriyle kullanıldığında; "bi", ismin -i hâlini,"alâ" da ismin -e hâlini verir. Yani bir şey-i bir şey-e sarkıttı, kapattı demektir. Âyetin anlamı: "Başörtülerini gerdanlarına (göğüslerine) kapatsınlar (sarkıtsınlar)" demektir. Ve'l yadribne'nin sonundaki "ne" eki; cem'i, müennes, ğâibe zamiridir. Her hâlükârda fiile bitişik olur. "Humur" kelimesine "saçlar" anlamı veren bir Arap dili otoritesi varsa, söyleyin de biz de öğrenelim. Ve o adama ilmî cevap verelim. Lisânu'l Arab eserini temel kaynak alarak... Zira Arap dilinde, İbn-i Manzûr'un Lisânu'l Arab'ı, en temel ve en kapsamlı eserdir. Okuyabiliyorsanız, açın bakalım bu kelimeye “saç” anlamı veriliyor mu? Humur kelimesi çoğul bir kelimedir ve Hımâr kelimesinin cem'idir; başörtüsü demektir. “Kitâb-Kütüb” veznindedir. Hımâr; Mufâa'le bâbından olan Hâ-me-ra fiilinin masdarıdır. Bu kelime, "Hamr" (şarap, içki) kökünden gelir. Bu fiil (خَمَرَ يَخْمُرُ), Binâsı itibariyle "feale-yef'ulu" sîğasında birinci bâbdandır ve "örtmek, gizlemek" anlamına gelir. Peygamberimiz bir Hadiste; والْخَمْرُ ماَ خاَمَرَ الْعَقْلَ "Hamr, aklı örten şey (içki)dir" (Buhâri, Eşribe, 5, H. No: 5588) buyurmuştur. Hamr, aklı örten (saklayan, perdeleyen, gideren) şey; hımâr ise saçı, başı örten ve perdeleyen şeydir. Başka anlamı varsa nerede yazıyor ve kim söylemiş, gösterin? Ben söylüyorum diyorsanız, biz almayalım. Bektâşî’nin abdestsiz namaz kılıp da "ben yaptım oldu" demesine benziyor, sizin işiniz! Humur kelimesinin anlamını ben size yazayım. Hem sizin, hem de okuyucular için açıklayıcı bilgi olsun. والخمر : جمع خمار وهو ما تغطى به المرأة رأسها Âyetler üzerinde bu kadar pervasızca konuştuğunuza göre, yazdığımı harekesiz de okursunuz diye, hareke koymadım! Zira siz bırakın Arapça'yı, Sanskritçe’den bile haberdarsınız! Anlamını biz verelim: "Humur: Hımâr'ın çoğul halidir. O da, kadının kendisiyle başını örttüğü şeydir." Başı örten şeye ne denir sizce? Tabii ki, başörtüsü denir. Başta da, saçlar bulunur. Dolayısıyla Allah, mü’mine hanımlara saçlarını örtmelerini emretmektedir. Siz de bize bir Humur tarifi yapar mısınız? Arapça, Sanskritçe ya da Türkçe fark etmez. Yeter ki kaynağı olsun! Bu kelimenin Sanskritçe olduğunu neye göre söylüyorsunuz? Arapça'da "saç" anlamına gelen kelimenin "şa'r" olduğunu söylemişsiniz ve "bu kelime, Arapça değil" demişsiniz! Yani demek istediğiniz şey, bu Âyette "saç" kelimesi geçmediği için, "saç" örtme emri de yok, diyorsunuz. Buna gerekçe olarak, birebir "saç" anlamını ifade eden kelimenin olmadığını söylüyorsunuz, bu iddianız, Arapça'yı bilmemenizden kaynaklanmaktadır. Diğer bir iddianız da, "şa'r" kelimesi "saç" anlamına gelen bir kelime olduğuna göre, o kelime de burada yok şeklinde sathî (yüzeysel) bir yaklaşım ortaya koyuyorsunuz! Oysa bu yaklaşımların ne kadar yanlış olduğu erbâbınca ma'lûmdur! Arapça'da elfâz-ı müterâdife (anlamdaş) yani lafızları farklı ama anlamları aynı olan kelimeler vardır. Aynı şekilde elfâz-ı müştereke (sesteş) yani lafzı tek ama anlamı çok olan kelimeler de vardır. Yani bir anlamı ifade etmek için lafızları birbirinden farklı olan birçok kelime de bulunabilir, tek bir lafız birçok farklı anlamları da ifade edebilir. Bu durum, meselenin diğer yanı! Bu bahsettiğimiz durum Kur'ân ve Hadislerde de sıkça geçmektedir. Bundan dolayı da, bu mesele, Usûl ilminin önemli mevzularından birisidir. Biz asıl mevzuumuza devam edelim... "Bi" harfinin Sanskritçe'de bir harf olduğunu söylemekle bir ilk olmaya mı çalıştınız? Arapça bilenler varsa, onları, “bu kelime Sanskritçe” diyerek mi susturmayı düşündünüz? Bu harfe, harf-i cerr denir ve isimlerin başına gelir, sonlarını kesre harekesine çevirir. Vad' diye bir ilim vardır ki, o ilme göre; harflerin anlamları ve kullanıldıkları yerlerde ne anlam taşıdıkları ele alınır ve ilim talebesine öğretilir. "Bi" harf-i cerrini de, Sanskritçe ilan ettiniz ya? Size ne diyebiliriz ki, çok ilginç fikirler taşıyorsunuz. "Alâ cüyûbihinne" kelimesine anlam bulamamışsınız sanırım, cuyûplarına demişsiniz! Arapçayı Arapçayla mı anlamlandırıyorsunuz?"Âlâ" harf-i cer ve "üzerini, üzerine" anlamına gelmektedir. Cuyûb kelimesi isim olduğu için de "Âlâ cuyûbihinne" derken kelimenin sonunu yani "ba" harfini kesre yapmıştır. Yani Türkçe'ye göre söylersek "i" sesi verdirmiştir. Cuyûb kelimesi ceyb kelimesinin çoğuludur ve göğüs, yaka, gerdan anlamlarına gelir. "Hinne" yani cuyûbihinne'nin sonuna bitişen muttasıl (bitişen) zamir'in hinne şeklinde okunmasının nedeni kelime başındaki harfi cerr denen alâ'dır. Aslı hünne'dir. "Hinne : -ını, -unu şeklinde ek" demişsiniz! Bilakis, "hünne"; cem'i, müennes, ğâibe zamiri (çoğul gaip kadınlar zamiri)dir ve "onlar" anlamındadır. Alâ cuyûbihinne'ye kırık mana verirsek "o bayanların göğüslerinin üzerine" demektir. Anlamı toparlarsak, "göğüslerinin üzerine" şeklinde, sondaki zamiri ismin içine derc ederiz. Belağatta da bir kâidedir bu. "Onların kalemi" demeyiz, "kalemleri" deriz. Bu açıklamalardan sonra, Âyetin doğru anlamı anlaşılmış olmaktadır. Sizin de takdir edeceğiniz gibi, Âyetten; "saçlarını, göğüslerine ya da boyunlarına sarkıtsınlar" gibi ilme zıt olduğu kadar, mantığa da zıt bir mana çıkmaktadır. Bu, yaklaşım tarzı tam bir mantık çıkmazıdır! Bu durumda, saçları, göğüs ya da boyun üzerine sarkıtmanın amacı nedir? Amaç, göğüsleri kapatmak ise, neden bu işlevi tam gören bir örtü emredilmesin? Emrediliyorsa -ki emrediliyor-, bu durumda başörtüsüyle ya da başı örten geniş bir örtüyle göğüs, gerdan, boyun ve yakayı kapatmayı emreden Allah, aynı zamanda o başı örten örtüyle, Müslüman hanımlara, saçlarını da örtmelerini emretmiş olmuyor mu? “Müslüman kadınların saçlarını örtmeleri farz mıdır?” başlıklı yazımızı da okuyun, lütfen. O yaptığımız açıklamalar üzerinde bütün ümmetin icmaı vardır ve aksini iddia etmek ise küfürdür. Bir de açıklamalarımızı okurken bunları bir tartışma ya da bir mücadele gibi değerlendirmezseniz sevinirim. Zira benim ne öyle bir amacım, ne de niyetim var. Aksi takdirde, haksızlık etmiş olursunuz. Bu açıklamaları, bir yanlış karşısında, hakkı açıklama olarak görünüz. İnşâAllah, yanlışlarınızı görmenize vesile olur. NOT 1: Bu açıklamamızdan sonra, en baştaki açıklamaları yapan arkadaşımız, hatalı olabileceğini kabul ederek, gayet iyi niyetle soru sorduğunu, öğrenmek için araştırma yaptığını belirterek, teşekkür etti ve iyi dileklerini sundu. Biz de, iyi niyetinden dolayı teşekkür ediyoruz ve kendisine, bu konunun hakikatini anlaması için Allah'tan hidâyet diliyoruz. Âmin. NOT 2: Bazı kimseler bu Âyette geçen “başörtülerini yakalarının üzerine indirsinler” beyanından maksadın, câhiliyye döneminde âdet olan “göğüs ve gerdanları açıkta bırakarak giyinme alışkanlığı”nı ortadan kaldırmak olduğunu söylemektedirler. Yani bu kimselere göre, bu Âyet, göğüs dekoltenizi kapatın, şeklinde bir anlam ifade etmekteymiş! Bu düşünce şekli, eksik olduğu gibi büyük bir tahrîfâttır! Zira Allah, gerdan, göğüs, boyun vb. bölgelerin “humur” denen bir örtü ile kapatılmasını emretmiştir. Amaç sadece göğüsleri kapatmak olsaydı, elbiselerden ayrı olarak başka bir örtü ile o bölgenin kapatılması değil, giyilen dekolteli elbiselerin daha kapalı ve tesettüre uygun olması emredilmekle iktifa edilirdi. “Göğüslerin, humur (başörtüler) ile kapatılması gerekir ama saçlar açıkta kalabilir” diyenler, bu iddialarıyla, sağ kulaklarını sol elleriyle, sol kulaklarını da sağ elleriyle göstermeye çalışan kimselerdir. Oysa Rabbimiz, büyükçe bir başörtüsü ile hem başı, saçı hem de göğüs, gerdan, yaka, boyun gibi o bölgedeki tüm hatları tam olarak kapatmayı ve o bölgelerin dar, şeffaf ve sıkı bağlanmış olmamasını emretmektedir. Allah’ın murâdını kavrayamayan kimselerin dediği gibi, saç örtmek ve tam anlamıyla tesettüre girmek gerekmeseydi ve dahi İslâm’ın emri yalnızca açıkta kalan göğüsleri bir örtü ile kapatmak olsaydı; bu durumda -az önce de dediğimiz gibi- Allah’ın bir örtü ile göğsü kapatmayı emretmesine gerek kalmaz, göğüslerle beraber “tüm vücudu saran daha münasip bir elbise giyin” derdi. Böyle demediğine göre, baş üzerinden gelen örtünün başka görevleri de vardır ki, o da en başta saçları, sonra boynu, yakayı, sonra da göğüsleri tam olarak, en güzel şekilde kapatmaktır.
__________________
اِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُٓ اَسْلِمْۙ قَالَ اَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ _______________________________________________ Haramın en zoru başıdır,sonra kolaylaşır, sonra sıradanlaşır, sonra alişılir, sonra tatlanır, sonra kalbe yerleşir ve sonra da kalp başka bir haramı arar.... İmamı Şafi ra. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Cin ve Ruh Çağırma Gerçekten var mı? | Sin | Cin & Şeytan & Melek & Ruh | 7 | 25.02.21 08:57 |
Gerçekten çok korkuyorum!.. | Naim | Kadim Bilgelik | 8 | 16.11.20 11:24 |
Başörtüsü Gerçeği ! | fatih1 | Derin Konular & Beyin Fırtınası | 4 | 17.01.20 00:00 |
Gerçekten Asaletiniz Var mı? | SiLence | Sizden Gelenler | 8 | 08.01.19 06:22 |
Rüyada Başörtüsü | Havasokulu | B Harfi Rüya Tabirleri | 0 | 24.09.17 00:51 |