Havas Okulu

Havas Okulu (https://www.havasokulu.com/)
-   Sorularınız (https://www.havasokulu.com/sorulariniz/)
-   -   16641 Ya Latif Zikrini Çeken Var Mı? (https://www.havasokulu.com/sorulariniz/75524-16641-ya-latif-zikrini-ceken-var-mi.html)

ByWinner 10.12.22 17:12

Alıntı:

Kamufle123 Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 512759)
Bu kadar basit başka bir şey yoktu değil mi?
Bir de kıbleye karşı sağa doğru yatmak vs daha tesirli olur gibi hissettim

Başka bir şey yok.Dediğiniz gibi yapın daha tesirli olur.

NGB 10.12.22 17:26

Alıntı:

YelkenliGemi Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 512753)
Videoyu biliyorum ben şahsi tecrübeleri merak ettim


Kişiden kişiye şahsi tecrübeler değişir kimisi yazar kimisi yazmaz.Ben bunu oturup denemedim.Başka zikirler çektiğim oldu.Ama tek seferde bazısı çekesiye hemen keşif açılıp melekleri arşı görecem diye gaza gelen avamda vardır.:d cinleri yada şeytanları görmeyi ummadan direkt yada levfi mahfuzu okur ona göre tedbir alacam diyende vardırda.Hayaller büyük.

İşte bazen uygulamalarda yazanlar olmama sebebi hikmeti şu çeken kişinin kalbi çıfıt çarşısı bozuk olduğu için değil 16 bin günde 160.000 çekse tık olmaz.Bazısıda 100 çeker olur.Ama hiç tecrübesi olmayanın misal yapacağı öncelikle tevbe istiğfar sonra tevbeye sadık olacak sonra 5 vakit namaz üstüne diğer emir yasaklara uygulayacak ondan sonrada zikri çekerse kalbde düzgün ise belki verir ama belki.

Kesin verirde demekte abeste iştigal.Eski eserin birinde şunu der uğraştı uğraştı uğraştı ama sabır edemedi isteğinden vazgeçti geri döndü bilseydi ve istemeye devam etseydi istediği ona verilecekti.
Beyazıt Bestami KS bir eserinde bunu yazar boşa yazmaz yani bu işe başlayan 40 gün değil 4000 günde geçse bekleyecek belki verir.İmtihan bu işte sabır etmekte mesele.

NNNNNNN 13.12.22 04:50

Alıntı:

NGB Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 512769)
Kişiden kişiye şahsi tecrübeler değişir kimisi yazar kimisi yazmaz.Ben bunu oturup denemedim.Başka zikirler çektiğim oldu.Ama tek seferde bazısı çekesiye hemen keşif açılıp melekleri arşı görecem diye gaza gelen avamda vardır.:d cinleri yada şeytanları görmeyi ummadan direkt yada levfi mahfuzu okur ona göre tedbir alacam diyende vardırda.Hayaller büyük.

İşte bazen uygulamalarda yazanlar olmama sebebi hikmeti şu çeken kişinin kalbi çıfıt çarşısı bozuk olduğu için değil 16 bin günde 160.000 çekse tık olmaz.Bazısıda 100 çeker olur.Ama hiç tecrübesi olmayanın misal yapacağı öncelikle tevbe istiğfar sonra tevbeye sadık olacak sonra 5 vakit namaz üstüne diğer emir yasaklara uygulayacak ondan sonrada zikri çekerse kalbde düzgün ise belki verir ama belki.

Kesin verirde demekte abeste iştigal.Eski eserin birinde şunu der uğraştı uğraştı uğraştı ama sabır edemedi isteğinden vazgeçti geri döndü bilseydi ve istemeye devam etseydi istediği ona verilecekti.
Beyazıt Bestami KS bir eserinde bunu yazar boşa yazmaz yani bu işe başlayan 40 gün değil 4000 günde geçse bekleyecek belki verir.İmtihan bu işte sabır etmekte mesele.

Sanırım benim kalbîm cıfıt çarşısı bozuk dediğinizden sanırım :(
Namazlarımı kılmasına kılıyorum ama onun haricinde ne yapmam lazım. Çok yüksek sayıda zikirler çekebiliyorum ama ne kalbimde nede etrafımda çıt yok… boşa çekiyormuşum gibi. Nasıl değişirki bu?

NGB 13.12.22 14:45

Alıntı:

NNNNNNN Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 513143)
Sanırım benim kalbîm cıfıt çarşısı bozuk dediğinizden sanırım :(
Namazlarımı kılmasına kılıyorum ama onun haricinde ne yapmam lazım. Çok yüksek sayıda zikirler çekebiliyorum ama ne kalbimde nede etrafımda çıt yok… boşa çekiyormuşum gibi. Nasıl değişirki bu?

Allah CC kulu süründürür imtihan bu zaten.Bu aralar ya vekil çekmeye başladım.Bunun hikmeti konuda yazar alta link atıcam ordan oku kafana yatarsa çek madem yüksek sayı çekiyorsun bu belki motoru yakar.heart3
Bende bu ara sadece bunu yüksek sayı çekmeye niyetliyim tüm işleri ona havale edip top sende ya öldür ya önümüzü aç diyip dayanacan zikire.
Muhiddin ibni Arabi KS derki tüm işleri ya vekile devrettim ondan sonra dünyada sırtım yere gelmez oldu her işde önümü açtı ondan diyorum vekile atalım topuda o artık kararını versin hakkımızda.
çekeceksen niyetin varsa özel mesaj at onun özel duası var günde 1 kere okunacak o işi tamamlayan kısmı.mesajla yollarım sana.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

imas 13.12.22 14:58

Alıntı:

NGB Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 512769)
Kişiden kişiye şahsi tecrübeler değişir kimisi yazar kimisi yazmaz.Ben bunu oturup denemedim.Başka zikirler çektiğim oldu.Ama tek seferde bazısı çekesiye hemen keşif açılıp melekleri arşı görecem diye gaza gelen avamda vardır.:d cinleri yada şeytanları görmeyi ummadan direkt yada levfi mahfuzu okur ona göre tedbir alacam diyende vardırda.Hayaller büyük.

İşte bazen uygulamalarda yazanlar olmama sebebi hikmeti şu çeken kişinin kalbi çıfıt çarşısı bozuk olduğu için değil 16 bin günde 160.000 çekse tık olmaz.Bazısıda 100 çeker olur.Ama hiç tecrübesi olmayanın misal yapacağı öncelikle tevbe istiğfar sonra tevbeye sadık olacak sonra 5 vakit namaz üstüne diğer emir yasaklara uygulayacak ondan sonrada zikri çekerse kalbde düzgün ise belki verir ama belki.

Kesin verirde demekte abeste iştigal.Eski eserin birinde şunu der uğraştı uğraştı uğraştı ama sabır edemedi isteğinden vazgeçti geri döndü bilseydi ve istemeye devam etseydi istediği ona verilecekti.
Beyazıt Bestami KS bir eserinde bunu yazar boşa yazmaz yani bu işe başlayan 40 gün değil 4000 günde geçse bekleyecek belki verir.İmtihan bu işte sabır etmekte mesele.

yahu karısmiyayin diyorumda işta olmuyor,beyazidi bistami,ne zaman demiş bunu,hangi kaynakta var ben hic duymadun gomedim...

Alıntı:

NGB Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 513176)
Allah CC kulu süründürür imtihan bu zaten.Bu aralar ya vekil çekmeye başladım.Bunun hikmeti konuda yazar alta link atıcam ordan oku kafana yatarsa çek madem yüksek sayı çekiyorsun bu belki motoru yakar.heart3
Bende bu ara sadece bunu yüksek sayı çekmeye niyetliyim tüm işleri ona havale edip top sende ya öldür ya önümüzü aç diyip dayanacan zikire.
Muhiddin ibni Arabi KS derki tüm işleri ya vekile devrettim ondan sonra dünyada sırtım yere gelmez oldu her işde önümü açtı ondan diyorum vekile atalım topuda o artık kararını versin hakkımızda.
çekeceksen niyetin varsa özel mesaj at onun özel duası var günde 1 kere okunacak o işi tamamlayan kısmı.mesajla yollarım sana.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

muhyiddin arabi hangi eserde söylemis bu sözü...

ata103 13.12.22 15:36

Alıntı:

NGB Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 513176)
Allah CC kulu süründürür imtihan bu zaten.Bu aralar ya vekil çekmeye başladım.Bunun hikmeti konuda yazar alta link atıcam ordan oku kafana yatarsa çek madem yüksek sayı çekiyorsun bu belki motoru yakar.heart3
Bende bu ara sadece bunu yüksek sayı çekmeye niyetliyim tüm işleri ona havale edip top sende ya öldür ya önümüzü aç diyip dayanacan zikire.
Muhiddin ibni Arabi KS derki tüm işleri ya vekile devrettim ondan sonra dünyada sırtım yere gelmez oldu her işde önümü açtı ondan diyorum vekile atalım topuda o artık kararını versin hakkımızda.
çekeceksen niyetin varsa özel mesaj at onun özel duası var günde 1 kere okunacak o işi tamamlayan kısmı.mesajla yollarım sana.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Muhyiddin arabi (KS) dediğin adamın eserlerinden alıntılar

"Allah Firavunu pak ve temiz öldürdü." Yalanı (S.300-301) :

Nasıl ki Firavun suda boğulurken Allah'ın kendisine verdiği iman sayesinde Musa onun için de göz nuru oldu. Şu halde Allah, (bu yüzden) Firavun'un pak ve temiz öldürdü. Çirkin ve fena amellerinden onda bir şey kalmadı. Çünkü Allah onun ruhunu yeni bir günah işlemeden önce ve imana geldiği anda kabz etti. Halbuki İslâm (Yani Hakk'ı teslim ve tasdik) evvelce geçmiş olan günahları ortadan kaldırır. Allah, bu İlim ve mazhariyeti dilediği kimse için âyet ve alâmet kıldı. Tâ ki hiç kimse İlâhî rahmetten umutsuzluğa düşmesin. Çünkü kâfirlerden başka hiç kimse Tanrı rahmetinden umut kesmez.
Şu halde Firavun eğer umutsuzlardan olsaydı imana yanaşmazdı. Demek ki, Firavun'un eşi Asiye'nin kendi hakkında "O, benim ve senin için göz nuru olsun, onu öldürmeyin, ola ki yakında bize faydası dokunur" dediği gerçekleşti ve iş böyle oldu. Gerçi her ne kadar Musa'nın Firavun mülkünü ve adamlarım öldürmeye muktedir bir Nebi olduğuna (kan ve kocadan) ikisinin ve şuuru yoktu. Fakat Allah, Musa ile her ikisine de menfaat verdi.
(Fusus ul-Hikem - Muhyiddin-i Arabi, M.E.B. Yayınları, İst-1992)


Küfür ve isyan ehli cehenneme girse de orada lezzet vardır." Yalanı (S.104)

ŞİİR

Hakk'ın yalnız va'dinde sadık olması tarafı kaldı. Ceza tehdidinde sadık olduğuna dair açık bir alâmet yoktur.
Küfür ve isyan ehli cehenneme girseler de, orada kendileri için bir zevk ve lezzet vardır. O da onlar için bir cennettir.
Ancak onların cennetleri Huld cennetlerinin nimetlerine benzemez. İkisi de birdir amma aralarında tecelli farkı vardır.
- Onların cennetine tatlılığından dolayı azab denir. Bu azab sözü onda gizli olan lezzet için bir kabuk gibidir. Kabuk ise özü koruyan bir şeydir.




"Vakit olur ki kul Rabb olur, şüphesiz, vakit olur ki kul, kul olur şeksiz.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 90. Bosnevi, 1, 433)

"Bizler Allah'ın zahiri suretleriyiz, O'nun tecellisiyiz. Alem ve kevn aslında bir hayal olduğu için biz O'yuz."
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 159. Bosnevi, 345)

“Halık (yaratıcı) ile mahluk bir tek şeydir.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 78)

“O’ bana hamdeder, be de O’na, O’ bana ibadet eder, ben de O’na. Bir hal içinde O’nu ikrar eylerim, a’yanda ise O’nu inkar eylerim.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 83. Bosnevi, 1, 384-385)

İbn Arabî bir şiirinde şöyle der: Nubuvvet makamının mevkii Rasûlun üstünde ve velinin altında bir yerdir.
(Şerhu Akidetu’t-Tahaviye, II /743). (Buhari, C:7 sf: 3331, 3332)

İbn Arabî, Fusûs'unda açıkça şöyle demektedir:

"Velilik peygamberlikten (nubuvvetten) daha büyüktür, hattâ risâletten de daha kâmil (bir makam)dır".

İşte O'nun (İbn Arabi) sözü:
Nubuvvet makamı bir berzahtadır ki
Rasulun az üstünde, velînin altında...

Ve onun ashabından (onun görüşünü benimseyenlerden) bâzısı bunu te'vîle kalkışarak;
"bu peygamberin veliliği nubuvvetinden üstün demektir", veya;
"aynı bunun gibi Rasulun veliliği de resûllüğünden üstün demektir" derler.


Muhyiddin Arabi'nin Hz. Muhammed (a.s)'e iftirası (Sf: 11)

Fusûs ul-hikem, Muhyiddin-i Arabi'nin 627 hicret yılında Şam'da bulunduğu sıralarda bir gece görmüş olduğu gerçek bir rüyan'ın ilhamıyla yazılmıştır. Şeyh o gece mâna âleminde Peygamber (a.s.)'i görüyor, elinde bir kitab tutmuş, kendisine hitab ederek, "bu, Fusûs ul-hikem kitabıdır. Bunu al ve halkın faydalanması için muhteviyatını açıkla" diyor.
Şeyh de Yüce Peygamber'in bu manevî işaretine uyarak hemen Cenab-ı Peygamber'den aldığı emir ve ilham çerçevesi içinde, kitab muhtevasını, artıksız ve eksiksiz olarak, olduğu gibi naklediyor, daha doğrusu Hazret-i Peygamber'den aynen nakil ve tercüme ediyor.

Arabi, Allah'ı (haşa) kendine kul ediyor. Şirki (Sf: 83)

Allah beni över, ben de Onu. O bana kulluk eder, ben de Ona,
Bir halde ben Onu ikrar eder ve eşyadaki çokluk ve değişiklikiği görünce inkâr ederim.
Bizden nasıl vazgeçebilir? Ben Ona musaade eder ve Onu zuhur alanına çıkarırım.

NGB 13.12.22 15:38

örnek resmimde 73 der biri dua not defteri geri kalan eserleri 72 adet pdf arşivde haliyle şunda demem abesle iştigal senin görmemen yok olduğu anlamına gelmez.Herşeyi bilmende sanırım imkansız gün gelir kitap denk gelir kişi okur ve öğrenir. Ben zamanında okudum ama hangisinde tektek not alacak halim yok.İnanan çeker inanmayan es geçer.Çekse ne olur evliya belki olmaz ama sevabını alır oturur aşağı.Belkide bir kapı açar onuda verecek olan kalbe bakar verir.Verirmi verir.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Alıntı:

ata103 Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 513181)
Muhyiddin arabi (KS) dediğin adamın eserlerinden alıntılar

"Allah Firavunu pak ve temiz öldürdü." Yalanı (S.300-301) :

Nasıl ki Firavun suda boğulurken Allah'ın kendisine verdiği iman sayesinde Musa onun için de göz nuru oldu. Şu halde Allah, (bu yüzden) Firavun'un pak ve temiz öldürdü. Çirkin ve fena amellerinden onda bir şey kalmadı. Çünkü Allah onun ruhunu yeni bir günah işlemeden önce ve imana geldiği anda kabz etti. Halbuki İslâm (Yani Hakk'ı teslim ve tasdik) evvelce geçmiş olan günahları ortadan kaldırır. Allah, bu İlim ve mazhariyeti dilediği kimse için âyet ve alâmet kıldı. Tâ ki hiç kimse İlâhî rahmetten umutsuzluğa düşmesin. Çünkü kâfirlerden başka hiç kimse Tanrı rahmetinden umut kesmez.
Şu halde Firavun eğer umutsuzlardan olsaydı imana yanaşmazdı. Demek ki, Firavun'un eşi Asiye'nin kendi hakkında "O, benim ve senin için göz nuru olsun, onu öldürmeyin, ola ki yakında bize faydası dokunur" dediği gerçekleşti ve iş böyle oldu. Gerçi her ne kadar Musa'nın Firavun mülkünü ve adamlarım öldürmeye muktedir bir Nebi olduğuna (kan ve kocadan) ikisinin ve şuuru yoktu. Fakat Allah, Musa ile her ikisine de menfaat verdi.
(Fusus ul-Hikem - Muhyiddin-i Arabi, M.E.B. Yayınları, İst-1992)


Küfür ve isyan ehli cehenneme girse de orada lezzet vardır." Yalanı (S.104)

ŞİİR

Hakk'ın yalnız va'dinde sadık olması tarafı kaldı. Ceza tehdidinde sadık olduğuna dair açık bir alâmet yoktur.
Küfür ve isyan ehli cehenneme girseler de, orada kendileri için bir zevk ve lezzet vardır. O da onlar için bir cennettir.
Ancak onların cennetleri Huld cennetlerinin nimetlerine benzemez. İkisi de birdir amma aralarında tecelli farkı vardır.
- Onların cennetine tatlılığından dolayı azab denir. Bu azab sözü onda gizli olan lezzet için bir kabuk gibidir. Kabuk ise özü koruyan bir şeydir.




"Vakit olur ki kul Rabb olur, şüphesiz, vakit olur ki kul, kul olur şeksiz.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 90. Bosnevi, 1, 433)

"Bizler Allah'ın zahiri suretleriyiz, O'nun tecellisiyiz. Alem ve kevn aslında bir hayal olduğu için biz O'yuz."
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 159. Bosnevi, 345)

“Halık (yaratıcı) ile mahluk bir tek şeydir.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 78)

“O’ bana hamdeder, be de O’na, O’ bana ibadet eder, ben de O’na. Bir hal içinde O’nu ikrar eylerim, a’yanda ise O’nu inkar eylerim.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 83. Bosnevi, 1, 384-385)

İbn Arabî bir şiirinde şöyle der: Nubuvvet makamının mevkii Rasûlun üstünde ve velinin altında bir yerdir.
(Şerhu Akidetu’t-Tahaviye, II /743). (Buhari, C:7 sf: 3331, 3332)

İbn Arabî, Fusûs'unda açıkça şöyle demektedir:

"Velilik peygamberlikten (nubuvvetten) daha büyüktür, hattâ risâletten de daha kâmil (bir makam)dır".

İşte O'nun (İbn Arabi) sözü:
Nubuvvet makamı bir berzahtadır ki
Rasulun az üstünde, velînin altında...

Ve onun ashabından (onun görüşünü benimseyenlerden) bâzısı bunu te'vîle kalkışarak;
"bu peygamberin veliliği nubuvvetinden üstün demektir", veya;
"aynı bunun gibi Rasulun veliliği de resûllüğünden üstün demektir" derler.


Muhyiddin Arabi'nin Hz. Muhammed (a.s)'e iftirası (Sf: 11)

Fusûs ul-hikem, Muhyiddin-i Arabi'nin 627 hicret yılında Şam'da bulunduğu sıralarda bir gece görmüş olduğu gerçek bir rüyan'ın ilhamıyla yazılmıştır. Şeyh o gece mâna âleminde Peygamber (a.s.)'i görüyor, elinde bir kitab tutmuş, kendisine hitab ederek, "bu, Fusûs ul-hikem kitabıdır. Bunu al ve halkın faydalanması için muhteviyatını açıkla" diyor.
Şeyh de Yüce Peygamber'in bu manevî işaretine uyarak hemen Cenab-ı Peygamber'den aldığı emir ve ilham çerçevesi içinde, kitab muhtevasını, artıksız ve eksiksiz olarak, olduğu gibi naklediyor, daha doğrusu Hazret-i Peygamber'den aynen nakil ve tercüme ediyor.

Arabi, Allah'ı (haşa) kendine kul ediyor. Şirki (Sf: 83)

Allah beni över, ben de Onu. O bana kulluk eder, ben de Ona,
Bir halde ben Onu ikrar eder ve eşyadaki çokluk ve değişiklikiği görünce inkâr ederim.
Bizden nasıl vazgeçebilir? Ben Ona musaade eder ve Onu zuhur alanına çıkarırım.

O konuda şunuda diyenler var orasını Allah CC bilir diyelim.Eserlerine yahudilerin katma yaptığı yönünde söylenti dolanıyor ne kadar doğru ben biliyorum desem yalan olur ama söylenti.Zaten kitap tek eser katma vasra işin boyutu değişir gibi.

NGB 13.12.22 16:06

Şunuda atayımda eksik kalmasın.2 eseri var bende merak eden arar bulur okur içinde dediğim kısım gözüne çarpınca yalan yazmadığımız belli olur.Biz okuduklarımız naklediyoruz kafadan uydurmadan 1 i 2 yapmadan neyse o.Hesap var kitap var ahiret var adamı kazığa oturturlar vesselam.Yalan yanlış bilgi verdin diye.
Niye yanlış yazıp da vebal alalım düşünen için.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

imas 13.12.22 16:08

Alıntı:

ata103 Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 513181)
Muhyiddin arabi (KS) dediğin adamın eserlerinden alıntılar

"Allah Firavunu pak ve temiz öldürdü." Yalanı (S.300-301) :

Nasıl ki Firavun suda boğulurken Allah'ın kendisine verdiği iman sayesinde Musa onun için de göz nuru oldu. Şu halde Allah, (bu yüzden) Firavun'un pak ve temiz öldürdü. Çirkin ve fena amellerinden onda bir şey kalmadı. Çünkü Allah onun ruhunu yeni bir günah işlemeden önce ve imana geldiği anda kabz etti. Halbuki İslâm (Yani Hakk'ı teslim ve tasdik) evvelce geçmiş olan günahları ortadan kaldırır. Allah, bu İlim ve mazhariyeti dilediği kimse için âyet ve alâmet kıldı. Tâ ki hiç kimse İlâhî rahmetten umutsuzluğa düşmesin. Çünkü kâfirlerden başka hiç kimse Tanrı rahmetinden umut kesmez.
Şu halde Firavun eğer umutsuzlardan olsaydı imana yanaşmazdı. Demek ki, Firavun'un eşi Asiye'nin kendi hakkında "O, benim ve senin için göz nuru olsun, onu öldürmeyin, ola ki yakında bize faydası dokunur" dediği gerçekleşti ve iş böyle oldu. Gerçi her ne kadar Musa'nın Firavun mülkünü ve adamlarım öldürmeye muktedir bir Nebi olduğuna (kan ve kocadan) ikisinin ve şuuru yoktu. Fakat Allah, Musa ile her ikisine de menfaat verdi.
(Fusus ul-Hikem - Muhyiddin-i Arabi, M.E.B. Yayınları, İst-1992)


Küfür ve isyan ehli cehenneme girse de orada lezzet vardır." Yalanı (S.104)

ŞİİR

Hakk'ın yalnız va'dinde sadık olması tarafı kaldı. Ceza tehdidinde sadık olduğuna dair açık bir alâmet yoktur.
Küfür ve isyan ehli cehenneme girseler de, orada kendileri için bir zevk ve lezzet vardır. O da onlar için bir cennettir.
Ancak onların cennetleri Huld cennetlerinin nimetlerine benzemez. İkisi de birdir amma aralarında tecelli farkı vardır.
- Onların cennetine tatlılığından dolayı azab denir. Bu azab sözü onda gizli olan lezzet için bir kabuk gibidir. Kabuk ise özü koruyan bir şeydir.




"Vakit olur ki kul Rabb olur, şüphesiz, vakit olur ki kul, kul olur şeksiz.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 90. Bosnevi, 1, 433)

"Bizler Allah'ın zahiri suretleriyiz, O'nun tecellisiyiz. Alem ve kevn aslında bir hayal olduğu için biz O'yuz."
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 159. Bosnevi, 345)

“Halık (yaratıcı) ile mahluk bir tek şeydir.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 78)

“O’ bana hamdeder, be de O’na, O’ bana ibadet eder, ben de O’na. Bir hal içinde O’nu ikrar eylerim, a’yanda ise O’nu inkar eylerim.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 83. Bosnevi, 1, 384-385)

İbn Arabî bir şiirinde şöyle der: Nubuvvet makamının mevkii Rasûlun üstünde ve velinin altında bir yerdir.
(Şerhu Akidetu’t-Tahaviye, II /743). (Buhari, C:7 sf: 3331, 3332)

İbn Arabî, Fusûs'unda açıkça şöyle demektedir:

"Velilik peygamberlikten (nubuvvetten) daha büyüktür, hattâ risâletten de daha kâmil (bir makam)dır".

İşte O'nun (İbn Arabi) sözü:
Nubuvvet makamı bir berzahtadır ki
Rasulun az üstünde, velînin altında...

Ve onun ashabından (onun görüşünü benimseyenlerden) bâzısı bunu te'vîle kalkışarak;
"bu peygamberin veliliği nubuvvetinden üstün demektir", veya;
"aynı bunun gibi Rasulun veliliği de resûllüğünden üstün demektir" derler.


Muhyiddin Arabi'nin Hz. Muhammed (a.s)'e iftirası (Sf: 11)

Fusûs ul-hikem, Muhyiddin-i Arabi'nin 627 hicret yılında Şam'da bulunduğu sıralarda bir gece görmüş olduğu gerçek bir rüyan'ın ilhamıyla yazılmıştır. Şeyh o gece mâna âleminde Peygamber (a.s.)'i görüyor, elinde bir kitab tutmuş, kendisine hitab ederek, "bu, Fusûs ul-hikem kitabıdır. Bunu al ve halkın faydalanması için muhteviyatını açıkla" diyor.
Şeyh de Yüce Peygamber'in bu manevî işaretine uyarak hemen Cenab-ı Peygamber'den aldığı emir ve ilham çerçevesi içinde, kitab muhtevasını, artıksız ve eksiksiz olarak, olduğu gibi naklediyor, daha doğrusu Hazret-i Peygamber'den aynen nakil ve tercüme ediyor.

Arabi, Allah'ı (haşa) kendine kul ediyor. Şirki (Sf: 83)

Allah beni över, ben de Onu. O bana kulluk eder, ben de Ona,
Bir halde ben Onu ikrar eder ve eşyadaki çokluk ve değişiklikiği görünce inkâr ederim.
Bizden nasıl vazgeçebilir? Ben Ona musaade eder ve Onu zuhur alanına çıkarırım.

o adam dedigin muhteremin adi şeyhül ekber,aklinin yetmedigi seylerde konusma ki benimde o dediklerine aklim ermez, o keşif ehlidir,seyhul ekberdir,evluyanin en büyüklerindendir, o dedi ki; SİN ŞINA GELİNCE MİM'İN KABRİNİ BULUR dedi bu şözü 300 yıl kimse çözemedi yavuz sultan selim han cözdü,eğer kötü olsaydi yavuz sultan selim han kabrinin bulup üstune türbe ve cami yaptirmazdi

Alıntı:

ata103 Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 513181)
Muhyiddin arabi (KS) dediğin adamın eserlerinden alıntılar

"Allah Firavunu pak ve temiz öldürdü." Yalanı (S.300-301) :

Nasıl ki Firavun suda boğulurken Allah'ın kendisine verdiği iman sayesinde Musa onun için de göz nuru oldu. Şu halde Allah, (bu yüzden) Firavun'un pak ve temiz öldürdü. Çirkin ve fena amellerinden onda bir şey kalmadı. Çünkü Allah onun ruhunu yeni bir günah işlemeden önce ve imana geldiği anda kabz etti. Halbuki İslâm (Yani Hakk'ı teslim ve tasdik) evvelce geçmiş olan günahları ortadan kaldırır. Allah, bu İlim ve mazhariyeti dilediği kimse için âyet ve alâmet kıldı. Tâ ki hiç kimse İlâhî rahmetten umutsuzluğa düşmesin. Çünkü kâfirlerden başka hiç kimse Tanrı rahmetinden umut kesmez.
Şu halde Firavun eğer umutsuzlardan olsaydı imana yanaşmazdı. Demek ki, Firavun'un eşi Asiye'nin kendi hakkında "O, benim ve senin için göz nuru olsun, onu öldürmeyin, ola ki yakında bize faydası dokunur" dediği gerçekleşti ve iş böyle oldu. Gerçi her ne kadar Musa'nın Firavun mülkünü ve adamlarım öldürmeye muktedir bir Nebi olduğuna (kan ve kocadan) ikisinin ve şuuru yoktu. Fakat Allah, Musa ile her ikisine de menfaat verdi.
(Fusus ul-Hikem - Muhyiddin-i Arabi, M.E.B. Yayınları, İst-1992)


Küfür ve isyan ehli cehenneme girse de orada lezzet vardır." Yalanı (S.104)

ŞİİR

Hakk'ın yalnız va'dinde sadık olması tarafı kaldı. Ceza tehdidinde sadık olduğuna dair açık bir alâmet yoktur.
Küfür ve isyan ehli cehenneme girseler de, orada kendileri için bir zevk ve lezzet vardır. O da onlar için bir cennettir.
Ancak onların cennetleri Huld cennetlerinin nimetlerine benzemez. İkisi de birdir amma aralarında tecelli farkı vardır.
- Onların cennetine tatlılığından dolayı azab denir. Bu azab sözü onda gizli olan lezzet için bir kabuk gibidir. Kabuk ise özü koruyan bir şeydir.




"Vakit olur ki kul Rabb olur, şüphesiz, vakit olur ki kul, kul olur şeksiz.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 90. Bosnevi, 1, 433)

"Bizler Allah'ın zahiri suretleriyiz, O'nun tecellisiyiz. Alem ve kevn aslında bir hayal olduğu için biz O'yuz."
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 159. Bosnevi, 345)

“Halık (yaratıcı) ile mahluk bir tek şeydir.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 78)

“O’ bana hamdeder, be de O’na, O’ bana ibadet eder, ben de O’na. Bir hal içinde O’nu ikrar eylerim, a’yanda ise O’nu inkar eylerim.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 83. Bosnevi, 1, 384-385)

İbn Arabî bir şiirinde şöyle der: Nubuvvet makamının mevkii Rasûlun üstünde ve velinin altında bir yerdir.
(Şerhu Akidetu’t-Tahaviye, II /743). (Buhari, C:7 sf: 3331, 3332)

İbn Arabî, Fusûs'unda açıkça şöyle demektedir:

"Velilik peygamberlikten (nubuvvetten) daha büyüktür, hattâ risâletten de daha kâmil (bir makam)dır".

İşte O'nun (İbn Arabi) sözü:
Nubuvvet makamı bir berzahtadır ki
Rasulun az üstünde, velînin altında...

Ve onun ashabından (onun görüşünü benimseyenlerden) bâzısı bunu te'vîle kalkışarak;
"bu peygamberin veliliği nubuvvetinden üstün demektir", veya;
"aynı bunun gibi Rasulun veliliği de resûllüğünden üstün demektir" derler.


Muhyiddin Arabi'nin Hz. Muhammed (a.s)'e iftirası (Sf: 11)

Fusûs ul-hikem, Muhyiddin-i Arabi'nin 627 hicret yılında Şam'da bulunduğu sıralarda bir gece görmüş olduğu gerçek bir rüyan'ın ilhamıyla yazılmıştır. Şeyh o gece mâna âleminde Peygamber (a.s.)'i görüyor, elinde bir kitab tutmuş, kendisine hitab ederek, "bu, Fusûs ul-hikem kitabıdır. Bunu al ve halkın faydalanması için muhteviyatını açıkla" diyor.
Şeyh de Yüce Peygamber'in bu manevî işaretine uyarak hemen Cenab-ı Peygamber'den aldığı emir ve ilham çerçevesi içinde, kitab muhtevasını, artıksız ve eksiksiz olarak, olduğu gibi naklediyor, daha doğrusu Hazret-i Peygamber'den aynen nakil ve tercüme ediyor.

Arabi, Allah'ı (haşa) kendine kul ediyor. Şirki (Sf: 83)

Allah beni över, ben de Onu. O bana kulluk eder, ben de Ona,
Bir halde ben Onu ikrar eder ve eşyadaki çokluk ve değişiklikiği görünce inkâr ederim.
Bizden nasıl vazgeçebilir? Ben Ona musaade eder ve Onu zuhur alanına çıkarırım.

İmam Suyûtî "Tenbihü'l-gabî bi-tebriet-i İbn-i Arabî" ismindeki risâlesinde şöyle demiştir:

"Muhyiddin İbnü'l-Arabî hakkında âlimler iki fırkaya ayrılıp birisi onun velî olduğuna, diğeri ise velî olmadığına inanmıştır. Bence iki fırkanın da razı olmayacağı bir yol vardır: Muhyiddin İbnü'l-Arabî'nin veli olduğuna inanılması, fakat kitaplarının okunmasının haram olmasıdır."

Muhyiddin İbnü'l-Arabî'den; "Biz öyle bir zümreyiz ki, bizden olmayanların kitaplarımızı okumaları haramdır" diye nakledilmiştir. Çünkü sufiler ıstılah olarak birtakım lâfızlar üzerine anlaşıp, fukahâ arasında bilinen mânaları murad etmemişlerdir.

İmam Gazâli bazı kitaplarında; "Sufilerin bazı sözleri, Kur'ân-ı Kerim'de ve hadis-i şerifdeki yed, ayn, istivâ gibi müteşabih olan âyet ve hadîslere benzemektedir" demiştir.

ulucayto 13.12.22 17:47

Alıntı:

ata103 Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 513181)
Muhyiddin arabi (KS) dediğin adamın eserlerinden alıntılar

"Allah Firavunu pak ve temiz öldürdü." Yalanı (S.300-301) :

Nasıl ki Firavun suda boğulurken Allah'ın kendisine verdiği iman sayesinde Musa onun için de göz nuru oldu. Şu halde Allah, (bu yüzden) Firavun'un pak ve temiz öldürdü. Çirkin ve fena amellerinden onda bir şey kalmadı. Çünkü Allah onun ruhunu yeni bir günah işlemeden önce ve imana geldiği anda kabz etti. Halbuki İslâm (Yani Hakk'ı teslim ve tasdik) evvelce geçmiş olan günahları ortadan kaldırır. Allah, bu İlim ve mazhariyeti dilediği kimse için âyet ve alâmet kıldı. Tâ ki hiç kimse İlâhî rahmetten umutsuzluğa düşmesin. Çünkü kâfirlerden başka hiç kimse Tanrı rahmetinden umut kesmez.
Şu halde Firavun eğer umutsuzlardan olsaydı imana yanaşmazdı. Demek ki, Firavun'un eşi Asiye'nin kendi hakkında "O, benim ve senin için göz nuru olsun, onu öldürmeyin, ola ki yakında bize faydası dokunur" dediği gerçekleşti ve iş böyle oldu. Gerçi her ne kadar Musa'nın Firavun mülkünü ve adamlarım öldürmeye muktedir bir Nebi olduğuna (kan ve kocadan) ikisinin ve şuuru yoktu. Fakat Allah, Musa ile her ikisine de menfaat verdi.
(Fusus ul-Hikem - Muhyiddin-i Arabi, M.E.B. Yayınları, İst-1992)


Küfür ve isyan ehli cehenneme girse de orada lezzet vardır." Yalanı (S.104)

ŞİİR

Hakk'ın yalnız va'dinde sadık olması tarafı kaldı. Ceza tehdidinde sadık olduğuna dair açık bir alâmet yoktur.
Küfür ve isyan ehli cehenneme girseler de, orada kendileri için bir zevk ve lezzet vardır. O da onlar için bir cennettir.
Ancak onların cennetleri Huld cennetlerinin nimetlerine benzemez. İkisi de birdir amma aralarında tecelli farkı vardır.
- Onların cennetine tatlılığından dolayı azab denir. Bu azab sözü onda gizli olan lezzet için bir kabuk gibidir. Kabuk ise özü koruyan bir şeydir.




"Vakit olur ki kul Rabb olur, şüphesiz, vakit olur ki kul, kul olur şeksiz.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 90. Bosnevi, 1, 433)

"Bizler Allah'ın zahiri suretleriyiz, O'nun tecellisiyiz. Alem ve kevn aslında bir hayal olduğu için biz O'yuz."
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 159. Bosnevi, 345)

“Halık (yaratıcı) ile mahluk bir tek şeydir.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 78)

“O’ bana hamdeder, be de O’na, O’ bana ibadet eder, ben de O’na. Bir hal içinde O’nu ikrar eylerim, a’yanda ise O’nu inkar eylerim.”
(Muhyiddin İbn Arabi, Fususu'l-Hikem, 83. Bosnevi, 1, 384-385)

İbn Arabî bir şiirinde şöyle der: Nubuvvet makamının mevkii Rasûlun üstünde ve velinin altında bir yerdir.
(Şerhu Akidetu’t-Tahaviye, II /743). (Buhari, C:7 sf: 3331, 3332)

İbn Arabî, Fusûs'unda açıkça şöyle demektedir:

"Velilik peygamberlikten (nubuvvetten) daha büyüktür, hattâ risâletten de daha kâmil (bir makam)dır".

İşte O'nun (İbn Arabi) sözü:
Nubuvvet makamı bir berzahtadır ki
Rasulun az üstünde, velînin altında...

Ve onun ashabından (onun görüşünü benimseyenlerden) bâzısı bunu te'vîle kalkışarak;
"bu peygamberin veliliği nubuvvetinden üstün demektir", veya;
"aynı bunun gibi Rasulun veliliği de resûllüğünden üstün demektir" derler.


Muhyiddin Arabi'nin Hz. Muhammed (a.s)'e iftirası (Sf: 11)

Fusûs ul-hikem, Muhyiddin-i Arabi'nin 627 hicret yılında Şam'da bulunduğu sıralarda bir gece görmüş olduğu gerçek bir rüyan'ın ilhamıyla yazılmıştır. Şeyh o gece mâna âleminde Peygamber (a.s.)'i görüyor, elinde bir kitab tutmuş, kendisine hitab ederek, "bu, Fusûs ul-hikem kitabıdır. Bunu al ve halkın faydalanması için muhteviyatını açıkla" diyor.
Şeyh de Yüce Peygamber'in bu manevî işaretine uyarak hemen Cenab-ı Peygamber'den aldığı emir ve ilham çerçevesi içinde, kitab muhtevasını, artıksız ve eksiksiz olarak, olduğu gibi naklediyor, daha doğrusu Hazret-i Peygamber'den aynen nakil ve tercüme ediyor.

Arabi, Allah'ı (haşa) kendine kul ediyor. Şirki (Sf: 83)

Allah beni över, ben de Onu. O bana kulluk eder, ben de Ona,
Bir halde ben Onu ikrar eder ve eşyadaki çokluk ve değişiklikiği görünce inkâr ederim.
Bizden nasıl vazgeçebilir? Ben Ona musaade eder ve Onu zuhur alanına çıkarırım.

zahir ilmi ile batini ilim birbiyle catisabilir cunku insanin aklinin alamayacağı seylerle karsilasmasi akla aykiri şeyler gormesi bu tur şeylere sebep olabilir o alim miydi deli miydi en iyi allah bilir ama su gercektir ki allah tek dir eşi ve benzeri de yoktur


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 15:30.

Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

HavasOkulu.Com


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147