|
Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz. |
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
isyan değil küsmektir bu..
Allahtan razı değilim beni yarattı diye.Butun bu hayat çok değşik. Ben yaratılmak istemezdim. Allah aciz olan ben kulunu cennetine alıp ne istiyorsun diye sorarsa ruhumu öldürmesini isteyecem. Dünyaya dert olarak bakıyorum başımda dert mi var kendi kendime bu dünya da dert var gülmek yasak diyorum.
Şunuda söylim Hz.Muhammedi efendimizi çok seviyorum görmeden sevdim, peygamber efendimizi Allahtan çok seviyorum, biri sorsa Allah derim ama kalbim Allahı kainatın sultanı gülü peygamberimden fazla sevemiyor |
#2
|
|||
|
|||
Eyvah eyvah… Muhtemelen bunalımdasın ve çok sağlıklı düşünemiyorsun. Ya da farklı bir durum var. Allah yardımcın olsun.
|
#3
|
||||
|
||||
Alıntı:
. |
#4
|
|||
|
|||
herkez isyan ediyor yasadiği hayata....Hatta aç gözlü millete dinden imandan bahseden biri altına 5 milyonluk mercedes almış benzine gelen 5 kuruşa zamma isyan ediyor....Gelecek olan kıtlığa parayla yiyecek bulacaklarını sanıyorlar..........
En son nehir en son dere kurudugunda beyaz adam paranın hiç bir işe yaramadığını anlayacak der bir kızılderili atasözü.... |
#5
|
|||
|
|||
Alıntı:
Bak sana hayatımdaki en ufak ornegini verim bizim disimizle tirnagimizla calisip butun paramizla aldigimiz bi arabamiz vardi 13 yasinda hammalik yaptim o araba çalindi diyelimki babam zamaninda haram yemis ondan oyle oldu hani evladin sucu annne babaya,anne babanin sucu evlada yuklenmeyecekti ben cok uzuldum cok agladim sonraki yillarda da. Alıntı:
Ben neden bu basima geldi demiyorum orda beni neden yarattı? |
#6
|
|||
|
|||
“Ben'im” her zaman hazır ve var olan gerçektir, ama “Ben yaratıldım” sadece bir fikirdir. Nedensellik fikriyle obsede olmuş olan zihin, yaratma olayını icat eder ve sonra “Yaratan kimdir?” diye de merak eder.
|
#7
|
||||
|
||||
Alıntı:
"BEN İNSANLARI VE CİNLERİ BANA KULLUK ETSİNLER DİYE YARATTIM" buyuruyor Rabbim onun hikmetimi sorgulayacak akılda beyinde haşa izinde yok.... |
#8
|
|||
|
|||
Alıntı:
Alıntı:
|
#9
|
|||
|
|||
Huzursuz olan gerçek varlığınız değildir, fakat onun zihindeki yansıması huzursuz görünür, çünkü zihin huzursuzdur. Bu tıpkı rüzgârın dalgalandırıp karıştırdığı suya yansıyan ayın görüntüsü gibidir. Arzu rüzgârı zihni ve "ben"i harekete geçirir ve öz varlığın, asıl Ben'in zihindeki yansımasından ibaret olan bu "ben" değişken görünür. Fakat bu hareket, huzursuzluk, zevk ve acı fikirleri, bütün bunlar, hepsi zihindedir. Öz Varlık ise zihnin ötesinde, farkında, fakat ilgisiz ve kayıtsız bir şekilde durmaktadır.
|
#10
|
||||
|
||||
Alıntı:
Tasavvufun bir gâyesi de, ilâhî azamet, saltanat ve tanzim karşısında kulun kendi cücelik ve “hîç”liğini ve Rabb’in yüce kudretini müşâhede etmesidir. Nitekim Allah Teâlâ, bu hakîkati zaman zaman kullarına çeşitli imtihanlarla hatırlatmaktadır. Öyle ki, muazzam bir saltanat ve servet bahşettiği peygamberi Süleyman -aleyhisselâm-’ı bile bir müddet tahtında cansız bir ceset olarak bırakmış ve ona acziyeti tattırmıştır. Âyet-i kerîmede insana hitâben buyrulur: “…Seni hiçbir şey değilken yarattım!”*(Meryem, 9) “Size ulaşan her nîmet, Allah’tandır. Sonra*(hem)*size bir sıkıntı dokunduğu zaman da yalnız O’na yalvarırsınız.”*(en-Nahl, 53) İşte hîçlik, insanın bu âyet-i kerîmelerin idrâk ve tefekkürü içinde olmasıdır. Aksi hâlde insan, içindeki nefs tuzağına kapılarak Nemrud ve Firavun gibi ilâhlık iddiâ edebilecek bir ahmaklık ve bedbahtlığa yuvarlanmaktan kendisini koruyamaz. Bunun içindir ki tasavvufta fenâ (hîçlik) hâli, çok mühimdir. Bâyezîd-i Bistâmî -kuddise sirruh- Bâyezîd-i Bistâmî -kuddise sirruh-, hîçlik hâlini şu duâsıyla ne güzel sergiler: “İlâhî! Benim benliğimi aradan çıkar ki, benliğim Sen’de fânî olsun da ben arada hîç olayım! Çünkü ben Sen’inle olduğum takdîrde herkesle birlikte olmuşum demektir. Şâyet herkesle olursam, Sen’inle beraber olamam; bu da, Sen’in yolunda benim için en büyük eksiklik ve hamlık olur.” Muhammed Üftâde Hazretleri Muhammed Üftâde*Hazretleri, kendisine intisâb eden talebesi Azîz Mahmûd’un,*şâşaalı bir kadılık vazifesinden gelmesi dolayısıyla ona ilk önce hîçliğini hissettirmek yolunu tercîh etmiş ve Bursa çarşısında ciğer sattırmaktan başka, dergâhın helâlarının temizliği hizmetine de onu me’mûr kılmıştır. Böylece kadı Mahmûd, pâdişahlara yön verecek bir kemâlâta nâil olarak bizzat hocası tarafından*“Hüdâyî”*ismiyle vasıflandırılmıştır. Abdülkâdir Geylânî Hazretleri, Evliyâullâhın büyüklerinden Abdülkâdir Geylânî Hazretleri,*zâhirî ilmin kemâline vardıktan sonra “hîç”liği elde edebilmek için uzun bir müddet Bağdat harâbelerine çekilmiştir. Velîler sultânı olan Şâh-ı Nakşibend -kuddise sirruh- Velîler sultânı olan*Şâh-ı Nakşibend -kuddise sirruh-,*kibir ve gururun zıddı olan hîçlik hâline ulaşabilmek için ilk intisâb yıllarında yedi sene hastalıklı hayvanlara, yedi sene hasta insanlara hizmet etmiş, yedi sene de mahlûkâtın geçeceği yolları temizlemiştir. Hiçlik Makamı Nedir? 03 Ekim 2018*Tasavvuf Hiçlik ve hiçlik makamı nedir? Allah dostları hiçlik makamına ermek için neler yapmışlardır? İşte bazı Allah dostlarının hayatından hiçlik örnekleri... «ﻫِﻴﭻْ» (Hîç) lafzı ;*benlikten sıyrılmayı ifâde eden bir kelimedir. Çünkü ilâhî esrârdan bir nasîb alabilmek, nefsânî arzulardan sıyrılabilmekle başlar. Dolayısıyla mânevî tekâmüllerin başlangıç noktası, “hîç”e varabildikten sonradır. Tasavvufun bir gâyesi de, ilâhî azamet, saltanat ve tanzim karşısında kulun kendi cücelik ve “hîç”liğini ve Rabb’in yüce kudretini müşâhede etmesidir. Nitekim Allah Teâlâ, bu hakîkati zaman zaman kullarına çeşitli imtihanlarla hatırlatmaktadır. Öyle ki, muazzam bir saltanat ve servet bahşettiği peygamberi Süleyman -aleyhisselâm-’ı bile bir müddet tahtında cansız bir ceset olarak bırakmış ve ona acziyeti tattırmıştır. Âyet-i kerîmede insana hitâben buyrulur: “…Seni hiçbir şey değilken yarattım!”*(Meryem, 9) “Size ulaşan her nîmet, Allah’tandır. Sonra*(hem)*size bir sıkıntı dokunduğu zaman da yalnız O’na yalvarırsınız.”*(en-Nahl, 53) İşte hîçlik, insanın bu âyet-i kerîmelerin idrâk ve tefekkürü içinde olmasıdır. Aksi hâlde insan, içindeki nefs tuzağına kapılarak Nemrud ve Firavun gibi ilâhlık iddiâ edebilecek bir ahmaklık ve bedbahtlığa yuvarlanmaktan kendisini koruyamaz. Bunun içindir ki tasavvufta fenâ (hîçlik) hâli, çok mühimdir. Bâyezîd-i Bistâmî -kuddise sirruh- Bâyezîd-i Bistâmî -kuddise sirruh-, hîçlik hâlini şu duâsıyla ne güzel sergiler: “İlâhî! Benim benliğimi aradan çıkar ki, benliğim Sen’de fânî olsun da ben arada hîç olayım! Çünkü ben Sen’inle olduğum takdîrde herkesle birlikte olmuşum demektir. Şâyet herkesle olursam, Sen’inle beraber olamam; bu da, Sen’in yolunda benim için en büyük eksiklik ve hamlık olur.” Muhammed Üftâde Hazretleri Muhammed Üftâde*Hazretleri, kendisine intisâb eden talebesi Azîz Mahmûd’un,*şâşaalı bir kadılık vazifesinden gelmesi dolayısıyla ona ilk önce hîçliğini hissettirmek yolunu tercîh etmiş ve Bursa çarşısında ciğer sattırmaktan başka, dergâhın helâlarının temizliği hizmetine de onu me’mûr kılmıştır. Böylece kadı Mahmûd, pâdişahlara yön verecek bir kemâlâta nâil olarak bizzat hocası tarafından*“Hüdâyî”*ismiyle vasıflandırılmıştır. Abdülkâdir Geylânî Hazretleri, Evliyâullâhın büyüklerinden Abdülkâdir Geylânî Hazretleri,*zâhirî ilmin kemâline vardıktan sonra “hîç”liği elde edebilmek için uzun bir müddet Bağdat harâbelerine çekilmiştir. Velîler sultânı olan Şâh-ı Nakşibend -kuddise sirruh- Velîler sultânı olan*Şâh-ı Nakşibend -kuddise sirruh-,*kibir ve gururun zıddı olan hîçlik hâline ulaşabilmek için ilk intisâb yıllarında yedi sene hastalıklı hayvanlara, yedi sene hasta insanlara hizmet etmiş, yedi sene de mahlûkâtın geçeceği yolları temizlemiştir. İmâm-ı Gazâlî*Hazretleri İmâm-ı Gazâlî*Hazretleri, zamanındaki bütün ilimlerin zirvesinde olduğu hâlde Rabb’e yakınlığa nâil olabilmek için uzun bir müddet*“hîçlik”*hâlinde yaşamıştır. Asr-ı saâdette ehl-i îmâna büyük Bedir zaferini nasîb eyleyen yüce Mevlâ’nın, Peygamber’ine ve mü’minlere hitâben: “(O gün)*onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü.*(Ey Rasûlüm!)*Attığın zaman Sen atmadın, fakat Allah attı...”*(el-Enfâl, 17) buyurması da, hep hîçliğe işâret etmektedir. İnsanın sâhib olduğu kudret, ilâhî takdir çerçevesi içindedir. Bundan dolayı « *لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ »*“Azîm ve yüce Allah’tan başka*(kimsede)*güç ve kuvvet yoktur.”*buyrulmuştur. Çünkü ezelde bilinen hiçbir şey mevcut değilken, ancak Allâh’ın lutuf ve keremi sâyesinde vücûda gelen her varlığın sahip olduğu her şey, Rabb’indendir. Bundan dolayı küllî irâde, bütün vak’aları, hâdiseleri ve mahlûkâtı ihâta ve ihtivâ eder. Bu, irâde ve gücün aslı Yaratan’a âit demektir. Ancak insanın bu dünyâya imtihan için gönderilmesi sebebiyle ona cüz’î bir irâde verilmiş ve insan, hayra da şerre de istîdatla donatılmıştır. Kullanma gücü de, kendi irâdesine terk edilmiştir. Hazret-i Mevlânâ Hazret-i Mevlânâ buyurur: “Şu birbirimizden üstün olma dâvâsı, büyüklük iddiâsı da ne? Netîcede, hepimiz bir sarayın kapısında değil miyiz? Allah;*«Ey insanlar! Hepiniz fakirsiniz, zengin olan yalnız Ben’im!..»[1]*buyurmuyor mu?!” Yûnus Emre Hazretleri Yûnus Emre*Hazretleri, mârifetin hakîkatini ne güzel ifâde eder: İlim, ilim bilmektir, İlim, kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen, Bu nice okumaktır?! Allah Rasûlü*-sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur: “Eğer Allah’tan gereği gibi korkarsanız, gerçek bir bilgi ile eşyâyı tanımaya başlarsınız. Eğer Allâh’ı gereği gibi tanırsanız, duâlarınız ile dağlar yerinden oynar.” İmâm-ı Gazâlî Hazretleri İmâm-ı Gazâlî*Hazretleri, ilmin zirvesinde iken kendini şöyle anlatır: “Aklî ve şer’î ilimlerle iştigaldeydim. Çok talebelerim vardı. Hâlimi düşündüm. Gördüm ki, çeşitli iptilâlar ile sarılmışım. İlimdeki niyetimi düşündüm. Hâlis, Allah rızâsı için olmayıp, makam sevdâları ve şöhretlerle karışık buldum. Yakînen anladım ki, helâk sâhilindeyim. Uçurumun kenarındayım. Kendi kendime: «Haydi çabuk ol, ömründen geriye çok az kaldı. Kazandığın ilim hakîkate geçmez ise, bir aldatmacadan ibârettir. Şimdi gereksiz alâkaları kesmez, engelleri kaldırmaz isen, sonun ne olacak?» dedim. O zaman bir hâl oldu. Dünyâ ve dünyâcılardan kaçmak ile, dünyâ arzuları ve âhiret isteği arasında hayret vâdisinde altı ay şaşkın, inler ve ağlar hâlde kaldım. Kalbim muzdarip oldu. Aczimi gördüm ve anladım. İhtiyârımın bütün sükûtunu ve düşüşünü seyrettim. Devâsız derde, çâresiz hastalığa dûçâr olan bir kimse gibi Allâh’a, yanarak, yalvararak ve sızlanarak ilticâ ve tazarrûda bulundum. Nihâyet, Neml Sûresi âyet 62’de meâlen: «Muztar olan*(sıkıntıya düşen, çâresiz kalmış bir)*kimse duâ ettiği zaman, onun duâsını kabûl edip fenâlığı kaldıran...»*buyrulduğu gibi, Allah Teâlâ duâmı kabul buyurup kalbimi uyandırdı. İçimdeki mal, makam arzusu kaldırıldı. Hepsine yüz çevirdim. Zikir, uzlet, halvet, mücâhede, riyâzat, nefsin tezkiyesi ve ahlâkın mükemmelleşmesi ile meşgul oldum. İlm-i yakîn ile bildim ki, Allâh’a kavuşanlar ve hidâyet yolunun yolcusu olanlar, bilhassa tasavvuf ehli olan büyüklerdir. En güzel sîret ve ahlâk onlardadır. Zîrâ onların zâhir ve bâtınındaki hâller, peygamberlik nûrundan alınmıştır. Yeryüzünde peygamberlik nûrunun ötesinde bir nûr yoktur.” Allah Rasûlü*-sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyururlar: “Kim ilmini artırır da (ona müsâvî olarak) dünyâda zühd ü takvâsını artırmazsa, (o ancak) Allâh’a olan uzaklığını artırmıştır...”*(Süyûtî,*Câmiu’s-Sağîr, II, 169) Bu sebeple Hazret-i Mevlânâ, irfân ehli olmayanların, yâni amel-i sâlih işlemeyenlerin sarf ettikleri hikmetli sözü, ödünç alınmış süslü bir elbiseye benzetir. [1]*Fâtır, 15. Hiç lik dediğin bir makamdır bak belki anlarsın hiçliği hiç olabilmeyi nasıl anlatmış büyük evvliyalar bu kafayla Hıç değil ancak hiç olursun ALLAH hidayet etsin ne diyelim.. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Eğer değil, Çünkü değil, RAĞMEN Sevim.. | Lady | Sizden Gelenler | 0 | 30.11.20 17:37 |
Neden İbadet Karşılığı Cennet,İsyan Karşılığı Cehennem Vaat Edilmiştir | Havasokulu | ibadetler | 16 | 14.05.20 08:55 |
ilk paranormal olayım değil. Sadece ayaklarını gördüm üst kısmı değil | Kadim | Sorularınız | 2 | 18.09.19 13:26 |
İsyan Eden Asi Evlatların Islahı İçin Okuyun | Eylül | Diğer Havas Konuları | 10 | 17.04.19 09:06 |
Kendisine İsyan eden eş ve çocuğunun halinin düzelmesi için | Adalet | Diğer Havas Konuları | 12 | 11.09.18 19:22 |