Spatyom ile Berzah Alemi - Sayfa 3 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > HavasOkulu Genel Bölüm > Sorularınız

Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz.

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #21  
Alt 27.04.22, 21:28
imas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,701
Etiketlendiği Mesaj: 3576 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Neo Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Evvela imanımın önceden çok sağlam olmadığını
Dinimi tam bilmediğimi söyledim zaten tıpkı sokaktaki çoğu insan gibi ,Tarikat olaylarına gelince de bu şiş sokanlar onlardan biri bunun gibi 100 tane sapkınlık sayabilirim , Evet halay çeken de var youtube de bi sürü video var inceleyebilirsiniz isimleri umrumda değil açıkçası.

Eğer siz kendine zikir adı altında zarar veren
Kendi kendine yumruk tokat atan , sırtına kılıç sallayan,Yere yatıp üstünde adam zıplatan insanları savunuyor ve islam bu diyorsanız kusura bakmayın sizle ben aynı dinden değiliz
Benim inandığım islam Kuran ve Sünnet üzerinedir.
Ne Kuranı Kerimde ne de peygamber ve sahabelerin hayatında böyle sapkın şeyler yoktur.
benim dinim islam seninkini bilmiyorum,sana gore sapiklik olan o kisi icin cezbe anidir,o cezbe anini ehli tarik olan bilir,senin anlaminida beklemem,zikrin turleri vardir,bunlardan biri de cehri zikirdir, sunnette yok dedigini hicretin donusunde sahabenin hz. peygamberi karsilama anini ve bendir calip hep bir agizdan soylediklerini okursan anlarsin

__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v)
Alıntı ile Cevapla
  #22  
Alt 28.04.22, 00:06
Neo Neo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
 
Üyelik tarihi: 07.04.22
Bulunduğu yer: Bursa/Gemlik
Mesajlar: 233
Etiketlendiği Mesaj: 4 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Bahsettiğiniz Çehri zikir Peygamberinizin öğrettiği
3 zikir türünden biridir Birincisi Hafi (gizli) zikir
İkincisi Çehri (Sesli) zikir üçünçüsü Kalbi zikir.
Şişli,Danslı,Dövünmeli zikir türleri hiç bir şekilde Peygamberimizin sünnetinde yoktur.

Bahsettiğiniz Çehri Zikir yüksek sesle yapılan zikire örnektir, Çeşitli Materyaller ile kendine zarar verme ve Dans figürleri sergileyerek zikretmeye örnek değildir.

Alıntı ile Cevapla
  #23  
Alt 28.04.22, 04:01
imas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,701
Etiketlendiği Mesaj: 3576 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

yahu tarikat ve tasavvuf hakkinda hic bir bilgin yok,bana zikir anlatiyorsun,ben 30 yildir tasavvuf tarikat ve zikir 3 lemesinin icindeyim,sen inanmayabilirsin ama bunlar yanlistir dogrudur yargila masina giremezsin sana gore yanlis olan baskasina gore dogrudur

__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v)
Alıntı ile Cevapla
  #24  
Alt 28.04.22, 05:11
Neo Neo isimli Üye şimdilik offline konumundadır
 
Üyelik tarihi: 07.04.22
Bulunduğu yer: Bursa/Gemlik
Mesajlar: 233
Etiketlendiği Mesaj: 4 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Hocam kusura bakmayın anlamlandırmaya çalışıyorum kafamda,belkide sizin dediğiniz gibi bu konulara çok uzağımdır zamanla maneviyatım arttıkça anlayabilicem fazla olmadı Dini konuları araştırmaya öğrenmeye başlayışım sağolun anlayışınız için

Alıntı ile Cevapla
  #25  
Alt 02.08.22, 10:34
 
Üyelik tarihi: 11.06.19
Bulunduğu yer: kabir
Mesajlar: 270
Etiketlendiği Mesaj: 9 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Spatyom, öte alem, Ahiret ve imajinasyon

Ahiret, öte dünya, öte alem ya da ruhlar evreni de denen bu yer, varlığın imajinasyonuna ve serbest düşüncesine göre en uygun formları oluşturacak bir yapıdadır.
Spatyom fizik alemimizin hem içinde, hem de dışındadır. Yani insan bir yönüyle spatyomun yüzeyi ile temasta, diğer yönüyle de fizik alemin içindedir. Bunlar birbirinin içine girmiş sınırı belli olmayan iki ayrı alemdir.
Spatyomun da maddesi ve atomu vardır ama fizik madde ve atomdan farklıdır. Fizik dünyamıza oranla daha yüksek ve ince tertipteki maddelerden oluşmuş bir madde alemidir. Spatyomdaki planları ve düzenleri gözlemleyen bir insan, oradaki eşyanın geçirgen nitelikte olduğunu, daha parlak, daha ışıklı durumda bulunduğunu görür. Spatyom alemi, Dünyamızın fizik araç ve gereçleriyle keşfedilemez. Fakat o alemi insanın, kendi kişisel deneyimleriyle tanıması mümkündür.
Aslında spatyom bir şuur halidir. İnsan, ya farkına varmadan ya da belirli yöntemleri kullanarak, bu şuur halini yaşayıp, spatyomdan izlenimler edinebilir. İnsan ölüm olayı ile, bedene bağlı şuur halinden çıkıp, daha farklı bir şuur haline geçer.
Spatyoma ilk adım ve devreler:
İnsan zihni sınıflandırma yapmaya alışık olduğundan, daha rahat anlaşılabilmesi için spatyom hayatını, kabaca üç devre halinde incelemek mümkündür.
a) Kendiliğinden (otomatik) imajinasyon devresi.
b) Şuurlu imajinasyon devresi.
c) Yüksek şuur devresi.
Şunu söylemek gerekir ki, bu devreler birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış değildir. Birinden diğerine çok yumuşak ve uyumlu geçişler vardır. Sayısız nüanslarla spatyom alemi sonsuzluğa doğru uzanıp gider.
a) Kendiliğinden imajinasyon devresi:
Spatyoma geçmek üzere olan bir insanda beynin baskısı ve bu baskı nedeniyle dünya maddelerine bağlı tüm kayıtlar yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlar. Varlık, ne kadar ileri tekamül seviyesine sahipse, bu bağlar o kadar çabuk çözülür. Dünyada iken vicdani duygularını bastıran maddi bağlar bu yeni ortamda ortadan kalktıkça, insan, içtenlikle kendi iç duygularına kavuşur ve dış alemi unutur. Bu sırada, ruhun bütün iç duyguları, objektif birer varlık halinde şekillenerek onu kuşatır. Bunun sonucu olarak ruh, aşağı yukarı rüyada olduğu gibi, iradesi dışında meydana gelen olaylar içinde, genellikle, yarı şuurlu bir halde yaşamaya başlar.
Spatyoma geçmiş bir insanın imajinasyon yeteneği, dünya’daki durumuna göre çok artmıştır. Ama bu safhada ruh, irade ve imajinasyon faaliyetinin hemen hemen farkında değildir. Spatyomda serbestliğe kavuşan duygu ve eğilimler, hiç çaba harcamadan imajinasyon süreciyle canlanır ve ruh varlığı için gerçekmiş gibi görünür.
Ruhların, bedeni bıraktıktan sonra hemen girdikleri bu safha bir çeşit şuursuzluk ve teşevvüş (şaşkınlık) safhasıdır. Bu merhalede bulunan ruhlar, kendi görüşlerine uygun gelmeyen yabancı bir ortamın içinde birbirini takipeden, genellikle tatsız olayların ve sürprizlerin karşısında şaşkın ve karışık bir ruh hali içindedirler. Etraflarında olup biten şeyleri yalan yanlış tefsir etmeye çalışırken, onların nasıl meydana geldiğini bilmezler. Buradaki varlıklar birçok şey meydana getirirler, fakat karşılarında bulunan bu objelerin kendi imajinasyonlarının ürünü olduğunu bilmezler. Burada yaşadıkları hayat tamamiyle kendi imajinasyonlarının yarattığı hayattır.
Bu hayat bazen ıstıraplı bazen de huzurlu olabilir. Dolayısıyla ruhun spatyomda çekeceği ıstıraplar, otomatik imajinasyonun ürünüdür. Örneğin, bir katil, öldürme sahnesinin bütün izlenimlerini ruhunda taşımaktadır. Bedenle olan ilişkisi kesilip spatyoma geçince korku, hiddet, acıma ve pişmanlık gibi duygular bütün canlılığı ile ortaya çıkar ve vicdanın yönlendirmesi ile objektif imajlar halinde ruhu kuşatır. Çok çeşitli, ama aynı konuyla ilgili monoton imajların devamı, katilin ruhu için en büyük işkencedir. Onun bu imajlardan kaçıp kurtulması mümkün değildir. Ruh, bu halin ne kadar sürdüğünü bilemez. Çünkü zaman anlayışı da spatyomda değişime uğramıştır. Bu sahneler, katilin ruhundan bu imajlara neden olan duygu ve eğilimler kaybolana kadar devam eder. Geçen süre, ruh için sonsuzluk gibi uzun olabilir. Çünkü spatyomdaki zaman kavramı bizdekinden çok farklıdır. Varlık, asırlardır ıstırap çektiğini ifade edebilir. Bu hal cehennemde bulunmak demektir. Varlık, ıstırabı bütün benliği ile hisseder, ta ki, uyanıncaya kadar. Bu hali yaşamış olan bir varlıktan alınan bir tebliğe göz atalım:
“…Bıktım yarabbi, bıktım. Bu karanlık dehliz ve ucundaki karanlık mahzen.. mahzen değil, daha doğrusu bir mezar. İşte benim asırlardır hayatım bu. Allahım beni ne zaman buradan kurtaracaksın? Ne tarafa baksam, önümde toprak bir duvar beliriyor. Benim bildiğim odaların dört duvarı olurdu, burası hep duvar.. Ne tarafa dönsem, o uğursuz duvar karşıma dikiliyor. Toprak… Kapkara bir toprak… Bir karanlık mahzenin karanlık toprağı. Yerin dibi bu kadar derin olmaz ki… Bu dünyanın dibi değil, dünya bu kadar derin olamaz. Karanlık toprak üstünde, salyalarını akıtmış böceklerin fosforlu izleri.. Hareketli fosforlu böcekler, oradan buradan pırıldayıp bana bakıyorlar. Hoş, asırlardan beri bana dokunmadılar ama, bu ne işkence yarabbi. (Oysa varlık üç ay önce ölmüştü.) Burada asırlardan beri duruyorum da, sıhhatimi hiç kaybetmedim. Off… Nuriye gene karşıma çıkma… Oyuk gözlerinle bana öyle bakma. Bu oyuk gözlü kadın kellesinden beni kurtar yarabbi. Off… hiçbir bir çift canlı göz, bu oyuk gözlü çehrenin gözleri kadar bana acı ve alaycı bakamaz. Allahım, Allahım.”
İlk devredeki teşevvüş (şaşkınlık hali) bazen hoş, eğlendirici ve rahatlatıcı da olabilir. Böylesi bir imajinatif ortam ise, cennet gibidir. Varlığın arzu ettiği her şey anında gerçekleşir. Her şey huzur vericidir. Böylesi bir şaşkınlık içinde bulunan diğer bir varlıktan alınan tebliğ de, şöyle:
“Gökyüzü, dal ve yaprak… yer ot ve toprak… Sağım ağaç, solum ağaç. Ah .. isimlerini bilmem ki… Fakat ne zararı var? Onlar da benim ismimi bilmezler… Ama,iç bağlarla bağlıyız birbirimize biz. Ben ağaçları çok severim… ötedenberi. Ey ağaçlar, sizden olmak istiyorum. Siz olmak istiyorum… Koca gövdelerinize sarılmak, yıllarca orda kalmak istiyorum… Damarlarımdaki kanı size vermek, parmaklarımla dal olmak, ayaklarımdan kök salmak istiyorum. Siz olmak istiyorum. Civarımdaki ağaçlar alt dallarını indirip sırtımı sıvazlıyorlar… ve sanki bana, yürü, yürü, yolun açık olsun diyorlar. Yürüyorum… hep yürüyorum… Daima ileriye… Aaa bütün ağaçlar, çalılar kuş dolu .. ne güzel renkleri var.. ne güzel ötüşleri var.. Yolumdaki otlar, çimenler ne yeşil.. Akşam da neredeyse olacak. Gel kuşum şu ağacın altına uzanalım seninle. Seni yavaşcacık göğsümün üstüne oturtayım. Böyle bir ortamda uykuya dalmak için insana deli derlerdi… Ben ağaçları, hayvanları, kuşları severim diye bana da deli dediler, veli dediler. Ohh.. ne rahat, ne huzurla başlayan bir uyku başlangıcı Allahım, sana çok şükür..”
Dünyada yaşarken işlenen eylemler vicdani ölçüler içinde değilse, spatyoma geçildiğinde, şaşkınlık (teşevvüş) içinde bir cehennem yaşanır. Aksine, vicdani ölçülerimize göre yaşamışsak, spatyomdaki ilk şaşkınlık halini cennette geçirmiş oluruz. İnsan yeryüzündeyken bile olumsuz ve nefsani davranışlarını hatırladığı zaman sıkıntı hisseder. Ama birçoğunu örterek kendimizi rahatlatırız. Oysa spatyomda gizleme, örtme mekanizması olmadığı için, duygu ve düşüncelerimiz apaçık ortadadır. Algılama gücünün de dünyaya göre çok yüksek olduğunu hatırlayacak olursak, dünyadaki hatalarımızın spatyomda bize ne kadar sıkıntı vereceği açıktır.
Bununla beraber dünya insanının hatasız olmasına imkan yoktur. Ama, mümkün olduğu kadar kendimizi kontrol ederek, makul vicdanlı davranarak, faydalı ve maksatlı eylemler yaparak, hatalarımızın daha yeryüzündeyken farkına varıp, onları düzeltme yoluna gidebiliriz. Hiç şüphesiz böylesi bir yaşam, teşevvüş (şaşkınlık) devremizi kısa sürede atlatmamıza yardımcı olacaktır.
Şaşkınlık devri, her insan için ayrı olan, sonsuz değişik özellikler gösterir. Yani, herkesin cennet ve cehennemi kendisine göredir. Demek ki, spatyomun bu sahnelerinde rol alan tipler, şuurlu birer şahsiyet değildirler. Bunlar, ruh tarafından canlandırılmış birtakım mizansenlerdir. Ama, tekamülü geri bir ruh onları gerçek varlıklar zanneder ve onun bu inanışı, sahnenin dehşetini büsbütün artırır. Esasen spatyom maddesinde oluşturulan maketler, ya ruhun kendisine ait otomatik imajinasyonla, ya rehber varlıkların şuurlu imajinasyonlarıyla, ya da her ikisinin etkisi ile oluşur. Kalıcı spatyom mekanlarının hepsi, spatyom maddesini kullanabilen, ona hakim olabilen organizatör rehber varlıklar tarafından düzenlenir.
Spatyomun bu ilk merhalesinden yukarıya çıkamayan varlıkların oradaki hayatları kısa sürer ve yüksek seviyeye çıkamadan tekrar üç buutlu yoğun madde dünyasına inerek, -yani tekrak dünyaya doğarak – ihtiyaçlarını tatmine devam ederler. Çünkü onlar, spatyomun ince titreşimli sahalarına uyum sağlayabilecek yeterli bilgi seviyesine erişememişlerdir.
b) Şuurlu imajinasyon devresi:
Spatyomda yeni durumunu kavrayan varlık, artık yavaş yavaş tekamül seviyesi ile ilgili olarak içsel bir kendine dönüşe başlar. İster istemez hatıralar canlanır veya bunların ortaya çıkması için uyaranlar gelir. Hatıralar, yeryüzündeki tatbikatların sonucu olarak hoş olabileceği gibi, acılı da olabilir. Duyulan mutluluk da, ıstırap da, o varlık için geçerlidir, bu duyguları benliklerinin ta derinliklerinde şiddetle hissederler.
Spatyoma geçen varlıklar, bir süre sonra cinsiyetlerinin olmadığını farkederler. Ama, bunu kavrayamayanlar da vardır. Belirli bir seviyenin üzerindeki varlıklar, hemen bulundukları ortam ve kendileri hakkında bir idrake sahip olurlar. Bu durumda bedenleri olmadığını ve dolayısıyla bedene bağlı fiziki fonksiyonların da kaybolduğunu anlarlar. Yalnız bireysel olarak dişilik ve erkeklik prensipleri devam eder; yeryüzündeki öğretimin etkisi kolay kolay silinmez. Bir önceki yaşamdaki cinsiyeti, varlığın tatbikatlarıyla büyük ölçüde alakalıdır. Varlık, evrendeki tekliği ve birliği kavrayıncaya kadar, bu dişilik ve erkeklik problemi sürer.
İkinci aşamada, varlığın imajinatif yaratıcılığı artarak devam eder. Ama, bu ilk devredeki gibi kendiliğinden, otomatik değildir. Yani, ruh imajinatif faaliyetini kendi iradesiyle sürdürür.
Spatyomun bu ikinci seviyesine adapte olabilen ruhlar, burasının sonsuz güzellik ve iyilik imkanlarından yararlanarak mutlu bir spatyom yaşamı sürdürürler. Burada, ihtiyaçlarına göre, çeşit çeşit alemlerde yaşarlar, şuurlu, ama teorik tatbikatlar yaparlar. Yani, ruhlar son enkarnasyonlarında görmüş ve içinde yaşamış oldukları olayları, güçleri oranında, başka kombinezonlarla çeşitli denemeler şeklinde yaşarlar. Spatyom maddesini yeteneklerine göre şekillendirip, istedikleri kadar yaşatırlar. Böylelikle dünyada genellikle körükörüne yaşanılan olayların tatbikatı spatyomda yapılır ve ruhlar dünya hayatından ne dereceye kadar istifade ettiklerini değerlendirirler. Sonuca göre, ya tekrar dünyaya dönülür ya da spatyomda ilerlemeye devam edilir. Hiç şüphesiz, hami (koruyucu) varlıkların yardımları bu kararda yardımcı olur.
c)Yüksek şuurlu devre:
Giderek gelişen şuurluluk hali ve imajinatif faaliyetlerin mükemmelleşmesi ile ruh, üçüncü merhaleye geçer. Bu safhada ruhlar eşyanın sebebini ve oluş hallerini araştırmaya başlarlar. Burada geçen hayat, daha çok bir düşünce faaliyeti şeklindedir. Burada ruh, asırlardır geçirmiş olduğu hayatının gözlemlerini inceleyerek, edindiği bilgilerle ilahi yasaların sebeblerini anlamaya çalışır. Çünkü o artık üçüncü buutun realitesini aşmak üzeredir.
Bu aşamayı yapıp dört buutlu alem diye isimlendirdiğimiz aleme geçen varlıkların, artık bizim üç buutlu dünyalarımızla doğrudan doğruya bağlılığı kalmamıştır. Ve onların, bu dünyalarda enkarne olmaları hem mümkün değildir, hem de buna lüzum yoktur. Artık onlar, başka bir alemin, başka kanunları altında ve başka realitelerin içinde yaşayan ve sonsuz yükselişine devam eden başka varlıklardır.
Dört buutlu alemin eşiğinde:
Dört buutlu kainatın varlıkları, insanlar için o kadar anlaşılmaz ve o kadar yükselmiş varlıklardır ki, bu varlıklar, içinde bulundukları planı şöyle tarif ediyorlar.
“Bulunduğumuz bu planda sizin göreceğiniz bir şekil yoktur. Araçlarınızla göremezsiniz. Buradakileri göremezsiniz, bu sizin araçlarınızın eksikliğinden ileri gelir. Çünkü siz yalnız görmek kavramı ile anlıyabiliyorsunuz. Halbuki bütün duygunuzla görmenizdir, asıl görmek. Bundan dolayı aşağı planlarda gördüğünüz tarzda bir şekil burada yoktur. Fakat biz istersek bu olabilir, çünkü biz, maddeyi yoğunlaştırarak size görünebiliriz.”
Şimdi spatyomun yüksek bir bölgesini anlatan bir tebliği okuyalım. Bilgileri veren Leon Denis‘dir. Kendisi uzun yıllar bu konularda çalışmalar yapmış değerli bir spiritüalisttir.
L.Denis – “ .. Nihayet bir gün gelir ki, ruh dünyadaki yolculuğunu bitirmiş olarak temiz bir halde ruhani hayata girer. Orada fenalık, karanlık ve hata yoktur. Ve son maddi tesirler orada sönmüştür. Orada eski zamanın endişeleri ve acıları yerine sükünet, huzur ve derin bir emniyet hakim olmuştur. Orada ruh, tecrübelerinin son haddine varmıştır. Artık o bir daha ıstırap çekmiyeceğinden emindir.. Aydınlanmış, sözünde duran ve tatlı ruhların ortasında yaşadığını hissetmek ne kadar hoş bir şeydir. Hiç bir şeyin koparamayacağı sevgi bağlarıyla onlara bağlanmak, onların ilhamlarına, görevlerine, zevklerine katılmak ve ayrıca onlar tarafından anlaşılmış olduğunu, desteklendiğini, sevildiğini duymak ve ölümden kurtulduğunu, asırların değiştiremeyeceği bir gençliğe kavuştuğunu bilmek ne kadar hoş bir şeydir.”
“Yüksek bölgeler, bütün sanatların ilham aldığı, mükemmel ve ideal bir güzelliğin vatanıdırlar. Yüksek ruh için sanat, birçok görünüşüyle bir duadır. Sonsuz prensibe yapılmış bir ibadettir.”
“Bizzat akışkan olan ruh, spatyomun ince maddelerine tesir eder. Onun kudretli iradesi bu maddeleri birleştirir. Ve arzusuna göre düzenler, kendi amaçlarına uygun bir şekilde onlara renkler ve şekiller verir. İnce seviyedeki bu ortamlarda ruhani bayramlar vardır. Nurlar içinde parlayan temiz ruhlar, oralarda aileler halinde gruplanırlar. Dünyanın akortsuz gürültülerine karşın, orada tatlı bir armoni onları büyüler. Sayısız bir kalabalık halinde bulunan bu ruhlar, birbirini tanır ve aralarında sevgi alışverişi vardır. Ölümle kesilmiş olan maddi hayattaki sevgi bağları bir daha kopmamak üzere tekrar kurulur.”
“Bu birbirini seven ruhlar, spatyomun çeşitli yerlerinden, çeşitili yüksek alemlerden gelerek toplanırlar. Yerine getirmiş oldukları vazifelerin, işlerin sonuçları hakkında birbirlerine duyuruda bulunurlar. Ve bu başarılarından dolayı birbirlerini tebrik ederler. Güç işlerde birbirine yardım ederler. Bu incelmiş ruhların arasına hiçbir ikiyüzlülük, hiçbir kıskançlık duygusu giremez. İlahi elçilerden görev alan ve daha yükselmek için yeni görevler kabul eden bu ruh topluluklarında sevgi, güven ve samimiyet hakimdir. Bunlardan bazıları ülkelerin ve dünyaların tekamülüne ve gelişimine katkıda bulunmayı kabul ederler. Diğerleri özveride bulunarak tekrar maddi dünyalarda enkarne olurlar ve bütün insanları ilimde ve ahlakta aydınlatırlar. Diğer bir kısmı da enkarne insanlara bağlanarak yol gösterici ve hami (koruyucu) sıfatiyle onları maddi varlıklarının sert yollarında, doğum anından ölüm anına kadar ve birçok hayatlarda takibederler ve bu işlerden himaye görenlerin haberi olmaz.

Alıntı ile Cevapla
  #26  
Alt 03.08.22, 11:34
 
Üyelik tarihi: 24.12.20
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 864
Etiketlendiği Mesaj: 18 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
32cocukevkira Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Öncelikle herkese hayırlı geceler diliyorum. Allah’ın rahmet ve bereketi üzerinize olsun. Kafama takılan bi soru var kısaca onu danışayım. Spatyom ile berzah alemi aynı yer mi oluyor? Yani spatyom diye anlatılanlar bildiğimiz berzah mı?
Temeli aynı inanış, Hz Ademe inen din de İslamdı genel kurallar belliydi, diğer kavimlere inen dinde aynı, eski uygarlıkların yazdiği tabletlerdede aynı bilgiye rastlanır, temeli aynı yıllar içinde değiştirilmiş.

Alıntı ile Cevapla
  #27  
Alt 04.08.22, 06:52
ata103 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 28.02.22
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 248
Etiketlendiği Mesaj: 4 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
islamı bilmeyen bir insan bu videoyu izlese sizce ne düşünür?

Alıntı ile Cevapla
  #28  
Alt 04.08.22, 23:36
sancar1979 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 17.05.22
Bulunduğu yer: tabaka-i beşeriye
Mesajlar: 1,075
Etiketlendiği Mesaj: 30 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Pen2x Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu ülke içi islamafobi'nin sebebi, şimdi siyasete girmek istemediğimden oradan kaçındım bu konu zaten Türkiyedeki artan dinsizliğinde baş sebbi. İmanı olan ama farzları düzgün yerine getirmeyen bir kesim vardı bu kesim imanınıda kaybetti.

2000 de %20 namaz kılma oranı
2010 da %12
2021 istatistiği %5 diyor

Daha ne kadar düşebilir diye merak içindeyim.

Ülkeyi geçersek yurtdışında durumda çok vahim. Özellikle sureyi sorunu sebebiyle avrupaki dini değerlere çok eşitçi bakar halkı, orda bile islamafobi oluştu. Avrupaya giden suriyeli mülteciler, islama uymayan ne kadar davranış varsa yaptıkları için. Konuştuğum bir çok avrupalı arkadaş eskiden ılımanken, şuan müslümanlardan hoşlanmıyor, çocuğu olanlarsa genelde korkuyor uzak durmayı seçiyor.

Tabi bu durum dünyada planlı ve bilinçli yapılıyor olabilir onu bilemem de, sonuçta bize de ılıman olup anlatmak düşer diye düşünüyorum
bunun siyasetle ne alakasi var ?o istatigi kim tutmus dizi seyretme reytingimi bu ?

bas örtülüsün diye hor görülmek dahami iyiydi ? sakalin salvarin var diye devlet tarafindan hor görülmek dahami iyiydi ?

suan basimizdaki gitsen diyelim kim gelecek? adamin yaptiklari ortada, caldiysa hesabinin Allah a verecek ,calmayanlarida gördük amerikaya avrupaya yalama olmadan baska bir halt yapmadilar,

almanyada hiristiyan sözde hiristiyanmi var burda , papaz ve rahibeler harci, refahlik malesef dini iyi bilmeyeni uzaklasiyor dininden, dünyevi islerle ugrasiyor,

bizim milletde sonradan görme, sarildi dünya malina,
sen merak etme bu kriz devam ederse namaz kilanlar gene cogalir

Alıntı ile Cevapla
  #29  
Alt 04.08.22, 23:48
sancar1979 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 17.05.22
Bulunduğu yer: tabaka-i beşeriye
Mesajlar: 1,075
Etiketlendiği Mesaj: 30 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
imas Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
35 yillik siyasi gecmisim var,
icinde bulundugum siyasi yapinin icinde yapmadigim gorev kalmadi, ama son 3 yildir tamamen bagimi kopardim 3 yildir oy vermiyorum,ortamim dolayisiyla cok genis cevrem var her turden her cesitten her mesrepten her makamdan,o suriyeliler yok mu cogunlugu ahlaksiz islamla alakalari yok,bir emniyet amiri arkadasim dediki istanbulda uyusturucu ve fuhuş mafyasi
kara para aklama suriyelilerin eline gecmiş durumda yakin gelecekte basimiza cok bela olacaklar, toplam nufuslari 8 milyon,2 milyon afgan ve irakli,1.5 milyon afrikali,ulkedeki demografik yapi degisti sayilir bu bir BOP projesi,bu ulkeyi yikma projesinin parcasi..........
şu an bu ulkede oruc tutan kisi sayisi % 28....,5 vakit nanaz kilan %6,cuma namazina giden % 32....son 10 yilda deist ve ateist sayisi 10 kat artmis nufusun % 5 i olmuş,...kabahat kimde bunlarin vebali kimin omuzunda,bu hale gelmesine kim sebep oldu,karari siz verin
hocam dedikleriniz haklisiniz ,

simdi suruyeliler öyle diye alinmamaliydi? karpuzmu bu koklucanm 3-5 kisi icin geneli yargilamak yanlis olur bence ,
sonucda cocuklar ve kadinlar yaslilarda geldi onlarda bu isleri yapmiyordur herhalde,

onlardan önce bu isleri kim yapiyordu ?o yapanlar bunlari kullaniyor olamazmi ? masa varken elimi niye yakayim diye ?

hepimiz bosna bosna deriz severiz , bosnaya Allah neden öyle bir bela verdi ?

savasdan kacan bosnali amca bana itiraf etmisdi ,
biz sirplarla ic ice yasamamaya basladik kiz verdik alkok buzdolabimiza kadar domuz eti girde ve Allah belamizi verdi dedi,

bosna en dindar zamanini ne zaman yasadi ? yavasdan sonra yasadi ?

bunlarida göz önünde bulundurmak lazim,refah seviseyi artan insana seytan daha cok vesvese verir imkani arttigi icin ?
buda iman ve itikat meselesi tabi

Alıntı ile Cevapla
  #30  
Alt 05.08.22, 00:06
imas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,701
Etiketlendiği Mesaj: 3576 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
sancar1979 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
hocam dedikleriniz haklisiniz ,

simdi suruyeliler öyle diye alinmamaliydi? karpuzmu bu koklucanm 3-5 kisi icin geneli yargilamak yanlis olur bence ,
sonucda cocuklar ve kadinlar yaslilarda geldi onlarda bu isleri yapmiyordur herhalde,

onlardan önce bu isleri kim yapiyordu ?o yapanlar bunlari kullaniyor olamazmi ? masa varken elimi niye yakayim diye ?

hepimiz bosna bosna deriz severiz , bosnaya Allah neden öyle bir bela verdi ?

savasdan kacan bosnali amca bana itiraf etmisdi ,
biz sirplarla ic ice yasamamaya basladik kiz verdik alkok buzdolabimiza kadar domuz eti girde ve Allah belamizi verdi dedi,

bosna en dindar zamanini ne zaman yasadi ? yavasdan sonra yasadi ?

bunlarida göz önünde bulundurmak lazim,refah seviseyi artan insana seytan daha cok vesvese verir imkani arttigi icin ?
buda iman ve itikat meselesi tabi
gelenlerin icinde yasli kadin ve cocuklar cok az,cocuk dediklerinin hepsi burda dogdu,adamlar buraya geleli 8 sene oldu, hepsinin en az 4 cicugu var e buyuğunun yasi 8... erkekler gibi genc kadinlar kizlerda savaşabilir bizde ornekleri onbinlerce var...

__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
ahiret, berzah alemi, imajinasyon, spatyom, tarikatlar, öte alem


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Hicabül Ensar (Sır Alemi, Gayb Alemi) Akineton Diğer Havas Konuları 2 27.06.24 01:35
Mana Alemi ve Misal Alemi Skoda Tasavvuf Sohbetleri 1 09.09.23 18:23
Berzah Alemi Nedir Torlak Ölüm & Kabir & Kıyamet 5 11.09.22 22:23
Hem alemi ulvi hem alemi suflide Aytekin Zikir 2 18.06.22 21:21
Berzah Alemi, öte aleme geçmek hakkında SDFwer Sorularınız 26 28.09.20 22:14


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:46.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147