#61
|
|||
|
|||
Alıntı:
Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyururlar: "Bir kimse kardeşinin haysiyetine yahut malına haksız olarak taarruz etmişse, iltimas olarak verilebilecek altın ve gümüşün bulunmadığı günden (kıyamet) önce helâlleşsin. Aksi halde, yaptığı haksızlık nisbetinde onun iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilir. İyiliği yoksa, hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden adama verilir." Kul hakkı, kişinin kendi hakkı olduğu için gerek Müslüman olsun gerek gayri müslim olsun buna riayet etmeleri gerekir. Haksızlık yapan kişi kim olursa ahirette bunun hesabını verecektir. İmâm-ı Âzam ile İmâm-ı Muhammed'e göre, Müslüman olmayan bir memlekette bulunan bir Müslümanın, Müslümanları aldatıp mallarını çalması veya gasb etmesi caiz olmadığı gibi, gayri müslimlerin mallarını da çalması veya gasb etmesi caiz değildir. Çünkü İslâm dini müsamaha ve fazilet dini olduğu için hiyâneti, aldatmayı, gayriahlâkî ve çirkin şeyleri her yerde yasaklamaktadır. Şayet onlar, namaz terketmek ve yoksulları doyurmamak sebebiyle (cehennemde) azap olunmasalarldı, kendilerini cehenneme götüren şeyleri zikretmezlerdi: Bu da onların İslâm'ın hükümlerine muhatap olduklarına ve onların da (müslümanlar gibi) İslâm'ın hükümlerini yerine getirmekle mükellef olduklarına delâlet etmektedir. Aynı şekilde bu, yukarıdaki zikredilen Kur'an'daki delilin ve aklın gereğidir.Öyle ki Allah Teâlâ mü'min kulunu, İslâm dîninden bir farzı ihlal edip onu yerine getirmediği zaman cezalandırıyorsa, kâfir kulunu (aynı şeyi yaptığı halde) nasıl cezalandırmasın? Hatta ben şunu da ilâve ederek derim ki, Allah Teâlâ, kâfir kuluna bahşettiği yiyecek, içecek ve diğer her türlü nimetten dolayı kendisini cezalandıracaktır. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur: (( لَيْسَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِـحَاتِ جُنَاحٌ فِيمَـا طَعِمُواْ إِذَا مَا اتَّقَواْ وَّآمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِـحَاتِ ثُمَّ اتَّقَواْ وَّآمَنُواْ ثُمَّ اتَّقَواْ وَّأَحْسَنُواْ وَاللهُ يُـحِبُّ الْـمُحْسِنِينَ (93) )) [ سورة المائدة الآية: 93] "Îmân edip iyi davranışta bulunanlara, bundan böyle Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve îmânlarında sebat ile iyi davranışta bulunmaya devam ettikleri, sonra takvâları ve îmânları sağlamlaşıp kökleştiği, daha sonra da bu takvâ ile beraber, başkalarına iyilik eden ve her yaptığını güzel yapan ihsan mertebesine erdikleri takdirde, daha önce yeyip içtiklerinden dolayı kendilerine bir günah yoktur. Allah da böyle güzel davrananları (ihsan mertebesine ulaşanları) sever." (Mâide Sûresi: 93). Âyetin delâlet ettiği şey (mantûk); mü'minlerden, haram kılınmadan önce yeyip içtiklerinden günahın kaldırılmasıdır. Âyetin mefhumu (âyetten anlaşılan) ise; yeyip içtiklerinden dolayı kâfirlerin günaha düşmeleridir. Aynı şekilde Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın şu sözü de buna delâlet etmektedir: ((قُلْ مَنْ حَرَّمَ زِينَةَ اللهِ الَّتِيَ أَخْرَجَ لِعِبَادِهِ وَالْطَّيِّبَاتِ مِنَ الرِّزْقِ قُلْ هِي لِلَّذِينَ آمَنُواْ فِي الْـحَيَاةِ الدُّنْيَا خَالِصَةً يَوْمَ الْقِيَامَةِ كَذَلِكَ نُفَصِّلُ الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ (32) )) [ سورة الأعراف الآية: 32 ] "(Ey Peygamber!) De ki: Allah’ın kulları için yaratıp çıkardığı zineti (güzel elbiseyi) ve rızık olarak verdiği güzel ve temiz şeyleri kim haram kıldı? (Ey Peygamber!) De ki: Onlar, dünya hayatında hem îmân etmeyenlerin, hem de îmân edenlerin içindir. Kıyâmet günü ise bunlar, sadece mü'minlere mahsustur. İşte biz, bilip anlayan kimseler için, âyetleri bu şekilde açıklarız." (A'râf Sûresi: 32) Allah Teâlâ'nın şu sözü: ... قُلْ هِي لِلَّذِينَ آمَنُواْ فِي الْـحَيَاةِ الدُّنْيَا ... [ سورة الأعراف من الآية: 32 ] "... (Ey Peygamber!) De ki: Onlar, dünya hayatında îmân edenlerin içindir..." (A'râf Sûresi: 32) Mü'min olmayanın bunlardan faydalanmaya hakkı olmadığına delildir.Ben de derim ki: mü'min olmayanın şer'î hakkı yoktur.Ama hakikatte kevnî duruma baktığımızda, Allah Teâlâ bu nimetleri bu kâfire de vererek onlardan faydalanmasını sağlamıştır ki bunu inkâr etmek mümkün değildir.İşte bu, kâfirin mübah olan şeyleri yemesi ve mübah olan giysileri giymesinden dolayı hesaba çekileceğine delildir.Buhüküm, hem yukarıda zikredilen âyet ve aklın gereğidir.Öyle ki Allah Teâlâ'ya karşı gelen ve O'na îmân etmeyen kâfir kimse, dünya hayatında bu nimetlerden faydalanır da nasıl olur onlardan hesaba çekilmez (bu mümkün müdür)? Bu kâfir kimse, Allah Teâlâ'nın yarattığı ve kullarına bahşettiği nimetlerden yararlanır da onlardan kıyâmet günü hesaba çekilmemesi, mantık olarak onun haklılığını gösterebilir mi? Bu durum, sana açıkça belli olduğuna göre, kâfirin kıyâmet günü amelinden hesaba çekileceğini, fakat kâfirin kıyâmet günü amelinden hesaba çekilmesinin, mü'minin amelinden hesaba çekilmesi gibi olmayacağını bilmen gerekir.Çünkükıyâmet günü mü'minin hesabı çok kolay olacaktır. Rabbi -azze ve celle- onunla başbaşa kalacak, onadünyada işlediği günahlarını tek tek sayacak, kendisi bu günahları itiraf edecek, ardından Allah Teâlâ ona şöyle buyuracaktır: قَدْ سَتَرْتُهَا عَلَيْكَ فِي الدُّنْيَا، وَإِنِّي أَغْفِرُهَا لَكَ الْيَوْمَ. [ رواه البخاري ومسلم ] "Şüphesiz ben, bu günahlarınıdünyada insanlardan gizlemiştim, şimdi de ben o günahları bağışlıyorum." (Buhârî ve Müslim). İnkârcı (kâfir) kimsenin hesabına gelince -bu duruma düşmekten Allah'a sığınırız-, o dünyada işlediği günahları itiraf eder ve şâhitlerin huzurunda alçaltılırlar. Nitekim Allah Teâlâ -sallallau aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur: (( وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللهِ كَذِبًا أُوْلَـئِكَ يُعْرَضُونَ عَلَى رَبِّهِمْ وَيَقُولُ الْأَشْهَادُ هَـؤُلاء الَّذِينَ كَذَبُواْ عَلَى رَبِّهِمْ أَلاَ لَعْنَةُ اللهِ عَلَى الظَّالِـمِينَ(18) )) [سورة هود الآية: 18] "Uydurduğu bir yalanı Allah’a isnad edenden daha zâlim kim olabilir? Onlar (kıyâmet günü amellerinden hesaba çekilmek üzere) Rablerinin huzuruna getirilecekler ve (melekler ve peygamberler gibi) şâhitler de: İşte (dünyada) Rableri hakkında yalan uyduranlar (O'na iftira ednler) bunlardır! İyi biliniz ki Allah’ın lâneti zâlimlerin üzerinedir, diyeceklerdir." (Hûd Sûresi: 18). |
#62
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#63
|
||||
|
||||
Alıntı:
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v) |
#64
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#65
|
||||
|
||||
Alıntı:
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v) |
#66
|
|||
|
|||
Abi sen bu adama aşırı derecede karşısın biliyorum ilk fırsatta adama bağlıyorsun konuyu cübbeli sahabeye ödlek demişti diye reddiye yaptı ki haklıydı
|
#67
|
||||
|
||||
Alıntı:
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v) |
#68
|
||||
|
||||
adama karsi degilim takiyyesine oynakligina karsiyim firildak cunku,once fethullah hoca efendi de,ehli sunnettir cok iyi Allah dostudur takdir ederiz diyecek, sonra biz uzun yillardir bu adama guvenmeyin saglam degil dedik diyecek...
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v) |
#69
|
|||
|
|||
Alıntı:
Hakların dünyada teslim edilmesi ahirette teslim edilmesine nazaran, ne kadar çetin de olsa, daha kolay ve ucuzdur. Çünkü ahiret çetindir. Üstelik haklar ahirette pahalı hale gelir. Haklarla ilgili borcumuzu sıfırlamanın en kestirme yolu, hak sahibinin rızasını almak ve helâlleşmektir. Dünyada eksikli bir teslimat olmuşsa, helâllik alınmaz ise, ahirette bakiyesi tamamlanır. Dünyada sınırlılık özellikli malınla ödemez isen, ahirette sınırsızlık istidadına sahip sevaplarınla ödersin. “Vahşi hayvanlar, toplandığı zaman” 2 âyetinden hayvanların da diriltilip mahşer meydanına getirileceğini ve hakların karşılıklı ödeneceğini anlıyor, ürperiyoruz. Nitekim Bediüzzaman da hayvanların hakları ile ilgili: “Gerçi cesetleri fena bulur. Fakat ervahları baki kalan hayvanat mabeyninde dahi onlara münasip bir tarzda, dar-ı bekada mücazat ve mükâfatları vardır.” 3 demektedir. Hiç Kimseye Zulmedilmez Kâfirler kul hakkı yeseler, genel kaide, dünyada onu ödemeleridir. Dünyada ödemezlerse, ahirette ödemelerine bir engel de yoktur. Mesele hak olduğu için ve mahşerde hiç kimsenin hiç kimsede hakkı kalmayacağı için, dünyada ödenmeyen haklar, kâfirle ilgili de olsa ahirette tamamıyla ödenir. Çünkü âyet onları da kapsar: “O gün hiç kimseye, hiçbir şekilde zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir.” 4 Müslümanlar elbette kâfirle ilgili kul hakkına da dikkat ve riayet etmelidirler. Bir kimsenin kâfir olması, hakkının yenebileceği manası taşımaz. Günahkâr olması da hakkının yenebileceği manasına gelmez. Küfür de, günah da kişiye mahsus durumlardır. Ama eğer hakları varsa, Allah onların da haklarının kefilidir. Habbab’ın Alacağı Habbab bin Eret’in, Müşrik As bin Vail’de alacağı vardı. Habbab (ra) alacağını almaya gittiğinde, As, alaycı biçimde: “Ey Habbab! Arkadaşın Muhammed Cennette size altın, gümüş, hizmetçiler vaad etmiyor mu?” dedi. Habbab: “Evet!” dedi. As: “Öyleyse bu alacağı kıyamet gününe bırak! Ben sizden daha iyi konumdayım. Orada benim de altınlarım olacak. Alacağını orada ödeyeyim.” dedi. Bunun üzerine şu âyet nazil oldu: “Âyetlerimizi inkâr eden ve: “Bana elbette mal ve çocuk verilecektir” diyeni gördün mü? O gaybı mı biliyor, yoksa Rahman katından bir söz mü almıştır? Hayır, söylediğini yazacağız ve onun azabını uzattıkça uzatacağız. Bahsettikleri şeyler Bize kalacaktır. Kendisi Bize tek olarak gelecektir.” 5 Davarları Teslim Etti Hayber Savaşı’nda Yahudilerin koyunlarını otlatan köle Yesar, Peygamber Efendimiz’e (asm) gelerek: “Ya Muhammed! Sen insanları neye çağırıyorsun?” dedi. Resulullah Efendimiz (asm): “Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın Resulü olduğuma şehadet etmeye dâvet ediyorum.” buyurdu. Yesar: “Ben siyah tenli, çirkin yüzlü, pis kokulu ve değersiz bir çobanım. Yahudilere karşı savaşır ve ölürsem ben de Cennet’e gider miyim?” Resul-i Ekrem (asm): “Evet!” buyurdu. Yesar: “Ya Resulallah! Yahudilerin bu davarları bende emanet! Bunları ne yapayım?” diye sordu. Resulullah Efendimiz (asm): “Onları sahiplerine doğru sürüver” buyurdu. Yesar koyunları sahiplerine doğru sürdü. Hazret-i Ali (ra) kale kapısını eline alıp savaştığında, Yesar da onun yanında çarpıştı. Nihayet şehit oldu. 6 Rahmetullahi aleyh Davar sahiplerinin Yahudi olması, haklarının teslim edilmesine mani olmadı. Dipnotlar: 1- Müsned, 1/72. 2- Tekvir Sûresi: 5. 3- Lem’alar, s. 422. 4- Yasin Sûresi: 54. 5- Meryem: 77-80. 6- İbn İshak; İbn Hişam, c. 3, s. 359. |
#70
|
|||
|
|||
Alıntı:
---------- Post added 08.04.21 at 16:52 ---------- Alıntı:
Bu görüş olduğu gibi keyfiyetini bizler bilemeyiz diyenlerde var baska sözüm yok abim devam etmek istersen buyur ;) |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Kopya yapılamaması | simentasyon | Sizden Gelenler | 1 | 02.11.20 12:08 |
MEB), bu yılın sonuna kadar yol haritası...Lisede çift diploma dönemi | Cennet | Haber & Siyaset | 0 | 24.08.18 10:19 |
Ankara Üniversitesinde e-Diploma dönemi | Cennet | Haber & Siyaset | 0 | 12.07.18 15:29 |
Gayr-i meşru yolla kazanılan parayla kurban kesilebilir mi? | SiLence | Özel Günler & Bayramlar | 2 | 05.06.17 15:01 |