|
Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz. |
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Peygamberimiz namazlarinda salli ve barik dualarini okudu mu
Basliktada oldugu gibi merak ettigim peygamber efendimiz namazlarinda salli ve barik dualarini okumusmudur.
|
#2
|
|||
|
|||
Yada tahiyyat?
|
#3
|
|||
|
|||
okumamissa biz neden okuyoruz kaynağı nedir. yerlerine Kurandan baska dua okunabilir mi
. |
#4
|
||||
|
||||
bugun kildigimiz namaz neyse,hz. Peygamberin kildigi namaz aynidir,bugun namazda okudugumuz ayet,sure,dua neyse,hz. Peygamberde aynisini kilmistir,yani namazi bir butun olarak hz.Peygamberin eda ettigi gibi eda ediyoruz
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v) |
#5
|
||||
|
||||
okumadigini nereden biliyorsun,miracta neler yasandi,hangi emirler farz kilindi,salli barik ettehiyyatu nerede ogretildi,ozellikle mirac hadisesini teferruatli olarak okuyun...
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v) |
#6
|
|||
|
|||
tmm tesekkur ederim verdiginiz bilgiler icin okuycam
|
#7
|
||||
|
||||
Alıntı:
Senin sorduğun bu soruyu zamanında birileri sormuş ve cevap yazmışlar bir yerlerde ordan alıp buraya koyalımki ihtiyacı olan okusun. ---------------------- Peygamber Efendimiz kendisi namazda Salli ve Barik dualarını okur muydu? Değerli kardeşimiz, Namazda ve diğer ibadetlerimizde okunan duaları, hem okuyarak hem de tavsiye ederek bize öğreten Peygamber Efendimiz (a.s.v)'dır. Bu nedenle namazda okunan salavat dualarını da elbette okumuşlardır. Son teşehhütte Hz. Peygamber (a.s.v)'e ve âline salavat getirmek: Hanefîlere göre (1): Hz. Peygamber (a.s.v)'e İbrahîmî salavat getirmek sünnettir. Malikilere göre(2), son teşehhütten sonra Hz. Peygamber (a.s.v)'e salavat getirmek de sünnettir. Bunun gibi, yani ister ilk teşehhüt olsun ister son teşehhüt, her teşehhüt kendi başına bir sünnettir. Şafiî ve Hanbelilere göre ise(3): Son teşehhütte Hz. Peygamber (a.s.v)'e salavat getirmek vaciptir. Hz. Peygamberin âline salavat getirmek ise Şâfıîlere göre sünnet, Hanbelîlere göre vaciptir. Hanbelilere göre, vacip olmasının dayandığı delil, Kâ'b b. Ucre'nin rivayetidir: "Hz. Peygamber (a.s.v) bizim yanımıza geldi. Biz dedik ki: "Yâ Resulallah! Allah bize, sana nasıl selâm getireceğimizi bildirdi. Sen de bize sana nasıl salavat getireceğimizi öğret." Hz. Peygamber (a.s.v) şöyle buyurdu4) "Ey Allahım! Peygamberimiz Muhammed'e ve onun ailesine salat et, onların şerefte kadrini yücelt; Hz. İbrahim ve ailesine salat ettiğin gibi. Ve yine Hz. Muhammed Efendimizi ve ailesini mübarek kıl, onların feyiz ve bereketlerini daima arttır; Hz. İbrahim ve ailesini mübarek kıldığın gibi. Şüphe yok ki sen Hamîdsin, Mecidsin." Esrem'in Faddale b. Ubeyd'den rivayet ettiğine göre: "Hz. Peygamber (a.s.v) namazında dua edip Rabbini temcid etmeyen (övmeyen) ve Hz. Peygamber (a.s.v)'e salavat getirmeyen birini duydu ve: "Bu adam acele etti." buyurduktan sonra onu huzuruna çağırtıp şöyle buyurdu: "Sizden biri namaz kılınca önce Rabbini övmekle başlasın, sonra Peygamber'ine salavat getirsin, sonra da dilediği gibi duada bulunsun." Bu hadisteki emir vücubu gerektirir. Hz. Peygamber (a.s.v)'e salavat getirmenin şekli Hz. Kâb'ın rivayet ettiği hadiste zikredilen şekildedir. Şâfiîler, Hz. Peygamber (a.s.v)'e salavat getirmenin vacip olduğuna Kur'an'ın emrini delil getirmektedirler. Bu emirde: "Ey iman edenler! Hz. Peygamber'e salavat getirip selâm verin." (Ahzab, 33/56) ayeti ile daha önce geçen hadis, bu manada Darekutnide ve İbni Hıbban'ın Sahihi ile Hâkim'in Müstedrek'inde zikredilen ve Müslim'in şartına bağlı olarak sahih olduğu söylenen hadis ile Ahmed, Müslim Nesaî ve Tirmizinin rivayet ettiği ve Tirmizinin sahih dediği hadise dayanmaktadır. Hz. Peygamber (a.s.v)'e ve aline salavat getirmenin asgarî ölçüsü "Allahumme salli alâ Muhammedin ve âlihî" ifadesidir. "Mecid"e kadarki ilâveler ise sünnettir. Hz. Peygamber (a.s.v)'in âline salavat getirmenin sünnet olması, Ebu Zür'a'nın rivayet ettiği hadise dayanmaktadır: "Hz. Peygamber'e salavat getirmek bir emirdir. Bu emri terk edenlerin namazlarını yeniden kılmaları gerekir."(5) Bu hadiste Hz. Peygamber'in âline salavat getirmeyi zikretmemiştir. Hanefî ve Malikîlerin Hz. Peygamber (a.s.v)'e salavat getirmenin mutlak olarak sünnet olduğu görüşlerinin dayandığı delil şudur: Hadislerdeki mezkur emirler bize salavatın keyfiyetini öğretiyor. Bu durum salavatın vacip olmasını gerektirmez. Şevkânî bu konuda şöyle demiştir6) Salavat getirmenin vacip olduğuna hükmedenlerin dayandıkları deliller bana göre sabit değildir. Sabit olduğunu farz etsek bile, namazını kötü bir şekilde kılan bedeviye Hz. Peygamber'in bunu öğretmeyi terk etmesi, özellikle: "Bunları yaptığın zaman namazın tamdır." sözü, salavat ge*tirmenin mendup olduğuna delâlet eden bir karinedir. Hz. Peygamber'in teşehhüdü öğrettikten sonra İbni Mes'ud'a: "Bunu söylediğin zaman yahut bunu bitirdiğin zaman namazını bitirmiş olursun. Eğer kalkmak istersen kalk, oturmak istersen otur."(7) buyurmuştur. Namaz Dışında Hz. Peygamber (a.s.v)'e Salavat Getirmek: Namaz dışında Hz Peygamber (a.s.v)'e salavat getirmek vacip olmayıp menduptur. Taberî, ayetin hükmünün mendupluk manasına hamledildiği hususunda icma bulunduğunu bildirmiştir. Hanefilere göre (8) kişinin ömründe bir kere Hz. Peygamber (a.s.v)'e salavat getirmesi farzdır. Mezhebe göre, Hz. Peygamber'in ismi bir mecliste zikredildikçe salavatın tekrarlanması müstahaptır. Fetva da bunun üzerinedir.
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var. -Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar. |
#8
|
||||
|
||||
Alıntı:
«Allahümme salli ala Muhammed ve alâ âli Muhammed kema salleyte alâ İbrahim ve alâ âli İbrahim inneke hamidün mecid. Ve bârik alâ Muhammed ve alâ âli Muhammed kema bârekte alâ İbrahim ve alâ âli İbrahim inneke hamîdün mecîd» dir . Sahihayn ve diğer hadis kitablarındakine uygun olan da budur. «Kema barekte ilh» cümlesinden sonra bir defa fil alemin ifâdesini ziyade etmek sahihtir. «Kemâ salleyte» den sonra söylenildiği sübût bulmamıştır. Hılye sahibi diyor ki: İbn-i Hübeyre'nin ifsâhında mezkûr salavât meselesi İmam Muhammed'den «kemâ bârekte» ifâdesinden sonra filâlemîn ziyadesiyle rivâyet edilmiştir. Bu ziyâde imam Malik'in, Müslim'in, ebu Dâvud'un ve başkalarının rivâyetlerinde vardır. (Reddül Muhtar Cilt 2 sayfa 312 Müellifi İbn-İ Abidin Tercüme eden: Ahmed Davudoğlu Şamil Yayınevi İstanbul 1982)
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
#9
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Yılana okudu | Naim | Psişik Yetenekler | 3 | 19.04.24 08:02 |
Namaz yanlışlıkla salli barik okumak | Neptuns | Sorularınız | 5 | 22.04.19 20:23 |
Konuyu Kimler Okudu 3.x | HeartLess | vBulletin | 1 | 02.05.18 00:45 |