Havas ilmi ile Ledun ilmi aynı mıdır? - Sayfa 2 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > HavasOkulu Genel Bölüm > Sorularınız

Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz.

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #11  
Alt 02.12.20, 14:11
Acemi
 
Üyelik tarihi: 11.06.17
Bulunduğu yer: nevşehir
Mesajlar: 7
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

aynen öyle ama işte yapabileceğimiz bu kadar alimlerin yazılarını okuyup yorum yapmak sadece başka bişey gelmiyo elimizden.
Kendimiz neler yapıp rabbimizle yakınlık kurabiliriz onun merak edip o yönde çalışmamız bizim faydamıza öbür tarafta Berhiya ne ile yapmıştı diye sorular çıkmayacak karşımıza

Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 02.12.20, 14:12
Bro Bro isimli Üye şimdilik offline konumundadır
 
Üyelik tarihi: 10.06.20
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 119
Etiketlendiği Mesaj: 1 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

İlm-i ledün veya ledünnî ilim, Allah ile ilgili bilgi ve sırlara ait ilim, gayb ve mârifet ilmidir. Allah, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: "Orada, kendi indimizden bir rahmet (vahiy ve nübüvvet veya uzun ömür) verdiğimiz ve ona ledünnî ilmi öğrettiğimiz kullarımızdan birini (Hızır'ı) buldular." (Kehf sûresi: 65)

Hem Sa'lebî'nin hem de İmâm-ı Rabbânî'nin ifâde ettikleri gibi, Hızır aleyhisselâm, güzel ahlâk sâhibi, cömert ve insanlara karşı çok şefkatliydi. Allah'ın izni ile kerâmet ehli olup, kimyâ ilmini bilirdi. Hak teâlânın bildirmesiyle ledünnî ilim verilmişti. Muhammed Pârisâ; "İlm-i ledünnî verilmesinde Hızır aleyhisselâmın rûhâniyeti vâsıta olmaktadır." buyurmuştur.

Senâullah-ı Dehlevî bu ilim hakkında şöyle demektedir: "Ledünnî ilim, çalışmak ve gayretle ele geçmez. İhsân edilen kimselere mahsûstur. Umûma şâmil değildir. Peygamberlere verilen ilimler ve vahyedilen şeyler ise, umûma şâmildir ve herkesi ilgilendirir. Yâni peygamberler, bunları, gönderildikleri kavimlere tebliğ etmekle, bildirmekle vazîfelidirler. Bu bakımdan peygamberlerin ilmi, ledünnî ilminden üstündür."

Seyyid Abdülhakîm Arvasi ise, şunları ifâde etmektedir: "Emîr Sultan hazretleri, ledünnî ilme sâhipti. Bu ilim yetmiş iki derecedir. İlk derecesinde olan, bir ağaca bakınca yapraklarının sayısını, bir denize bakmakla damlalarının adedini, bir çöle bakınca kumlarının sayısını bilir." Kıyamet yaklaştıkça, insanlar dinden uzaklaşmaya başlamaktadır. Eskiden kerameti görülen evliya çoktu. Fakat dinden uzaklaştıkça evliya azaldı, kerametler görülmez oldu. Ledün ilmi unutuldu. Sapıklar çoğaldı, keramet inkâr edilmeye başlandı. Kerametin hak olduğuna Kur’an-ı kerimden örnekler:

1- Hz. Süleyman, “Sebe Melikesinin tahtını bana kim getirebilir?” dedi. Cinlerden bir ifrit: “Sen yerinden kalkmadan önce, onu getiririm, buna gücüm yeter” dedi. İlmi ledün [ilmi batın] sahibi olan vezir Asaf bin Berhiya ise, “Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm” dedi ve bir anda getirdi. (Neml 38-40) [Vezir de, cin de peygamber değildi. Vezir bu işi kerametle yapmıştı. Cin müslüman ise kerametle, kâfir ise sihirle yapacaktı.]

2- Hz. Meryem peygamber değildi. Kocasız çocuk doğurdu. Hz. Meryem mabette yaşar, yiyecekleri, kerametle hep yanında hazır olurdu. Kur’an-ı kerimde, (Hurma dalını kendine doğru silkele, taze hurma dökülsün.) buyuruldu. (Meryem 24) Hz. Zekeriya, Hz. Meryem’in yanında taze meyve ve yiyecekleri görünce hayret ederdi. İşte âyet-i kerime meali: (Rabbi Meryem’e hüsnü kabul gösterdi; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya, onun yanına, mâbede her girişinde orada bir rızık görür, “Ey Meryem, bunlar sana nereden geliyor?” der; o da: Bunlar, Allah tarafından” diye cevap verirdi.) [Ali imran 37]

3- Eshâb-ı Kehf’in kerameti de meşhurdur. Eshab-ı kehf, yiyip içmeden, bir zarara uğramadan 309 yıl uykuda kaldıktan sonra uyanmışlardır. Kur’an-ı kerimde, (İşte bu, Allahın kudretini gösteren delillerden biridir. Uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın.) buyuruluyor. (Kehf 17, 18)

4- Hz. Musa’nın yanındaki gencin çantasındaki balık canlanıp suya gitmiştir: (Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balık şaşılacak şekilde denize gitmişti.) [Kehf 61- 63]

5- Kehf suresinin 63. âyetinden itibaren Hz. Musa ile ledün ilmi’ne sahip bir zatın kıssası anlatılır. Özetle şöyledir: (İkisi, [Hz. Musa ile bir genç] kendisine ilim verdiğimiz birini buldular. Musa ona, “Sana öğretileni [ledün ilmini] bana da öğretir misin?” dedi. O zat da: “Sen benim yaptıklarıma dayanamazsın” dedi. Sonra o zat, bindikleri gemiyi deldi. Hz. Musa, “Gemiyi içindekileri boğmak için mi deldin” dedi. Daha sonra, bir erkek çocuğunu öldürdü. Hz. Musa, “Masumu öldürdün, pek kötü bir şey yaptın” dedi.) Günahsız çocuğu öldürmek elbette çok büyük günahtır. Ama bunu yapan zat, kerametle biliyordu ki o çocuk, büyüyünce zâlim biri olacaktı. Onun yerine iyi bir çocuk verilmesi de istenmişti. Hz. Musa’ya “Ben sana, yaptığım işlere dayanamazsın demedim mi?” dedi. Demek ki o zat, Hz. Musa’nın dayanamayacağını da kerametle biliyordu. Hz. Musa’nın arkadaşı duvarları [kerametle] doğrultuverdi. O zat, Hz. Musa’ya bu işlerin hikmetini açıkladı. (Kehf 63-81) [Hz. Musa’nın arkadaşının [Hızır’ın] sahip olduğu ilme ilmi ledün deniyor. Bu ilmi ancak tasavvuf sahibi, keramet ehli evliya bilir, mezhepsizler bilmez.] Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (İlmi ledün, sırrı ilahidir. Allah, onu salihlerden dilediğinin kalbine koyar.) [Deylemî]

Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 02.12.20, 14:13
Acemi
 
Üyelik tarihi: 09.12.17
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 2
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

İLM-İ LEDÜN

Türkçe'de kat, huzur, nezd sözcükleriyle karşılamaya çalıştığımız, bir mânâda "ınde" lafzının da müteradifi sayılan "ledün" kelimesi, "ilm-i ledün" şeklinde izafetle kullanılınca; gayb ilmi, esrar ilmi, Allah tarafından insanın gönlüne atılan ilâhî bilgi ve içe doğan hakikatlar mânâsına gelir. Başta, umum Enbiyâ ve Mürselîn olmak üzere, bütün evliyâ, asfiyâ, ebrâr ve mukarrebînin - bir başka zaman teker teker bu kelimelerin ne mânâya geldiklerini ifade etmeye çalışacağız - ilimleri, Cenab-ı Hak tarafından vahiy ve ilham ünvanıyla gönüllere ilkâ edilmiş bilgi ve marifet olması itibarıyla, hemen hepsi de bir çeşit ilm-i ledün sayılır. Hususiyle de, "ekrabu'l-mukarrebîn" olan İlm-i Ledün Sultanı'nın hem gayb-ı mutlak hem de gayb-ı mukayyetle alâkalı her türlü bilgi ve marifeti - bununla, gayb ilmi, esrar ilmi ve vicdan kültürünü kastediyoruz - ilm-i ledün nev'indendir ve O Ferîd-i Kevn ü Zaman, Süleyman Çelebi'nin:

Bu gelen İlm-i Ledün Sultanı'dır,
Bu gelen tevhid-i irfan kânıdır.

mısralarıyla seslendirdiği gibi, bu gizli ilmin tam bir hazinedârı ve bu hususî irfan havzının da bir marifet kahramanıdır. Ne var ki, böyle özel bir mazhariyet, bütün evliyâ ve enbiyâ, bütün asfiyâ ve mürselîn için her zaman söz konusu olmayabilir. Zira, ilm-i ledün, ilâhî feyz yoluyla, hususî bir kısım kimselerin kalbine atılan özel bir bilgi ve marifettir..ve böyleleriyle aynı ufku paylaşmayanların ondan anlamaları da mümkün değildir.

İlm-i ledün, her zaman zahirî şer'e muvafık olmayabilir. Bu gibi durumlarda meşhûdâtlarını "usûlü'd-dîn" prensipleriyle tashihe tabi tutmayanlar, bazen yanılabilecekleri gibi, kendilerine tâbi olanları da yanıltabilirler. Keşf ve ilhamlarını muhkemâta göre tesbit edenler ise her zaman, berzahî ufuklarıyla mülk ve melekûtu birden görür.. dünya ve ukbâyı bir vahidin iki yüzü gibi müşahede eder.. ve tilmizlerine gayb u şehadet âleminin vâridâtından ne kevserler ne kevserler sunarlar.!

Kur'an-ı Kerim, Kehf Sûresi'nde bu mazhariyeti hâiz, Allah'ın has bir kulundan bahsederken - Sünnet-i Sahiha bunun Hızır olduğunu söyler - "Orada bizim seçkin kullarımızdan, has bir abdimizi buldular ki, Biz onu nezdimizden hususî bir merhametle şereflendirerek kendisine (ilâhî esrar) ilmi öğretmiştik." (Kehf/18:65) şeklinde bir açıklamada bulunur. Tasavvuf erbabına göre işte bu ilim, ilm-i ledündür.. ve Hazreti Musa gibi "ülü'l-azm" enbiyâdan birisi, temelde, ilâhî bilgilerde tam metbû olmasına rağmen, münhasıran ilm-i ledün çerçevesinin belli bir motifinde Hazreti Hızır'a tâbi olarak o ilmin ihata alanını görmeye çalışmıştır. Sahîh-i Buhari'de bu farkı ortaya koyan şöyle bir rivayet vardır: Hızır, Hazreti Musa'ya "Yâ Musa, ben, Allah'ın bana öğrettiği öyle hususî bir ilme mazharım ki, sen onu bilemezsin; sen de öyle bir ilimle serfirazsın ki, ben de onu bilemem" der.

Evet, ilm-i ledün, umuma ait bir ilim olmaktan daha çok, hususî bazı kimselere Cenabı Hak'kın özel bir ihsanıdır ve onların dışındakiler her ne kadar değişik konularda daha fazla malûmat sahibi olsalar da, bu mevzuda ilm-i ledün erbabının gerisinde sayılırlar. Zira bu ilim - liyâkat, istidat, Allah'a yakınlık.. gibi hususların şart-ı adî planında vesilelikleri mahfuz - tamamen Allah'ın bir atâ tecellisidir ve kat'iyen kesbî de değildir. Bu itibarla da onun, ne okumayla, ne araştırmayla ne de daha değişik yollarla elde edilmesi söz konusudur. Evet o, Bu tamamen Allah'ın dilediğine tahsis buyuracağı bir lütuftur ve Allah, en büyük lütf ve ihsan sahibidir." (Cuma/62:4) fehvasınca hususî bir tecellinin unvanıdır.

Ne var ki, böyle bir irfan, insanlar nazarında, ne kadar cazip, parlak, büyüleyici ve ilâhî esrara açık olsa da, yine de enbiyâ-i izâmın mazhar bulundukları ilimler ondan kat kat yüksektir, objektiftir, herkese açıktır ve insanların dünyevî-uhrevî saadetlerinin de teminatıdır. Bu iki ilim arasındaki farklılığı şu şekilde vaz' etmek de mümkündür:

hazret-i Musa'nın ilmi, insanların dünyevî hayatlarını tanzim ve uhrevî saadetlerini temine matuf bir "ilm-i şeriat", Hızır'ın ilmi, gayb ve esrarla alâkalı ledünnî bir mevhibe; Hazreti Musa'nın ilmi, insanlar arasında nizam ve asayişi teminle alâkalı ahkâm ve kazaya müteallik, Hızır'ın malûmatı ise sadece melekût eksenli bir kısım vâridattan ibarettir ki, buna "ilm-i ledünn-ü sırf" dendiği gibi "ilm-i hakikat" , "ilm-i bâtın" da denegelmiştir.. ve bu ilim, aynı zamanda ilâhî esrarın da en önemli kaynağıdır. Bir zat, bu mülâhazayı ifade sadedinde şöyle der:

Bakma ey hâce ilm-i kîl ü kâle,
Esrar-ı Hak'kı ilm-i ledünde ara..!

Bu itibarla da, ilm-i ledünle cehd ve gayret arasında bazı münasebetler söz konusu olsa da, temelde onun, talim ve taallümle doğrudan bir alâkasının olmadığı açıktır. Zira bu ilim, Cenab-ı Hak tarafından mahz-ı mevhibe olarak, bazı temiz gönüllerde bir kuvve-i kudsiye şeklinde tecelli etmektedir ve aynı zamanda bu tecelli, terakki sistemi içinde değil de tedellî çerçevesinde vukû bulmaktadır: Evet bu ilim, eserden eser sahibine, vücuttan vicdana akseden bir marifettir.. ve her şekliyle de keşf ve ilham kaynaklıdır. Ne var ki, böyle bir ilham bazen, farklı derecelerde tecelli ettiği gibi, seyr-i rûhânîsini Hazreti Rûh-u Seyyidi'l-Enam'ın vesayetinde sürdürmeyenler için, bir kısım şeytanî vesvese ve nefsanî hevâcisle iltibası da söz konusudur.

İlham, ilm-i ledünnün en önemli kaynağıdır ve hususî mânâsıyla olmasa da, ilm-i ilâhînin tecellileriyle alâkalı en geniş bir alanı işgal eder. İlham, insanın ihtiyarı dışında, onun gönlüne bir mevhibe olarak
tecelli edince ona "hâtır" denir. Ancak, bazen böyle bir hâtır veya ihtara, Hak'tan geldiği kendi karîneleriyle kat'î değilse, şeytanın belli şeyler bulaştırması da söz konusu olabilir. Kendi karineleriyle Hak'tan geldiği muhakkak olan bir ilhama rahatlıkla ilm-i ledün diyebiliriz. Böyle bir esintinin Hazreti "İlim"den geldiğinin en önemli emaresi, bu türlü vâridâtın Kitap ve Sünnet'e muvafakatıdır. Bu iki asılla test edilip de doğru çıkmayan hâtır veya sûfîlerin sıkça kullandıkları bir kelimeyle ifade edecek olursak, havâtırın, nefsin hevâcisinden ve şeytanın vesveselerinden olması ihtimalden uzak değildir. İşte, böyle bir ihtimalin bahis mevzu olmadığı bir hâtırın Hazret-i İlim'in tecellilerinden bir feyiz olduğunda şüphe yoktur.

Aksine, şeytanî vesveselerin bulaşmış olması muhtemel bulunan havâtır, şeytanî; içinde nefsin hazlarının duyulup hissedileni de "heces" veya hevâcis-i nefsanîdir ki, böyle bir aldatılma alanına itilen sâlik, hemen Cenabı Hak'ka teveccüh edip, durumunu, şeriatın muhkemâtına göre yeniden ince bir ayara tabi tutması gerekir.

Sûfiye, Hak tarafından gelip kalbde yankılanan hitaba "hâtır-ı Hak", melekten geldiği bilinene "hâtır-ı melek", nefis ve şeytan tarafından esip rûhu saran manevî şerarelere de "hevâcis" veya "şeytanî vesveseler" diyegelmişlerdir ki, bunların arasını tefrik edebilme biraz da "usûlü'd-din" ve "Sünnet-i Seniye" mizanlarını bilmeye vabestedir. Zira, bu türlü havâtırın bazıları şer'î prensiplerle test edilerek anlaşılsa da, bazıları, zahiren dinin temel kaidelerine muhalif olmamakla beraber, çok sinsi bir kısım şeytanî gaye, emel ve maksatlara bağlı cereyan edebilir ki, onu da bu işin erbabından başkasının ayırt edebilmesi oldukça zordur.



Resulullah sellallahu aleyhi ve sellem'den iki çeşit ilim aldım, bunlardan biri size anlattığım ilimlerdir, ikincisini ise söylersem boğazımı keserler, ikinci ilim esrar ilmidir. Herkes bunu anlayamadığı gibi Allahu Taalâ da onu herkese vermez."
insan aklının son idrak hududunda olan İlmi ilâhiyenin sır perdesi ilmi ledün
Ebu Hüreyre


Kur'anı Kerim'de kullara birçok ayetlerle bilgiler, Hak'ka yanaşmak usulleri bildirilmiştir. Bir de Kur'anı Kerimde bildirilmeyen birçok hudutsuz ayetlerde sünnetullah İle kâinatda cari her türlü hadisatın aslı gizlidir. Onun için (ALLEMEL İNSANE MALEM YALEM) ayeti ile bilmediğini insana öğretir. Kim?
Allah'ın kâinatda cari Kur'anda bildirilmeyen ayet ve burhanları... Resulü Ekrem efendimiz beşikten mezara kadar ilim peşinde koşunuz. Çin'de bile olsa arayınız, kâfirde bile olsa istifade ediniz buyurmuştur. Kâinatın yaratılışım dünyayı gezerek, evreni tetkik ederek bulabilirsiniz ayetleri vardır. Kur'anı Kerim'in bazı sûrelerinin başında HURUFU MUKATTAA kırpılmış ayetler manasına gelen, bunlar birçok ledünni, kâinatda cari bilinmeyen ayetlerin anahtarı mesabesindedir. Nitekim geçenlerde kaptan Kusto'mın Septe boğazındaki Akdeniz suyu ile Atlas Okyanusunun suyunun karışmaması ve balıkların bir taraftan öte tarafa geçmemesi, tuz kesafetinin ayn olduğu halde fizik ve kimyada bulunan kesiften hafife doğru olan ozmoz hadisesinin olmaması meselesi Rahman süresindeki ayetle ortaya çıkmıştır.
Bunun niçin böyle oluşundaki sır ledünnidir. O sırrı herkes bilemez tahammül de edemez.
Ayet: iki denizi salıvermiş birbirine kavuşuyorlar. Birbirine karışmaya engel bir perde var.
__________________
92. Allah, gaybı da aşikar olanı da bilendir. O, onların koştukları ortaklardan çok yücedir.
93.De ki: "Rabbim, eğer onlara va'dedilen azabı bana mutlaka göstereceksen,
94. beni o zalimler güruhu arasında bulundurma Rabbim!"(Muminun).

Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 02.12.20, 14:15
Acemi
 
Üyelik tarihi: 10.12.17
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 4
Etiketlendiği Mesaj: 0 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Havas bir göldur ilmi ledun bir okyanustur.

Havas bir balik ledun koca bir denizdir..

Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 02.12.20, 17:16
 
Üyelik tarihi: 29.11.20
Bulunduğu yer: Fas
Mesajlar: 301
Etiketlendiği Mesaj: 14 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
alihaydar Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
iş define yerine gelince: ONUN NASİBİ DEĞİL DEDİ tam dayaklık bi hadimdi yani. Oabiliyor böyle şeyler dediğim gibi teknik olarak mümkün ama günümüzde uygulayıp sonuç alan zor..
sen beni güldürdün Allahta seni güldürsün kardeşim

Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 02.12.20, 17:40
HATTAP - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 11.10.20
Bulunduğu yer: Siverek
Mesajlar: 1,026
Etiketlendiği Mesaj: 220 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Cengaver53 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Huddamlar yada cinler bir definenin yerini bilirlermi insanlara yer söylemesi değil yani kendileri bilir mi yerini yada kayıp bir insanı ?
Bazıları bilirler ama söylemezler kolay kolay. insanı bulabilirler ama

__________________
Dünyaya Bir Dahamı Geleceğiz? Deyip Her Türlü Harama Bulaşanlara Söyleyin. Ahirete İki Defamı Gideceğiz.
LÂDİKLİ HACI AHMET AĞA (K.S)
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 03.12.20, 21:18
emre cs - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 29.03.20
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 371
Etiketlendiği Mesaj: 16 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
sydney Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Havas ilmi ile Ledun ilmi aynımıdır böyle İddaa edenler var.

Konuya açıklık getirirseniz sevinirim.


Havas ilmi ancak okuyarak öğrenilir ama ilmi ledün kalpten kalbe akar söze yer yoktur ilmi ledünün yanında havas bir iki kelam bir kaç sebepten ibarettir. desem belki yanılmam. bilen demez diyen bilmezdir ilmi ledün. hızırı görmek hızırla görmektir. selamet ile

Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 03.12.20, 21:37
 
Üyelik tarihi: 29.11.20
Bulunduğu yer: Fas
Mesajlar: 301
Etiketlendiği Mesaj: 14 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Malesef zamanımızda Havas İlmi Alimleri bile parmakla sayılacak kadar, Ledun ilmi sahibi kimse varmıdır ALLAH bilir, varsada kendilerini açık etmezler.

Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 09.03.23, 21:57
Üye
 
Üyelik tarihi: 08.08.20
Bulunduğu yer: ANKARA
Mesajlar: 52
Etiketlendiği Mesaj: 1 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Ledun ilmi öğrenilebilen birşey değil sanırım, havas ilmi öğrenilebilir görülüyor fakat böyle güçlü ilimlerin sahibi olupta sapıtmamak hiç kolay görünmüyor.

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
havas ile ledun aynı mı, havas ilmi, ledun ilmi, ledun ilmi ile havas ilmi aynı mı, ledun ve havas aynı mı


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
ledun ilmi ile havas ilmi arasındaki fark asdasdas Sorularınız 12 22.12.23 15:01
Havas ilmi öğrenmenin bir tarihi var mıdır? devletiebed Sorularınız 13 09.03.23 22:05
Havas ilmi ve hüddam ilmi farklı şeyler mi? Ya da arasında ki bağlantı nedir? Meloni84 Sorularınız 7 09.03.23 21:42
ilmi Ledun mucizeye yakın kerametten üstün bir durumdur Tuana Tasavvuf & Tarikatler 14 22.08.22 13:21
Havas ilmi ( Ledun ilmi , Gizli ilimler ) ya da islami Kriptoloji Hakkında AhirZaman Havas ilmi Genel Bilgiler 0 03.10.20 17:39


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 01:48.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147