#31
|
||||
|
||||
Alıntı:
anlatmistin ya adiyamana gittim boyle durumlar oldu diye,o sana Allah nasip ettigi icin Ayetteki ilmi isteyene veririm buyurdugu icin oldu,adiyamana gittigin icin olmadi nasip etmek Allah tandir...alkolik olan teyze oglumu 4 defa goturdum hic bir sey olmadi en son izmirde bir otel odasunda ickiden catlamis,kimligi olmadigi icin garipler mezarligina gommusler,6 aylik aramadan sonra mezarini bulduk,kaderi boyleymis adiyamana gittik olmadi yada oldu diyemem nasipse olur nasip etmekte Allahin kudretindedir...
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v) |
#32
|
|||
|
|||
Alıntı:
Konya ibadet eden de o edilen de gibi alıntılardan dolayı vahdul vücutta ilgili bikaç yerden birini daha eklemek gerekiyor diye dusubuyirum: Sual: Vahdetü'l-vücud mes'elesi, çoklar tarafından en yüksek makam telakki ediliyor. Halbuki velayet-i kübrada bulunan başta Hulefa-yı Erbaa olmak üzere Sahabeler ve hem başta Hamse-i Âl-i Abâ olarak Eimme-i Ehl-i Beyt ve hem başta Eimme-i Erbaa olarak müçtehidîn ve tâbiînden bu çeşit vahdetü'l-vücud meşrebi sarihan görülmemiş. Acaba onlardan sonra çıkanlar daha ileri mi gitmişler, daha mükemmel bir cadde-i kübra mı bulmuşlar? Elcevab: Hâşâ! Şems-i Risalet'in en yakın yıldızları ve en karib vereseleri bulunan o asfiyadan hiç kimsenin haddi değil, daha ileri gidebilsin. Belki cadde-i kübra onlarındır. Vahdetü'l-vücud ise, bir meşreb ve bir hal ve bir nâkıs mertebedir. Fakat zevkli, neş'eli olduğundan, seyr ü sülûkta o mertebeye girdikleri vakit çoğu çıkmak istemiyorlar, orada kalıyorlar; en münteha mertebe zannediyorlar. İşte şu meşreb sahibi, eğer maddiyattan ve vesaitten tecerrüd etmiş ve esbab perdesini yırtmış bir ruh ise, istiğrakkârane bir şuhuda mazhar ise; vahdetü'l-vücuddan değil, belki vahdetü'ş-şuhuddan neş'et eden, ilmî değil, hâlî bir vahdet-i vücud onun için bir kemal, bir makam temin edebilir. Hattâ Allah hesabına kâinatı inkâr etmek derecesine gidebilir. Yoksa esbab içinde dalmış ise, maddiyata mütevaggil ise, vahdetü'l-vücud demesi, kâinat hesabına Allah'ı inkâr etmeye kadar çıkar. Evet cadde-i kübra, sahabe ve tâbiîn ve asfiyanın caddesidir. حَقَٓائِقُ الْاَشْيَٓاءِ ثَابِتَةٌ cümlesi, onların kaide-i külliyeleridir. Ve Cenab-ı Hakk'ın لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ mazmunu üzere, hiçbir şey ile müşabeheti yok. Tahayyüz ve tecezziden münezzehtir. Mevcudatla alâkası, hâlıkıyettir. Ehl-i vahdetü'l-vücudun dedikleri gibi; mevcudat, evham ve hayalât değil. Görünen eşya dahi, Cenab-ı Hakk'ın âsârıdır. "Heme Ost" değil, "Heme Ezost"tur. Yani herşey O değil, belki herşey Ondandır. Çünki hâdisat, ayn-ı Kadîm olamaz. Şu mes'eleyi iki temsil ile fehme takrib edeceğiz: Birincisi: Meselâ bir padişah var. O padişahın hâkim-i âdil ismiyle bir adliye dairesi var ki, o ismin cilvesini gösteriyor. Bir ismi de halifedir. Bir meşihat ve bir ilmiye dairesi, o ismin mazharıdır. Bir de Kumandan-ı A'zam ismi var. O isim ile devair-i askeriyede faaliyet gösterir. Ordu, o ismin mazharıdır. Şimdi biri çıksa dese ki: "O padişah, yalnız hâkim-i âdildir; devair-i adliyeden başka daire yok." O vakit bilmecburiye, adliye memurları içinde, hakikî değil itibarî bir surette, meşihat dairesindeki ulemanın evsafını ve ahvalini onlara tatbik edip, zıllî ve hayalî bir tarzda, hakikî adliye içinde tebeî ve zıllî bir meşihat dairesi tasavvur edilir. Hem daire-i askeriyeye ait ahval ve muamelâtını yine farazî bir tarzda, o memurîn-i adliye içinde itibar edip, gayr-ı hakikî bir daire-i askeriye itibar edilir ve hâkeza... İşte şu halde, padişahın hakikî ismi ve hakikî hâkimiyeti, hâkim-i âdil ismidir ve adliyedeki hâkimiyettir. Halife, kumandan-ı a'zam, sultan gibi isimleri hakikî değiller, itibarîdirler. Halbuki padişahlık mahiyeti ve saltanat hakikatı, bütün isimleri hakikî olarak iktiza eder. Hakikî isimler ise, hakikî daireleri istiyor ve iktiza ediyorlar. İşte saltanat-ı uluhiyet Rahman, Rezzak, Vehhab, Hallak, Fa'al, Kerim, Rahîm gibi pek çok esma-i mukaddeseyi hakikî olarak iktiza ediyor. O hakikî esma dahi, hakikî âyineleri iktiza ediyorlar. Şimdi ehl-i vahdetü'l-vücud madem لَا مَوْجُودَ اِلَّا هُوَ der, hakaik-i eşyayı hayal derecesine indirir. Cenab-ı Hakk'ın Vâcibü'l-Vücud ve Mevcud ve Vâhid ve Ehad isimlerinin hakikî cilveleri ve daireleri var. Belki âyineleri, daireleri hakikî olmazsa; hayalî, ademî dahi olsa, onlara zarar etmez. Belki vücud-u hakikînin âyinesinde vücud rengi olmazsa, daha ziyade safî ve parlak olur. Fakat Rahman, Rezzak, Kahhar, Cebbar, Hallak gibi isimleri ise, tecellileri hakikî olmuyor, itibarî oluyor. Halbuki o esmalar, Mevcud ismi gibi hakikattırlar, gölge olamazlar; aslîdirler, tebeî olamazlar. İşte sahabe ve asfiya-i müçtehidîn ve eimme-i Ehl-i Beyt, حَقَٓائِقُ الْاَشْيَٓاءِ ثَابِتَةٌ derler ki, Cenab-ı Hakk'ın bütün esmasıyla hakikî bir surette tecelliyatı var. Bütün eşyanın, Onun icadıyla bir vücud-u ârızîsi vardır. Ve o vücud çendan Vâcibü'l-Vücud'un vücuduna nisbeten gayet zaîf ve kararsız bir zıll, bir gölgedir; fakat hayal değil, vehim değildir. Cenab-ı Hak, Hallak ismiyle vücud veriyor ve o vücudu idame ediyor. İkinci Temsil: Meselâ şu menzilin dört duvarında dört tane endam âyinesi bulunsa, herbir âyine içinde her ne kadar o menzil öteki üç âyine ile beraber irtisam ediyor.. fakat herbir âyine, kendinin heyetine ve rengine göre eşyayı kendi içinde ihtiva eyler; kendine mahsus misalî bir menzil hükmündedir. İşte şimdi iki adam o menzile girse; birisi bir tek âyineye bakar, der ki: "Herşey bunun içindedir." Başka âyineleri ve âyinelerin içlerindeki suretleri işittiği vakit, mesmuatını o tek âyinedeki iki derece gölge olmuş, hakikatı küçülmüş, tagayyür etmiş o âyinenin küçük bir köşesinde tatbik eder. Hem der: "Ben öyle görüyorum, öyle ise hakikat böyledir." Diğer adam ona der ki: "Evet sen görüyorsun.. gördüğün haktır; fakat vaki'de ve nefsülemirde hakikatın hakikî sureti öyle değil. Senin dikkat ettiğin âyine gibi daha başka âyineler var; gördüğün kadar küçücük, gölgenin gölgesi değiller." İşte esma-i İlahiyenin herbiri, ayrı ayrı birer âyine ister. Hem meselâ: Rahman, Rezzak hakikatlı, asıl oldukları için, kendilerine lâyık, rızka ve merhamete muhtaç mevcudatı ister. Rahman nasıl hakikî bir dünyada rızka muhtaç hakikatlı zîruhları ister; Rahîm de, öyle hakikî bir Cennet'i ister. Eğer yalnız Mevcud ve Vâcibü'l-Vücud ve Vâhid-i Ehad isimleri hakikî tutulup öteki isimler onların içine gölge olmak haysiyetiyle alınsa, o esmaya karşı bir haksızlık hükmüne geçer. İşte şu sırdandır ki: Cadde-i Kübra, elbette velayet-i kübra sahibleri olan sahabe ve asfiya ve tâbiîn ve eimme-i Ehl-i Beyt ve eimme-i müçtehidînin caddesidir ki, doğrudan doğruya Kur'anın birinci tabaka şakirdleridir. سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَ سَلِّمْ عَلٰى مَنْ اَرْسَلْتَهُ رَحْمَةً لِلْعَالَم۪ينَ وَ عَلٰٓى اٰلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَع۪ينَ Mektubat - 83 |
#33
|
||||
|
||||
Ben de yazayim bi seyler
İşin özü; Mulk Suresi 2.ayet; Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu deneyerek göstermek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır. Ya abiler iyi mi davranacagiz kotu mu davranacagiz,Allah alemleri bunun icin yaratmis dusunsenize, ne kadar derin bi ayet, iyi miyiz kotu muyuz? Butun mesele bu, derin konular var ama olay bundan ibaret degil mi?
__________________
Allahumme Salli Alâ Seyyidina Muhammedin ve Alâ âli Muhammed. |
#34
|
|||
|
|||
Bizden yardım beklemeyin derken siz kimsiniz ?
|
#35
|
||||
|
||||
Alıntı:
__________________
Sen Kendine Dost Ara Düşmanı Anan Bile Dogurur M.A.Ersoy |
#36
|
|||
|
|||
Alıntı:
Niye uçuruma düşelim bir arayağım şeriatte olduğu sürece diğeri ayağımı istediğim yere atarım. Şehadet aleminde yaşıypruz ve şeriatle mükellefim. Şeriata uyduğum sürece gerisinde sıkıntı yok. Alıntı:
Vahdeti Vucud yolu benim fıtratına göre. Birçok tarikat gördüm nakşiler kadiriler vs vs beni tatmin etmedi benim fıtratına uygun değil. Sizlerin fıtratına uygunsa bir şey diyemem. Arabi hazretleri bizim yolumuzu anlamak herkesin karı değil diyor. Siz bu alemi sadece emir aleminden mi ibaret sanırsınız emrinin ötesinde Hakkın iradesi var Hakkın iradesiyle ne kadar bakabiliyorsun? Hem iradesini hemde emrini ne kadar cem edebiliyorsun? Mesele bu dersen iradesine idrakım yetmez emrine sarıl yeterse iradesine de sarıl amma şunu asla unutmamak lazım şehadet alemindesin ve emrine göre hareket edeceksin ve iradesini de idrak etmeye gayret edeceksin. Mutlak olarak idrak eden asla olmaz ama en kâmil en üstün idrak edecek olan önderimiz Hazreti Muhammed (s.a.v) efendimiz |
#37
|
|||
|
|||
Kendi bilmez bişe bilirim sanır bir de kalkar yanlış bilgilerle birilerine Akol vermeye edebten yoksun uslublarla söyle ya böyle et demeye çalışır. Tarikat i bilmez fitratima göre değil der. Tarikatler şeriat içinde hakikate giden kısa yollar dir. Fitratima göre değil demek enim yaradilisim islami göre değil demektir. Bu ulkede her 4 kişiden biri muafiyeti yada bilerek yada bilmeyerek onlara hizmet ediyor ihtimaline binaen cumhurun hakim olmadığı cumhuriyetin ilanından bu yana şeriat tarikat düşmanlığı için canını verecek zalimler sokaklarimizi doldur musa eğer nedendir sormak lazım. Ben dahi sorarım. hüküm veremem. seriatin hakim olmadığı yerde mahkemeler adalet edebilir mi cevabı siz verin. vahdul vücut ile ilgili yazdıklarımı zahmet edip okumamış hele daha nefsin in turkusunu çağırır. bir sürü güzel bilgili insanı forumdan kacirttiniz belki yadakladiniz İlm de gitti cahil ler ahkam kesiyor kendi hasta bilmediği alet edevatla tedavi satar olmuşlar enaniyeti KAVİ ilmi yok. Senin tarikat diye düşmanlık ettiğin Ella resulu sav in açtığı o mübarek müessese asırlardır sayısız hakikat erbabı yetistirmus topluluklar yonetmis sayısız insanın iki dünya saadeti ne hizmet etmiş. Dünyada dahi erbabına Baki lezzetleri tattirmis. Kedi uzanamadigi ciğere pis dermis. Hariciler ve onarım yolunda giden ibni yevmiye benzeri zindiklardan ders alıp islami içerden yıkmaya bunun için de en büyük düşmanları olan Resulullah in yolunda cennete adam ywtistirmeye çalışan ulen ve mesayihe dil uzatanlar in dilleri kurusun. onlar mağlup olucudur. Kuran i bir kışır sandıkları için nasip şişlikler şeytanın aldıkları dersle satmaya çalışanlar her biat ehli gibi ekalli muzirra hükmünde defolacaklar dünyayı Osmanlı dan on kat daha büyük bir güçle yönetecek bu ülke de mezheosiz kuran düşmanları mağlup olucudur. Eye Ali eyne Zülfikar!
|
#38
|
||||
|
||||
Alıntı:
yine tam senden beklenen,nokta atisi,12 nin tam gozunden....
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v) |
#39
|
||||
|
||||
Alıntı:
__________________
Sen Kendine Dost Ara Düşmanı Anan Bile Dogurur M.A.Ersoy |
#40
|
||||
|
||||
Alıntı:
Alıntı:
'Futuhatta zahiri şeriata uygun olmayan şeyler gördüm. Müellifin (İbn-i Arabi) el yazması olan nüshayı buldum. Şeriata aykırı olarak tespit ettiğim yerlerin hiçbiri müellifin el yazması olan nüshada mevcut değildi.' (Mealen)
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v) |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Atalardan (soydan) gelen aktarımları inkar etmeyin | Devrimci | Kadim Bilgelik | 10 | 24.09.24 16:19 |
Mehdi (a.s) inkar ediliyor | Cyduss | Sorularınız | 16 | 16.06.22 09:46 |
Kabullenmeyin veya inkar etmeyin, Gözlemleyin ve Dinleyin | Nea | Farkındalık | 0 | 12.09.21 02:04 |
Allahi yemege davet etmek | imas | Allah Dostları & Evliyalar | 5 | 24.09.20 07:56 |
Kimler mucizeleri inkar ediyor? | Och | Peygamberler | 0 | 25.05.20 14:41 |