|
Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz. |
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#31
|
||||
|
||||
Alıntı:
O kadar hoca var adam okumuş etmiş allame -i cihan diyelim sohbet ediyor cemaate ama cemaatte tık yok . Mürşid oturuyor nazar ettiği kişi Cezbeye geliyor kendini kaybediyor bunu bana açıklar mısın ? Hocalar o kadar sohbet ediyorlar adam içkiyi zinayı bırakamıyor ama Mürşid bir sohbet ediyor resmen kalplerine tesir ediyor Hani Peygamberimiz sahabelere sohbet ederdi ya Sahabeler dinlerken o kadar dikkatli dinlerlermiş ki üzerlerine kuş konduğu bile olurmuş .. İşte Allah bu kuluna vermiş İrşad ediyor Sen gelmiş buna bidat diyorsun Allah Zanlarının hakikatini göstersin..
__________________
Zaman gösterdiki : Cennet ucuz değil cehennem dahi lüzumsuz değil . Bediüzzaman Said Nursi |
#32
|
||||
|
||||
Alıntı:
Namazdayken eşini veya sevdiğini düşündüğün olmuyor mu ? Eğer O nurun tek kaynağını mürşid olarak düşünürsen Şirke düşersin Ama Perde Arkasında Allah'ın var olduğunu bilirsen Ve Ya rabbi Bu mübarek zâtların yüzü suyu hürmetine bana yardım et dersen o nuru alırsın işte
__________________
Zaman gösterdiki : Cennet ucuz değil cehennem dahi lüzumsuz değil . Bediüzzaman Said Nursi |
#33
|
|||
|
|||
Alıntı:
Fakat şu kelamın üzerine biraz konuşmak isterim. Normalde pek cevap verilesi kelamlar değil ama Allah'ın resulü girmiş sohbete.. "Hani Peygamberimiz sahabelere sohbet ederdi ya Sahabeler dinlerken o kadar dikkatli dinlerlermiş ki üzerlerine kuş konduğu bile olurmuş .. İşte Allah bu kuluna vermiş İrşad ediyor Sen gelmiş buna bidat diyorsun Allah Zanlarının hakikatini göstersin.." Şimdi tüüüm tarikat ehlinde bunu görüyorum. Şeyhi peygambere denk tutup, Allah'ın zatının da sizin şeyhlerinizde zuhur ettiği iması var. Bu cümlede de peygamber sahabelere anlatırken böyle oluyordu. Şeyhimizde de böyle oluyor anlamını çıkardım ben... Bu noktada resul nebi ve veli kavramlarının tanımına bakmamız lazım ki aydınlanalım ve "ZAN" dediğiniz delilleri kuran ile sabit olan fikirleri tam müşahade imkanımız olsun.. Resul: Allah'tan gelen emirleri insanlığa tebliğ eden. Nebi: Allah'tan emir alan fakat kendinden önce indirilmiş olan kitabın emir ve yasaklarını devam ettiren, ileten. Veli: Allah'tan ilham geldiğini idda eden. (şeyhleriniz) Veliye ve dahi size göre vahiy ile arada hiç bir fark yoktur. Bu tanımlar tasavvufun yani mutasavvufların tanımlarıdır. Bu noktada bazı tezatlar var. Kuran ile sabit ki efendimiz ile Allah zülcelal'in insanlığa son mesajı Kur'an dır. Asla vahiy ve ilham gelmeyecektir. Ki ilham meselesi çok büyük bir tehlike dir. Sahte peygamber çıkar bana vahiy geldi der döveriz ama ibnül arabi, yada abdulkadiri geylani çıkar Der ki Allah bana dedi ki filan. Buna biat edersiniz.. Bu nasıl bir tezat? Bunun neresi zan? Allah zülcelal bir kere miraçta habibi ile görüşmüş, diğer geriye kalan tüm meselelerde Cebrail as ile ayet göndermiştir. Ama sizin veliler sürekli Allah ile irtibat halinde. Buna da itiraz zan oldu öyle mi? Her ne ise.. Yukarıda ki tanımı kabul eden bir kişi veli kulu peygamberlerden dahi üst bir makama yerleştirir. Çünkü vahiy Cebrail ile gelirken ilham direk Allah zülcelal ile irtibat demektir... Heyhaat puta bak... Bu bahsettiklerimi kuran ve sünnet ile örtüştürebilirmisin sen bay çok bilen? Somut konuşun dicem ama somut olan ne varsa inkar edicisiniz. Başkalarının vehimlerine iman edenler mi bilenler? Bize göre bilen tektir. Halik ile mahluku karıştırırsan sıkıntı yaşarsın bay bilen. Önce bu iki sıfatı tefekkür et, ardından da nebi resül ve veli ne bunları Bi düşün. Seni cennete sokacak olan o Allah dostları değil. Hakimi Allah olan bir mahkeme de yalnız yargılanacaksın. Ve o tevessül ettiklerin de sana dönüp beddua edecekler. Vallahi edecekler. Bunlar Allah Azze ve celle'nin vaadleridir. Sabah beri şu veli evliya seyrü süluk, Allah'ın zatında erime, Allah bana dedi ki vs vs gibi konulara ayetler ile itiraz ediyorum. Fakat beynini kiraya vermiş kim varsa beni cehalet ile suçluyor. Delil gösstrin diyorum. Yok sadece cahilsin. Ulan Allah kelamı diyorım. Yok sen cahilsin.... Subhanallah.. Arkadaş siz hangi alemde yaşıyorsunuz? |
#34
|
|||
|
|||
mesele çok uzadı ve yorucu olmaya başladı. Yazan çizen olursa cevaben bir şey yazmayacağım. Çünkü.....
İtikadınızın sağlamasını Kur'an ve sünnet ile yapamıyorsanız ahiret günü bu din elinizde kalır. Ayetler açık. Sünnet açık. Herşey yerli yerinde. Örnek mürşidi kamil Hz. Muhammed efendimiz dir. Cebrail Allah kelamını ona iletmiş o da insanlara iletmiştir. Bu sana bana yada ona göre algılanacak, sezgilerle yönlendirilip birilerinin vehimleri ile iman edilecek bir mesele değildir. Allah zülcelal Peygamber efendimize Kelamını bildirmiş ve mesajı açıkça vermiş ve bir daha nebi resul gelmeyeceğini ve katından bir daha bilgi bildirimeyeceğini açıkça bildirmiştir. Cehlim bu ayetleri idrak ediyor ama siz yüksek alimul ulema Allah'ın sözlerini inkardasınız.... Allah zülcelal sizlere hidayet nasip etsin.. |
#35
|
|||
|
|||
Alıntı:
kelam etmeye gelince biz kelamı büyüklerimize bıraktık yetkin olan onlardır. bizide evlatlığa kabul ederlerse ne ala. davamız tartışma davası değil alim ulema ve mesşayihi kirama atılmış çamurlara siper olmaktır. işte bu iki videoda iki büyük tarikat büyüğünün hayatı ve din anlayışları yaşantıları kur an ve sünnete ittibaları işlenmektedir. hemde resmi ağızdan. işte bizim tarikat büyüklerimiz bunlardır. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
#36
|
|||
|
|||
Alıntı:
Lekum diniküm veliye din. |
#37
|
|||
|
|||
Alıntı:
herhalde hayatında bir kez de olsa akaid kelam okumuş bir insan bu yazıyı yazamaz,biraz akaid kelam okuyan bu yazıyı görünce yazana ancak acır merhamet eder. hiç değilse şimdi bilgiye ulaşmak eskisi gibi değil çok kolay enzor meselelere bile ulaşmak çok kolayken diyanet sialm ansiklopedisi onlıne, be mubarek oradan aç bak vahiy nedir ilham nedir okuda bu kadar acınacak duruma düşme. |
#38
|
|||
|
|||
İnan bende senin dünden beri yazdıklarına artık gülemiyorum bile.. Akademik dilde konuşalım diyen şahıs dünden beri hakaretten başka bişe yazamıyor.. Cahil de aranacak tek özellik bilmediğine sövmektir...
Devam et sen... |
#39
|
|||
|
|||
şimdi komediye bakın bu beyefendi ilmi munazara yapacak ayetlere ve hadisi şeriflere mana verecek ve yorum yapacak kadar ilmi olduğunu iddia etmektedir. başta yukarıda velayet konusunda ilham ve vahiy konusunda yazdıkları ise tam evlere şenlik cinsinden. şimdi işin aslını bir kelam alimi olan ömer nesefinin akaidinen bakalım bu alim şöyle açıklıyor meseleyi. okyunca sizde göreceksiniz beyenfendinin işkembeden salladığını.
Ümmetinden biri için zahir olan keramet, o ümmetin peygam*berinin mucizesi sayılır. Bu kera*metle, o mü'minin velî olduğu mey*dana çıkar.» Şurası kat'î olarak bilinmelidir ki; keramet, ancak, Allah'ın kitabına ve ResuTünün sünnetine sımsıkı sarılan, Allah'ın dinine uyan mü'minler-de, Allah'ın lütfü ile meydana gslen harikuladelik*lerdir. Veliliğin ölçüsü, mü'minin dine bağlılığı*dır. Bunun tezahürü ise, yukarıda anlatılan kera*mettir. Kendisinden keramet zahir olmayan mü'-min de velî olabilir, fakat biz bilmeyiz. Mucize ile keramet arasındaki fark, velînin velayet iddiasında bulunup bulunamıyacağı husu*sunda İslâm âlimlerinin ileri sürmüş oldukları kanaatlere göre değişir. Şöyle ki; Velînin, Velayet iddiasında bulunması caiz midir, değil midir?» İslâm bilginlerinden, «muhakkikim» denilen tahkik ehlinden bir kısmı: «Velînin, velayet iddia*sında bulunması, yani, «ben velîyim» demesi, caiz değildir. Bu iddia câîz olmamakla kalmaz, bu id*diada bulunan kimse velayet mertebesinden düşer» derler. Dolayisiyle bu âlimlere göre, mucize İİ3 keramet arasındaki fark şudur: Mucizede peygamberlik dâvası bulunmalı*dır. Keramette ise, velilik iddiası bulunmaz. Bunun sebebi de; Peygamberler, insanları küfürden ima*na, ma'siyetten taate çağırmak için gönderilmiş*lerdir. Eğer Peygamberler, peygamberlik iddiasın*da bulun mas a lar di kendilerine inanılmazdı. İnsan*lar da, Peygamberlere inanmadıkları müddetçe, kâ*fir olarak kalırlardı. Peygamberler, peygamberlik*lerini ilân edip bunu te'yit eden mucizebr göster*dikçe halk onlara iman etti. Peygamberlerin nebî-lik iddiaları; kendilerini yüceltmek, şan ve şöhre*te r.ahip olmak için değil; halka karşı olan şefkat*lerini göstermek ve onların küfürden imana dön*melerini temin etmek içindir. Bir velî için velaye*tin sabit olduğunu bilmek, Imnnın şartı olmadığı gibi; bir velînin velayete sahip olduğunu bilme*mek de küfür değildir. Şu halde, bir kimsenin ve*layet iddiasında bulunması, nefsinin arzusunu tat*min içindir. Hülâsa; mucize sahibine, nübüvvet iddiasın*da bulunmak vacip olduğu halde; velînin, velayet İddiasında bulunması caiz değildir. Bir kısım âlimbre göre ire; velînin, velayet iddiasında bulunması, yani, «ben velîyim» demesi caizdir. Bu sebeple de, mucize ile keramet arasın*daki farklar şunlardır: 1. Mucizeyi kabul etmek vaciptir. Kerameti kabul ise, vacip olmaz. 2. Kerameti zahir olan valinîn. nnca, kendi peygamberinin dinine bn£lı oldu İhımı ikrar etme*siyle, velayet ve keramete sahip olduğuna hükmedillr. Hal böyle olunca, velinin bu kerameti, bağ*lı bulunduğu peygambsrin bir mucizesi sayılır. 3. Peygamberler mucizeleri, bizzat kendileri veya halk İstediği zaman, Allah'ın (C.C.) izniyle göstermeye muktedirdirler. Çünkü, mucizelerin gösterilmesi vaciptir. Valinin ise, her istediği an, keramet göstermeye gücü yetmez. Zira, kerametin gösterilmesi vacip değildir. Hatta, mucizenin açık olması ne kadar mühim ise, kerametin de gizli kalması o kadar mühimdir Keramet sahibi olan kimse, bu keramet ile gu*rurlanmaz, ve kerametini iftihar vesilesi yapmaz. Aksine, kalbindeki Allah korkusu, tevazuu ve şük*rü artar. Bu keramete lâyık olduğu iddiasında ol*madığı gibi; keramete, yapmış olduğu ameller sa*yesinde eriştiği inancında da bulunmaz. Bu kera*metin, Allah'ın (CİC.) bir lütfü olduğunu bilir ve istidrac olması ihtimalinden korkarak, daima Al*lah'a dua eder. İstidrac sahibi İse, kendisine izhar edilen ha*rika İle gurur duyar. Bunu İftihar vesilesi yapar ve bu harikaya müstehak olduğuna inanır. Başka*larına tepeden bakar, kendisinin çok büyük insan olduğuna hükmeder. Kibri artar, kendisini Al*lah'ın gazabından emin bilir. Akıbetinin kötü ola*cağından korkmaz. Kalbinde Allah korkusu kal*maz. Allah'a karşı tevazuu olmaz. Nimetlere şük*retmez. İslâm'a uymayan bütün bu haller, bu kimsede zuhur eden harikanın İstidrac olduğunu gös*terir: [263] Camiu's-Sağîr'in, Buharî ve Müslim tarikiy*le Ukbetü'bnü Amr'den rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamberimiz, istidracı şöyle beyan etmiş*lerdir: «Allah'ın (C.C.), kendisine, dünyadan sevdiği şey*leri verdiğini gördünüz kul, günahlarına devam edi*yorsa; şüphe yok ki ona verilen şeyler, o kuİ için, istidractır.»[264] Maruf Kerhî'nin talebesi, Cü-neyd-i Eağdadî'nin dayısı vs hocası Seriyyü's-Sa-katİ (Rh. A.) şöyle der. «Gerçek mutasavvıf, üç ismi ihtiva etmelidir : a) Marifet nurlan, vera nurunu söndürmemelidir.[273] b) Kuran'ın zahirine muhalif olan batın ilmi*ni konuşmamalıdır.[274] c) Kendisinden zuhur eden kerametler, onu lah'ın yasaklarım ihlâl etmeye sevketmemelidir » [275]Yine bu zat buyurur ki:. «Bir arif, bahçeye girse; bahçedeki bütün ağaçla ağaçlardaki bütün kuşlar, açık bir lisanla 'Esselânn aleyke ya veliyyellah' diye kendisine selâm verseler velî üzerine vacip olan, Allah'tan korkusunun daha da da artmasıdır. Eğer korkusu çoğalmaz, sürür ve rura kapılırsa; bu hal onun için istidrac ve felûket olur.[276] Bayezid-i Bistamî'nin arkadaşları anlatıyor: «Muhitimizde velayet ve keramet sahibi bir kim*senin ismi duyulmaya oaştamıştı, ünden ciue bu kim*senin zahitliği dolaşıyordu. Bir gün Bayeaid, bize 'kal*kın gidelim; şu velayet ve zühtle meşhurlaşmiş olan zatı birlikte görelim" dedi. Kalktık ve bu kimsenin bulunduğu yere vardık. Aradığımız zat da, evinden çıkmış mescide girmişti. Mescide girerken kıbleye doğru tükürerek o mübarek makama saygısızlıkta bulunmuştu. Bunun üzerine Bayezid, o şeyhe selâm vermeden ve konuşmadan geri döndü. Biz, bu durum*dan bir şey anlayamamıştık. Bize dönerek dedi ki: 'Bu adam ki, Resuiüllah'ın (SAS.) âdaplarından birisini muhafaza etmede emin olamıyor. Nasıl olur da, iddia ettiği velayet ve kerametlerde emin olabilir ve kendisine güvenebilir. Siz, kendisine harikalar ve*rilmiş bir kimseyi gördüğünüz zaman, velevki bu kimse, havaya bağdaş kurup oturmuş olsun; o kimse*nin bu harikasına aldanmayın. Velayetine ve Allah'a yakınlığına itikad etmeyin. Zira, bu bir istidrac da olabilir. Ancak, siz, onun emir ve nehiylere karşı na*şı! davrandığına; Allah'ın kulları için çimiş olduğu hudutları nasü muhafaza ettiğine; İslam'la nasıl amel ettiğine bakın, ve o kimseye buna göre itibar edin. Kıbleye, mescide karşı tükürmek yasaktır. Bu yasağa riayet ise, İslâm'ın âdaplanndandir. İslâm'ın herhan*gi bir edebine riayetsizlik ise keramet ve velayete ma*nidir.'» Ebu Süleyman ed-Daranî der ki: «Çoğu zaman, feyiz yoluyla kalbime birtakım su*lar ve tecelliler vaki olurdu. Fakat ben bunları kitap ve sünnetten iki âdil şahit olmadan kabul etmez*dim.» [277]Cüneyd-i Bağdadî der ki: «Allah'a ulaştıran yolların hepsi kapalıdır. Ancak Rasulallah'ın yoluna uyanlara yollar açıktır. İtikatta, amelde, bütün hareket ve konuşma*larda Resulüllahm yolu ve sünnetleri üz3rinde olanlar ancak Allah'ın rızasını kazanabilirler. Evliyanın, îslâmî prensiplere bağlı olmasının gerekliliği hususunda İmam Rabbani (Rh. A.)t Mektubat'ında şöyle demektedir: «İslâm'ın hükümlerini işbatta muteber olan, kitap ve sünnettir. Müctehitlerin kıyası ve ümmetin icmaı da, ahkâmı isbat ederler. Bu dört şer'î delilden başka hiç bir şey, dinî ahkâmı isbat edemez. Ne ilham, ne de keşif ve velayet sahibi kimseler, haram-heiâl, farz ve sünnetten hiç bir hüküm koyamazlar. Velayet sa*hipleri de, müetehitleri taklitte diğer mü'minler gibi*dirler. Bunların ilhamları ve keşifleri. müctchirîİ tak*litte, bunların başkaları üzerine daha meziyetli olma*larını gerckthmez. Bu büyük zevatın meziyetleri baş*ka hususlardadır. Zira bunlar, keşif ve müşahede sa*hibidirler. Yaşayınca Allah için yaşarlar, ölünce Allah için ölürler. «İslâm'ın hükümleri bir ağaçtır. Marifet de bu ağacın meyveleridir. Ağaç, yaşadığı ve iyi bakıldığı müddetçe meyve beklenir ve güzel olur. Ağacı kesip de meyve bekleyen kimseden daha ahmak kim ola*bilir? Ağacın kökünde hastalıklar, sakatlıklar olun*ca meyveler de yok olur. «Bu halde islâm'a bağlı olan kimse, marifet sa*hibidir, islâm'a bağlı ve müdavim olmayan kimse*nin marifetten nasibi yoktur. Eğer bu kimseden her*hangi bir keşif olursa; istidractır. islâm'ın reddettiği her şey zındıklıktır, küfürdür.» [278]Seyyid Ahmed Rufaî (Ah. A.) de, «EI-Bürha-nü'1-Müeyyed» isimli kitabında şöyle der. «Tarikat, şeriatın aynıdır. Aralarındaki fark, lâfız-, dadır. Maddeten ve manen netice birdir. Şeriatın red*dettiği her şey zındıklıktır. Efendiler!. 'Ebu Yezid böyle dedi', 'Haris şöyle söyledi1, 'Hallaç bu sözlerde bulundu" deniliyor. Bu nasıl sözdür? Bu lâkırdılar*dan önce îmam Numan, imam Şafiî, İmam Malik, !iham Ahmet, bunlar ne dedi? Bunlara bakmalısınız. Kulluk işlerinizi bunlarin sözleriyle tashih etmelisi*niz. Bundan sonra, fazla sözlerle menfaatlenebilirsiniz. Ebu Yezid'in, Ebu Haris'in sözleriyle bir şey çoğa*lıp azalmaz. Ama Şafiî, Malik, Numan ve Ahrned'in sözleri en güzel yollardır. îlim ve amel ile şeriatın te*mellerini muhkem kıldıktan sonra; îlim ve amelin ka*palı olanlarına himmetinizi yürütünüz.» [279]Peygamberlerin, Allah tarafından verilmiş, üstün tıfatian vardır. İslâm'ı bilmeyen sapıklardan bazıları, velilik mertebesinin, peygamberlik mertebesinden efdal olduğunu iddia edsrler. Böyle bir iddia, kim ve ne*reden gelirse gelsin; buna inanan kâfirdir. Yukarıda da dediğimiz gibi; İtikatta, amelde, bütün hareket ve konuşmalarda Resuluîlahm yo*lu ve sünneti üzerinde olanlar ancak Allah'ın rı*zasını kazanabilecek, vs onlar ilâhî lûtuflara eri*şeceklerdir.[280] |
#40
|
||||
|
||||
Alıntı:
Alemler Peygamberimizin yüzü suyu hürmetine yaratılmadı mı ? Allah'tan Peygamberimize , Peygamberimiz (s.a.v)'den Allah dostlarına feyz ve bereket gelmese nasıl sohbetleri tesir etsin ki ? Değil mi ? Ben kimi zaman sohbet ederim Aha bizim imam konuşmaya başladı diye içten içe söyleniyorlar bunu hissediyorum . Gördüğüm eksiklikleri oluyor namazdan bahsediyorum yanacaz hep beraber napalım be dayı diyor üsluba bak be Adamın umrunda değil. Daha doğrusu biz daha adam olamadığımız için pek etkilemiyor dediklerimiz . Ama Allah dostları sohbet ettiği vakit hedef 12 den vuruluyor tesir ediyor Hidayet Allah'tan tabiki.. Tasavvufu bilmiyorum dediğin halde neden hâlâ üstelersin be kardeşim .. Kur'an ve sünnete ittiba etmeseler nasıl o makamlara yerleşecekler . Allah dilediği kuluna dilediği vakit kapı açar . Ben cahilim asla her şeyi çok iyi bilirim diye bir şey demediğim gibi sana cahil de demedim aksine araştırman iyi , araştırıp öğrendikten sonra doğru yolu bulan kişi gerçekten çok iyi ilerliyor seyrü süluk yolculuğunda .
__________________
Zaman gösterdiki : Cennet ucuz değil cehennem dahi lüzumsuz değil . Bediüzzaman Said Nursi |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Psikolojimizi bozan biri için Ya Kahhar ve Tebbet okumayı düşünüyorum | sevingül | Sorularınız | 58 | 13.10.24 17:26 |
şeriatı istememek kişiyi kafir yapar mı? | ata103 | Sorularınız | 7 | 04.07.22 09:42 |
Kasem okumayı düşünüyorum | Semihcls | Sorularınız | 1 | 10.06.22 17:17 |
Esmaların Tesiri okumayı bırakınca kaybolur mu? | Dindar | Sorularınız | 21 | 15.08.21 01:13 |
Allah tan birsey istememek | Lil bin Ali | Hayat Dersleri & Hikayeler | 1 | 16.08.19 23:03 |