|
Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz. |
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Zikirlerden Evcil Hayvanlar Etkilenir mi?
Merhaba,
Belirli saatlerde yaptığım zikirler var, dün bir muhabbet kuşu sahiplendik, bugün fark ettim ki gözlerini kapatıyor ben zikir yaparken. Belki daha yeni eve geldiği için alışmaya çalışıyordur; ama aklımıza böyle bir soru düştü. Acaba zikirleri kuşların dinlemesi onlar için zararlı mıdır? Yani ağır gelir mi? Böyle bir konuda bilgisi olan var mı? |
#2
|
|||
|
|||
Kuşların ötüşü..vs diğer hayvanat sürekli Allahu zülcelali zikir halindeler..hz süleymana Allah tarafından öğretilen kuş dilinde hz süleymanın kuşların sürekli Allahı zikrettiği bilinir..bununla ilgili çok detaylı bir yazı okumuştum..bulursam burda paylaşırım..her kuşun hangi anlarda hangi esmayi zikrettiği veya kuşların farklı farklı isimleri zikrettiği hususunda..o yüzden derim ki kuşlar aziz varlıklardır..sürekli zikir halindeler..neml süresinde fil suresinde ve aklıma gelmeyen nice ayetlerde onların Allah tarafından verilen kudreti zikredilmiştir..selâmetle..
|
#3
|
|||
|
|||
Alıntı:
Bu zikir olayında da öyle olunca korktum. Eger yaziyi bulursaniz paylasirsaniz cok mutlu oluruz Yazdiginiz icin cok tesekkur ederim. . |
#4
|
|||
|
|||
Hayvanat, Bitkiler ve her şey Allah’ı tesbih ederler. Dillerini biz anlamayız , fakat ederler.
Mesela bir Yasemin çiçeği, her bir yaprağı çiçeği tesbih eder zikir eder. Hayvanlar da böyledir. Olsa olsa huzur buluyordur Allah’ın yarattığı her tür canlı cansız yaradılışa iyi gelir Zikir kötü değil asla. Ancak Şeytan’a kötü gelir. |
#5
|
|||
|
|||
Etkilenmez korkmayın
|
#6
|
|||
|
|||
Benim papağanım risale i nur u sesli okurken yanıma geliyor baya değişik haller sergiliyor
|
#7
|
|||
|
|||
Kötü manada aska etkilenmez kuran okurken huşu içinde dinliyorlar resmen
|
#8
|
|||
|
|||
Zaten kötü manada kast etmedim ki, hoşuna gidiyor, normalde göstermediği samimiyeti gösteriyor
|
#9
|
||||
|
||||
Su bile etkileniyorsa.... Ki hayvanlar tam teslim halindedir.
__________________
"Onlara, Allah neyi indirdiyse ona uyun dendi mi dediler ki: Hayır, biz atalarımız neye uyduysa ona uyarız. İyi ama atalarınızın aklı bir şeye ermiyorsa ve doğru yolu bulmadılarsa ne olacak?" Bakara ,170 |
#10
|
|||
|
|||
Alıntı:
Hz. Süleyman Peygamber ve Arılar Arının nasıl bal yaptığını görmeyi isteyen Hz. Süleyman camdan bir kutu yaptırmış. Arılar önce cam kutunun içini balmumu ile kaplayarak içini görünmez hale getirmişler, sonra da bal yapmışlar. Böylece Hz. Süleyman, bal yapma sırrının Hüdâ´nın yüksek takdiri olduğunu, bunu kimsenin bilemeyeceğini anlamış. (Halk arasında, arının bal yapması Allah´ın Lâtif esması olarak bilinmektedir. El-Lâtif: Lütfedici ve gizli sırları bilen). Hz. Süleyman Peygamber ve Karınca Kur´ân´ın Neml (Karınca) Suresi 27/18. Âyet´te; Hz. Süleyman´ın, ordusuna yol veren karıncalardan bahsedilmekte, Allah´ın bu mütevazı yaratıklarına karşı Hz. Süleyman Peygamber´in duyduğu sevgi ve şefkate atıfta bulunulmaktadır. Karınca kıssasından çıkarılacak manevî, ahlakî ders budur. halkımızın anlattığı efsaneye göre; Hz. Süleyman´ın bir karıncaya bir yıllık yiyeceğini sormuş. Karınca, "bir buğday danesi yerim" demiş. Cevabın doğru olup olmadığını kontrol etmek isteyen Süleyman Peygamber karıncayı bir şişeye koymuş. Yanına da bir buğday tanesi koyarak hava alacak şekilde şişeyi kapatmış. Bir yıl sonra bakmış ki karıca, buğday danesinin yarısını yemiş. Hepsini niçin yemediğin merak ederek sormuş. Karınca şöyle cevaplamış: "Daha önce benim rızkımı yüce Allah (c.c) verirdi. Ben de O´na güvenerek bir buğday tanesini tamam olarak yerdim. Çünkü O beni asla unutmaz ve ihmal etmezdi. Fakat bu işi insan üzerine alınca pek güvenemedim, bir yıllık yiyeceğimin yarısını yiyerek, diğer yarısını da ertesi yıla bıraktım". Anlatanın yorumu: Yüce Allah (c.c) cümlemizi kul kapısına baktırmasın. Şemseddin-i Sivasî ´nin Süleymâniyyesi Şemseddin-i Sivasî ( 1520-1597) Hazretlerinin, Süleymâniyye isimli 1684 beyitlik mesnevisinin 491-742. beyitleri arasında Süleyman Peygamberle karınca beyi arasında geçen menkıbeye yer verilmiştir. Ricamız üzere, Süleymâniyye üzerinde çalışmış olan hemşehrimiz Prof. Dr. Hüseyin Akkaya şu bilgileri göndermiştir: ?Mekke´den ayrılan Süleyman Peygamber, maiyyeti ile beraber karınca ülkesine uğrar. Karıncaların Tahiyye isimli bir beyleri vardır. Süleyman Peygamberin tahtı ile havadan geldiğini gören karınca beyi, diğer karıncalara Süleyman Peygamberin ve askerlerinin bilmeden onları çiğneyebileceğini, bu sebeple yuvalarına girmelerini söyler. Rüzgâr, bu sözü Süleyman Peygamberin kulağına getirir. O da tebessüm eder ve bu nimetten dolayı Allah´a şükreder. Süleyman Peygamber, karınca beyini davet edip bir peygamber olduğu için kimseye zulmetmesinin mümkün olmadığını, hâl böyle iken karıncaları niçin sakındırdığını sorar. Karınca beyi, askerlerin ziynetini görüp de kalpleri onlara meyletmesin, böylece Hakk´ın zikrinden uzaklaşmasınlar diye onları sakındırdığını ifade eder. Süleyman Peygamber karınca beyinden kendisine nasihat etmesini ister. Karınca beyi şöyle nasihatte bulunur: ?Ey Süleyman! Hak Teâlâ sana yelleri müsahhar kıldı. Tahtını nereye istersen götürür. Bu dünyanın yel olduğuna işarettir. Dünyanın peşinden koşanın elinde yel kalır.? Süleyman Peygamberin daha fazla nasihat istemesi üzerine, karınca beyi devamla ?Hak sana bir hatem verdi, onunla âlemi zabt edersin. Bu da dünyanın iki pare taşa değmeyeceğine işarettir? der. Süleyman Peygamber, karınca beyine ?Senin mi askerin çok, benim mi diye sorar. Karınca beyi, kendi askerinin daha fazla olduğunu söyler. Süleyman Peygamberin gözleriyle görmek istemesi üzerine, karınca beyi emreder, karıncalardan bir cinsi çıkar, dağlar ve taşlar karıncalarla dolar. Karınca beyi, daha bunun gibi yetmiş ayrı cins askeri olduğunu ilave eder. Bilahare, Süleyman Peygambere çekirge budu hediye eder. Bütün asker ondan yiyip doyduğu hâlde, yine de yarısından fazlası artar.? Hz. Süleyman Peygamber ve Leylek Babam Kâzım Arslan (1900-1991) bu efsaneyi, Sivas Gökmedrese´de 1915-1917 yıllarında talebeliği zamanında hocasından dinlediğini belirterek şöyle anlatmıştı: ?Süleyman Peygamber devrinde yaşlı, sakalı ağarmış bir köylünün harmanına bir leylek yavrusu girmiş. Anne leylek, oradan birkaç dane yiyen yavrusunu çağırmamış. Çünkü harmandaki sakallı, yaşlı köylünün, küçük leyleğe bir şey yapmayacağını, biraz buğdayı onun yemesine izin vereceğini düşünmüş. Fakat adam yavru leyleği harmandan kovmak için taş atarak ayağını kırmış. Olay, anne leylek tarafından Süleyman Peygamber´e intikal ettirilmiş. Hz. Süleyman da mahkemede iki tarafı dinleyerek kısas, yani adamın ayağının kırılması cezasını vermiş. Anne leylek buna itiraz ederek şöyle demiş: ?Ben bu yaşlı adamın ayağının kırılmasını değil, sakalının kesilmesini istiyorum. Çünkü başkaları da benim gibi şekline bakıp aldanmasınlar!? Hz. Süleyman Peygamber ve Karga Süleyman Peygamber zamanda, kadınlar birbirleriyle şakalaşırlarken biri şöyle demiş. "Erkekler, neden birkaç kadınla evleniyor da, kadınlar bir erkekle evli oluyor?" Onları dinleyen bir karga, gidip Süleyman Peygambere sorayım ve size bir haber (!) getireyim demiş. Süleyman Peygamberin huzuruna varan karga durumu anlatmış. Bunun üzerine Hz. Süleyman, şu emri vermiş: Etrafta bulunan kadınların evlerinden birer ekmek alarak gelmelerini istemiş. Her kadın ekmeği ile gelmiş. Hz. Süleyman büyük bir leğen getirttirip içini süt ile doldurtmuş ve kadınlara ekmeklerini parçalayarak süte atmasını söylemiş. Söylenen yapıldıktan sonra Hz. Süleyman bir kepçe ile ekmekleri karıştırmış ve kadınlara, herkesin kendi ekmeğini almasını söylemiş. Hiç biri ekmeğini bulamamış. Bu durumu görüp anlayan karga, kadınlara bu cevabı getirememiş! Hz. Süleyman Peygamber ve Ölümsüzlük Suyu Ölüm konusunda, Sivas´ta kaydedilen sözlü kültür örneklerinin hayatı her yönüyle nasıl kuşattığı, anlamlandırıp ve temellendirdiği dikkat çekicidir. Burada fânilik duygusu, ölüm gerçeği ve kaçınılmaz son gibi temaları işleyen iki efsanemize. de yer verelim: Hz. Süleyman Peygamber ve Akbaba Hz. Süleyman Peygamber, ölümsüzlük için âb-ı hayat getirmiş. Önce bir sorayım da öyle içeyim demiş. Kuşa, kurda haber salmış, hepsi gelmiş, yalnız akbaba (anlatan ağababa gibi söylemekteydi) kuşu üç günde gelmiş. Sultan Süleyman, niye geç geldin? diye sormuş. Akbaba kuşu; ?Altı yüz yaşındaydım kanatlarım yoruldu? demiş. Sultan Süleyman; ?Âb-ı hayat getirdim, içeyim mi?" diye sormuş. Akbaba şöyle demiş: ?Ben yirmi yaşında iken, herkes beni beğenirdi, beyaz kuş gelmiş, ne güzel" derlerdi. "Yüz yaşımda iken aynı yere gittiğimde, ağaca kondum, taşladılar, yaralandım, horladılar. Sen ne yapacaksın? Akran bulamazsın, konuşacak adam bulamazsın, duvar diplerinde kalırsın. Âb-ı hayatı içme, git, öl, kurtar!? demiş. Herkes Akranı ile Gitmeli Hz. Süleyman Peygambere, Allah tarafından, ?istersen sana ölüm vermeyeyim? haberi iletilmiş. Hz. Süleyman; "Bir danışayım, hayvanlara sorayım? demiş. Bütün hayvanlar, iyi olur demişler. Fakat kirpi itiraz etmiş ve şöyle demiş: ?Ölmez isen, ihtiyarlarsın, gücün kuvvetin azalır, herkese gülünç olursun, herkes akranı ile gitmeli?. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Kedi, köpek gibi evcil hayvanlar cin, ifrit vs varlıkları hissedip görebilir mi? | TamerAykut | Sorularınız | 9 | 08.11.24 23:24 |
Zikirlerden sonra kabus neden görülür? | Rad | Sorularınız | 68 | 23.12.22 11:58 |
Evcil hayvanlara koruma yapmak gerekir mi? | acemihavas | Sorularınız | 4 | 13.07.21 05:35 |
Allâh Azze ve Celle’nin tevhîdini içeren çok değerli kıldığı zikirlerden biridir | Och | Zikir | 0 | 01.10.20 13:24 |
Ah hayvanlar.. Neler çekiyor hayvanlar.. | kutlubey | Sizden Gelenler | 1 | 05.07.18 17:37 |