batida batlamyus ile baslayan yildizname doguda hint ve sabii lerde kendine yer bulmustur,ben konu hakkinda su efendinin,bu kisinin dedigine bakmam ben ayet yada hadis ne diyorsa ona bakarim,benim icin gecerli olan budur,hz. Peygamber buyuruyor ki....Kim, Allah'ın zikrettiğinin gayrisi için yıldızlar ilminden bir bab iktibas ederse, sihirden bir şube iktibas etmiş olur. Müneccim kâhindir; kâhin de sihirbazdır, sihirbaz da kâfirdir.”

Bir diğer rivayette ise hadis şöyle gelmiştir:

“Kim yıldızlarla ilgili bir ilim iktibas etmişse sihirden bir şube iktibas etmiş demektir. (Yıldız ilmi) arttıkça (sihir ilmi de) artar......baska soylenecek bir sey yok...

İSLÂMİ ASTROLOJİ NEDİR ?
Astroloji, gezegen ve yıldızların insanlar üzerindeki etkisini yorumlayan bir ilim dalıdır.Astroloji kader değildir. Olasılıklar dünyasıdır. Astroloji dönemleri inceler, fırsat alanlarını, kıymetli zamanları, doğum haritanızda sizi kısıtlayan, zorlayan alanları, kişilik, mizaci özelliklerinizi inceler. Sonuçta nasıl hareket edeceğiniz, neler yapacağınız sizin cüz'i iradeniz dahilindedir.
Bir de Külli İrade olan Rabbimizin mutlak iradesi ve kaderi takdiri vardır. Doğum ve ölüm gibi.
Rabbimiz biz kullarını esref-i mahlukat olarak yaratmış ve ruhundan ruh üflemiş, esmaları ile donatmıştır.
Kainatta zerreden şemse kadar her şey Rabbimizin sanat eserleridir. Yaratılan her şeyin nice hikmetleri vardır.
Andolsun, biz gökte burçlar yaptık ve onu, bakanlar için süsledik."(Hicr 16)
Siz hiç yağmur yağacağını tahmin ettiği için sevinç naraları atan, Bakın, ben nasıl da bildim, ben söylemiştim" diyen bir meteoroloji uzmanı gördünüz mü?
Çünkü ilim ve bilim sahibi kişiler bilir ki,
Olay olacağı için, öngörüde bulunulmuştur.
O kişi söylediği için o olay olmamıştır.
İşte bu ince çizgi bizleri şirkten muhafaza edecek en önemli olgudur.
Çünkü İslami Astroloji asla ve kat'a KEHÂNET peşinde koşmaz!
Kehanetten bahsedenin de İslam hakkında bilgisi yok demektir!
Gezegenler, güneş, ay ve yıldızlar Rabbimizin emri ile hareket ederler.
Satürn geriledi, Plüton atağa geçti, Mars yan yattı, Venüs çamura battı, işte o yüzden bu olaylar oluyor dersek Rabbimize şirk koşmuş oluruz.
Gezegenlerin bir şeyi oldurma veya engel olma enerjisi yoktur! Sebepler biraraya gelir, olduran mutlak kudret sahibi Rabbimizdir.
Gezegenler, tıpkı cep telefonumuzdaki navigasyon cihazı gibi yön ve işaretlerdir.
Rabbimiz pek çok ayetinde;
-Hiç akletmez misiniz?
-Hiç ıbret almaz mısınız?
- Gökyüzüne bakmazlar mı ? gibi ibarelerle bizi düşünmeye, tefekkür etmeye, araştırmaya, ilme ve bilime sevketmektedir.
Nasıl ki bulutlar karardığında yağmur yağacağını tahmin ediyorsak, gezegen hareketleri ile astroloji de olayları tahmin eder. Tahminler ise kehanet değil! Geçmişte yaşanan olayların takibi neticesinde elde edilmiş tecrübe bilgilerdir.

İlim ve bilim sahibi hiçbir astrolog, kehanetten bahsetmez! Astroloji kehanetlerden oluşmaz! Astronomi ve tarihi iyi inceler, gözlemler ve bunların olma olasılığı var, Çünkü geçmişte benzer olaylar yaşandı, yine yaşanabilir der.
Nasıl ki anne babamızın yaşanmış tecrübelerine dayanarak, şu kişiden uzak dur, sana zarar gelebilir der, ya da soğuk su içme, hasta olursun,der. Biz de aaa nerden bildi annem babam kahin mi acaba? Demeyiz. Çünkü tecrübe vardır. Yaşanmışlık vardır.
İslami Astroloji de tecrübe yoluyla tıpkı bir navigasyon cihazı gibi sizi gitmek istediğiniz istikamete en güvenilir yoldan gidebilmek, muhtemel tehlikelere karşı tedbirli olmaya sevketmek, yaşam yolundaki güzellikleri farketmek adına farkındalık uyandıran bir ilimdir.
Esmalar ve ayetler ışığında yolunuza ışık tutan bir fener gibidir.
Mutlak ve en doğru bilgi yalnızca Rabbimizdedir.
Bizler ancak Rabbimizin müsade ve ilham ettiği kadar bilgiye vâkıf olabiliriz.
Nasıl ki doktorumuz bizi muayene ve tahliller sonucuna göre bazı hastalıklara karşı uyarır ve önerilerde bulunursa, biz de astroloji alanında ancak uyarı ve tavsiyelerde bulunabiliriz. DUALAR, sadakalar, tedbirler kaderi değiştirebilir. Duâ ile ehemmiyet kazanan kullarız biz. Rabbimiz bizleri Sırat-ı Müstakimde daim eylesin inşAllah.
ALINTI... .

Astrolojinin dilimizdeki karşılığı ’yıldız falcılı- ğı’dır. (Türkçe Sözlük, tdk Yayım, İlgili Mad.) Astroloji, yeryüzünde meydana gelen bütün değişikliklerin, gök cisimlerinin özel konumları ve hareketleriyle sıkı bir ilgisi bulunduğu prensibi üzerine kurulmuştur. (C.A. Nallino, Astroloji Mad., İA, Milli Eğitim Basımevi, 1st. 1978, 1/682) Sözgelimi Astrologlara göre, ’doğduğunuz anda gezegenler arasındaki açılar çok önemlidir. Eğer bu açılar 60 ya da 120 derece veya bu derecelere yakın ise, herkesle iyi geçinen, yumuşak huylu bir kişiliğe sahip olacaksınız. Eğer bu açılar 90 veya 180 derece veya bunlara yakın ise, o zaman geçimsiz, sinirli biri olacaksınız.’ (Osman Demircan, Astroloji Nedir? Bilim ve Teknik Dergisi, 1991, Cilt 24 Sayı 285, s. 49) demektir. Terim olarak, "Yıldızların insanları ve olayları etkilediği inancına dayanan sözde ilim dalı" (Tevfik Fehd, llm-i Ahkâm-ı Nücûm Mad., DİA, XXII/124) şeklinde tanımlanmıştır. Astroloji, "Halk arasında yıldız falı, burç falı gibi inanışları konu edinen, güneş, ay ve yıldız gibi gök cisimlerinin oluşum ve özelliklerinin dünya üzerindeki olayların hayır ve şer niteliği kazanmasına ve insanın geleceğine etkilerini konu alan bir uğraştır." (İlmihal, ISAM (Türkiye Diyanet Vakfı İslâmî Araştırmalar Merkezi), Hazırlayan: Heyet, lst.2000, 11/149)
İslâm ışığında bakınca
Kur’an’da gök cisimleri ve yıldızlarla ilgili birçok atıflar bulunmaktadır. (Bak. Bakara, 255; Hıcr, 16; Furkan,
61; Bürûc, 1, 8; Tekvir, 2; Mürselât, 8; Enbiya, 33; Yasin, 40;
Mülk, 6-13; Tâhâ, 5; Zâriyat, 7) Kur’an-ı Kerim’de yıldızlara ilişkin atıflarda en dikkat çekici olan, yıldızlara asla metafizik anlamda bir güç izafe edilmemiş olmasıdır. Tam tersine açık bir şekilde vurgulanan şudur; Güneş, ay ve yıldızlar da dahil -yerde ve gökte ne varsa- her şey, Cenab-ı Hakk’ın mutlak gücünün kontrolündedir. O’nun evrene koyduğu doğal yasalar çerçevesinde hareket etmektedirler. Asla bunun dışına çıkmazlar. Kur’an’ın bu husustaki tavrı son derece açık ve nettir. Buna göre gök cisimlerinin insan üzerinde metafizik anlamda hiçbir etkisi söz konusu değildir. Ancak -şayet söz konusu olsa- Kur’an-ı Kerim, fizikî ve psikolojik mânâdaki bir etkiye karşı çıkmaz. Çünkü bu anlamdaki bir etki, Tevhit inancına ters değildir. Bu etki, bilimsel çerçevede değerlendirilebilecek bir etkidir. Tıpkı coğrafî iklim şartlarının insanları etkilemesi gibidir.
İslam, Allah’ın yarattığı varlıklardan olan yıldızların, insanlar üzerinde onların kaderlerini şekillendirici bir etkisinin olabileceği yolundaki inancın önünü daha baştan kesmekte ve astrolojik değerlendirmeler içinde kendini gösteren kimi yaklaşımlara geçit vermemektedir.
Diğer taraftan gaybı bilmek yalnızca Allah’a aittir. Bu doğrultuda yürüdüğümüz zaman günümüzde yapı lan pek çok astrolojik yorumun, gayba ait bilgiler verme iddiası taşıması nedeniyle, gaybden haber verme kapsamında değerlendirilebileceğini düşünüyoruz. Gayb bilgisi ise yalnızca Allah’a aittir. Allah’tan başka kimse gaybı bilemez. (Bak. Nemi, 65; Nahl, 77; Zuhruf, 85; Cin, 26,27,28; Hucurat, 18; En’am, 59; Nahl, 77)
Netice itibariyle Islâm dini, falcılık, kehanet, sihirbazlık, medyumluk ve benzeri faaliyetleri şiddetle yasaklamıştır. (Bak. Maide, 90; Felak, 1,4; Müslim, Selâm 125 (Hadis No; 2230); Ebu Dâvud, Vesâya, 10, (Hadis No:2874); Buhârî, Hacc, 54, Enbiya, 8, Megâzî, 48) YlIdlZ falcılığının da bu kapsamda yasaklanması doğaldır. Bu bakımdan astroloji de İslâm âlimlerinin reddettiği uğraşılardan olmuştur. Islâm dini bu işlerle uğraşanlara bir şeyler danışmayı, onların yönlendirmelerine göre hareket etmeyi, onların bu konularda söylediklerini onaylamayı asla tasvip etmez.

Hz. İdris (as)’ın gök ilmiyle uğraştığı söylenmektedir. Bu uğraş sahası, hem astroloji hem de astronomi ile ilgiliydi.


Onun gök cisimlerinin bazı hareketlerinden yerde olacak bazı hadislere işaretler çıkarması, herhangi başka bir insanın durumuna benzemez. Çünkü o bir peygamberdir. Bu gün, güneş ve Ay’ın med-cezir/denizlerdeki gel-git olaylarında önemli rolü olduğu kabul edilmektedir. Güneş ve Ay tutulmasının deprem gibi hadiselerle ilişkileri üzerinde bilimsel çalışmalar devam etmektedir.

Kur’an’da “yer-gök arasında bir iş koordinasyonundan” söz edilmektedir (Talak, 65/12).

Bu koordinasyon melekler arasında olduğu gibi, ilahî ilim, kudret ve hikmetinin yansıması olarak ontolojik vahiy kapsamında değerlendirmek de mümkündür.

Şunu unutmamak gerekir ki, peygamber olmayan insanların astrolojiden, yıldız-namelerden öğreneceği şeyler sınırlı ve çoğu kesin bilgiyi ifade etmeyen tahminlere dayanır. Bu sebeple, İslam dini, bazı şarlatanlar tarafından suistimal edilmesin diye, doğrusu az, yalanı çok* olan bu gibi bilgilerle uğraşmayı uygun görmez.

Sonuç olarak astroloji şirk değil haktır
Kur’an’da O Allah'dır ki, yedi (kat) gök yaratmış, arzdan da onların mislini (yine yedi kat)... Allah'ın emri ve kazası, bütün bunların arasında inib duruyor; bilesiniz ki, Allah her şeye kadirdir ve her şeyi ilmi ile kuşatmıştır.(Talak, 65/12).

Örneğin dolunay zamanında
Özellikle kalp ve şeker hastalarında tehlikeli sonuçlara yol açabilen dolunay, sinir sistemindeki hücrelerin işleyiş düzenini bozduğu için dengesizlikler meydana getiriyor. Bunda vücuttaki elektrik akımının iki misline çıkması da büyük rol oynuyor. Dolunayın kadınlara daha fazla tesir ettiği de bir gerçek. İlim adamları bu tesirleri şöyle sıralıyor:
1-*Kadınlar dolunay günlerinde çok hassas oluyor ve daha çabuk ağlıyorlar.
2-*Doğumlar, bu günlerde yüzde 20 oranında artıyor.
3-*Dolunay adet görme düzenini bozuyor ve kanamaları arttırıyor.
4-*Cinsiyet hormonundaki artış sebebiyle cinsi arzular fazlalaşıyor.
5-*Kadınlarda migren artıyor ve daha saldırgan hale geliyorlar.*Ve bunun yanında kadın erkek SUÇ ORANLARI, OLAYLAR, İNTİHARLARvb. artış oluyor
Ve dolunayın verdiği etkileşimi azaltmak için 13-14-15 günlerinde oruç tutmak sünnettir ve bu orucada eyyami biyz orucu denir.
Yıldızların ayın insan üzerinde çok ciddi manada etkikeşimi vardır ve özellikle dünyaya geldiği ilk an Ama bu etkileşimi Taha suresi 12.ayette belirdildiği gibi Allahın kudretine ve ilmine vermezsek burda şirk oluşur
Beni şu ilaç iyileştirdi
O olmazsa kurtulamazdım
Senin gibi kimseyi sevmiyorum vb böyle ifadeler Allahın sıfatlarını ve kudretini yaratılmışa verdiğimiz için şirk oluyorsa
Şu merkür retrosu hayatımı kararttı burdada Allahın ilmi ve kudretini sebep olarak değilde yıldızlardan kaynaklandığını inanırsak şirk oluyor ama sebepler aleminde yaşadığımız için bu ilim haktır.

Ve bu astroloji ilmiyle uğraşanların deprem ve gelecekle ilgili bilgilerin çok azı doğru çoğu yalandır. Çünkü hz. İdris as gibi bugünkü bu ilimle uğraşanların çok cüzi miktar hariç hiçbiri vakıf değil

Burçları 12 burç var ve insanlarda 12 kişilk oluşuyor demek çok cahilce söylemdir.
Doğduğu an ve günün enerjisiyle ölüncwye kadar etkileşim içinde olmak (burçalr)
Doğduğu yer
Annenin anne karnında ve 6 yaşına kadar bilinçaltına verdiği hal bu haller bilinçaltında değişmesi zor kalıcı huy olarak kalıyor
İsmin enerjisi (isimlwr insan kişiliklerinde çok büyük etkendir)
Atalardan gelen enerji (örneğin genetiğinde şu hastalık var denir)
Doğuşyan edindiğimiz Mizaç balgami demevi sovda safra gibi
Yediklerimiz gördüklerimiz duyduklarımızla kişiklerimizin şekillenmesi

Şimdi bunlara bakılıp iki yengeç burcu aynı değildir ama doğduğu günün enerjisi yengeç burcun özelliklerinin bazılarını veya çoğunluğunu taşır. Ama muhakkak belli oranda taşır...

çok detaylı bir açıklama olmuş teşekkür ederim.bazen böyle şeylere kanabiliyoruz gaflete uğrayıp,sebepleri ve anlamları çok güzel anlatılmış Allah razı olsun

Caiz değildir kehanet kabilindendir. Kur’an-ı Kerîm’e göre gaybı bilmek Allah’a ve O’nun bildirdiği peygamberlere mahsustur (Âl-i İmrân Süresi179.ayet; Cin Suresi 26. ayet)

Felek ilmi degisik bi ilim insanlarin dogum tarihi saati ile bi cok can alici bilgiye sahip olunur bakima benzer ama bakim degildir

Yıldızname diye bir şey var mıdır? Doğruluk payı nedir?

Yildizname İslamda yeri yok diye duydum. Gerçi herkes değişik bir şey diyor. Yada millet işine geldiği gibi konuşuyor