|
Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz. |
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
||||
|
||||
18 bin alemden bahsediliyor
peki cinler dışında başka bildiğimiz alemler varmı arkadaşlar?
__________________
Aslında sıkılmıştı yaprak ağaçtan, Bahaneydi sonbahar. Sen, benden sıkılmıştın, Mesafeler bahaneydi... |
#2
|
||||
|
||||
peygamberimiz mirac olayını yasadıgında . baska ırklarla konustugu bilinmektedir . cebrail as ona tercumanlık yaptıgı baska bir rivayete göre tercumanlık olayı olmadan onlarla konustugu bilinmektedir .
bu ırklar sanırsam dinlerine daha cok sahip cıkıyorlardı tam terside olabilir .
__________________
Bilmek başka, bulmak başka, olmak daha başka. |
#3
|
||||
|
||||
Alıntı:
Ağaçlar,kuşlar,denizlerin içindeki canlılar,eşyalar vs vs ve bu dünya dışındaki alemler vardır bide..İlginç bi örnek vereyim evinin içindeki masa varya hani tahta parçası onun bile bi müvekkeli vardır o eşyanın frekansında titreşen.. Peki güneşi örnek alalım,bize sıcak gelir belki dünya bi kaç metre yakın olsa duramazdık bile burda ama güneşinde bi frekansı vardır ve onun içinde de o frekansta titreşen bi alem - ruhaniler vardır..Belki diğer gezegenler içinde geçerlidir bu..Aslında o gezegenlerin hiçbirisi bizim milyar dolarlık araştırmalarla gidip orda yaşam aramamız için değildir belki orda da başka alemler için hayat vardır belki yaşantıları bizden biraz değişikliktir.. Önemli olan 18.000 alemi düşünüp içinden çıkamadığımız bi hale gelmek değilde,tefekküre sebep olmasıdır.. Biz ne biliyoruz ? İnsanlar alemi,Cinler alemi ? e daha 2 tane saydık ? Semada olduğu gibi arzda da katlar vardır belki,konu çok derindir fakat bunların belirtilmesi sebebi tefekkür etmemizdir..Kainatın sahibi bize kendini tanıttırmak için bi iğneli arının elinden bize bal yediriyor-bi ipekten bize kıyafetler dokutturuyor..Bizler gibi acizlere kendini tanıttırmak için aslında çok büyük bi masraf bu,3 çeşit balık olsada doyacaktık Elhamdulillah! diyecektik 300 bin çeşit var sayamıyoruz bile.. 2 Alem bilseydik yine durum aynı yaşadığımıza şükürler olsun diyecektik,şuan hayal bile edemiyoruz.. Önemli olan bence bu alemin yasalarıyla(şeriatıyla) yaşayıp ; sınırları aşmadan,yasakları çiğnemeden yaşamalı..ama bu 2 alemede takılı kalmamalı .
__________________
ve lakin cürmümüz vağfur,hatamız cümlece meşhur. To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts. |
#4
|
||||
|
||||
Alıntı:
__________________
Aslında sıkılmıştı yaprak ağaçtan, Bahaneydi sonbahar. Sen, benden sıkılmıştın, Mesafeler bahaneydi... |
#5
|
|||
|
|||
Her insan bir tek bedeniyle dünyada binlerce ruhuyla alemlerde mi Yaşar 18 bin alemde yaşayıp haberi olmayan bir sure okudun 18 bin alemine etki etti misal 1353 alemde elbisen 2567 alemde yüzün 8756 alemde Nur'un değişti böylemi hepsini yaşıyon hiç birini bilmiyon öyle mi sana çalışan senden olan binlerce ruh var hepsinin ayrı işi var adam diyelim ziyaretlere gidiyor haberi yok evliyalar ile konuşuyor haberi yok daha neler yaşıyor anlatsan inanmaz tüm alemde yaşadığı bilmese görmese bile beden boyutundaki dünyadaki insana yansıyor ..... Gider şimdi daha çok yazsam ne farkeder ilminize göre bunlar dogru mu yalan mı biliyorsanız anlatın senin önem vermediğin insan alemlerde kral neleri var neleri dünyada hiçbirşeyi olmayan aklı kullanmak içinde akla ihtiyaç var ama herşeyin bir bedeli var savaşını vermedigini kazanaman sistemde beleş yok aklın bile akla ihtiyacı var hakedenin aklına getiren yaradan aklına gelmezse seçenekleri yapaman yaşayaman aklı anlamak içinde akla ihtiyaç var her şeyin bir ölçüsü var herkes aklı kadar anlar ama binlerce anlayış şekli var doğru yalan içyüzünü bilmeden anlar ama neye yarar neyse uzun en akıllı insanı sorarsan aklını Allah rızası için kullanan Hz Muhammed sav milyarlarca insanında aklı var insan aklıyla düşünüp yapar hem kendi hem kainat degişir her an
|
#6
|
|||
|
|||
Alemlerin sonsuz, Resulullahın görevli olduğu alem 18 bin diye biliyorum. İsimlerine gelirsek şöyle bir yazı buldum nete değerlendirmesi ve yorumu senin tabi. ----------------------------------------------------------
18 bin alemden bazıları.Bizimde bu alemlere seyahatlarımız.Cuma günün hediyesi.mubarek olsun*Ceblika ve Ceblisa alemleri* RESULULLAHIN (sav),HAZRETİ ALİ İLE SOHBETİ- Muhammed (SAV) dedi ki---"Cablısa ve Cablıka-- iki şehristandır ,Biri meşrik te ve biri mağrip tedir ,Meşrik te olan şehre -Cablıka -derler Yeşil Zümrütten inşa edilmiştir ve ikisi de Kaf dağına ulaşmıştır(Kaf dağı diye tabir edilen evren yada galaksimiz olabilir,Kaf dağı hakkında da ilginç açıklamalar var kitapta) Her şehrin eni ve uzunluğu 2000 fersenktir ,(Bir fersenk 6232,2 metreye eşittir)" Bu cevabı Resulüllah söyleyince ,yahudi bilginleri, önlerine Tevrat koyup karşılaştırma yapıyorlardı ki ,onların sözüne uygun mu söylüyor yoksa muhalif mi görüyorlar Ali bin Ebu Talip (RA) mecliste hazır idi Dedi ki: ----"Ya Resulallah, bu dediğiniz şehirler bizim bulunduğumuz cihan içindemidir?" Hz Resul dedi ki; --"O şehirler karanlık içindedir, Kaf dağına ulaşıktır" Hz,Ali dedi ki:---"Her şehirde ne kadar halk vardır" ? Resullah ; --"Her şehrin kalesinin bin derbendi vardır Her derbendini gecede biner kişi bekler Ve o bin kişiye bir yıl içinde yıl tamam oluncaya kadar bir daha sıra gelmez" dedi Hz Ali dedi: ---"Ya Resulallah,Bu kaleyi ne için beklerler?" Hz Resul buyurdu:-- "Onun için beklerler ki o tarafta çok halk vardır, onlarla bu Cablısa ve Cablıka halkı arasında düşmanlık vardır, gece gündüz birbirleriyle cenkleri eksik değildir Nöbet tuttuklarının sebebi budur" Sonra; HzAli(RA) --"Ya Resullah dedi Bu Cablısa ve Cablıka halkı Adem oğullarındanmıdır?" Resullah buyurdu :--- "Onlar dünyada adam olduğunu bilmezler" HzAli --"Şeytan onlara yol bulmaz mı" dedi . Resul aleyhisselam buyurdu : --"Onlar Şeytanı da bilmezler" , HzAli: --"Ya Resulallah, Bu Ay,Güneş ve yıldızlar onların üzerine doğmaz mı?" Resulüllah:---" Onlar hak Teala'nin Ay, Güneş ve yıldızları yarattığını da bilmezler" Ali (RA) ---"Bu cihanı nasıl görürler?" dedi Resul (SAV) buyurdu: ----"Onların aydınlığı kaf dağının şulesindendir, Onların taşları ve duvarları nur gibi şule verir" HzAli--- "Ya Resulallah, onlar Ne yer, ne içerler?" Resulüllah buyurdu: --"Hiç bir nesne yiyip içmezler" Ali (RA) dedi:--"Ne giyerler?" Resülallah buyurdu: --"Onların bedeni don istemez" . Ali (RA) dedi---"Meleklermidir?" Peygamber (SAV) ---"Melek değillerdir,Ama taatları(boyun eğme, emre uyma itaat) melek gibidir" . Ali (RA) --"Onlardan zürriyet(evlat,çocuklar) gelir mi?". dedi Resulüllah-- "Onların cümlesi erkektir, aralarında dişi yoktur" , Ali (RA) --"Onların dini ne dindir Onlar cennetlikmidir yoksa cehennemlikmidir?" , Hz Resul buyurdu:-- "Onlar cennet ehlidir, İslam dini üzeredirler Mi'rac gecesi Cebrail aleyhisselam beni o tarafa iletti, Ben onlara İslam'ı arz ettim. Müslüman oldular .Allah Telala ve bana iman ettiler. Ben de onlardan birisine İslam'in şartlarını öğrettim, o kişiyi onların üzerine halife diktim ,Ondan sonra, Cebrail beni ,FARİS ve Fid'i tarafına ve Yecüc Mecüc iklimine ve Münsel ve Bakil ve Naris kavmine iletti .Onlara İslamı arzettim, kabul etmediler.Cümlesi kafirlerdir" Ondan sonra ; HzAli "Bizim halkımızdan onlara hiç kimse varabilir mi?" dedi. Resullah buyurdu: ---"Yok onlara varmaya hiç kismsenin takati yetişmez, Zira dört ay karanlıkta gidilir . Amma Ad kavminden üç kişi ,Hz Hud peygambere iman getirmişlerdi. Onlar Ad'dan kaçtılar ve o şehristana yerleştiler " dedi O yahudi alimleri bu sözleri işitince "Gerçek diyosun, biz de Tevrat'ta böyle bulduk O Ad'den kaçan 3 kişi o Cablıka ve Cablısa yerine gittiler Fid halkından korktuklarından çıkıp gidemediler Zira onlardan o kavimin kuvveti ziyade idi Sonunda o şehirde fevt olup kaldılar" dediler..(alıntıdır) Standart iki âyette açıkça bildirilmiştir, uzayda hayat vardır . 1- Kur’ân’ın 16’ncı sûresi olan Nahl sûresinin 49’uncu âyeti : “ve Allâh’a secde eder ne (var) göklerde ve ne (var) yer(yüzün)de dâbbeden (kımıldayandan, canlıdan) ve melekler ve onlar büyüklenmezler .” 2- Kur’ân’ın 42’nci sûresi olan şûrâ sûresinin 29’uncu âyeti “ve O’nun (Allâh’ın) âyetlerinden (belirtilerinden) , yaratılış (tarz)ı gökler ve yer(yüzünü)n ve ne yaydı o ikisinde dâbbeden (kımıldayandan, canlıdan) ve o (onların)toplanmalarına dilediğinde kadîr (çok iyi ölçüler koyan) ..... “Kainatı sizin için yarattık araştırınız”ayetinde söylediği gibi, biz de ;bu emre dileğe, tavsiyeye uyduk.araştırmak için , seyahat lara koyulduk.şükürler olsun* Sevgili dostlar Seyri i suluk--astral seyahatlarımız da .bir çok alemler tanıdık, gördük, konuştuk ve bazılarını da yazdırdık yazdık... Gittiğim gezegenlerdeki yaşayanlara ;İNSANLIĞI tanıyıp tanımadıklarını sorardım önce...ekseriyası biliyordu... bu seferde dünyaya gelen görevli RESUL ve NEBİLERİ (musa .isa.davut,ibrahim vs.)sorduğumda bazı gezegenlerdekiler de bilenler olsa da, daha ileri kalaksi deki tüm varlıklar bilmiyorlardı.. BU sefer Onlara RESULULLAHI sorduğum da “evet deyip SELAVAT getiriyorlardı...şaşırırdım.. --nasıl olur dediğim de “RESULU MUHAMMET DE, BİZİMDE RESULUMUZ dur” derlerdi...donar kalırdım..bu bir çok alemde de ,aynı oldu. bazı çok geri hayvanımsı alemler, bilmezlerdi... İşte o zaman tam anlamış, inanmış, tam da, İMAN etmiştim..daha sonra Resulullaha ziyaret ederek emin oldum.... bu 18 bin alemin RESULU NEBİSİ VE SULTANI olduğunu Şek ve şüp hesiz kabul ettim. daha sonrada o alemleri beraberce gezdik. ALLAHIN(c.c) İZNİYLE..tabii ki negatif olan alemler ve akıl ve zeka yapısı düşük alemlerin, haberi olmazdı ki kabul etsinler işte ilk başta yazdığım HAZ ALİ ile sohbette de bazı negatif alemler bu ilahi bilgileri ve görevlileri bilmedikleri için, 18 bin alemin dışında ki alemlerden başkada , sayısız alemler var...bazıları kişiler sadece kainatta 18 bin alem var , başka da alem yok sanıyorlar* Bilgilerinize sunarım... ALLAHIN(c.c) RAHMETİ ŞEFAHATİ ,RESULULLAHINda SEVGİSİ üzerinize olsun... Sağlıklı, şuurlu ,bilinçli ,yaşamlar dilerim*-------Ş.Ü.Muzaffer kınalı---------------- -------------------------------------------------------------------------------- |
#7
|
||||
|
||||
Alıntı:
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v) |
#8
|
|||
|
|||
"Mektubunda diyorsun.رَبُّ الْعَالَم۪ينَ ta‘bîr ve tefsîrinde, on sekiz bin âlem demişler. O adedin hikmetini soruyorsun. Kardeşim, ben şimdi o adedin hikmetini bilmiyorum. Fakat bu kadar derim ki, Kur’ân-ı Hakîm’in cümleleri birer ma‘nâya münhasır değil. Belki nev‘-i beşerin umum tabakātına hitâb olduğu için, her tabakaya karşı birer ma‘nâyı tazammun eden bir küllî hükmündedir. Beyân olunan ma‘nâlar, o küllî kaidenin cüz’iyâtları hükmündedirler. Her bir müfessir, her bir ârif, o küllîden bir cüz’ü zikrediyor. Ya keşfine, ya deliline veyahud meşrebine istinâd edip bir ma‘nâyı tercîh ediyor. İşte bunda dahi bir tâife, o adede muvâfık bir ma‘nâ keşfetmiş. Meselâ, ehl-i velâyetin ehemmiyetle virdlerinde zikir ve tekrar ettikleri مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَا يَبْغِيَانِ cümlesinde, dâire-i vücûb ile dâire-i imkândaki bahr-i rubûbiyet ve bahr-i ubûdiyetten tut, tâ dünya ve âhiret bahirlerine, tâ âlem-i gayb ve âlem-i şehâdetbahirlerine, tâ şark ve garb, şimâl ve cenûbdaki bahr-i muhîtlerine, tâ Bahr-i Rûm ve Fars bahrine, tâ Akdeniz ve Karadeniz ve Boğazına -ki mercan denilen balık ondan çıkıyor- tâ Akdeniz ve Bahr-i Ahmer’e ve Süveyş Kanalı’na, tâ tatlı ve tuzlu sular denizlerine, tâ toprak tabakası altındaki tatlı ve müteferrik su denizleriyle üstündeki tuzlu ve muttasıl denizlerine, tâ Nil ve Dicle ve Fırat gibi büyük ırmaklar denilen küçük tatlı denizler ile onların karıştığı tuzlu büyük denizlerine kadar ma‘nâsındaki cüz’iyâtları var. Bunlar umumen murad ve maksûd olabilir. Ve onun hakîkî ve mecâzî ma‘nâlarıdır. İşte onun gibi اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ dahi, pek çok hakāiki câmi‘dir. Ehl-i keşif ve hakîkat keşiflerine göre ayrı ayrı beyân ederler.
Ben de böyle fehmederim ki: Semâvâtta binler âlem var. Yıl*dızların bir kısmı, her biri birer âlem olabilir. Yerde de her bir cins mahlûkāt, birer âlemdir. Hatta her bir insan dahi küçük bir âlemdir . رَبُّ الْعَالَم۪ينَ ta‘bîri ise, doğrudan doğruya her âlem, Cenâb-ı Hakk’ın rubûbiyetiyle idare ve terbiye ve tedbîr edilir, demektir. (26. Mektub |
#9
|
|||
|
|||
Kuran’da 18 bin alem var denmiş. Yunus Emre Hz. Diyor ki:
18 bin alemi gördüm bir dağ içinde. Kendi vücudunu görmüş. Dağ, vücut. Başka bir aşık da ( Hacı Bayram Veli): 18 bin alemi gördüm iki direk-bacakları-üstünde demiş. Şimdi burda bir ince nokta var. Onsekiz bin alemi karıştırmayalım, bu kürrei arz teferruatı ile, Allah bu mahlukatını bizim için mi yaratmış, bizi onlar için mi yaratmış? ‘’ Ben her şeyi sizin için yarattım, sizi de kendim için yarattım’’ diyor. İş, o ikinciye gelebilmekte, inşallah. ‘’ 18 bin alemi sizin için yarattım, sizi de kendim için yarattım.’’ Anlayana. Ben önünüze koydum, yerseniz yeyin, yemezseniz yemeyin. Karanlığı aklına getirme, ışık var, ‘’ Işık, aydınlık benim, ‘’ de. Yılgınlığı, kötümserliği aklına getirme. Yaşamayı sevin, yaşamayı sevin. Allah insana: ‘’ Ben sendeyim, ‘’ diyor. Bir Allah diyen-hiçbir şey bilmiyor-bir ‘’ Kul huvalllah’’ diyen, Allah ona misafir. İman eden ve etmeyen, etmeyen de ‘’Allah’’ derse, Allah ona misafirdir. Allah her yerde, nereye gidersen git, seninle beraber. Ama ya sen? Sen gittiğin her yerde Allah ile beraber misin? ‘’ Allah diyen mahrum kalmaz.’’ Ama bin defa desen, mükafatı var. Allah sana kafidir. Allah seni seviyor, sen de Allah’ı sev. Allah’ı sevmeye çalış. Kuddusi Baba bundan 200 sene önce, Niğde’de yaşamış.Kadiri tarikatinden. Cenabı Hak’ka münacat ediyor: Senin bir ismi şerifin Gaffar iken, Ayıp örtücü, Settar iken-bütün kainat!- Ben kime gidem sen var iken? Derdimi kime anlatam? Sen biliyordun yani. Şimdi Kuddusi, kürrei arzın toprağı, suyu, hayvanatı, nebavatı, topluyor, ondan sonra kendine dönüyor. Kendi hakikatine dönüyor. Bedeni vaziyet: Gözde ufacık bir mercimek, dağlar, ovalar olmasa, bin kilometreyi görür. Ufacık bir mercimek! İşte aklı selim, kalbi selim, bir dağ iki ayağının üzerine yürüyor. Ya, bir dağdır bu insan vücudu. İnsanın sesi çok büyük. İnsan 1-2 metre, sesi birkaç kilometreye kadar erişir. Gözü küçücük, düz olursa ufka, 300-400 kilometreye kadar görür. Kulak öyle işitir. İnsan küçük ama, çok büyük. Bunlar ne işlerdir? En kıymetli, en kuvvetli insan, en aciz gene insan. Bu ne hikmettir? Herşeye hakim insan, en aciz gene insan. Ademoğlu gariban. Hiçbir şeye benzemez bu Ademoğlu. Maddiyat olsa, maneviyat olmasa, zati berbat. Onun için garibandır Ademoğlu. Bunun böyle hesabını yaparken, diyor ki: ‘’ Allah’ım, sana hamdü sena olsun,’’ diyor. Şükür olsun yani. Güneşe hamdü sena, yıldıza hamdü sena, bir çiçeğe hamdü sena, insana faydalı ne varsa. Hamdü sena, hamdü sena, öteki dualar. Yatsıdan sonra sabaha kadar dua ediyor. Dalmış içeriye, tefekküre dalmış. Yani ‘’ Bunları bahşettiğine sana hamdü sena olsun. Bunlar benim için. Ben kimin içinim?’’ Dalmış tasavvufa yani. Bir de bakmış, sabah ezanı okunuyor. ‘’Allah’ım,’’ demiş, ‘’ Kuddusi kulunun bin sene ömrü olsa, gene hamdini eda edemez.’’ Biz de böyle şükretmeliyiz. Yediğimiz, içtiğimiz,yakacağımız. Bu inanç ile yaşamak. Bu inanç ile, ‘’ Allah’ım, ‘’ sonunda, tefekkürünen beraber. ‘’ Bunları hep benim yaşamam için mi halkettin? Evet. Evet, bu teferruatı ilahiyi benim için halketmişsin. Evet, teşekkür ederim, hamdü sena olsun sana. Ben aciz kulunu kimin için halketmişsin?’’ Yaa! Merhamet ile, lutfile ihsan etmiş. Kimsin, necisin? Bütün kainat senin için dönüyor. Sen nesin? Kuddusi Baba’nın söylediği gibi, bin sene ömrümüz olsa ve bin sene başımızı secdeden kaldırmasak da, bedenin şükrünü hamdü sena edemeyiz. Sırf bedeni, bedeni. Akıllı olalım inşallah. 20,30,50 yıl okusanız, arasanız, bulacağınız bu. Özü bu. |
|
|