Merhabalar.. Bir süredir bu forumu takip ediyorum. Havas ilmi ile ilgili kafama takılan, cevaplarını ogrenmek istedigim bir cok soru var. Burda cevapları bulabilecegimi, yardimci olabileceginizi umuyorum. Öncelikle, yüzeysel olarak bilgi sahibi olduğumu belirtmek isterim, gerek tecrübelerimle gerek arastirmalarim sonucu ile. Ancak bu ilmin sahibi yada vakif olan biri degil sadece kendi halinde musallat yasamis -halen yasayan- bir kimse kadar bilgim var. Bir hatam olursa affola. Gorustugum hocalardan yola cikarak sorumu yoneltmek istiyorum, bilgi sahibi bu konuda aydinlatirsa cok sevinirim. Hocalarin yaptigi, bakim diye nitelendirdigimiz, hadimleri araciligi ile kiside buyu olup olmadigi, yasamis oldugu bazi olaylar vs ogrenme sekli, iki turlu mu yapiliyor? Bildigim, hoca hadimi araciligi ile kisinin karininden bilgi aldigi. Ancak tarama denilen, hadimleri kisinin vucuduna girmesini saglayip komut vererek kisiyi gerçekten yonlendiren ve kiside buyu veya musallat durumunun soz konusu olup olmadigini söyleyebilen bir bakim turu var midir? Karinden bilgi alamadigi icin mi tabiri caizse "yerinde tespit" yapiyor? Yoksa bu bir, govde gösterisi midir?

Karinden bilgi alindigi kismi ilk defa duydum doğruluğu konusunda şüphelerim var açıkcası,Karin kişi ölene kadar Allahin izni ile bedende kalir ne cin ne hadim bunu konuşturabilir karin dedigimiz şey bana kalirsa lumme i şeytandaki kardestir Hic bir ilim adami hic bir rukyeci bu cini vucuttan disari alamaz zulum edemez sorular soramaz.Musallat oldugunda bile cin ifrit ayaktan baslar her yere gidebilir hacamat noktalarina yuva yapabilir gunaha veya buyuye göre karinin yeri bellidir genelde şu ahir zamanda lumme i şeytan Her insanin karini kişiyle ayni yastadir..İşlemenize vesile oldugu hic bir gunaha ortak olmaz kisi öldukten sonra azrail as geldigi anda bedenden cikar Allahin izni ile şekil degistirip hayatina devam eder diye biliyorum..Dogrusunu Allah bilir..Hatta musallat durumlarinda ifritler gunah ve isyandan öyle beslenirler ve vucutta guclu olurlar ki karin dediginiz kucuk bi vesvese kalir yaninda..

Allahin izni ile imtihan dunyasinin bir parcasi olan bu gorevli ile konusmanin veya canini yakarak veya vaadlerde bulunarak konusturmanin dogruluk payi olmadigina inaniyorum..Hadi konustu diyelim sadece kalpte duruyor asagisi yukarisi yok bagirsaga inemez beyne cikamaz vucudun durumunu bilecegini sanmiyorum acikcasi..

En sagliklisi vucuda girilip tarama yapilmasidir bana göre..Karin kafir kötülüğu emrediyor ayetel kursi huddami seyyid kendiyaz hzlerinin ta kendisi kisiye gitti tarama yapiyor diyelim.Kendisinin heybetli ve savasci yapisi vardir normalde cinler karsisina cikamaz simdi 35 40 yasindaki karini mi konusturamicak ? Veya tek hamlede canini alamiyacak ? Karin bu islerden bagimsizdir Allah nefsimizi islah etmedigi surece gorevini biz ölene kadar vesvese vererek devam ettirir..Bazi kisilerde iyiligi emreder hayatimda 1 kiside gordum bu zamana kadar..

Mesela bazi harfler vardir ki kisiye okundugunda etrafi her harfin ruhanisi ile cevrilir cember olusur saniyeler icinde okuma bitene kadar musallat olan bedenden cikti musluman oldu oldu olmadi vay haline..ama karine hicbirsey olmaz Nasil sağ ve sol omuzdaki melaikeyi hangi nefiz mertebesinde hangi velayette hangi alemde olsa göremiyoruz karinde bana kalirsa böyle bi varlik..

Bende bu eşek sıpasını 3 ay oruc tuttugumda tanimaya basladim ne pislik ne adi birsey bi bilseniz..imkan olsa söküp alsam..Gerçi hakkini ödiyemem aklima neler getiriyor yapmiyorum her işlemedigim gunaha sag tarafa sevap olarak yaziliyor sayesinde guzel bi iliskimiz var

Bu arada ben sadece dogru oldugunu dusundugum dusuncelerimi yazdim,konuya hakim bi hocamiz varsa bende dinlemek isterim bu meseleyi

Cevabiniz cok tesekkur ederim. Belirtmek isterim, hocanin hadimleri kisi hakkinda suali karine soruyor, o sekilde ogreniyor. Yani karinin bedende dile gelip konusmasindan bahsetmiyorum. Malum karinlerimiz anne soyumuzdan geliyor, anne isimlerimizle bizlerin cinni boyutta testipi karinler ve hadimler aracılıgıyla olmuyor mu? Aksi takdirde uzaktan yapilan tutmaz Allahu allam, kisinin gecmisinden bilgi nasil verilsin ki baska turlu?

Karin daha çok birinin niyetini bilmek üzere hareket eder, peki bilebilir mi elbette ki, evet, zira bu gaybdan sayılmaz. Allah’ın kalplerde gizleneni bildiğini haber vermiş olması, onun iki meleğin ve şeytanın da bunu bilmesini sağladığı gerçeğiyle zıtlık oluşturmaz. O kendisinin kalplerde olanı bildiğini açıklamıştır. Zira bir kısım insanlar gizli konuştuklarında veya bir olayı gizlediklerinde Allah’ın bunu bileceğine inanmıyorlardı. Bunun ispatı Kuran’ın pek çok yerinde mevcuttur.

Şeriatla ilgili konular niyet, kasıt ve itikat gibi kalp amelleri etrafında şekillenir. Kafir, münafık ve Müslüman ile doğru ve yalancı arasındaki ayırım bu kalp amellerine dayanır.

Bu niyetlerin ve inançların ifsadı kalbe şüphelerin girmesiyle ve amellerde ihlasın ortadan kalkmasıyla olur. Böylece şirkler, bidatlar ortaya çıkar ve şeriatın amacından uzaklaşılır. İnsanın amelleri konusundaki muhasebesi bu noktada başlar. Bildiğimiz o iki melek, iyiliğe yalnızca niyet etmekle birlikte hemen bir hasene yazarlar. Kötülüğe niyet edip işlememe sonucunda da yine bir hasene yazarlar. Dolayısıyla kalbin niyetini tek bilen şeytan değildir.

İyi amelin aslı kalbe dayandığı gibi kötü amelin aslı da kalbe dayanır. Yahut amel iyidir niyet de iyidir ama niyete riya, kendini beğenme, hile, haset gibi bir takım şeyler karışarak onu bozarlar. Şeytanın telkini ile ya niyet baştan tamamıyla bozuk olur ya da ona bir şeyler karışması yoluyla bozuk hale gelir. İnsan bir şeye niyet eder etmez şeytan hemen onu bozmak için devreye girer.

İnsanın, şeytanın kendisinin baş düşmanı olduğunu bilerek kalbi muhasebeyi her şeyden öne alması gerekir. Mü’minin, şeytanın kalbi üzerindeki etkisini tüm gücünü kullanarak bertaraf etmesi gerekir.

Mü’minin, organlarından önce kalbi amel eder. Münafık ise böyle değildir. O kalbine hiç önem vermeksizin organlarına yönelir.

Hakikatte şeytanın insanoğlunun kalbi üzerinde bir gücü ve hakimiyeti yoktur. Ama kalbe karışan farklı duygular güçlü olunca şeytan bu hakimiyeti elde eder. Bunun sebeplerinden en önemlileri Allah’tan uzak olmak, şeytanın kalbe attığı şüpheleri onaylamak, arzulara düşkünlük, riyaya geçit vermek ve kendini beğenmektir.

Bir tedavicinin bu gibi noktalara çok dikkat etmesi ve her zaman tetikte olması gerekir.

Cin hadim huddam yapilan hepsi beynine girip gecmisine bakarlar bilgi burdan gelir,çünkü bilinc altindakiler mutlu mutsuz olmani bile söylerler karini konusturabileceklerini sanmiyorum..Bir insan isminin ebced degeri üzerine bazi rakamlar ekleyerek ulvi ve sufli varligi bulabilir ebced degeri kadar ismi zikredip iletisime gecebilir anne soyuna falan ihtiyac yoktur

Dünya hayatındaki imtihanın hikmeti olarak her insanın Cinlerden en az bir karini vardır. Bu Karin, kişinin yaşayışına göre o kişiden etkilendiği gibi, o kişiyide etkiler. Kişinin Karini müslümansa sağ omzunda bulunur.

Kişi müslümansa ve karini de müslümansa; o kişiye her konuda yardımı dokunur ve ibadetlerinde yardım eder. Tembelliğe ve gaflete düşmesine engel olur. Karin, başka dinden veya hiç bir şeye inanmıyorsa o kişinin sol omzunda bulunur. O, insana kötülüğü iyi gösterir ve fitneleriyle azmasına, sapmasına neden olur.

Karinler, diğer cinler gibi cinsel istek sahibi değildirler. Allah, Karinleri diğer cinlerden farklı yaratmıştır. İnsanlarda olduğu gibi, cinlerinde aynı bu şekilde Karinleri vardır. Nasıl, insan Karinlerini özel bazı durumlar dışında göremiyorsa, cinlerde kendi Karinleri olan, o cinleri göremezler.

Karinler, insanlardan daha uzun yaşarlar. Beraberinde olmakla yükümlü olduğu insan ölünce, Karin o insandan ayrılır ve Allah tarafından şekillenme gücü kazanarak hayatına devam eder.

Karin kelimesi yakın arkadaş, kişiyle sürekli beraber olan kimsedir. Aşağıdaki ayetlerde bu mana söz konusudur:

“Derken biri der ki: 'Sahi, benim de yakın bir arkadaşım vardı. Yanıma gelir, iğneli iğneli “Sen de mi?" derdi, bu masala inananlar arasında yer alıyorsun? Yani biz ölüp çürümüş kemik, toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilip hesap vereceğiz, buna da inanılır mı?' ” (Saffat, 37/51-53)

Kur’an’da “Karin” kelimesi, melekler için olduğu gibi, şeytanlar için de kullanılmıştır. Aşağıdaki ayetlerde bu iki kullanımı da görmekteyiz.

“Mallarını halka gösteriş için harcayıp Allah’a ve âhiret gününe iman etmeyen kimseleri de Allah elbette sevmez. Şeytan kimin arkadaşı olursa, artık o arkadaşların en kötüsüne düşmüş demektir.”(Nisa, 4/38).

“Kim Rahman’ın hikmetlerle dolu ders olarak gönderdiği Kur’ân’ı göz ardı ederse, Biz de ona bir şeytan sardırırız; artık o, ona arkadaş olur.”(Zuhruf, 43/36)

“O gün herkes beraberinde bir muhafız, bir de şahit olduğu halde Yüce Divana gelir. Allah ona buyurur: “Sen bundan gaflet içindeydin. İşte gözünün önünden perdeyi kaldırdık, şimdi artık gözün pek keskindir!”

"Yanındaki arkadaşı(melek) “İşte!” der, “onun defteri! Her ne yapmışsa, burada yazılı!” Allah muhafızla şahide veya cehennem görevlisi iki meleğe: “Atın! buyuracak, atın cehenneme, her nankör, inatçı kâfiri: hayra mani olan, haddi aşıp azan, şüpheye dalanı! Allah’ın yanı sıra başka bir tanrı benimseyeni! Atın onu o çetin azaba!” Yanındaki arkadaş (şeytan): “Ya Rabbî,” der, “onu ben saptırmadım, kendisi zaten haktan iyice uzak bir sapıklık içinde idi.”(Kaf, 50/21-27).

Şeytan olan Karin, yakın arkadaşlık kurduğu kişiyi Allah’a isyan etmeye sevkeder ve inkârcılığa düşürmeye çalışır.

Melek olan Karin ise, insanların amellerini kontrol eden ve onları mahşere sevk eden müvekkel melektir.

şu bahsettiklerinizi ilk defa duyuyorum.Bu bazı cinayet işleyen insanlar diyor ya bana şeytan emretti çocuğumu ya da karımı öldürmemi.Acab bahsedilen bahsettiğiniz varlık karin mi?İlginçmiş.

Bildigim kadarıyla karinin insani bu denli yonlendirmesi gibi bir hukmu yok. Mantiken soyluyorum, buyu ile gelen veya farkli bir durum sonucu musallat olan varliklar dis etken, imtihan. Cin musallat buyu vs her insanda olmayabilir ama karin dogum anindan itibaren her insanoglunda mevcut. Boyle olmasa idi, kendi karinlerimizle imtihan edilirdik. Ha keza, vesvese verdikleri yonunde de bilgim yoktu, onlari soyut bir golge olarak tahayyül etmistim hep. O zaman, kisinin karini kafir ise ve bizi intihara sürükleyecek yada ana baba öldürecek raddeye getirme imkanlari mevcut ise ve bedenden ayirma gibi bir durum soz konusu degil ise kisi yaptiklarindan sorumlu tutulmamalidir. Bahsettiginiz tarzda olaylarin psikolojik rahatsizlik veya buyu sonucu olabilecegini dusunuyorum karin farkli bir konu olmali, Allahu allam.

Olabilir bir fikrim yok açıkçası arastirmadimda.Ama yukarda heo kötü yönlendiriyor diyorlar ya o sebepten olabilir.