Eğer geçmişinizde herhangi bir noktada bir olayla birlikte şok veya travma yaşamış ya da ihanete uğramışsanız ve bu da üzerinizde yüksek bir duygusal yük bırakmış ve sizde ağrı, üzüntü veya korku olarak tezahür ediyorsa, muhtemelen o deneyim biyolojinizde çeşitli şekillerde izini bırakmıştır. Ayrıca şu da muhtemeldir ki bu deneyim ile aktive olan genler bedeninizi şifalanmadan alıkoymuşlardır.
Bu yüzden bedeninizi yeni bir genetik ifadeye dönüştürmek için yarattığınız içsel duygunun geçmiş dışsal duygudan büyük olması gerekir. Güçlenmeyle meydana getirdiğiniz enerji veya ilhamınızın genişliği acınızdan veya üzüntünüzden büyük olmalıdır. Şimdi bedeninizin içsel ortamını değiştiriyorsunuz ki o aynı zamanda hücrenizin dışsal ortamıdır, sağlık genleri artarak düzenlenebildiği gibi, hastalık genleri de azaltılarak düzenlenilebilir.
Duygu ne kadar derindeyse, genetik kapınızı o kadar yüksek sesle çalmışsınız demektir ve bu genlere yapılarını ve bedeninizin fonksiyonunu değiştirmeleri için o kadar çok sinyal göndermeniz gerekecektir.