|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
||||
|
||||
Bir zamanlar azdık, azınlıktık..
Bir zamanlar azdık, azınlıktık ama ellerini birbirlerine kenetleyen bir kitleydik. Tüm şehirlerdeki azınlık el ele tutuşmuştu. Bundan dolayı da kalabalık grup da tutuşmuştu.
Aynen (كَمْ مِن فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثِيرَةً) ayetinde geçtiği üzere, azdık ama çoğulcu azgınların üstesinden geliyorduk. Sonra çoğaldık. Kalabalık olduk. O kadar kalabalık olduk ki, إِذۡ أَعۡجَبَتۡكُمۡ كَثۡرَتُكُمۡ ayetinde geçtiği üzere kalabalığımız bizi şımarttı. Sayıca kalabalık idik. Sayımlar ve rakamlar öyle diyordu. Sonra ben senden mal ve evlat bakımından daha kalabalık değil miyim أَنَا۠ أَكۡثَرُ مِنكَ مَالࣰا وَأَعَزُّ نَفَرࣰا ayetinde olduğu gibi, "ben senden seçmen ve oy bakımından daha kalabalık değil miyim" dediğimiz günlere geldik. Sonra savrulmaya başladık. Zira öncesinde içimizde münafık yoktu. Çünkü bizden olmanın bir getirisi yoktu. Bizden olan ya dayak yiyor ya işkence görüyor ya sürgün ediliyor ya hapse atılıyor ya işinden ediliyor ya da öldürülüyordu. Bizden olmak demek buydu. Sonra paramız oldu. Arsalar alacak paralarımız oldu. Sıra bize geldi. Güçlü olduk. Kalabalık olduk. Kalabalık olunca bizi kimse dövemez oldu. Yeltenenler de Bedir'de boylarının ölçüsünü aldılar. Ama sonra bizim kıyafetleri giyen, bizim gibi slogan atan, bizim gibi tesettüre giren, hatta namaza kalan, hatta cihada gelen ve hatta cami açan yeni bir grup geldi. Bunlar bizimleydi ama bizden değildi. Fakat dış görüntüleri tamamen bizi andırıyordu ve bu şekilde bizi dahil herkesi kandırıyordu. Bunlar münafıklardı. Dayak yemeyen münafıklar... İslam için hiçbir bedel ödemeyen münafıklar... Rüzgarın seyrine göre hareket eden münafıklar... Bunlar Mescitte Hazreti Resulullah'ın arkasında namaza duruyordu. Ama dışarı çıkınca da kendi yayın ve basın organlarında peygamber aleyhine yazılar yazıyordu. Allah güzel, Muhammed güzel ama şeriat istemiyoruz diyordu. Bunların kadınları da vardı. Müslüman kadınlar gibi giyiniyorlardı. Ama içleri başkaydı. Hazreti Fatıma gibi giyiniyor ama Ümmü Cemile gibi Peygamberi Daru'n Nedve'ye şikayet ediyor ve onun değerlerine dava açıyordu. Bunları ayırmak zordu. Öyle ki, Peygamber bile halk arasında panik havası oluşmasın diye onların isimlerini vermiyordu. Onlardan kimisine ses etmiyordu. Kimisine ise gerekeni yapıyordu. Fakat Müslümanların mahallesinde oturan, onların giydiğini giyen, yediğini yiyen, onların isimlerini taşıyan bu münafıklar, azınlıktaki eski Müslümanları gölgede bırakıyordu. Hazreti Ömer olayın farkındaydı. Ama o da bir şey yapamıyordu. Acaba tarih tekerrür mü ediyor? Yoksa tarih geriye doğru mu akıyor? Tekasür Partisi mi olduk? Ölünceye kadar hep kalabalık oluşumuzla ve çok oluşumuzla mı övüneceğiz? Bu nimetlerin hesabını vermeyecek miyiz? Yoksa meseleyi yanlış mı anladık? Münafıkları Müminlerden ayırmanın yolu ise şunlardır: Dayak yemek, savaş, Allah'ın hükümlerini hatırlatmak, doğal ve beşeri afetler, ekonomik krizler, mal ve menfaat... Bunlar münafıkları net bir şekilde belirleyen kıstaslardır. Kur’an öyle diyor.
__________________
Ne senle yaşanıyor Ne de sensiz oluyor Şu garip bomboş dünyada.. |
|
|