Dünyanın sahte büyüsüne kendimizi kaptırmış gidiyoruz
NEREYE GİDİYORUZ !!!
Zaman çok boşa geçiyor. Dünyanın sahte büyüsüne, kendimizi kaptırmış gidiyoruz Ne değer yargımız kalmış ne de iman... Sona gelmişiz ama farkında bile değiliz. Yaşantılarımız sadece biraz kaos, tek derdimiz maddiyat ve gösteriş... Dostluklar; Bitmiş çıkar ve sahte tebessümler almış yerini, gözleri ve kalpleri haram bürümüş... Attığımız her adım,Günaha dönüşmüş,Birbirimize haram yolları hoş gösterip önerir olmuşuz... Ama ne yazıkki, Her şeyin farkında olduğumuz halde,Hiç bir şeyin farkında değilmişiz gibi davranıyoruz... Dini duygular, Sadece dini terimler olmuş nereye gidiyoruz, Ve gerçekten bunun için mi geldik,Geliş amacımıza ne kadar uygun yaşıyoruz... Acaba Allah sadece, Dara düştüğümüzde anmak için mi var... Yoksa isteklerimizi karşılamak için zaman zaman, O'na yaptığımız duygu sömürüleri için mi, ne zaman uyanıcaz bu sahte rüyadan... Acaba uyandığımızda, Çok mu geç kalmış olucaz... Yoksa uyanmadan mı bitecek bu rüya... İçine sıkıştığımız hareket dahi edemediğimiz,Bu düzeni biz mi istiyoruz yani, Günahın ve küfrün gönüllü askerlerimiyiz... Günümüzün yüzbin de kaçını,Geliş amacımıza uygun geçiriyoruz... Hiç bi zaman dolduramadığımız, İçimizdeki boşluğun gerçekte iman boşluğu olduğunu bildiğimiz halde, Neden bunun farkında değilmiş gibi yaşıyoruz... Kendimiz bu kadar boşluk içindeyken, ne hakla çok rahatlıkla başkalarını yargılayıp yerden yere vuruyoruz... Ne zaman kendimiz olucaz... Yaşlanıp bizim için her şeyin artık boş olduğunu ve sonun çok yakın olduğunu hissettigimizde mi. Bu sizce de çok geç olmaz mı... O zaman neden bekliyoruz. Yoksa hala kendi kendimizi avutmamız devam mı ediyor... Hepimizin korkuları var... Ama asıl korkmamız gerekenden korkmuyoruz, Hepimizin sevdikleri var, ama asıl sevmemiz gerekeni sevmiyoruz "O" bize yaklaştıkça biz kaçıyoruz. Kalbimizde kalan "O" (c.c.) yumuşaklığın tamamını söküp almadan, hala şansımız varken ve başımıza bir felaket gelmeden, Neden af dileyip,sana döndük gerçeği gördük demiyoruz... Yoksa yaptıklarımızdan mı utanıyoruz... O'nun (c.c.)Bizi affetmeyeceğinimi düşünüyoruz... Hayır emin olun: "O" (c.c.)Sizi ve beni bütün hatalarımıza rağmen hala çok seviyor ve bizden pişman olduğumuzu gösterecek şeyler bekliyo... Ne kadar küçük çıkarlarımız için O'nu unutsakta; "O" bizi asla bi saniye bile unutmadı.Ve hala bizde umudu var... Ama ne yazık ki biz gene nankör olmaya devam ediyoruz... Hayatımızı kendimiz yönettiğimizi zannedip, kazandıklarımızın, Aklımızın ve güzelliğimizin kendi kabiliyetimiz ve becerimiz olduğunu zannediyoruz... Bize verilen rızkın yaratanla hiçbir ilgisi yokmuş gibi davranıyoruz... Hiçbir peygamberin ve padişahın yaşamadığı lüksü yaşıyoruz... Kışın ortasın da yaz meyvesi,Yazın ortasında kış meyvesi bulabiliyoruz...Sıcak yuvalarımız eşlerimiz çocuklarımız var, istediğimizi istediğimiz saatte yiyip içiyoruz...Ama; Bunları bize sağlayana şükür bile etmiyoruz.. Ne oldu da bu kadar kör ve nankör olduk. Neden hayallerimizi, Hep dünya süslüyor yoksa cennete ve cehenneme olan inancımızı mı kaybettik.. Bize nelerin günah nelerin sevap olduğu öğretilmedi mi; Ya da dünya gerçekleri unutturacak kadar tatlımı geldi; Bence artık; Karar vermemizin zamanı geldi mi... işin sırrı incinmemek ve incitmemektedir... İncitmemek için kendimizi belki tutabiliriz ama incinmemek zor iş tabii ki... ama unutmayın tövbe kapısı açıktır ve bir an önce kendimizi düzeltelim...
|