#1
|
|||
|
|||
Kedilerin Gizemi
Kedilerin ilk olarak 4000 yıl önce Mısır’da evcilleştirildikleri her ne kadar yaygın olarak kabul görüyor olsa da tarihte insanların arasındaki varlıkları çok daha eskiye dayanmaktadır. Vahşi kedilerin 100.000 yıldan daha uzun zaman önce, Mezopotamya’da insanların arasında yaşadıkları ve MÖ 12.000 civarı, köpekler, koyunlar ve keçilerle aynı zamanlarda evcilleştirildikleri bilinmektedir. Son 10 yılda yapılan arkeolojik kazılar, Yakın Doğu Vahşi Kedisinin, modern dünyadaki evcil kedilerin en yakın akrabası olduğu ve fareler gibi, tahıl stoklarına dadanan haşeratların kontrolünü sağlamak için, Mezopotamyalı çiftçiler tarafından evcilleştirildiklerine dair kanıtlar ortaya koymuştur.
Yazar David Derbyshire, 2007 tarihli bir CE araştırma projesinden şöyle alıntı yapıyor: "Araştırmada, kedigil aile ağacındaki parçaları birleştirmek için 979 vahşi ve evcil kediden toplanan DNA örnekleri kullanılmıştır. Mitokondriyel DNA işaretlerini -anne kedilerden yavrularına geçen, vahşi ve evcil kedilerin soylarının arasındaki akrabalık ilişkilerinin ne zaman birbirine en yakın olduğunu gösterebilecek, bir çeşit genetik materyal- aramışlardır." İskoçya Ulusal Müzeleri’nde Zoolog olarak çalışan ve araştırma ekibinin başında bulunan Dr. Andrew Kitchener şöyle yazmıştır: "Bu gösteriyor ki, evcil kedilerin kökeni -hâkim olan görüşteki gibi- Antik Mısır'a değil, düşünülenden daha eski zamanlara, Mezopotamya’ya dayanmaktadır. Vahşi ve evcil kedilerin yaşamış son ortak atası, 100.000 yıldan daha önce yaşamıştı. Dr. Kitchener’in bulguları, 1983 yılında Kıbrıs’ta keşfedilen, MÖ 9.500 yıllarına ait bir mezarda bulunan kedi iskeletine dayanmaktadır. Arkeolog Alain le Brun tarafından yapılan bu keşif önem arz etmekteydi çünkü Kıbrıs’ta yaşayan herhangi bir yerel kedi türü bulunmamaktaydı ve orada yaşayanların bir gemi aracılığıyla vahşi bir kediyi adaya getirmiş olması uzak bir ihtimaldi. Antik Mısır’da Kediler Öte yandan, kedilerin Antik Mısır ile bağdaştırılması oldukça anlaşılabilirdir çünkü Mısır kültürü, kedilere olan bağlılığı ile ünlüydü. Mısır’dan kedilerin ihraç edilmesi oldukça katı bir şekilde yasaklanmıştı; üstelik devletin sadece bu konuyla ilgilenen bir bölümü vardı. Devlet görevlileri, ülke dışına çıkarılan kedileri bulup geri getirmek için farklı ülkelere gönderilirdi. MÖ 450’de, bir kediyi öldürmenin cezasının ölüm olduğu (ki bundan çok daha eski zamanlarda da böyle bir ceza vardı) çok açık bir şekilde belirlenmişti. Çoğunlukla bir kedi ya da bir kedinin kafasına sahip bir kadın olarak tasvir edilen Tanrıça Bastet, Mısır panteonundaki en gözde ilahlardan biriydi. Bastet, ailenin ve kadınların mahremiyetinin, kötü ruhlar ve hastalıklardan korucuyucu ve kedilerin tanrıçasıydı. Bastet’in ayinlerinin merkezi yeri, Tell Basta (Bubastis) şehrinde bulunan (Bastet'in Evi"), Herodot'a (MÖ 484-425) göre, şehir merkezinde onun şerefine inşa edilmiş devasa bir tapınak kompleksiydi. Ayrıca Herodot, Mısırlılar kedilerini çok fazla önemsediklerini; öyle ki kedilerin güvenliği, insan hayatından ve mal mülkten daha öncelikli olduğunu söylemiştir. Bir ev yandığında, Mısırlıların her şeyden önce endişelendikleri şey kedileri kurtarmak olurdu; çoğu zaman yanan binanın içine geri koşar ya da alevlerin etrafını kedileri güvenli bir mesafede tutmak için çevrelerlerdi. Bir kedi öldüğünde, Heredot’un yazdığına göre: "Evde ikamet eden herkes kaşlarını tıraş ederdi (derin bir yas döneminin ifadesi olarak). Ölen kediler mumyalanmak ve kutsal mahfazalarla gömülmek üzere Bubastis’e götürülürdü." (Nardo 117). İnsanların kaşları tekrar uzadığında yas döneminin tamamlandığına inanılırdı. Bubastis’te veya Mısır’ın herhangi bir yerinde mumyalanmış kediler, kimi zaman sahipleriyle beraber ya da onların yanına gömülü olarak bulunmuştur. Mumyaların üzerindeki kimliklerine ilişkin mühürler bunu kanıtlamaktadır. Mısırlıların kedilere olan bağlılıklarının en iyi örneği ise, Pers İmparatoru II. Kambises’in, Mısır’ı fethetmek amacıyla Mısır Firavunu III. Psametik'in (Psamtik veya Psemmtek) birliklerini yenilgiye uğrattığı Pelusium Savaşı'dır (MÖ 525). Mısırlıların kedilere olan sevgisini bilen Kambises, adamlarına başta kediler olmak üzere çeşitli hayvan türlerini toplatmış ve istilacı birliklerinden önce, Nil kenarındaki surlarla çevrili Pelusium şehrine, bu topladıkları hayvanları göndermişlerdir. Pers askerleri hayvanların arkasından, üzerine kedileri resmettikleri kalkanlarıyla beraber hücum ederken; kollarının arasında kedileri tutmuşlardır. Kedilere zarar vermekten (ve olasılıkla birini öldürmekten dolayı idam cezası almaktan) çekinen Mısırlılar, düşman kalkanlarında gördükleri Bastet resimleriyle demoralize olmuş ve şehri teslim ederek Mısır'ı Perslerin ellerine bırakmışlardır. Tarihçi Polyaenus’un (MS 2. yüzyıl) yazdığına göre; teslimiyetten sonra zaferini kutlamak için şehre giren Kambises, yenilgiye uğramış Mısırlıları aşağılamak adına suratlarına doğru kedileri fırlatmıştır. Mısırlılar aynı zamanda, Kuzey Afrika Dilinde hayvan anlamına gelen “quattah” kelimesinden "cat" (kedi) isminin türemesinden de sorumlulardır ve kedi, Mısırla yakından ilişkili olarak görüldüğü için neredeyse bütün Avrupa toplumları bu kelimenin türevlerini kullanmışlardır: Fransızca "chat", İsveçce "katt", Almanca "katze", İtalyanca "gatto", İspanyolca "gato" ve dahası (Morris, 175). Kedi yerine günlük konuşma dilinde kullanılan “puss” veya “pussy” kelimeleri de yine aynı şekilde Mısır ile ilişkilidir ve Bastet’in bir diğer adı olan Pasht kelimesinden türemiştir (Çevirmenin Notu: Türkçede "pisi pisi" olarak geçtiğini düşünebiliriz.) Hindistan’da Kediler Antik Hindistan’dan kalma iki önemli edebî eser olan Mahabharatta ve Ramayana’da destanlarında kedilerden bahsedilmektedir. (İkisi de MÖ5/4. yüzyıllara ait) Mahabharata’ın ünlü pasajlarından biri; ölümden kurtulmak için birbirlerine yardım eden ve özellikle taraflardan birinin diğerine göre daha güçlü ya da kuvvetli olduğu ilişkilerin doğası gereği ne kadar sürdüklerini tartışan, Kedi Lomasa ve Fare Palita ile ilgilidir. Ramayana’da ise, Tanrı Indra güzel bir hizmetçi olan Ahalya’yı baştan çıkardıktan sonra, kocasından kaçmak için bir kedi olarak kılık değiştirir. Diğer her yerde olduğu gibi, Hindistan’da da kediler, daha az sevilen ve istenilen fare, sıçan ve yılan gibi hayvanların nüfusunu kontrol altında tutmak için faydalı görülürdü ve bu sayede ülkedeki evlerde, çiftliklerde ve saraylarda ağırlanırdılar. Kedilerin haşerelerle mücadelede bir yöntem olmaktan daha fazlası olduğu, Hindistan edebiyatında, kedigillere gösterilen hürmet ile doğrulanmıştır. Ünlü masal Çizmeli Kedi (daha çok bilinen hali Charles Perrault’a, (1628-1703), ait Fransız versiyonudur) MÖ 5. yüzyıldan kalma Panchatantra (Pança-Tantra) isimli çok daha eski bir Hint halk masalına dayanmaktadır (eski masaldaki kedinin sahibinin Perrault’un masalındakinden çok daha farklı bir kişiliğe sahip olmasına rağmen). Kedilerin gördüğü saygı, aynı zamanda aşağı yukarı Bastet’le aynı role sahip olan Hint Kedi Tanrıçası Sastht’a duyulan saygıdan da anlaşılabilir. Pers/İran Kedileri Bir Pers Masalı kedilerin büyü ile yaratıldığını ileri sürer. Büyük Pers kahramanı Rustum, seferde olduğu bir gece, bir büyücüyü hırsız çetesinin elinden kurtarmıştır. Rustum yaşlı adamı çadırında ağırlamayı teklif etmiş, yıldızların altında çadırın dışında oturup ateşin sıcaklığının keyfini çıkarırken, büyücü, Rustum’a hayatını kurtarmasının karşılığında dileğinin ne olduğunu sormuş. Rustum, isteyebileceği her şeye sahip olduğunu, önünde yanan ateşin sıcaklığı ve rahatlığı, tüten dumanın kokusu ve tepesinde ışıldayan yıldızlardan başka bir şey arzulamadığını söylemiştir. Bunun üzerine büyücü, bir avuç dumanı alarak, üzerine alev eklemiş ve en parlak iki yıldızı indirerek, hepsini avcunun içinde yoğurmuş ve üflemiştir. Ellerini açarak Rustum’a uzattığında, savaşçı, yıldızlar kadar parlak gözleri, ateşin ucundan fırlayan kıvılcımlar gibi dışarı fırlayan küçük bir dili olan, duman grisi minik bir yavru kedi görmüştür. Bu sayede, Rustum’un yardımseverliğine yönelik bir sembol olarak ilk İran kedisi yaratılmıştır. Hz.Muhammed Peygamber de kedileri çok seven biri olarak bilinirdi. Efsaneye göre, tekir kedilerin alnındaki "M" deseni, peygamberin en çok sevdiği kedinin alnına elini koyarak onu kutsamasının sonucu oluşturmuştur. Aynı kedi, ismi Muezza, Hz. Muhammed’in bir başka ünlü hikayesinde de yer almaktadır; Hz. Muhammed ezan sesine uyandığında kediyi kolunda uyur vaziyette bulur. Kediyi rahatsız etmek yerine, kaftanının kolunu keser ve Muezza’yı uyuması için bırakır. Kedilerin prestiji, Hz. Peygamberle olan ilişkisiyle daha da artmıştır. Şimdi gelelim ana meseleye;tapınıldılar,kutsal sayıldılar,uğursuz sayıldılar ama insanoğlunun hayatında hep varoldular. Peki kedilerin bilmediğimiz dünyasında neler oluyor? tüm inanışlarda temiz sayılan bu hayvan sadece hasere avcılığı için mi bu kadar kabul gördü yoksa bizlerin bilmediği gizli özellikleri var mı? Kedilerin havas ilminde yeri nedir? Sadece kafir cinlerin kedi kılığına girer söylentisi ne kadar doğrudur? Kediler ile ilgili enteresan açıklayamadğınız anılarınız var mı ? Şu sıralar hayvanlara karşı yapılan şiddet haberlerini sıkça duyuyoruz. Allah'ın sessiz kullarım dediği dediği hayvanlara karşı lütfen daha duyarlı olalım.konuşamıyor olmaları acı çekmedikleri anlamına gelmiyor. yukarıda paylaştığım makalenin birkaç kelimesini değiştirdim. ALINTI |
#2
|
|||
|
|||
Kedi beslemek sünnettir.Ancak bir kedi vardır ki, tüm İslam âlemindeki kedilerin kaderini değiştirmiştir. Belki de değiştirmesi görevi ona yüklenmiştir. O’nun adı Muezza’dır. Çünkü o, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in kedisidir. Muezza, birden fazla kedisi olduğuna inanılan Peygamberimizin en sevdiği, bazı kaynaklarda karamel rengi bazılarında da siyah beyaz olduğu söylenen habeş kedisidir. Hz. Muhammed, Uhud seferinde, ordunun önüne yavrularını emziren bir kedi çıkınca, kedinin başına ezilmemesi için bir nöbetçi dikip koca bir orduyu o kedinin etrafından dolaştırmış. Ve seferden döndüğünde o nöbetçiden kediyi istemiş ve sahiplenerek adını Muezza koymuş. Ağzının içinde üst damağında lekeleri varmış. Bu sık rastlanmayan damağında leke olan kedilerin Muezza’nın soyundan geldiği kabul edilir.
|
#3
|
|||
|
|||
Çok güzel söylemişsin @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...].
Lakin insanlık tarihinin başından beri bizimle olan bu canlılar sadece haşere avı için içimizde olamaz. Çok daha fazlası olduğunu düşünüyorum. . |
#4
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#5
|
|||
|
|||
Alıntı:
Biz bilgiye: Yalnız BİR i bil, marifetine yardımcı olmayan başka bilmekler faidesizdir. Çerçevesinde baktığımız için bu kadar dedik. Konuyu açandan Ellah razı olsun. |
#6
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#7
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#8
|
|||
|
|||
Alıntı:
Fıtratları sadece Ellahı bilip insan gibi hiçbir sebebi tanımadıkları için nankör denir kayıt altına alınamazlar. Katre Tevhid Denizinden İfade-i Meram Nokta Arkadaş! Esbab ve vesaiti insan kucağına alıp yapışırsa zillet ve hakarete sebep olur. Mesela kelb, bütün hayvanlar içerisinde birkaç sıfat-ı hasene ile muttasıftır ve o sıfatlar ile iştihar etmiştir. Hattâ sadakat ve vefadarlığı darb-ı mesel olmuştur. Bu güzel ahlâkına binaen, insanlar arasında kendisine mübarek bir hayvan nazarıyla bakılmaya lâyık iken maalesef insanlar arasında mübarekiyet değil necisü’l-ayn addedilmiştir. Tavuk, inek, kedi gibi sair hayvanlarda, insanların onlara yaptıkları ihsanlara karşı şükran hissi olmadığı halde, insanlarca aziz ve mübarek addedilmektedirler. Bunun esbabı ise kelbde hırs marazı fazla olduğundan esbab-ı zahiriyeye öyle bir derece ihtimam ile yapışır ki Mün’im-i Hakiki’den bütün bütün gafletine sebep olur. Binaenaleyh vasıtayı müessir bilerek Müessir-i Hakiki’den yaptığı gaflete ceza olarak necis hükmünü almıştır ki tahir olsun. Çünkü hükümler, hadler günahları affeder. Ve beyne’n-nâs tahkir darbesini, gaflete keffaret olarak yemiştir. Öteki hayvanlar ise vesaiti bilmiyorlar ve esbaba o kadar kıymet vermiyorlar. Mesela, kedi seni sever, tazarru eder, senden ihsanı alıncaya kadar. İhsanı aldıktan sonra öyle bir tavır alır ki sanki aranızda muarefe yokmuş. Ve kendilerinde sana karşı şükran hissi de yoktur. Ancak Mün’im-i Hakiki’ye şükran hisleri vardır. Çünkü fıtratları Sâni’i bilir ve lisan-ı halleriyle ibadetini yaparlar. Şuur olsun olmasın… Evet, kedinin “mır mır”ları “Yâ Rahîm! Yâ Rahîm! Yâ Rahîm!”dir. Mesnevi i nuriye “ Hattâ bir gün kedilere baktım. Yalnız yemeklerini yediler, oynadılar, yattılar. Hatırıma geldi: “Nasıl bu vazifesiz canavarcıklara mübarek denilir?” Sonra gece yatmak için uzandım. Baktım, o kedilerden birisi geldi, yastığıma dayandı, ağzını kulağıma getirdi. Sarih bir surette “Ya Rahîm, Ya Rahîm, Ya Rahîm, Ya Rahîm” diyerek güya hatırıma gelen itirazı ve tahkiri, taifesi namına reddedip yüzüme çarptı. Aklıma geldi: “Acaba şu zikir bu ferde mi mahsustur, yoksa taifesine mi âmmdır? Ve işitmek yalnız benim gibi haksız bir muterize mi münhasırdır, yoksa herkes dikkat etse bir derece işitebilir mi?” Sonra sabahleyin başka kedileri dinledim. Çendan onun gibi sarih değil, fakat mütefavit derecede aynı zikri tekrar ediyorlar. Bidayette hırhırları arkasında “Ya Rahîm” farkedilir. Git gide hırhırları, mırmırları, aynı “Ya Rahîm” olur. Mahreçsiz, fasih bir zikr-i hazîn olur. Ağzını kapar, güzel “Ya Rahîm” çeker. Yanıma gelen ihvanlara hikâye ettim. Onlar dahi dikkat ettiler, “Bir derece işitiyoruz” dediler. Sonra kalbime geldi: “Acaba şu ismin vech-i tahsisi nedir? Ve ne için insan şivesiyle zikrederler, hayvan lisanıyla etmiyorlar?” Kalbime geldi: Şu hayvanlar çocuk gibi çok nazdar ve nazik ve insana karışık bir arkadaş olduğundan, çok şefkat ve merhamete muhtaçtırlar. Okşandığı vakit hoşlarına giden taltifleri gördükleri zaman, o nimete bir hamd olarak, kelbin hilafına olarak esbabı bırakıp yalnız kendi Hâlık-ı Rahîm’inin rahmetini kendi âleminde ilân ile nevm-i gaflette olan insanları ikaz ve “Ya Rahîm” nidasıyla: Kimden meded gelir ve kimden rahmet beklenir, esbabperestlere ihtar ediyorlar) |
#9
|
||||
|
||||
Kedilerde büyük bir gizem vardır... Biraz incelerseniz deneyler yaparsanız normalden daha ilginç bir tepkiyle karşılaşacaksınız
|
#10
|
|||
|
|||
Alıntı:
---------- Post added 06.12.20 at 16:19 ---------- Şimdilik sokaktaki canlara bakıyorum. Sahiplenip eve almak isterim de annem evde hayvan beslersem gelmez sıkıntı o yüzden |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
40 Sayısının Gizemi | SiLence | Parapsikoloji & Spiritüalizm | 5 | 06.09.21 00:22 |
Kırmızı ip ve Gizemi | HeartLess | ilginç konular & Teoriler | 11 | 21.12.20 02:22 |
Üçlü Sayıların Gizemi | R4bi4 | ilginç konular & Teoriler | 0 | 19.11.20 15:55 |
Kedilerin Alnındaki imza, (M) Harfi. | Arma | Derin Konular & Beyin Fırtınası | 0 | 06.11.20 09:28 |
Harflerin Gizemi | Havasokulu | Sizden Gelenler | 11 | 24.09.18 09:37 |