Cehennem Tasviri-4 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Serbest Bölüm > Off Topic > Sizden Gelenler

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 24.11.19, 17:37
Üye
 
Üyelik tarihi: 12.09.19
Bulunduğu yer: İst
Mesajlar: 35
Etiketlendiği Mesaj: 3 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Cehennem Tasviri-4

Cehennem Tasviri-4
Diyor ki: “Cehennemin şiddetli sıcağından, sıkıntısından, çeşitli azabından ve dar yerlerinden dolayı etleri yeşerir, kemikleri çatlar, beyinleri kaynar, derilerinin üzerine taşar. Derilerini yakar, onları paramparça eder. Ondan cerahat akar, vücutları kurtlanır, kurtları semirir, öyle ki yaban eşeği gibi olur. Tırnakları akbaba ve kartal tırnağı gibidir. Derileri ile etleri arasında koşar. Onları kemirir. Ürkmüş yaban eşeği gibi sağa sola koşar. Eti yer ve kanı somururlar. Onların bundan başka yiyecek ve içecekleri yoktur. Sonra melekler onları alır onları sıratın üzerinde korların ve mızrak gibi keskin taşların üzerinde durur. Koşarlar, onları yetmiş yıllık cehennem denizine götürürler. Ona varmadan organları kopar, derileri yetmiş bin defa değiştirilir. Onları cehennem hazinlerine götürdükleri zaman ayaklarından yakalar içine atarlar. O denizin derinliğini ancak onu yaratan bilir.”
Şöyle denilmiştir: “Tevrat’ın bir tomarında şöyle yazılıdır. ’Dünya denizi cehennem denizinin yanında dünya denizinin kıyısındaki küçük bir pınar gibidir.’”
Dedi ki : “Oraya atıldıkları ve kendilerine azap dokunduğu zaman birbirlerine: ‘Daha önceki azabımız bunun yanında rüya gibiydi,’ derler.”
Diyor ki: “İçine bir defa dalarlar ve bir defa çıkarlar, onları yetmiş kulaç uzağa atar. Her kulacın uzunluğu doğu ile batı arası kadardır. Sonra melekler onları demir topuzlarla sürerler, vurur, onları yetmiş yıllık dibine indirirler. Yiyecekleri ve içecekleri ondandır. Dibinden yüz kırk yılda çıkarlar. Birileri nefes almak ister, melekler onları demir topuzlarla karşılar, ona vurmak için koşarlar. Ancak o başını kaldırdığı zaman başına yetmiş bin topuzun değeceğini hatırlar. Onlardan hiç biriside boşa gitmez, hepsi değer. Onu yetmiş kulaçlık dibe indirir. Her kulacın uzunluğu doğu ile batı arası kadardır.”
Diyor ki: “Onlar orada Allah’ın dilediği kadar kalırlar, öyle ki ateş etlerini ve kemiklerini yakar bitirir. Geriye ruhları kalır. Dalgası onlara yetmiş sene vurur, sonra onları sahillerden birine atar. Orada yetmiş bin mağara vardır. Her mağaranın içinde yetmiş bin kovuk vardır. Her kovuğun derinliği yetmiş yıllık yoldur. Her kovuğun içinde yetmiş bin ejderha vardır. Her ejderhanın uzunluğu yetmiş arşındır. Her ejderhanın yetmiş dişi vardır. Her dişte bir testi dolusu zehir vardır. Her ejderhanın avurdunda bin akrep vardır. Her akrebin yetmiş boğumu vardır. Her boğumda bir testi dolusu zehir vardır.”
Diyor ki: “Ruhları o denizden o mağaraya çıkar, cesetleri ve derileri yenilenir. Boyunlarına demir toklar geçirilir. O yılanlar ve akrepler üzerlerine gelir. Her insana yetmiş bin yılan ve yetmiş bin akrep asılır. Sabrederler. Sonra dizlerine yükselir. Sabrederler. Sonra göğüslerine yükselir, yine sabrederler. Sonra köprücük kemiklerine yükselir, yine sabrederler. Sonra yükselir burun deliklerine, dudaklarına, dillerine ve kulaklarına yapışırlar, işte o zaman dayanamazlar. Cehenneme kaçmaktan başka çareleri kalmaz, onun içine düşerler.
Yılanlara gelince, etleri çiğner, kanları somurur. Akrepler ise onları sokar, etleri koparır, onları ayırır. Ateşe düşünce yılan ve akreplerin zehrinden ateşi yetmiş sene hissetmezler.”
Diyor ki: “Sonra ateş onları yetmiş yıl yakar. Sonra derileri başka derilerle değiştirilir. Sonra yiyecek isterler, melekler onlara düğün yemeği denen bir yiyecek getirir. O demirden daha derttir. Onu çiğnerler, ondan hiç bir şey yutamazlar. Ağızlarından atarlar, şiddetli açlıktan ellerini yemeğe başlarlar. Onlardan parmak uçlarını yerler. Sonra ellerini yerler. Onları yiyince bileklerini yemeğe başlarlar, dirseklerine kadar yerler. Sonra dirseklerinden başlar omuzlarına kadar yerler. Geriye omuz başları kalır. Ondan sonra eğer ellerine vücutlarından bir şey geçerse, onu da yerler. Vücutlarına bunu yapınca, demir çengellerle zakkum ağacına asılırlar.
Onlardan yetmiş bin tanesi bir dala asılır da eğilmez. Tepe üstü asılırlar. Altlarından sıcak su kızdırılır, sıcağın ateşi yetmiş yıl yüzlerine vurur, sonunda cisimleri erir, ruhları kalır. Sonra da derileri ve cesetleri yenilenir. Sonra parmaklarından asılırlar. Altlarından ateşin alevleri vurur. Oturaklarından girer, kalplerine sirayet eder, burun deliklerinden, ağızlarından ve kulaklarından girer, bu da yetmiş yıl sürer. Sonunda kemikleri ve derileri erir, ruhları kalır. Sonra bırakırlar, derileri ve cesetleri yenilenir. Sonra gözlerinden asılırlar. Durmadan azap olunurlar, öyle ki cesetlerinden hangi organları kalırsa ondan yetmiş sene asılırlar. Başlarından asılmadıkları bir tel saçları kalmaz. Ölüm onlara her organlarından, her yerden gelir. Ölmezler, arkalarında ağır azap vardır. Onlara bu yapılınca indirilirler, herkesi bir zincire bağlayarak ve yüzü üstü sürüyerek yerine gönderirler.
Onların amellerine göre yerleri vardır, kimisine boyu ve eni birer aylık olan bir yer verilir, orada ateş yakılır, azap olunur. Başkası oraya konulmaz.
Kimisine eni ve boyu yirmi dokuz günlük yer verilir. Sonra yerleri kısaltılır ve daraltılır. Sonunda birine eni ve boyu bir günlük bir yer verilir. Yerlerinin genişliğine göre azap edilirler.
Kimisi sırt üstü azap edilir, kimisi oturarak azap edilir, kimisi diz üstü çökerek azap edilir. Kimisi iki ayak üzerinde azap edilir. Kimisi karnı üstü yatarak azap edilir. Bütün yerle sahibine mızrağın temreninden daha dar gelir.
Kimisinin ateşi topuğuna kadar olur. Kimisinin ateşi dizine kadar olur. Kimisinin ateşi beline kadar olur. Kimisinin ateşi göbeğine kadar olur. Kimisinin ateşi köprücük kemiklerine kadar olur. Kimisinin ateşi onu boylar. Bazen üstüne çıkar, bazen onu ters çevirir, bir aylık derin olan dibine yollar.
Yerlerini buldukları zaman akranları ile birleştirilirler. Ağlarlar, sonunda göz yaşları kurur. Sonrada kan ağlarlar. Öyle ki göz yaşlarına gemiler indirilse yüzerdi.”


Sultân-ı Evliyâ, Gavsü’l-Âzam Şeyh Abdülkâdir Geylânî / Gunyetü’t T’alibîn

Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Cehennem Tasviri-6 mubertrzon Sizden Gelenler 0 10.12.19 16:49
Cehennem Tasviri-5 mubertrzon Sizden Gelenler 0 01.12.19 13:05
Cehennem Tasviri-3 mubertrzon Sizden Gelenler 0 16.11.19 11:09
Cehennem Tasviri-2 mubertrzon Sizden Gelenler 0 09.11.19 19:21
Cehennem Tasviri-1 mubertrzon Sizden Gelenler 0 03.11.19 22:59


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:48.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147