#1
|
|||
|
|||
Cehennem Tasviri-3
Cehennem Tasviri-3
Diyor ki: “Bu halde iken birden Allah Teâlâ cehennem hazinlerine, oradan yardımcıları ile beraber çıkmalarını ve zincirler, bukağılar ve demir topuzlardan oluşan alet ve edevatlarını almalarını emreder. Onlar da çıkar, bir tarafa çekilirler, verilecek emri beklerler.” Diyor ki: “Bedbahtlar onlara bakıp da bağlarını ve elbiselerini görünce ellerini ısırırlar, parmak uçlarını yerler. Feryat ederler. Gözlerinden yaşlar boşanır, ayakları kayar. Her türlü hayırdan ümit keserler. Allah Teâlâ: ‘ Onları yakalayın, kelepçeleyin, sonra cehenneme atın, zincirlere vurun,’ der.” Diyor ki: “Allah kimin cehennem katlarına atılmasını istemişse, hazinlerini çağırır: ‘Onları tutun,’ der. Her insana yetmiş melek saldırı. Bağlarını vururlar, boyunlarına ağır halkalar ve burunlarına zincirler geçirirler. Boğulurlar, saçları ve ayakları arkalarından bağlanır, belleri kırılır.” “Onlara bunlar yapılınca, gözleri belerir, boyun damarları şişer. Boyun etleri pişer. Damarları çıkar. Demir halkaların sıcaklığı başlarına vurur, bundan da beyinleri kaynar, derilerine taşar, öyle ki ayaklarına kadar iner. Derileri dökülür, etleri morarır. Ondan irinler akar.” Diyor ki: “Demir toklar boyunlarına geçirilince, omuzları ile kulak arasını doldurur, etleri yanar, dudakları kesilir, dişleri ve dilleri görülür, çığlık atarlar. Bir alev yükselir, sıcaklığı damarlarına kan gibi işler. Damarlarında alevler de dolaşır, o halkaların ısısı kalplerine ulaşır. Kalpler yerlerinden sökülür, gırtlaklarına gelir. O zaman şiddetle boğulurlar, sesleri kesilir ve derileri lime lime olur.” Diyor ki: “Onlar bu haldeyken Allah Teâlâ cehennem hazinlerine onlara elbiseler giydirmelerini emreder. Onlara simsiyah, kötü kokulu, sert, hemen alev alacak gibi sıcak elbiseler giydirirler. Eğer o elbiseler yeryüzündeki dağların başına konulsa idi, onları eritirdi.” Diyor ki: “Sonra aziz ve celil olan Allah cehennem hazinlerine: ‘Onları menzillerine sürün.’ der. daha önce bağlandıkları zincirlerden daha uzun ve daha kalın zincirler getirirler.” Diyor ki: “Her melek o zincirlerden bir tane alır, ona ümmetlerden birini bağlar, sonra ucunu omzuna atar, onları sırtlanır. Sonra onları cehenneme götürür, yüzükoyun içine atar. Her ümmetin arkasında yetmiş bin melek vardır. Onlara demir topuzlarla vururlar, onları cehenneme getirir, kenarında dururlar.” Diyor ki: “Sonra melekler onlara: ‘İşte yalan saydığınız cehennem budur! Bu sihir midir yoksa siz görmüyor musunuz? İçine girin, ister sabredin ister etmeyin, sizin için birdir. Ancak yaptıklarınızın cezasını çekiyorsunuz! (Tûr / 14-16) derler.” Diyor ki: “Orada durdurulunca kapıları açılır, perdesi kaldırılır, cehennem ısıtılır, ateşi alevlenir. Ondan göğün yıldızları kadar kıvılcımlarla beraber kara bir duman çıkar ki göğe yetmiş yıllık mesafe kadar yükselir. Sonra döner, başlarının üzerine düşer. Kıllarını yakar. Kafaları kopar.” Diyor ki: “Sonra cehennem en yüksek sesiyle: ‘Ey cehennem halkı, bana gelin, ey cehennem halkı, bana gelin, izzet sahibi Rabbime yemin ederim ki sizden intikam alacağım,’ der.” “Sonra da şöyle der: ‘Kendi kızdığı için beni kızdıran, benim aracılığımla düşmanlarından intikam alan Rabbime hamd olsun. Rabbim, sıcaklığıma sıcaklık kat, gücüme güç kat.’” Diyor ki: “Ondan, başka melekler de çıkar, her biri ümmetlerden birini karşılar, onları bir avucu ile alır, yüzükoyun cehenneme atar. Onlar da başları üstü çukura düşerler, yetmiş yıl geçtiği halde dağlarının başlarına bile ulaşamazlar.” Diyor ki: “Dağlarının başına ulaştıkları zaman her birinin derisi yetmiş defa değişmedikçe dibine varamazlar.” Diyor ki: “O dağların başında ilk yedikleri zakkum yemeğidir. O kadar sıcak, o kadar acı ve o kadar dikenli ki!” Diyor ki: “Onlar o halde yemeklerini çiğnerken onlara melekler gelirler, demir topuzlarla vururlar, kemikleri kırılır. Sonra ayaklarından tutar, onları cehenneme atarlar. Onlar da tepesi üstü uçuruma yuvarlanırlar da patika yollarına varmadan yetmiş yıl geçer.” Diyor ki: “Daha patika yollarına varmadan her birinin derisi yetmiş defa değiştirilir.” Diyor ki: “O yemekleri ağızlarında iken onları çiğneyemezler.” Diyor ki: “Yürekleri boğaza gelir tıkar. İçecek bir şey isterler, o patika yollarda cehenneme dökülen dereler vardır.” Diyor ki: “Giderler, yürüyüp oraya varırlar, ondan içmek için eğilirler.” Diyor ki: “Yüzlerinin derileri dökülür, içine düşer.” Diyor ki: “Ondan içemezler. Ondan yüz çevirirler, onlar o pınarlara eğilmiş vaziyette iken melekler onlara yetişir, onlara demir topuzlarla vururlar. Kemikleri kırılır. Sonra onları ayaklarından tutar, cehenneme atarlar. Derelere ulaşmadan önce yüzükoyun vaziyette yüz kırk yıl alevin ve şiddetli dumanın içinde yuvarlanırlar.” Diyor ki: “Henüz dibine varmadan onlardan her insanın derisi yetmiş defa değiştirilir.” Diyor ki: “O pınarların sonu o vadilerdedir. Onlardan içerler, onun kaynar su olduğunu görürler. Daha karınlarına varmadan Allah her insanın derisini yetmiş defa değiştirir. Karınlarına varınca bağırsaklarını doğrar. O da arkalarından çıkar, kalanı da damarlarında akar. Etleri erir. Kemikleri çatlar. Melekler onlara yetişir, yüzlerine, sırtlarına, başlarına demir topuzlarla vururlar. Her topuzun üç yüz altmış çıkıntısı vardır. Onlara vurunca kafaları yerinden kopar, belleri kırılır. Ateşin içinde yüz üstü sürüklenirler, sonunda cehennemin ortasına varırlar. Ateş derilerini tutuşturur, kulaklarına varır. Alevi burunlarından ve eğelerinden çıkar. Vücutlarından irin fışkırır. Gözleri çıkar, yanaklarına sarkar. Sonra dünyada iken emrinden çıkmadıkları ve yalvardıkları tanrıları olan şeytanlarla ve cehennemin yakıtı olan taşlarla beraber bağlanırlar. Bağlı vaziyette cehennemin dar bir yerine atılırlar. Orada vaveyla koparırlar. Sonra malları getirilir, ateşte kızdırılır, onunla alınları ve yanları dağlanır. Sırtlarına konulur, karınlarından çıkar. Onlar cehennemin adamlarıdır, şeytanların ve taşların yakınlarıdır. Azapları artsın diye dağlar gibi günahları da onlara yüklenir. Her birinin uzunluğu bir aylık, eni beş günlük, kalınlığı üç günlük yoldur. Başı da Şam’daki Akra’ (kel) Dağı gibidir. Ağzında otuz iki diş vardır. Bazısı başından, bazısı çenesinin altından çıkmıştır. Burnu büyük tepe gibidir. Saçının uzunluğu ve kalınlığı sedir ağacı gibidir. Dünya ormanları kadar da çoktur. Üst dudağı büzülmüş, alt dudağı doksan arşın boyunda sarkmıştır. Elinin uzunluğu on günlük yol, kalınlığı da bir günlük yoldur. Uyluğu Mekke yakınlarındaki Verikan Dağı gibidir. Derisinin kalınlığı kendi arşını ile kırk arşındır. Bacağının uzunluğu beş günlük yol, kalınlığı da bir günlük yoldur. Her göz güllesi Mekke’deki Hira Dağı kadardır. Başından katran döküldüğü zaman ateşle tutuşur. Alevi gittikçe artar.” Peygamber Sallallahu Aleyhi Vessellem şöyle derdi: “ Ruhumu elinde tutan Allah’a yemin ederim ki cehennemden bir adam zincirlerini sürüyerek, elleri boynuna bağlı olarak, boynunda bukağılar, ayağında kelepçeler olduğu halde çıksa da sonra halk onu görse, ondan korkar etrafa kaçışırlardı.” Sultân-ı Evliyâ, Gavsü’l-Âzam Şeyh Abdülkâdir Geylânî / Gunyetü’t T’alibîn |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Cehennem Tasviri-6 | mubertrzon | Sizden Gelenler | 0 | 10.12.19 16:49 |
Cehennem Tasviri-5 | mubertrzon | Sizden Gelenler | 0 | 01.12.19 13:05 |
Cehennem Tasviri-4 | mubertrzon | Sizden Gelenler | 0 | 24.11.19 17:37 |
Cehennem Tasviri-2 | mubertrzon | Sizden Gelenler | 0 | 09.11.19 19:21 |
Cehennem Tasviri-1 | mubertrzon | Sizden Gelenler | 0 | 03.11.19 22:59 |