#1
|
|||
|
|||
Kadın vücudu ve AHLAK
Şimdiki okuyacaklarınız, kadın vücudunun nasıl bir ahlak üzerinde varolduğunun hikayesiyle ilgilidir. Farklılığa ilgi duyulan bu Evren’de ve bağlamında bu hikayede, insanlığın varoluşundan korkmamak mümkün değil. Güney Afrika’dan Avrupa’ya uzanan bu yaşam öyküsü kadınlığın, karanlık fantezi dünyasındaki en acımasız en trajik öyküsüdür. Kadın bedeninin metalaştırılmasının en büyük örneğidir Sarah’ın hayatı.
Asıl adı Saartjie Baartman olup, 1789 yılında Güney Afrika’da Khoikhoi kabilesinde dünyaya gelmiştir. Ailesini kaybettikten sonra Cape Town’daki bir çiftlikte hizmetçi olarak çalışır. 19 yaşında genç bir kadınken, Hollandalıların ilgisi üzerine genç bir doktor asker tarafından çok para kazanacağı vaadiyle Avrupa’ya götürülür. Sarah’ın dikkat çekmesi çok olağandır. Satan hiçbir Avrupalıya benzememektedir. Ait olduğu kabilenin genetik özelliklerini taşır. 1 60 boyu çıkıntılı kalçası ve devasa bir cinsel organı vardır. Bu vücudun değerlendirileceğini düşünen asker, eğlence ve bilim alanında fırsata dönüştürülebileceğini amaçlar ve Sarah’ı Londra’ya götürür. Ve Sarah’ın korkulası hayatı başlamaktadır. 1800’lü yılların modası olarak, hayvandan farksız müze ve sirklerde sergilenir. Çok kısa zamanda insanların ilgisini çeker. İnsanlar tabiri caizse yüreklerini mağaralara hapsetmiş kadar kötüdürler de. İnsanlar bir kadının bir hayvanla aynı kafes içinde sergilenmesini, kahkahalarla karşılayıp hunharca alkışlayacak kadar çirkinlerdir. Sarah’a isteği dışında dar kıyafetler giydirilip, yüzünü boyayıp, dans ettirirler. Sarah hakaret ve tacizlere sürekli maruz bırakılır. İnsanların nezdinde cinsel bir ucubedir neticede. Dünyanın karanlık ucundan binbir fedakarlıkla getirilmiş ilkel bir yaratıktır. Sonunda Londra’da Sarah’a reva görülen muamele tartışılmaya başlar. Kölelik karşıtı hareketin yükselmesiyle birlikte Jamaikalı genç bir aktivist olan Robert Weddenburn’un ilgisini çeker. Weddenburn, kölelik vahşetiyle ve ırkçılıkla mücadele amacıyla Afrikalılar birliğini kurar. Tutuklanır hapse atılır. Bu grubun baskısıyla Sarah’ın sirklerde sergilenmesine karşı hükümete bir önerge verilir. Oysa devlet, Sarah’ın ‘sahibiyle’ bir kontrat imzaladığını iddia eder ve geçersiz sayar. Araştırmacıların asla rastlamadıkları bir belge… Dört koca yıldan sonra Sarah, Paris’te bir hayvan bakıcısına satılır. Yaşadıkları Londra’daki hayatından farklı değildir. Beyaz adamların cinsel istismarına uğrayan Sarah, para karşılığı erkeklerce satılmaya başlanır. Bir obje gibi gördükleri bu Afrikalı kadınla cinsel ilişki yaşamak için bir çok erkek sıraya girer. Bu durum insanlığın ne kadar tiksinç olduğunu kanıtlama niteliğindeydi. 23 yaşındayken Sarah, yalnız ve sefalet içinde alkolik bir fahişe olarak ölür. Hikaye burada bitmiyor, bu zavallı genç kadının ölüsü dahi insanların elinden kurtulamamıştır. Meşhur kalçası ve cinsel organı kesilmiş, özel sıvılarla dolu kavanozlarda saklanmıştır. Vücudunun geri kalanı ise, mumyalanarak 1876 yılına kadar Paris’te bir müzede sergilenmeye devam eder. Nelson Mendela 90’lı yıllarda Sarah’ın bedenini onun vatanına göndermeleri için girişimde bulunur. Durumun Fransa’da yankı bulmasıyla cesedi, Güney Afrika’ya gönderilir. Acı dolu bir yaşam ve insanların stigmatisyonuna uğramış bir kadın… Günümüzde de olduğu gibi geçmişte de kadına olan fiziksel ve ruhsal istismar gözler önünde. Sevgili Sarah bu top küreye cehennemi yaşamak için gelmemişti. Hayalleri ve umutları vardı. Alkol alırken tek düşüncesiydi “Zengin olup vatanına kavuşmak…” izin vermediler. Sarah’ın bedeni, kendi bedeni üzerindeki denetimi yok ederek, o bedeni çeşitli şekle sokabilecekleri bir hamur parçası değildi, ticari bir unsur hiç değildi. Bu yürek burkan yaşam öyküsünü bitirmeden önce Güney Afrikalı aktivist şair, Diana Ferrus’un Sarah için yazdığı şiiri paylaşmak istiyorum. Aşağılanmış, sömürülmüş bir halın milli sembolü haline gelen Sarah, artık o çok sevdiği vatanında, Sarah’ın cenazesinin vatanına gönderilmesinde bu şiirinde etkisi olduğunu belirtmek isterim. “Seni eve götürmeye geldim Eve, hatırlar mısın bozkırı? Yemyeşil çimeni büyük meşe ağaçlarının altındaki hava serindir orada güneş de yakmaz. Bir tepenin eteğine serdim yatağını Battaniyenin çalı çırpıyla ve nane yapraklarıyla çevrili, Sarı bayaz çiçeklerle kaplı Akarsuyun şarkısı işiltiliyor Çakıl taşlarının üstünden sekerek akarken. Seni kaçırmaya geldim Didikleyen gözlerinden Karanlıkta yaşayan İnsandan dönme canavarın Emperyalizmin pençeleriyle Senin bedenini parça parça kesip doğrayan, senin ruhunu şeytanınkine benzeten Bir de kendini yegane Tanrı ilan eden!” " Diana ferrus" |
#2
|
|||
|
|||
Reklamlarda metalaşmış kadın imgesi ve kullanım şekilleri
Bir araba fuarında arabanın yanında, önünde sağında ya da solunda gayet açık bir şekilde giyinmiş bir kadın düşünün (Resim eklemiyorum siz nasıl olsa anlamışsınızdır) .. Burada pazarlaması yapılan Araba!! Tüketiciye ürün pazarlarken bir yaşam tarzı ve bir davranış biçimi de sunan reklamlar, yıllardır kadını bir sömürü nesnesi ve meta olarak kullanmıştır. Kadını cinsel kimliği üzerinden bütün reklamlarda görebilirsiniz!! Reklamlarda yer alan kadın karakterler, genellikle iki şekilde yansıtılmaktadır: Anne veya güzel, genç, bekar kadın. Kadın, iyi bir anne ve eş olarak “muhafazakâr” yapının devamını sağlayan en önemli unsurdur. Kadın genellikle ev içi işlerde mutfak, banyo, temizlik, yemek yapma, çocuk bakımı, eş bakımı, evi ile ilgilenen, maddi ve manevi olarak eşinden beslenen bir varlık olarak sunulmaktadır. Bir diğer sunum ise kadının cinsiyetine ve dişiliğine yapılan vurgudur. Kadın bir seks objesi olarak sunulur. Burada kadının vücut hatları ve vücudunun çıplaklığı, çekici güç olarak kullanılır. Kadın, reklamlarda hem hedef hem de araçtır. Hedeftir, çünkü, kadın erkeğe göre tüketimle daha çok özdeşleştirilmiştir. Tüketirken de “ideal kadın bedenine” ulaşmaya çalışmayı hedefleyerek sürekli mal ve hizmet satın alır. Diğer bir yandan araçtır, çünkü hem kadının kendisine hem de toplumun diğer üyeleri olan erkeklere satın alma eylemini yaptıracak olan kadındır. |
#3
|
||||
|
||||
İnsanın birbirine bu denli kötü şeyler yapması ne kadar acı
Allah mekanını cennet eylesin ona o acıları yasatanları Allah bildiği gibi yapsın .
__________________
Yarına kaldı şarkılar aman Bu yaraya deva değil zaman Ateş düştüğü yeri yakar Bu düzeni bozuk dünya yalan.. |
#4
|
|||
|
|||
Avrupalılar insan haklarından bahsetmesinler bir kadına siyah diye yapanlar daha çok yazacaklarım varama bunlar insan olamazlar insan haklarından bahsetmesinler utanç verici
__________________
O kadar kimsesizim ki Hani ölsem Cesedim geçmişin tozuna karışır gider Yediğim yemekten içtiğim suya kadar tadsızım Saçının telinden ayak parmaklarının ucuna kadar özledim seni.. |
#5
|
|||
|
|||
Avrupa insan haklarini böyle savunanlar kadinlara iskence eden yaşlilara kursun sikan cocuklari acimadan kalt eden sözde medeniyet şövalyeleri..! Birde 600 yil hakimiyeti ile dunya ya adalet insanlik yardim severlik ögreten Osmanli Tarihini incelesin. Karanlik tarihe sahip olan sömürgeleri ile halen insanliğa ölüm kusan medeniyetin insanlikla yakindan uzaktan alakasi yoktur olamazda...!
__________________
Biraz üzgün ve Ömer öfkesinde biraz öyle hisab katındayım ki katlim savcılardan sorulmaz.. |
#6
|
||||
|
||||
1974’e kadar müzede sergilenmesi ayrı bir psikopatlık
__________________
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi, taşınacak suyu göster, kırılacak odunu, kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde.. bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin tütmesi gereken ocak nerde? |
#7
|
|||
|
|||
Örnekte anlatılan kadın belki fiziksel olarak ve teşhir edilerek elbette çin işkencesinden beterini yaşamış,lakin günümüzde kadın,tam bir sex objesi haline dönüştürülüp,istismarların en ağırına maruz bırakılmıştır.
|
#8
|
|||
|
|||
Ahlak "ilahi buyruklara uymak" değil "çekilen acıları azaltmak" anlamına geliyor. Yani ahlaklı davranmak için bir mite ya da anlatıya inanmanız gerekmez, acıyı derinlemesine idrak etmeniz yeterlidir. Belli bir davranışın kendiniz ya da başkalarına nasıl lüzumsuz yere acı çektirdiğini gerçekten anlarsanız, haliyle bu davranıştan kaçınırsınız. İnsanların cinayet işlemeyi, tecavüz etmeyi ve hırsızlık yapmayı hala sürdürüyor olmasının sebebi yaptıklarının yol açtığı acıları ancak yüzeysel bir şekilde idrak edebilmeleridir. Anlık arzu ve açgözlülüklerini tatmin etmeye odaklanarak başkalarına ne gibi zararlar verdiklerini ve hatta uzun vadede kendilerine verecekleri zararı hesaba katmazlar. Kurbanlarına kasten mümkün mertebe acı çektiren işkenceciler bile kendilerini yaptıklarından soyutlamak için duygulardan arınıp insanlıktan çıkma teknikleri uygularlar genellikle.
|
#9
|
||||
|
||||
Islam is most beautiful, a woman is a queen & princess. As mother, as wife, as sister, as daughter, may Allah bless all
__________________
Be like the sun for grace and mercy. Be like the night to cover others' faults. Be like running water for generosity. Be like death for rage and anger. Be like the Earth for modesty. Appear as you are. Be as you appear. To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Kadınlara ait özel dini bilgiler | Cazgircinx | islam & islami Konular | 4 | 25.02.24 14:44 |
Kadının eşine karşı görevleri | Ayhanhoca | Fıkıh Soru ve Cevaplar | 1 | 13.12.23 13:42 |
Kürtaj olan veya düşük yapan kadın lohusa sayılır mı? | Ayhanhoca | Fıkıh Soru ve Cevaplar | 0 | 04.03.21 12:30 |
Şeytanın incîli | gunes | Kitap & E-Kitap | 12 | 11.02.21 02:12 |
"İslama Göre Kadınlar Aşağıdır" İftirası | Och | islam & islami Konular | 0 | 17.08.20 12:06 |