Allahım Fayda Vermeyen İlimden Sana Sığınırım - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Serbest Bölüm > Off Topic > Sizden Gelenler

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 12.09.17, 10:00
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 28.04.15
Bulunduğu yer: Nefes Aldığım Yerde
Mesajlar: 14,873
Etiketlendiği Mesaj: 900 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Allahım Fayda Vermeyen İlimden Sana Sığınırım


İlim dünyada en faziletli ve en şerefli bir sıfattır. Bununla birlikte sorumluluğu en ağır bir emanettir. Onun hakkını verenler, Yüce Allah’ın rızasına ererler. İlmin hakkı hedefine uygun kullanılmasıdır. İlmin hedefi, Allahu Teala’nın varlığını ispat ve rızasına ulaşmaktır. İlmin Allah için okunması ve rızasına giden yolda kullanılması şarttır. Yoksa ilim rahmet değil, zahmet olur. Farz olan ilimden kaçana cehaletinin hesabı, kendisine ilim verilen kimseye ise, ilminin hakkı sorulacaktır. Sevgili Peygamberimizin şu uyarısı her insanı yakından ilgilendirmektedir;

İnsan şu dört şeyden hesaba çekilmedikçe, kıyamet günü hesap yerinden ayrılamayacaktır;

1-Ömrünü nerede harcadığı,

2-İlmiyle ne yaptığı,

3-Malını nereden kazanıp nereye sarf ettiği,

4-Bedenini nerede eskittiği.


İlmin faydalı olmayanı da vardır. Rasulullah (s.a.v) Efendimiz böylesi bir yükten korkarak, Yüce Allah’a şöyle sığınmıştır;

''Allahım! Fayda vermeyen ilimden sana sığınırım.''

Allahu Teala, ilim ehlinden takva istemektedir. Çünkü takva ancak ilimle elde edilir. Bu hususta ayeti kerime meali şöyledir;

''Allah’tan, kulları içinde ancak ilim ehli olanlar korkar.''

Şu halde takva sahibi olmayan kimse, gerçek âlim değildir. Yüce Allah’ı tanıyan ve O’na isyan etmekten korkana cahil denemez. Rasulullah (s.a.v) Efendimizin belirttiği gibi, Allah rızası unutulup sırf dünyalık elde etmek için kullanılan bir ilim, kendisini taşıyana Cennetin kokusunu koklatmayacaktır.
İlim bazen gizli bir perde ve çetin bir imtihan olup sahibini Allah’tan uzaklaştırabilir. Bu konuda, Hz. Rasulullah (s.a.v) Efendimiz hepimizi şöyle uyarır;

''Şeytan çok defa sizi, ilimle oyalayarak aldatır.''

Ashab;

Ey Allah’ın Rasulü!..şeytan bizi ilimle nasıl aldatır? diye sorduklarında Allah Rasulü (s.a.v)şu cevabı vermiştir;

''Şeytan size Sen ilim öğrenmeye bak, iyice öğreninceye kadar amele bakma! der. İnsan da şeytanın bu sözüne aldanır. İlmî konularda durmadan konuşur durur, ameli hep sonraya bırakır ve nihayet amel edemeden ölür gider.''


Ashabtan İbnu Mesud (r.a) Efendimiz şöyle der;
''İlim çok şeyler öğrenip nakletmek değildir. İlim Allah’tan gereği gibi korkmaktır.''


Hasan el-Basrî (rah.) ise şöyle demiştir;
''İstediğiniz kadar ilim öğrenin. Vallâhi, öğrendiklerinizle amel etmedikçe, Allah size sevap vermez. Aklı zayıf kimselerin bütün gayreti, sırf ilim nakletmekle meşgul olmak; gerçek âlimlerin gayreti ise, amel ederek ilmin hakkını korumaktır.Allahu Teala, sırf ilim nakleden kişiye önem vermez. Ancak ilmi, güzel anlayan ve hükmü gereğince yaşayana kıymet verir.''


Arifler şöyle demişlerdir;
Bütün varlıkların yaratılması ve ilimlerin okunması kulları, Lâ ilâhe illallah tevhidinin hakikatine ulaştırmak içindir. En faziletli ilim yakın ilmidir.

Bu ilmin ilme’l-yakîn, ayne’l-yakîn ve hakka’l-yakîn dereceleri vardır. Ama hepsinin sonu, müşâhede ve ihsan makamıdır. Hadis-i şerifte belirtildiği gibi:

''İhsan Allahu Teala’yı görüyormuş gibi O’na kulluk yapmaktır.''

Canlı-cansız bütün varlıklarda ilâhi bir tecelli ve ilim gizlidir. Bu sırları okuyanlar ve anlayanlar oldukça azdır. Bu durumu büyük veli Sehl et-Tüsterî şöyle dile getirir;

''Nice insanlar vardır: Bir ömür boyu bu alemin içinde ilâhi ilim ve tecellilerle iç içe yaşar. Geceyi gündüzü görür, yerin ve göğün nimetlerini kullanır: Ne yazık ki bütün bunları sevk eden ve ihsan eden Yüce Allah’ı hiç tanımadan cahil ve gafil bir halde ölür gider.''

Şu herkesin kabul ettiği bir gerçek değil mi? Bugün Allah Rasulünden (s.a.v) bize miras kalan marifet ve ahlak ilminin gerçek varisleri çok azdır. Ancak her dönem var olmuştur. Bu vârisler, mukarrebun makamına çıkmış kamil müminlerdir. Bu kamillerin bir kısmı, Cenab-ı Hakk’ın yardım ve tercihi ile velâyet mertebelerini kat etmiş ve hidayet yolunda kendilerine tâbi olunma sıfatını elde etmiştir.İşte bu tür kamil müminlerin işi kulları irşat etmektir. Çünkü Allahu Teala kendilerini özel bir şekilde desteklemiştir. Onlar vasıtasıyla kalpleri ihya etmiştir. Onlar Yüce Yaratıcının varlığına ve birliğine en canlı şahittirler. Yüce Mevla gerçek alimleri, melekleriyle birlikte varlığına şahit tutmuştur.

Bu ilim ehli velilere Rabbânî alim de denir. Onun yüzüne bakılsa Allah'ı hatırlatır. Ahlâkî özellikleri Hz. Rasulullah’ın ahlakını aksettirir. Bir bakışı kalpte Allah sevgisini meydana getirir. Allah’ın dostluğu gerçek hâliyle onlarda zuhur ettiğinden, Ümmet-i Muhammed onlara bakıp peygamberlerin geliş gayesini, dinin hakikatini, Kur’an-ı Hakim’in sırrını, ibadetin tadını, kulluğun aslını, güzel ahlakı, kainatın ve varlığın sebebini kavrayabilir.

Ariflerde ilim amele, amel hikmete, hikmet marifete, marifet ilâhi muhabbete dönüşür. Kamil insan yeryüzünde Allahu Teala’nın halifesi olduğundan, kendilerine, kullar ve kalpler üzerinde tasarruf yetkisi verilmiştir.

Arifler Cenab-ı Hakk’ın isimlerinin özel tecellilerine mazhar olmuşlardır. Bu sayede özel bir ilme, farklı bir kalbe, ayrı bir şahsiyete sahiptirler.

Bu yüzden gerçek ilim onlarla ayakta durur. Din onların hayatında yaşanır, isteyenlere hayat olarak sunulur. Bir insan, samimi olarak onların halkasına girse ve sadece kendilerini taklit etse bile, bu sayede pek çok ilim ve edep kazanır.

Bu kamil mürşitler içinde Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) pâk neslinden gelip, hem nesebine hem de edebine vâris olan seyyid mürşitler de vardır.

Onlar tarih boyunca bu ümmetin yüz akı, medarı iftiharı ve feyz kaynağı olmuşlardır.

Seyyid olan alim ve mürşitlerin yaratılışlarındaki Muhammed î nur, daha hızlı inkişaf ettiğinden onlar, bu dini ve ilmi en mükemmel şekliyle temsil ve tatbik etmektedirler.

Onların hânesi, ilâhi edep ve sünneti yaşamada diğer bütün müminlere örnek olmuştur.

Onları görenler ve candan sevenler, sanki Rasulullah (s.a.v) Efendimiz ile karşılaşmış ve tanışmış gibi huzur duyarlar. Onların meclisine girenler, Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) saadetli yüzüne nazar etmiş gibi haz alırlar.Onların elinden tutanlar, Rasulullah Efendimizin (s.a.v) mübarek elinden tutmuş ve onu öpmüş gibi olurlar.Onlar her devirde ümmetin önünde edep önderi, takva imamı, irşat kutbu olmuştur.Seyyid olan mürşitlerin, müminlerin kalbinde ayrı bir sevgisi olmuştur. Onlar imanlı ve samimi kalpler tarafından kolayca sevilmiş, rahatça kabul edilmişlerdir.Ümmeti Muhammed onlar sayesinde nispeten Hz. Rasulullah’ın (s.a.v) hasretini gidermiştir.

Seyyid Abdulkâdir Geylânî (k.s)

Seyyid Muhammed Bahâüddin Nakşıbend (k.s)

Seyyid Ahmed şehîd (k.s)

Seyyid Abdülhakim el-Hüseynî (k.s)

Seyyid Muhammed Râşid el-Bilvânisî (k.s)

Ve...Daha niceleri.

Bu büyükler gibi her devri süsleyen nice Muhammed î güller vardır. O güller, temiz gönüllere koku verirler. Onlar Yüce Allah’ın boyası ile boyanmışlardır.
Onların gönlü ilâhi aşk ile doludur. O güllerin dallarından sevgi balları akar, hepsi dışa süzülmüş özdeki sevgiyi yayar. Onlar dinin gerçek alimi ve Cenab-ı Hakkın şahididir.Onlar Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimizin halifesi ve varisidir. Onun ümmetinin ise göz aydınlığıdır. Herkes için rahmet kapısı, muhabbet kaynağıdır.Onlar insanlığın önünde ve kulluk mihrabında, her beşer adına Yüce Allah’ı tesbih ve takdis ederler.Onlar Ümmet-i Muhammedi kendilerinden bir parça olarak görür ve Allah için onları çok severler.Zira onlar, gözlerimizin nuru Hz. Fatıma (r.a) Validemiz ile kâinata yayılan nurlu silsilenin evlatlarıdır.

Ve...Onlar, Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimizin nübüvvet bahçesinin solmayan gülleridir. Yüce Allah, Habibi hürmetine bizleri dünya ve ahirette o güllerden ayırmasın. Amin.





Dr.Dilaver Selvi

__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan,
Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren..

Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 13.09.17, 18:55
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 26.07.17
Bulunduğu yer: İsviçre
Mesajlar: 567
Etiketlendiği Mesaj: 31 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

ALLAH C.C. razı olsun @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] kardeşim

Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 18.10.17, 22:54
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 12.09.17
Bulunduğu yer: Portekiz
Mesajlar: 540
Etiketlendiği Mesaj: 23 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Değerli bir konu Allah razı olsun

.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 18.10.17, 23:50
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 11.10.17
Bulunduğu yer: Fransa
Mesajlar: 637
Etiketlendiği Mesaj: 21 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Allah razı olsun.

Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 19.10.17, 09:19
Üye
 
Üyelik tarihi: 10.08.17
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 34
Etiketlendiği Mesaj: 4 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Allah razı olsun

Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 19.10.17, 16:01
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 01.08.16
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 1,179
Etiketlendiği Mesaj: 635 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Yüreğinize sağlık hocam.

__________________
Hâşâ zulm etmez hiç, kullarına Hüdâsı. Herkesin çektiği, kendi işinin cezâsı.!
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 19.10.17, 17:03
Üye
 
Üyelik tarihi: 13.07.17
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 43
Etiketlendiği Mesaj: 7 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Eline saglik

Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 20.10.17, 09:10
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 28.04.15
Bulunduğu yer: Nefes Aldığım Yerde
Mesajlar: 14,873
Etiketlendiği Mesaj: 900 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Eylül Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yüreğinize sağlık hocam.


__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan,
Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren..

Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 20.10.17, 09:31
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 05.05.17
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 547
Etiketlendiği Mesaj: 113 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Havasokulu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

İlim dünyada en faziletli ve en şerefli bir sıfattır. Bununla birlikte sorumluluğu en ağır bir emanettir. Onun hakkını verenler, Yüce Allah’ın rızasına ererler. İlmin hakkı hedefine uygun kullanılmasıdır. İlmin hedefi, Allahu Teala’nın varlığını ispat ve rızasına ulaşmaktır. İlmin Allah için okunması ve rızasına giden yolda kullanılması şarttır. Yoksa ilim rahmet değil, zahmet olur. Farz olan ilimden kaçana cehaletinin hesabı, kendisine ilim verilen kimseye ise, ilminin hakkı sorulacaktır. Sevgili Peygamberimizin şu uyarısı her insanı yakından ilgilendirmektedir;

İnsan şu dört şeyden hesaba çekilmedikçe, kıyamet günü hesap yerinden ayrılamayacaktır;

1-Ömrünü nerede harcadığı,

2-İlmiyle ne yaptığı,

3-Malını nereden kazanıp nereye sarf ettiği,

4-Bedenini nerede eskittiği.


İlmin faydalı olmayanı da vardır. Rasulullah (s.a.v) Efendimiz böylesi bir yükten korkarak, Yüce Allah’a şöyle sığınmıştır;

''Allahım! Fayda vermeyen ilimden sana sığınırım.''

Allahu Teala, ilim ehlinden takva istemektedir. Çünkü takva ancak ilimle elde edilir. Bu hususta ayeti kerime meali şöyledir;

''Allah’tan, kulları içinde ancak ilim ehli olanlar korkar.''

Şu halde takva sahibi olmayan kimse, gerçek âlim değildir. Yüce Allah’ı tanıyan ve O’na isyan etmekten korkana cahil denemez. Rasulullah (s.a.v) Efendimizin belirttiği gibi, Allah rızası unutulup sırf dünyalık elde etmek için kullanılan bir ilim, kendisini taşıyana Cennetin kokusunu koklatmayacaktır.
İlim bazen gizli bir perde ve çetin bir imtihan olup sahibini Allah’tan uzaklaştırabilir. Bu konuda, Hz. Rasulullah (s.a.v) Efendimiz hepimizi şöyle uyarır;

''Şeytan çok defa sizi, ilimle oyalayarak aldatır.''

Ashab;

Ey Allah’ın Rasulü!..şeytan bizi ilimle nasıl aldatır? diye sorduklarında Allah Rasulü (s.a.v)şu cevabı vermiştir;

''Şeytan size Sen ilim öğrenmeye bak, iyice öğreninceye kadar amele bakma! der. İnsan da şeytanın bu sözüne aldanır. İlmî konularda durmadan konuşur durur, ameli hep sonraya bırakır ve nihayet amel edemeden ölür gider.''


Ashabtan İbnu Mesud (r.a) Efendimiz şöyle der;
''İlim çok şeyler öğrenip nakletmek değildir. İlim Allah’tan gereği gibi korkmaktır.''


Hasan el-Basrî (rah.) ise şöyle demiştir;
''İstediğiniz kadar ilim öğrenin. Vallâhi, öğrendiklerinizle amel etmedikçe, Allah size sevap vermez. Aklı zayıf kimselerin bütün gayreti, sırf ilim nakletmekle meşgul olmak; gerçek âlimlerin gayreti ise, amel ederek ilmin hakkını korumaktır.Allahu Teala, sırf ilim nakleden kişiye önem vermez. Ancak ilmi, güzel anlayan ve hükmü gereğince yaşayana kıymet verir.''


Arifler şöyle demişlerdir;
Bütün varlıkların yaratılması ve ilimlerin okunması kulları, Lâ ilâhe illallah tevhidinin hakikatine ulaştırmak içindir. En faziletli ilim yakın ilmidir.

Bu ilmin ilme’l-yakîn, ayne’l-yakîn ve hakka’l-yakîn dereceleri vardır. Ama hepsinin sonu, müşâhede ve ihsan makamıdır. Hadis-i şerifte belirtildiği gibi:

''İhsan Allahu Teala’yı görüyormuş gibi O’na kulluk yapmaktır.''

Canlı-cansız bütün varlıklarda ilâhi bir tecelli ve ilim gizlidir. Bu sırları okuyanlar ve anlayanlar oldukça azdır. Bu durumu büyük veli Sehl et-Tüsterî şöyle dile getirir;

''Nice insanlar vardır: Bir ömür boyu bu alemin içinde ilâhi ilim ve tecellilerle iç içe yaşar. Geceyi gündüzü görür, yerin ve göğün nimetlerini kullanır: Ne yazık ki bütün bunları sevk eden ve ihsan eden Yüce Allah’ı hiç tanımadan cahil ve gafil bir halde ölür gider.''

Şu herkesin kabul ettiği bir gerçek değil mi? Bugün Allah Rasulünden (s.a.v) bize miras kalan marifet ve ahlak ilminin gerçek varisleri çok azdır. Ancak her dönem var olmuştur. Bu vârisler, mukarrebun makamına çıkmış kamil müminlerdir. Bu kamillerin bir kısmı, Cenab-ı Hakk’ın yardım ve tercihi ile velâyet mertebelerini kat etmiş ve hidayet yolunda kendilerine tâbi olunma sıfatını elde etmiştir.İşte bu tür kamil müminlerin işi kulları irşat etmektir. Çünkü Allahu Teala kendilerini özel bir şekilde desteklemiştir. Onlar vasıtasıyla kalpleri ihya etmiştir. Onlar Yüce Yaratıcının varlığına ve birliğine en canlı şahittirler. Yüce Mevla gerçek alimleri, melekleriyle birlikte varlığına şahit tutmuştur.

Bu ilim ehli velilere Rabbânî alim de denir. Onun yüzüne bakılsa Allah'ı hatırlatır. Ahlâkî özellikleri Hz. Rasulullah’ın ahlakını aksettirir. Bir bakışı kalpte Allah sevgisini meydana getirir. Allah’ın dostluğu gerçek hâliyle onlarda zuhur ettiğinden, Ümmet-i Muhammed onlara bakıp peygamberlerin geliş gayesini, dinin hakikatini, Kur’an-ı Hakim’in sırrını, ibadetin tadını, kulluğun aslını, güzel ahlakı, kainatın ve varlığın sebebini kavrayabilir.

Ariflerde ilim amele, amel hikmete, hikmet marifete, marifet ilâhi muhabbete dönüşür. Kamil insan yeryüzünde Allahu Teala’nın halifesi olduğundan, kendilerine, kullar ve kalpler üzerinde tasarruf yetkisi verilmiştir.

Arifler Cenab-ı Hakk’ın isimlerinin özel tecellilerine mazhar olmuşlardır. Bu sayede özel bir ilme, farklı bir kalbe, ayrı bir şahsiyete sahiptirler.

Bu yüzden gerçek ilim onlarla ayakta durur. Din onların hayatında yaşanır, isteyenlere hayat olarak sunulur. Bir insan, samimi olarak onların halkasına girse ve sadece kendilerini taklit etse bile, bu sayede pek çok ilim ve edep kazanır.

Bu kamil mürşitler içinde Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) pâk neslinden gelip, hem nesebine hem de edebine vâris olan seyyid mürşitler de vardır.

Onlar tarih boyunca bu ümmetin yüz akı, medarı iftiharı ve feyz kaynağı olmuşlardır.

Seyyid olan alim ve mürşitlerin yaratılışlarındaki Muhammed î nur, daha hızlı inkişaf ettiğinden onlar, bu dini ve ilmi en mükemmel şekliyle temsil ve tatbik etmektedirler.

Onların hânesi, ilâhi edep ve sünneti yaşamada diğer bütün müminlere örnek olmuştur.

Onları görenler ve candan sevenler, sanki Rasulullah (s.a.v) Efendimiz ile karşılaşmış ve tanışmış gibi huzur duyarlar. Onların meclisine girenler, Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) saadetli yüzüne nazar etmiş gibi haz alırlar.Onların elinden tutanlar, Rasulullah Efendimizin (s.a.v) mübarek elinden tutmuş ve onu öpmüş gibi olurlar.Onlar her devirde ümmetin önünde edep önderi, takva imamı, irşat kutbu olmuştur.Seyyid olan mürşitlerin, müminlerin kalbinde ayrı bir sevgisi olmuştur. Onlar imanlı ve samimi kalpler tarafından kolayca sevilmiş, rahatça kabul edilmişlerdir.Ümmeti Muhammed onlar sayesinde nispeten Hz. Rasulullah’ın (s.a.v) hasretini gidermiştir.

Seyyid Abdulkâdir Geylânî (k.s)

Seyyid Muhammed Bahâüddin Nakşıbend (k.s)

Seyyid Ahmed şehîd (k.s)

Seyyid Abdülhakim el-Hüseynî (k.s)

Seyyid Muhammed Râşid el-Bilvânisî (k.s)

Ve...Daha niceleri.

Bu büyükler gibi her devri süsleyen nice Muhammed î güller vardır. O güller, temiz gönüllere koku verirler. Onlar Yüce Allah’ın boyası ile boyanmışlardır.
Onların gönlü ilâhi aşk ile doludur. O güllerin dallarından sevgi balları akar, hepsi dışa süzülmüş özdeki sevgiyi yayar. Onlar dinin gerçek alimi ve Cenab-ı Hakkın şahididir.Onlar Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimizin halifesi ve varisidir. Onun ümmetinin ise göz aydınlığıdır. Herkes için rahmet kapısı, muhabbet kaynağıdır.Onlar insanlığın önünde ve kulluk mihrabında, her beşer adına Yüce Allah’ı tesbih ve takdis ederler.Onlar Ümmet-i Muhammedi kendilerinden bir parça olarak görür ve Allah için onları çok severler.Zira onlar, gözlerimizin nuru Hz. Fatıma (r.a) Validemiz ile kâinata yayılan nurlu silsilenin evlatlarıdır.

Ve...Onlar, Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimizin nübüvvet bahçesinin solmayan gülleridir. Yüce Allah, Habibi hürmetine bizleri dünya ve ahirette o güllerden ayırmasın. Amin.





Dr.Dilaver Selvi
Yazıda gül kokusu geliyor Sayın @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Allah razı olsun ..

Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 20.10.17, 10:37
 
Üyelik tarihi: 25.01.17
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 354
Etiketlendiği Mesaj: 46 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

"Okuduklarını davranışlarına yansıtamıyorsan, sen sırtında kitap taşıyan bir eşeksin", diye bir söz vardı, sanırım Mevlana'ya aitti.

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
allahim, fayda, ilimden, sana, siinirim, vermeyen, İlimden


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Muhyiddin ibn-i Arabiden Tavsiyleler (Mutlaka Okuyun) HeartLess Tasavvuf & Tarikatler 20 02.11.24 21:53
Rukye dinleme usulü Torlak Rukye ve Tedavi 3 09.02.23 20:18
Peygamber SAV Efendimizin Kendi Okumuş Olduğu Dualar (Sayısı Fazladır) Swordsfish Dualar & Dua Kardeşliği 5 14.05.21 20:53
Duanın fazduanın fazileti ve vaktiileti ve vakti 3 Tuana Dualar & Dua Kardeşliği 7 10.05.18 10:11
Münaacat-ı Şabaniye aşk Dualar & Dua Kardeşliği 3 05.02.18 21:52


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 18:27.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com
Havasokulu.com appears to be a website focused on "Havas ilmi," which involves various metaphysical and spiritual practices such as vefk (amulets), tılsım (talismans), bağlama (binding spells), celb (attraction spells), nazar (evil eye protection), rukye (healing through prayer), and other related topics like hadim, hüddam, and tasavvuf (Sufism). The site offers content related to personal development, metaphysical studies, and secretive or esoteric knowledge.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147