|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Aşk geliyorum demez, Gidiyorum da... !
Hayatın bazı dönemlerinde sırtınızı dönersiniz aşka. Aslında kendinizi kandırırsınız. Çünkü aşk, hayatınıza girerken izin istemez. Ansızın gelir ve yerleşiverir yaşamınızın merkezine. Ve bir gün de ansızın gidiverir arkasında derin bir boşluk bırakarak. Aşk evrenseldir ama her aşk farklıdır. Çünkü herkes farklı yaşar aşkını… Keyifle okuduğum bir dergi var. Derginin adı sadece K. Dergiyi Alkım Yayınları çıkarıyor. Cuma günlerini dört gözle bekliyorum. Bugün size bu dergiden alıntılar yapmak istiyorum. Bu konuyu zaten uzun süredir yazmak istiyordum. Yaşadığımız bir ilişki bittikten sonra (bu evlilik veya flört de olabilir), uzun süren bir yalnızlık dönemi yaşarız. Bir müddet sonra bu yalnızlık dönemi canımızı sıkmaya başlar. Aşık olma isteği duymaya başlarız. Çünkü tek düze heyecansız bir hayat sıkar insanı. Şöyle harika bir aşk yaşasam da mutlu olsam deriz. Ama ne gezer. Aşk insanı mutlu eder ama bir o kadar da acı verir. Aşık olan insana rahat huzur yoktur. Bir gün mutluluğu yaşıyorsak ertesi gün kendimizi ağlar buluruz. Oysaki düne kadar ne kadar dingin ve huzurlu bir hayatımız vardı. Portekizli yazar Marina Alcoforado, aşık olduğu Chamilly Kontuna yazdığı mektupta bakın ne diyor; “Neden olduğunuz mutsuzluk için kalbimin derinliklerinden teşekkür ediyorum size. Sizi tanımadan önce yaşadığım dinginlikten, nefret ediyorum.†Aşk insana, aynı zamanda mutsuzluk veren bir duygu. O uzun süren dinginliğin arkasından geliyor. Nasıl bir dinginlik yaşıyoruz ki, mutsuzluğu özlüyoruz. Dergide Portekizli yazar Marina Alcoforado’nun hayatını kaleme alan Ahmet Celal, yazarın fikirlerini şöyle ifade etmiş; “Bir çıldırma haliydi aşk ve belki de herkesin yaşamında çılgınca şeyler yapmaya ihtiyacı olduğu için aşık oluyorduk. O çılgınlık bize ne kazandırıyor, neyi tattırıyordu ki eksikliğini hissedip arıyor, çektireceklerini bile bile pek fazla kaçıp kurtulmaya çalışmıyorduk.†Demek ki, yalnızlık ve dinginlik insan ruhuna huzur vereceğine çılgınlık hissi veren bir duygu. En sakin insanın bile içinde fırtınalar esebiliyor. Bazı kişiler bu çılgınlığı hayata geçirir, bazı kişiler çılgınlığı bastırarak yaşar. O zaman da içindeki fırtınalar, kasırgalara dönüşür. Oysaki insan, doğasına ayak uydurmalı ve bu çılgınlıkları yaşamalı. Yoksa acısı fena halde vücudunun bir yerinden hastalık olarak ortaya çıkar. Ahmet Celal, Marina Alcoforada’yı anlatmaya devam ediyor. “Milyonlarca yıldır hep aynı yöne ve aynı hızda, yörüngesinden bir milim şaşmadan dönen dünya dahi, lavlar fışkırtarak patlayan yanardağlarla, depremlerle sarsılmasa, kasırgalarla, sellerle hırpalanmasa yaşamını sürdürebilir miydi? Onun tabiatı yaratıyordu bunları ve insan denilen dünya da arada bir kendi tabiatının koşullarına boyun eğmese yaşamazdı belki.†Yaşanmadık mevsim bırakmamak için bazen riske girmek gerekiyor. Yani mutsuzluğu göze almak önemli tabii. Eğer göze almazsak, o güzel aşkı, yaşayamayız. Pişmanlıklarla dolu yıllar başlar. Yıllar sonra da dilimizden düşürmediğimiz tek kelime olur. Keşke……Keşke…Keşke. ABD’li şair ve yazar Charles Bukowski’nin pişmanlık konusundaki fikirleri: “Aklıma yatan tek pişmanlık, yapılmış değil yapılmamış bir şey yüzünden hissedilen olabilir.†Ben de aynı şeyi düşünüyorum. Yıllar geçtikçe eğer dağarcığımızda keşke’lerimiz çok ise bilin ki hayatımızda eksik bir şeyler var. Ünlü şair Pablo Neruda bir şiirinde şöyle diyor; YAVAŞ YAVAŞ ÖLÜRLER AŞK'DA VE İŞTE BEDBAHT OLUP İSTİKAMET DEĞİŞTİRMEYENLER RÜYALARINI GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN RİSK ALMAYANLAR HAYATLARINDA BİR KEZ DAHİ MANTIKLI TAVSİYELERİN DIŞINA ÇIKMAMIŞ OLANLAR YAVAŞ YAVAŞ ÖLÜRLER ŞİMDİ YAŞAYIN BUGÜN RİSKE GİRİN HEMEN HAREKETE GEÇİN KENDİNİ YAVAŞ YAVAŞ ÖLÜME TESLİM ETME! MUTLULUKTAN KAÇINMA Hiçbir ilişki dört dörtlük olmaz. Hayatımızda bir sürü yanlış ilişki olabilir. Ama yaşamadan bilemeyiz.
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim.. |
#2
|
|||
|
|||
Çok güzel bi yazı dizisi rabbim doğru insanlar çıksın herkesin karşına teşekkürler
|
#3
|
|||
|
|||
yavaş yavaş ölürler aşk'da ve işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler
rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar yavaş yavaş ölürler şimdi yaşayın bugün riske girin hemen harekete geçin kendini yavaş yavaş ölüme teslim etme! Mutluluktan kaçınma .
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim.. |
#4
|
|||
|
|||
“AŞK’ın Bir İlişki İçinde Var Olması Mümkün Değildir, O Bir RUH Halidir”
Hepimiz aşkla ilgili rüyalar görürüz. Seks fizikseldir; aşk değildir. Aşkın fiziksel bedenle hiçbir ilgisi yoktur, o eterik bedenle ilgilidir. Ama ona ait arzularımız geçekleşmezse fiziksel beden de acı çeker. Fiziksel bedeninizin arzuları olduğu gibi eterik bedeninizin de arzuları ve kendine göre açlığını duyduğu şeyler vardır. Beslenmesi gerekir, besini işte aşk’tır. Hepimiz aşk’la ilgili rüyalar görürüz ama hiçbirimiz aşık değiliz. Herkes aşkın nasıl olması gerektiği hakkında rüyalar görür ve herkes bu konuda hayal kırıklığı içindedir. Üzüntüler içinde kıvranarak ya gelecek ya da geçmişle ilgili rüyalar görüyoruz ama hiçbirimiz gerçekten sevmiyoruz. Eterik bedenin başka gerginlikleri de vardır ama aşk bunların içinde en anlaşılır olanıdır. Şu anın içinde sevebilirseniz, eterik bedendeki gerginlik yok olur. Ne var ki sevmek için gelecekle ilgili koşullarınız, talepleriniz ve beklentileriniz varsa sevemezsiniz. Yaşadığınız şu an tanımlanamaz; neyse odur. Ama gelecekten beklentileriniz olabilir. Nasıl olması gerektiğini tasarlayabilirsiniz. Aşkta da böyle yapıp “ şöyle olmalı “, “böyle olmalı“ diyoruz. Oysa içinde olduğunuz şu anda sevebilmek için sevginiz koşulsuz ve beklentisiz olmalıdır. Aynı zamanda, yalnız tek insanı seviyorsanız yine asla şimdide, şu anda sevemezsiniz. Sevginiz bir ilişki ise, yani ruhsal bir durum değilse yine şimdide sevemezsiniz çünkü bu da bir koşuldur. Ben yalnız sizi sevdiğimi söylüyorsam, o zaman siz yanımda olmadığınızda ben sevginin içinde değilim demektir. Günün yirmi üç saati sevmiyorum, sonra tek bir saat, sizinle birlikteyken seviyorum. Bu mümkün değil! Bir an aşkın içinde, sonraki an dışında olamazsınız. Sağlıklıysam, yirmi dört saat sağlıklıyımdır. Bir saat için sağlıklı, geri kalan yirmi üç saat sağlıksız olunmaz. Sağlık bir ilişki değildir; bir durumdur. Aşk iki insan arasındaki ilişkinin adı değildir. O sizin kendi içinizdeki bir ruh halidir. Seviyorsanız, herkesi seviyorsunuz demektir. Hem yalnızca insanları değil, her şeyi. Tek başınıza olduğunuzda yanınızda kimse yokken de seviyor olmalısınız. Bu tıpkı nefes almak gibi bir şeydir. Yalnız siz yanımdayken nefes almaya yemin edersem, bu ölüm olur. Nefes almak bir ilişki değildir, hiçbir ilişki ile bağlantısı yoktur… İşte eterik beden için aşk tıpkı nefes almak gibidir . Aşk onun nefesidir. Demek ki siz ya seviyorsunuz ya da sevmiyorsunuz. İnsanlığın yarattığı sevme biçimi çok tehlikelidir. Hastalıklar bile bu sözde aşk denen şey kadar zararlı değil. Bu yanlış sevgi kavramı yüzünden tüm insanlık hastalıklı. Sevginizin objesine bağlantılı olmadan seviyorsanız ve sevecenseniz eterik bedeniniz kendini iyi hisseder, pozitif bir rahatlık içindedir. Kabuslar görülmez. Rüyalar şiir olur. O zaman ikinci bedeninizde bir şeyler oluşur ve bu şeylerin parfümü yalnız sizi değil, başkalarını da sarar. Nereye giderseniz gidin, aşkınızın güzel kokusunu yayarsınız. Kuşkusuz bunun yansımasını, karşılığını da alırsınız. Aşkın bir ilişki içinde var olması mümkün değildir, o bir Ruh halidir. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
yoğun bir nazar çekiyorum heryerde herkes tarafından aşırı nazara geliyorum | amircanmiu | Sorularınız | 7 | 10.04.24 16:33 |
çevremdeki insanlara kötü mü geliyorum ? | havasmerak345 | Sorularınız | 2 | 23.04.23 20:51 |
Merhamet ve zalimlik arasında gidip geliyorum. | Tuheymefyail33 | Keşif ve istihare Uygulamaları | 1 | 30.09.22 17:56 |
Askere gidiyorum dualarınızı eksik etmeyin | Eduxa11 | Sizden Gelenler | 4 | 26.10.21 11:37 |
Ben gidiyorum | Nani | Sizden Gelenler | 6 | 04.05.19 16:56 |