Fizik Tedavi - Sayfa 2 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Sağlık & Şifa > Sağlık

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #11  
Alt 21.02.17, 22:02
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,489
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Kalça protezi


Kalçadaki probleminiz hayat standartınızı istemediğiniz kadar düşürdüyse protez zamanınız geldi demektir. Buradan anlaşılacağı gibi ameliyat zamanlamasına doktor değil hasta karar verir.

En sık soru protez yapım yaşı ve ne kadar ömrü olduğudur. Burada hastanın kişisel özellikleri; yaş cinsiyet ağırlık ve hareket seviyesi belirleyicidir. İyi ellerde yapılması şartıyla tüm hastaların %98’inde protez 10 yıl dayanır. 65 yaş üzeri kadın 70 kg altı ve az hareketli kişilerde protezin ömrün kalan kısmında idare edebileceği söylenebilir. Genel olarak kalça protezi iyi ellerde yapıldığında 20 yıl civarında tamamen ağrısız ve kalça fonksiyonlarının tam olduğu bir yaşam süresi elde edilir.

Kalça protezinin iyi ellerde yapılması kadar ameliyathane ve ameliyat sonrası bakım hizmetleride çok önemlidir. Bu operasyonun en önemli komplikasyonu % 1-2 oranında enfeksiyondur.(en iyi ameliyathane şartlarında). Enfeksiyon gelişirse ek cerrahi prosedürler gerekebilir. İyi ameliyathane şartı dendiğinde enfeksiyon kontrolü çok iyi olan “laminar air flow†lu ameliyathaneler anlaşılmaktadır. Damar ve sinir yaralanması riski neredeyse yoktur.

Operasyonda eklemin her iki yüzeyi plastik ve metal komponentlerle değiştirilir. Konulan parçaları yerinde tutmak üzere 2 yol mevcuttur.Bunlardan biri polimetimetakrilat adı verile çimento ile tespittir. Diğeri ise özel hazırlanan ve kemiğin gelişimine uygun olarak kemikle bütünleşen parçalardan oluşan protezlerdir. Bazı çimentosuz implantların yüzeylerinde yeni kemik oluşumunu sağlayabilecek biolojik olarak aktif olan maddeler de bulunmaktadır . İleri yaş ve ileri osteoporozu olanlar dışında günümüzde çimentosuz protezler tercih edilmektedir. (Dizin tersine) Çimentosuz protez sonrası belli süre koltuk değneği kullanılması gerekir.

Hastaların operasyonun ertesi günü yürümelerine 2. gün tuvalete oturmalarına izin verilir. Dikişler ortalama 15 günde alınır ve sonrasında banyoya izin verilir. Hasta operasyonun ertesi gününden itibaren kalça ve diz bükme ve adele güçlendirme ekzersizlerine başlanır. Bu ekzersizler kalça fonksiyonlarının tamamen kazanılmasına kadar devam eder. Genellikle 6. haftada tüm kalça fonksiyonları geri döner. Kalçada protezin varlığını hastalar 3-6 ay hissedebilirlerse de yürüme ilk haftadan sonra ağrısızdır.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 21.02.17, 22:04
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,489
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

kas iskelet sistemi sorunları


Tedavinin Hedefi

-- Spina bifida olgularında hekimlerin hedefi çocuğa tutulum seviyesinin izin vereceği optimum mobiliteyi kazandırmak ve hastalığın neden olabileceği bir dizi komplikasyonu engellemektir.

-- Çok sayıda ameliyatlar uzun hastane yatışları uzun süreli alçılamalar komplike ortezleme ve rehabilitasyon işlemleri gerektiren tedavi sürecinin çocuğu aile ve toplumdan izole ederek psikososyal gelişimi inhibe etmesi riski her an hatırlanmalıdır.

-- Olgunun tutulum seviyesine ailenin ve çocuğun potansiyeline göre gerçekçi hedefler belirlenmeli uzun dönem tedavi planları yapılmalı ve sebatla hasta takip edilmelidir.

-- Bazı hastaların zamanla tekerlekli sandalye ile ambüle olmayı tercih edebileceği hatırda tutulmalı çocukluk dönemindeki terapötik ambülasyonun genel büyüme gelişme ve sosyalleşme üzerindeki olumlu etkileri nedeni ile her hastada maksimum ambulasyonu sağlama konusunda gayret edilmelidir.

Tedavi sırasında :

1. Yatakta rahat bakılamayan hastanın bakımını kolaylaştırmak

2. Bakımı kolay ancak oturamayan hastada oturma dengesini sağlamak

3. Oturabilen hastanın daha iyi oturabilmesini ve ellerini kullanabilmesini sağlamak

4. İyi oturan hastanın ayağa kalkabilmesini sağlamak

5. Ayağa kalkabilen hastanın yürüyebilmesini sağlamak

6. Zor yürüyen hastanın iyi yürümesini sağlamak

7. İyi yürüyebilen hastanın pabuç giyme – nasırlaşma – ayak yarası vb. sorunlarını çözmek amaçlarıyla hasta değerlendirilmeli kontraktürler deformiteler ve instabiliteler saptanarak bunların her birine çözüm aranmalıdır.

Bölgelere Göre Sorunlar

-- Omurga sorunlarının tedavisinde hedef oturmaya ve yürümeye engel olmayan dengeli bir postür elde etmektir.

-- Kalça sorunlarının tedavisinde hedef fleksiyon postürüne gidişi ve tek taraflı çıkığın neden olabileceği pelvik oblikite ve bacak kısalığını engellemektir. Kalçada fleksiyon kontraktürü lomber hiperlordoz gelişimine neden olarak fleksiyon postürünü rijidleştirir. Fleksiyon postüründe ayakta durmak ve yürümek biomekanik yönden büyük enerji kayıpları gerektirir ve hastanın mobilizasyon potansiyelini minimuma indirir. Her olguda olanaklar dahilinde kalça ve dizde fleksiyon ayakta ekin veya kalkaneus deformitesinin oluşması engellenerek çocuğa mobilizasyon için çok avantajlı olan ekstansiyon postürü kazandırılmalıdır. Ekstansiyon postüründeki çocuklar oturma ve yürüme sırasında ellerini serbest olarak kullanabilecekleri için psikososyal gelişmeleri ve gündelik yaşam aktivitelerinde avantaj kazanırlar. Kalçada çıkık tedavisi çok tartışmalıdır birçok olguda çıkık ihmal edilebilir.

---------- Post added 21.02.17 at 22:35 ----------

kas iskelet sistemi sorunları


Tedavinin Hedefi

-- Spina bifida olgularında hekimlerin hedefi çocuğa tutulum seviyesinin izin vereceği optimum mobiliteyi kazandırmak ve hastalığın neden olabileceği bir dizi komplikasyonu engellemektir.

-- Çok sayıda ameliyatlar uzun hastane yatışları uzun süreli alçılamalar komplike ortezleme ve rehabilitasyon işlemleri gerektiren tedavi sürecinin çocuğu aile ve toplumdan izole ederek psikososyal gelişimi inhibe etmesi riski her an hatırlanmalıdır.

-- Olgunun tutulum seviyesine ailenin ve çocuğun potansiyeline göre gerçekçi hedefler belirlenmeli uzun dönem tedavi planları yapılmalı ve sebatla hasta takip edilmelidir.

-- Bazı hastaların zamanla tekerlekli sandalye ile ambüle olmayı tercih edebileceği hatırda tutulmalı çocukluk dönemindeki terapötik ambülasyonun genel büyüme gelişme ve sosyalleşme üzerindeki olumlu etkileri nedeni ile her hastada maksimum ambulasyonu sağlama konusunda gayret edilmelidir.

Tedavi sırasında :

1. Yatakta rahat bakılamayan hastanın bakımını kolaylaştırmak

2. Bakımı kolay ancak oturamayan hastada oturma dengesini sağlamak

3. Oturabilen hastanın daha iyi oturabilmesini ve ellerini kullanabilmesini sağlamak

4. İyi oturan hastanın ayağa kalkabilmesini sağlamak

5. Ayağa kalkabilen hastanın yürüyebilmesini sağlamak

6. Zor yürüyen hastanın iyi yürümesini sağlamak

7. İyi yürüyebilen hastanın pabuç giyme – nasırlaşma – ayak yarası vb. sorunlarını çözmek amaçlarıyla hasta değerlendirilmeli kontraktürler deformiteler ve instabiliteler saptanarak bunların her birine çözüm aranmalıdır.

Bölgelere Göre Sorunlar

-- Omurga sorunlarının tedavisinde hedef oturmaya ve yürümeye engel olmayan dengeli bir postür elde etmektir.

-- Kalça sorunlarının tedavisinde hedef fleksiyon postürüne gidişi ve tek taraflı çıkığın neden olabileceği pelvik oblikite ve bacak kısalığını engellemektir. Kalçada fleksiyon kontraktürü lomber hiperlordoz gelişimine neden olarak fleksiyon postürünü rijidleştirir. Fleksiyon postüründe ayakta durmak ve yürümek biomekanik yönden büyük enerji kayıpları gerektirir ve hastanın mobilizasyon potansiyelini minimuma indirir. Her olguda olanaklar dahilinde kalça ve dizde fleksiyon ayakta ekin veya kalkaneus deformitesinin oluşması engellenerek çocuğa mobilizasyon için çok avantajlı olan ekstansiyon postürü kazandırılmalıdır. Ekstansiyon postüründeki çocuklar oturma ve yürüme sırasında ellerini serbest olarak kullanabilecekleri için psikososyal gelişmeleri ve gündelik yaşam aktivitelerinde avantaj kazanırlar. Kalçada çıkık tedavisi çok tartışmalıdır birçok olguda çıkık ihmal edilebilir.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 21.02.17, 22:05
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,489
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

-- Kalça sorunlarının tedavisinde hedef fleksiyon postürüne gidişi ve tek taraflı çıkığın neden olabileceği pelvik oblikite ve bacak kısalığını engellemektir. Kalçada fleksiyon kontraktürü lomber hiperlordoz gelişimine neden olarak fleksiyon postürünü rijidleştirir. Fleksiyon postüründe ayakta durmak ve yürümek biomekanik yönden büyük enerji kayıpları gerektirir ve hastanın mobilizasyon potansiyelini minimuma indirir. Her olguda olanaklar dahilinde kalça ve dizde fleksiyon ayakta ekin veya kalkaneus deformitesinin oluşması engellenerek çocuğa mobilizasyon için çok avantajlı olan ekstansiyon postürü kazandırılmalıdır. Ekstansiyon postüründeki çocuklar oturma ve yürüme sırasında ellerini serbest olarak kullanabilecekleri için psikososyal gelişmeleri ve gündelik yaşam aktivitelerinde avantaj kazanırlar. Kalçada çıkık tedavisi çok tartışmalıdır birçok olguda çıkık ihmal edilebilir.

Diz sorunlarının tedavisinde hedef fleksiyon deformitesinin önlenmesidir. Tedavide yumuşak doku gevşetmeleri ve osteotomiler uygulanır. Pes valgus veya torsiyonel deformitelerde sekonder genu valgum da gelişebilir.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 21.02.17, 22:07
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,489
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

OSTEOARTRİT:KİREÇLENME


Osteoartrit Nasıl Bir Hastalıktır?

Osteoartrit (eklem kireçlenmesi) en sık görülen eklem hastalığıdır. Eklem kıkırdağının yapısının bozulması aşınması incelmesi ve hatta kaybına neden olur. Ayrıca eklem kıkırdağının altındaki kemik dokusunda da değişiklikler sonucu kemikte büyümeler ve eklem kenarında çıkıntılar gelişir. Sonuçta osteoartrit eklemlerin normal yapısını bozarak hareketlerde kısıtlanmaya ve ağrıya neden olan bir hastalıktır.




Osteoartrit Neden Olur?

İki önemli faktör osteoartrit gelişmesinde önemli rol oynamaktadır:
1. Eklemlerin üzerlerine binen yükü dengeli bir şekilde emip dağıtarak istenen hareketi rahat yapmasını sağlayan eklem kıkırdağı kemik bağlar gibi yapılarda doğumsal ya da sonradan gelişen bozukluklar
2. Vücut kilosunda artışta olduğu gibi eklemlerin üzerindeki yüklerin ya da mesleki nedenlere bağlı olarak eklemlerin normal çalışma koşullarının değişmesi.



Osteoartritin Gelişmesini Kolaylaştıran Faktörler Nelerdir?

Yaş. Osteoartrit orta-ileri yaşların hastalığıdır. Kırk yaşından önce görülmesi çok nadirdir. Yaş ilerledikçe hastalık görülme sıklığı artar. Örneğin yetmiş yaşındaki insanların yaklaşık dörtte üçünde osteoartrit bulguları vardır.

Kalıtım. Bazı ailelerde çok daha sık olarak ve daha erken yaşlarda osteoartrit geliştiği bilinmektedir. Özellikle el parmak eklemlerinde şişlere neden olan ve "nodüllü osteoartrit" diye bilinen türünde kalıtımın katkısı çok belirgindir.

Cinsiyet. Diz ve ellerde görülen osteoartrit kadınlarda daha sık görülür. Kalça eklemi osteoartriti ise kadın ve erkeklerde eşit oranda görülmektedir.

Kilo. Fazla kilo ve şişmanlık eklem üzerine binen yükü artırarak özellikle diz osteoartriti gelişme olasılığını yükseltmektedir. Ayrıca osteoartriti olan kimselerde kilo artışı şikayetlerin ortaya çıkmasına ya da artmasına neden olabilmektedir.

Eklemlerde yapısal bozukluklar. Eklemlerde doğuştan görülen (örneğin kalça çıkığı kalça eklemi ile yuvası arasındaki uyumsuzluklar) ya da sonradan kaza travma hastalık gibi nedenlerle gelişen yapısal bozukluklar eklemin işleyişini aksatarak osteoartrit gelişme riskini artırmaktadır.

Eklem hastalıkları. Osteoartrit eşlik eden başka herhangi bir hastalık olmaksızın görülebileceği gibi eklemlerde görülen özellikle iltihabi nitelikli hastalıkların eklemde yaptığı yapısal bozukluklara bağlı olarak da gelişebilir ("ikincil osteoartrit").

Eklemlerin aşırı kullanılması. Mesleki nedenlerle ya da yaşam tarzına bağlı olarak belirli eklemlerin aşırı kullanılması osteoartrit riskini artırmaktadır.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 21.02.17, 22:12
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,489
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Osteoartrit Hangi Eklemlerde Görülür?

Osteoartrit en sık diz kalça el parmak eklemleri ayak başparmağı ve omurgada görülür.

Diz osteoartriti özellikle bayanlarda sıktır ve artan kilo (şişmanlık) ile görülme olasılığı artar. Genellikle her iki dizi etkiler.

Kalça osteoartriti erkeklerde de kadınlar kadar sık görülür. Doğumsal kalça eklemi uyumsuzlukları kalça ekleminin edinsel hastalıkları ve belirli meslekler (örneğin çiftçilik) kalça osteoartriti için risk faktörleri arasında sayılmaktadır.

El parmaklarında özellikle en uçta bulunan eklemlerde ve baş parmak kökünde görülen osteoartrit kemik çıkıntılara bağlı olarak eklem şişlerine neden olabilmektedir. Bu nedenle "nodüllü osteoartrit" olarak bilinmektedir. Genellikle ilk ortaya çıktıklarında ağrılı kızarık ve şiş olmakla beraber bir süre sonra kızarıklık ve ağrı geriler ve genellikle el parmak işlevlerini aksatacak düzeyde şekil ve hareket bozukluğuna neden olmazlar.

Ayak başparmağında görülen osteoartrit başparmağın dışarı doğru eğrilmesine ve/veya hareketlerinin tama yakın kaybına neden olur. İlk ortaya çıktığında eldeki nodüller gibi ağrı ve şiş ile birlikte kızarıklık da görülebilir ve yanlışlıkla gut hastalığı geliştiği düşünülebilir.

Osteoartrit omurganın en hareketli bölgeleri olan boyun ve belde de görülebilir. Kemik çıkıntıların sinir kanallarını ya da omurilik boşluğunu daraltmasına bağlı olarak şikayetlere neden olabilir.



Osteoartritin Belirtileri Nelerdir?

Hastalar en sık olarak osteoartrit gelişen eklemlerin hareketlerinde kısıtlanma ve ağrıdan yakınırlar. Kemik çıkıntılara bağlı olarak eklem şiş görünebilir. Hareket sırasında eklemde çıtırtılar duyulabilir. Belirtilerin arttığı alevlenme dönemleri olabildiği gibi uzun süren şikayetsiz dönemler de görülebilir.

Ağrı genellikle hareket sırasında ya da günün ilerleyen saatlerinde görülürken yakınmalar dinlenmeyle rahatlar. Uzun süren dinlenme sonrası ya da oturur durumdan harekete geçince hareketlerde kısa süren bir tutukluk olabilir. Bu durum hareket ettikçe dakikalar içerisinde düzelir. Eklem kıkırdağındaki bozukluklar ve aşınma ilerledikçe istirahat sırasında da ağrı görülebilir ve hareketler günlük yaşam işlevlerini aksatacak düzeyde kısıtlanabilir. Osteoartrit olan ekleme komşu kaslarda zayıflama ve güçsüzlük dikkati çeker. Kaslarda kramplar da görülebilir.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 21.02.17, 22:17
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,489
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Osteoartrit Tanısı Nasıl Konur?

Belirli eklemlerde gelişen kemik çıkıntılara bağlı şişler hareket sırasında kısıtlanma ve kaba çıtırtıların (krepitasyon) hissedilmesi hekimin osteoartrit tanısını koymasında oldukça yararlı bulgulardır. Eklemlerin röntgen filmlerinin çekilmesi de osteoartrit tanısını koyarken çok yardımcı olur. Bununla beraber röntgen filmlerinde osteoartrit bulgularının olması mutlaka o eklemde çeşitli yakınmaların olacağı anlamını da taşımaz ya da yakınmaların hangi şiddette olduğunu tahmin ettirmez.

Osteoartrit tanısını koyduran bir kan testi yoktur. Fakat bazı kan testleri özellikle vücutta ciddi bir iltihabi cevabın olmadığını gösteren testler osteoartriti diğer romatizmal hastalıklardan ayırt etmede yardımcı olurlar.



Osteoartrit Nasıl Tedavi Edilir?

Osteoartrit tedavisinin ana amaçları:

ağrıyı gidermek
hareketteki kısıtlanmayı düzeltmek ve günlük yaşam aktivitelerinin sorunsuz yapılmasına yardımcı olmak
ve hastalığın ilerlemesini engellemektir.

Osteoartritin tamamen düzelmesini sağlayan bir tedavi yoktur. Aşınmış olan kıkırdak dokusunu yenilemek mümkün değildir.

Vücut ağırlığının ideal kiloya inmesi düzenli egzersizlerle ekleme bine yükün azaltılması ve kas gücünün artırılması oldukça yararlı olmaktadır. Günlük işlerin ve önerilen egzersizlerin gün içerisine dengeli bir şekilde dağıtılması çok önemlidir.

Eklem ağrısı için öncelikle basit ağrı kesiciler bunlara yeterli yanıt olmazsa kortizon dışı iltihap giderici romatizma ilaçları kullanılmaktadır.

Eklem içinde sıvının arttığı alevlenme dönemlerinde eklem içine kortizon enjeksiyonları denenebilmektedir. Eklem içine eklem sıvısına benzer özelliklerde sıvıların verilmesinin ya da ağız yoluyla alınan ve kıkırdak içeriğinde bulunan bazı gıda maddelerini içeren ilaçların yararı ise tartışmalıdır. Uygun durumlarda sıcak ve/veya soğuk uygulamaları da ağrı kesici etki sağlamaktadır.

Osteoartrit eklemde ileri derecede tahribat yaparak kişinin günlük ihtiyaçlarını bile yapamaz hale gelmesine neden olduğunda bu eklemin cerrahi yöntemler kullanılarak bir protez ile değiştirilmesi gerekebilir. Eklem protezleri (yapay eklemler) hem ağrının ortadan kalkmasını hem de eklem hareketlerinin belirgin şekilde düzelmesini sağlayabilmektedir.

---------- Post added 21.02.17 at 22:48 ----------

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Osteoporozis kemik erimesi


Osteoporoz nedir?

Kemik yapımız önemli organlarımızı koruyan vücudumuzu destekleyen ve yaşamımız için gerekli temel maddelerden biri olan kalsiyumu depolayan canlı bir dokudur. "Canlı"dır çünkü yaşamımız boyunca kemik yapımı ve yıkımı bir denge halinde devam eder. Bu yapım ve yıkım arasındaki dengenin çeşitli nedenlerle yıkım lehine bozulması kemik kaybına neden olabilir. Aslında kemik dokusu kaybı yaşlanma sürecinin doğal bir sonucudur ama bunun kırıklara neden olacak derecelerde fazla olması hastalık yani "osteoporoz" dur.

Osteoporoz nasıl oluşur ve kimlerde görülür?

Normalde 30-35 yaşlarına kadar kemik yapımı yıkımdan daha fazladır ancak bu yaştan sonra kemik kaybı hızlanmaya başlar. Kadınlarda özellikle menopozdan sonra bu kayıp artar 65 yaş üzerindeki kişilerde ise hem kadınlarda hem erkeklerde aynı hızda kayıp olur.

Osteoporoz kemiklerin zamanla kalsiyumunu kaybederek anormal derecede delikli ve zayıf bir hale gelmesi olarak tanımlanabilir. Kemikteki bu kütle azalması kemiğin mekanik gücünü zayıflatır ve çoğu zaman hafif bir darbeyle ya da hiç darbe olmaksızın kırılma olasılığını artırır. Osteoporozlu kişilerde ya hayatın önceki dönemlerinde kemik yapımı daha az olmuştur ya da bu bireylerde ileri yaşlarda görülen kemik kaybı normalde beklenenden fazladır.

Osteoporozun sıklığı yaş ilerledikçe artar. Başlangıçta kırık olmadığı sürece hiçbir ağrı ya da şikayet yapmadığından sinsice ilerleyebilir. Bu durumda ağrılı kırıklar ve şekil bozuklukları ile ortaya çıkabilecek sakatlık hali yaşam kalitesinin bozulmasına bağımsız yaşayabilme ve hareket yeteneğinin kaybına hatta ölüme neden olabilir. Kalça kırığı meydana gelen yaşlıların kırıktan sonraki 1 yıl içerisinde ölme olasılığı aynı yaştaki sağlıklılara oranla çok daha fazladır.



Osteoporoz önlenebilir mi?

Osteoporozu ve neden olabileceği olumsuzlukları bir çok vakada önlemek ya da en az düzeye indirmek mümkündür. Bazı tedaviler kemik kaybı gelişmiş hastalarda bile ümit verici olsa da esas tedavi "koruyucu tedavi" yani küçük yaşlardan itibaren bireylerin diyetlerinde ve yaşam biçimlerinde kemik dokusunun artmasına ve korunmasına yönelik değişiklikleri sağlamak menopoz gibi hızlı kayıp dönemlerinde gerekli önlemleri almak ve risk altındakileri eğitmektir.



Risk altında mısınız?

Osteoporoz için bazıları değiştirilebilir bazıları değiştirilemez risk faktörleri vardır. Bir kişinin ne kadar çok risk faktörü varsa osteoporoz gelişme riski de o kadar fazla olur. En önemli risk faktörleri; kadın olmak ailede osteoporozlu kişinin olması kısa boylu-ince yapılı olmak beyaz tenli-açık gözlü olmak 50 yaş üzerinde olmak menopoz döneminde olmak doğal veya ameliyatla yapay olarak erken menopoza girmek kadınlarda östrojen-erkeklerde testosteron adı verilen cinsiyet hormonlarının azlığı düşük kalsiyum alımı düşük vitamin D alımı fiziksel aktivite ve egzersiz azlığı uzun süreli yatağa bağımlı ve hareketsiz kalmak bazı ilaçların (kortizon lityum epilepsi ilaçları tiroid ve kanser ilaçları vb) kullanımı sigara alkol veyakafeinin aşırı tüketilmesi ve bazı hastalıklar (şeker hastalığı tiroid veya paratiroid bezinin fazla çalışması felçler bazı romatizmal ve hormonal hastalıklar) osteoporoza neden olabilir. Bunun dışında denge bozuklukları görme sorunları nörolojik hastalıklar sakinleştiriciler düşmeye eğilimi arttırarak kırıkların gelişimini kolaylaştırabilirler.



Osteoporozun belirtileri nelerdir?

Kırıklar osteoporozun en korkulan belirtisi olsa da başlangıçta hastalarda bel ve sırt ağrıları omurgalarda çökme kırıkları ve boyda kısalma sırtta kamburlaşma görülebilir. Vücutta el bileği kaburga ve kalça kemiklerinde kırıklar gelişebilir. Yaygın inanışın aksine yaygın ağrılarla veya kırık dışında kemik-eklem ağrıları ile osteoporozun ilişkisi yoktur.



Osteoporoz tanısı nasıl konur?

Osteoporoz tanısı hastanın özellikle risk faktörleri açısından çok detaylı sorgulanması ile başlar. Kas-iskelet sisteminin uzman bir doktor tarafından ayrıntılı incelenmesi gerekir. Normal röntgen incelemesi ancak kemiklerin %30 kadarı kaybolduktan sonra bulgu verdiğinden başlangıçta yetersizdir. Yine de bel-sırt ağrısı yapabilecek diğer hastalıkları elemek ve varsa osteoporoza ait kırıkları görmek için gereklidir. Erken tanı "kemik dansitometrisi" adı verilen kemik yoğunluk ölçümleri ile yapılabilir. Diğer hastalıkların ayrımında ve kemik yıkım hızının tesbiti ile en uygun ilacın seçiminde kan ve idrar tetkikleri de yardımcıdır.



Osteoporoz tedavisi nasıl yapılır?

Kaybolan kemik dokusunu tekrar yerine koymak oldukça zor pahalı ve uzun zaman alan bir tedavidir. Bu nedenle risk faktörlerini belirlemek onları değiştirmek erken tanı ile koruyucu tedavi yapmak esastır. Tedavide yaşam tarzını daha aktif hale getirmek doktor tarafından önerilen egzersizleri düzenli yapmak beslenmeyi düzenlemek yaşanılan ortamda değişiklikler yaparak düşmeleri engellemek düzenli kontrollerle verilen tedaviye tam uyum sağlamak gerekir. Osteoporoz tedavisinde kullanılan değişik ilaçlar vardır: hormon tedavisi kalsiyum ve D vitamini aktif D vitaminleri kalsitonin bisfosfonatlar anabolik steroidler parathormon gibi. Ancak bu ilaçlar mutlaka uzman doktor kontrolünde kullanılmalı ve düzenli takip edilmelidir.

Osteoporozunuz varsa ya da korunmak istiyorsanız;

Düzenli beslenin; özellikle kalsiyumdan zengin gıdaları bol alın güneş ışığından faydalanın
Günlük yaşantınızda bel ve sırtınızı korumaya yönelik önerileri uygulayın
Evinizi işinizi yaşam çevrenizi güvenli hale getirin düşmeleri engelleyin
Konunun uzmanı bir doktora başvurarak tedavinizi yaptırın düzenli aralıklarla kontrollerinizi ihmal etmeyin
Sigarayı bırakın aşırı alkol-kahve içmeyin
UNUTMAYIN "osteoporoz önlenebilir" bir hastalıktır. Bir şeyler yapmak için hiçbir zaman çok geç değildir.

---------- Post added 21.02.17 at 22:48 ----------

PSORİATİK ARTRİT


Psöriyatik artrit nedir?

Psöriyatik artrit kronik bir cilt ve tırnak hastalığı olan sedef hastalığıyla (psöriyazis) birlikte görülen bir iltihabi artrit tipidir. Bu hastalığın beş tipi vardır:


Öncelikle el ve ayak parmaklarındaki küçük eklemleri tutan artrit

Kol ve bacaklardaki eklemleri tutan asimetrik artrit

Romatoid artrite (iltihaplı romatizmaya) benzeyen simetrik poliartrit (çok sayıda eklemi tutan artrit)

Nadir fakat ekleme son derece zarar veren ve şeklini bozan bir tip olan artritis mutilans

Sakroiliyak (omurgayla kalça kemiğini birbirine bağlayan eklem) eklemin ve omurganın artriti (psöriyatik spondilit)

Bu artrit tiplerinin her birinin hangi sıklıkta görüldüğünü belirlemek zordur. Aynı hastada zamanla artritin tipi değişebilir ve bazı hastalarda birden fazla tip bir arada görülebilir. Bazen artrite ek olarak gözde ya da bağların ve tendonların (kasın kemiğe tutunduğu yapı) kemiğe yapıştığı yerde örneğin topukta iltihaplanma vardır ikinci durumda o bölgede ağrı ortaya çıkar.

Nedeni

Tam nedeni bilinmemektedir fakat bağışıklık genetik ve çevresel faktörlerin birlikte etki ettiklerinden şüphe edilmektedir. Psöriyatik artritli hastaların %40'a varan bir bölümünün ailelerinde psöriyazis ya da artrit öyküsü vardır.

Sağlık üzerindeki etkisi


Psöriyatik artrit ABD'de bulunan 3 milyon psöriyazis hastasının en az %10'unda görülmektedir.

Kadınlarda ve erkeklerde eşit sıklıkta görülmekte ve genellikle 30-50 yaşları arasında başlamaktadır fakat çocuklukta da başlayabilir.

Psöriyatik artrit hastaların %15'e kadar bir kısmında psöriyazis tanısı konulmadan önce başlayabilir.


Tanı

Kesin bir tanı konulmadan önce psöriyazis için karakteristik olan cilt ve tırnak değişiklikleri gösterilmelidir. Bazı hastalarda sedimentasyon yüksekliği hafif anemi ve kan ürik asit düzeyi yüksekliği bulunabilir. Gut olmadığı kanıtlanmalıdır.

Tedavi

Psöriyatik artritin tedavisi başlangıçta steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlardan ibarettir fakat artrit bu ilaçlara yanıt vermezse metotreksat kullanılması gekebilir. Antimalariyal (sıtma tedavisinde kullanılan) bir ilaç olan hidroksiklorokin de etkili olabilir fakat bazı hastalarda bu ilaçla psöriyaziste alevlenme görülebilir. Sulfasalazin adlı ilaç bazı psöriyatik artrit hastalarında çok faydalı olmaktadır. Hastalığın ağır şekillerinde azatioprin kullanılabilir.

Doğrudan eklemin için uygulanan kortikosteroid enjeksiyonları faydalı olabilir. Son zamanlarda siklosporin ile iyi sonuçlar alınmaktadır fakat bu ilacın böbrek üzerinde yan etkileri olduğu için diğer tedavilere cevap vermeyen ilerleyici hastalıkta kullanılmalıdır. Uygun egzersizler çok önemlidir. Eklem harabiyeti gelişen hastalarda cerrahinin yararı olabilir.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 21.02.17, 22:18
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,489
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Polimyalgia romatika


Polimiyalji romatika nasıl bir hastalıktır?

Polimiyalji romatika belirli kas gruplarında ağrı ve tutukluk yapan bir çeşit romatizmal hastalıktır. Çoğu iltihaplı romatizmal hastalıkların aksine eklemleri değil kasları tutar ve uygun tedaviyle de çok kısa sürede iyileşir.

Kronik (uzun süreli) bir hastalıktır ancak aynı zamanda kendi kendini sınırlayabilir. Yani hastalığa tutulanlarda hastalığı ortadan kaldırıcı kesin bir tedavi yokken zaman içinde bazen belirli bir nedene bağlı olmaksızın kendiliğinden düzelebilir. Birkaç ay ya da aksine uzun yıllar boyu sürebilse de çoğu ortalama 2 yıl devam eder.

Polimiyalji romatikalı hastaların %10-50'sinde "dev hücreli arterit" adı verilen ve vücutta bazı kan damarlarını tutan klinik bir durum da gözlenebilir. Dev hücreli arteritte büyük kan damarlarının duvarlarında inflamasyon gelişir ve elastik lifler hasar görür. İnflamasyon nedeniyle kan damarları daralır ve bazı çapı küçük damarlar tamamen tıkanabilir. Şiddetli vakalarda damar tıkanıklığı sonucu körlük beyin felci ya da kalp krizi gelişebilir. Bu nedenle polimiyalji romatikası olan hastalar dev hücreli arterit bulguları açısından dikkatli olmalı ve herhangi bir işarette hekime başvurmalıdırlar. Dev hücreli arteritin bir bulgusu başta şakak bölgesindeki "temporal arter" adı verilen damarlarda inflamasyon bulgularının (ağrı kızarıklık şişlik ısı artışı) olmasıdır. İnflamasyon varsa bu damarlar şiş ve ağrılıdır baş ağrısı gelişebilir çift görme bulanık görme karanlık noktalar gibi görme bozuklukları eklenebilir. Görme bozukluğu körlük ile sonuçlanabildiğinden erken tanı önemlidir. Ayrıca dev hücreli arterit gelişen hastalarda sersemlik hali işitme güçlükleri çiğneme sırasında çenede ağrı olması uyarıcı yakınmalar arasındadır. Kesin tanısı biopsi ile konan dev hücreli arterit varlığında tedavide yüksek dozda kortizon gerekir. Hekim takibi esasdır.

Polimiyalji romatikalı hastaların çoğunda dev hücreli arterit gelişimi beklenmemektedir. Sadece polimiyaljisi olan kişiler bulgularını yaşlanmaya bağlayabilirler ancak bu doğru değildir. Tanı konduğunda uygun tedavi ile kolaylıkla rahatlama sağlanabildiğinden hekime görünmeyi ihmal etmemelidirler.

Polimiyalji romatikanın nedeni nedir?

Nedeni bilinmemektedir. Bazı ailelerin iki ya da daha fazla bireyinde olduğunu gözleyerek kısmi bir genetik yatkınlık düşünülse de kesin değildir. Enfeksiyona bağlı bulaşıcı bir hastalık olmadığı da kanıtlanmıştır.

Polimiyalji romatika kimlerde görülür?

Hastaların hemen hemen tümü 50 yaş üzerindedir. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür. Hastaların çoğu geçmişinde tamamen sağlıklı olan aktif kişilerdir.

Polimiyalji romatika bulguları nelerdir?

En önemli bulgular boyun omuzlar kolların üst kısmı bel ve kalçalardaki ağrı ve tutukluktur. Tutukluk özellikle sabah belirgindir. Çoğu hasta rahat yattığını ancak sabah kalktığında sanki bütün gece yorulmuş gibi tutuk olduğunu tanımlar. Yataktan kalkma güçleşir. Uzun süreli oturmalardan sonra da tutukluk görülebilir. Ağrılar genellikle vücudun iki tarafında simetriktir künt bir ağrı şeklindedir. Ağrı gece daha belirgindir. Hastalarda ayrıca gece terlemesi düşük ateş iştah azalması halsizlik yorgunluk ve depresyon gibi bulgular da bulunabilir bunlar genellikle hafif şiddettedir. Eğer dev hücreli arterit gelişmişse ona ait bulgular da tabloya eklenebilir.

Polimiyalji romatika tanısı nasıl konur?

Hastaların yakınmaları pek çok başka hastalığı taklit edebileceğinden tanı konması zaman alabilir. Ağrının detaylı sorgulanması eşlik eden bulguların bulunması iyi bir fizik muayene ile tanı konabilir. Aynı yakınmaları yapabilecek diğer hastalıkların laboratuvar tetkikleri ile ekarte edilmesi de tanıyı destekler. Polimiyalji romatikada tanıda yardımcı testlerden biri "eritrosit sedimentasyon hızı"dır. Bu hastalarda yüksek çıkması beklenir ve tanıyı doğrular. Yine de normal çıkması hastalık yok anlamına gelmez.

Bazı durumlarda kas hastalıkları ile karışabilir. Bu hastalarda kas biopsisinin yapılması gerekebilir. Kas hastalıklarında biopside kas lifleri hasarlı görünürken polimiyalji romatikada normaldir.

Polimiyalji romatika nasıl tedavi edilir?

Her ne kadar tanıda kullanılan yöntemler çok özel olmasa da tedaviye alınan hızlı ve iyi yanıt tanının doğruluğunu gösterecektir. Tedavide en etkili ilaç kortizondur. Özellikle yüksek dozlarda 1-2 gün içinde hızlı bir iyileşme gözlenir. Düzelme sağlandıktan sonra kortizon dozu giderek yavaşça azaltılmalıdır. Hastaya göre idame tedavisinin süresi değişebilir. Kortizonun kullanımı mutlaka hekim kontrolünde yapılmalıdır. Çünkü kilo alma yüzde yuvarlaklaşma ciltte kolay morarma kemiklerde zayıflama depresyon yüksek tansiyon katarakt şeker hastalığı varsa ağırlaşma enfeksiyon riskinde artma ve mide kanaması gibi çoğu ciddi olabilen yan etkileri mevcuttur. Herhangi birinin varlığında derhal hekiminize başvurmanız gerekir. Kortizon kullandıktan sonra dozunun yavaş yavaş azaltılması hem hastalığın yeniden alevlenmesini hem de vücudun aniden kortizonsuz kalmasını engellemek için şarttır. Çünkü dışarıdan verilen kortizon vücudun kendi kortizonu yapmasına engel olur ve vücut kendi kortizonunu yapmaya başlamadan aniden kesilirse çok ciddi ve hayatı tehdit eden durumlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle kendinizi iyi hissetseniz bile kortizonu asla kendiliğinizden azaltmamanız ya da kesmemeniz gerekmektedir.

Her polimiyalji romatikalı hastada kortizon kullanımı gerekmeyebilir. Bazı hastalar aspirin ya da benzeri steroid-olmayan antiromatizmal ilaçlardan fayda görebilir.

Ağrı ve tutukluk olduğu dönemlerde hastaların aşırı egzersiz ya da tam tersi mutlak istirahatten kaçınmaları gerekir. Her ikisi de ağrı ve tutukluğu artıracaktır. Ağrılı zamanlarda biraz istirahat önerilebilir ancak uzun süreli hareketsizlikten uzak durulmalıdır. İlaç tedavisi etki etmeye başladığında aktivite artırılabilir. Tedavi programında özel bir egzersiz türü yoktur kişinin normal günlük aktiviteleri yeterlidir.
Genellikle polimiyaljili hastaların çoğu ilaç tedavisiyle kendilerini iyi hissettiklerinden küçük değişikliklerle günlük yaşam aktivitelerini sorunsuz sürdürebilirler. Ancak ataklar dev hücreli arterit bulguları ve ilaçların yan etkileri açısından dikkatli olmalı ve düzenli hekim kontrolünü bırakmamalıdırlar.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 21.02.17, 22:25
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,489
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

ROMATOİD ARTRİT: ROMATİZMA



Romatoid Artrit (Artrit = Eklem iltihabı) en yaygın romatizmal hastalıktır ve daha fazla kadınlarda olmak üzere nüfusun % 05 inde görülmektedir. Hastalığın sebebi henüz tam olarak açıklanamamıştır ancak genetik faktörler ile oto imunite (= bünyenin kendi dokularına karşı çalışması) süreçleri ile bağlantılar mevcuttur. Tipik semptomlar arasında geceleri ve gündüzleri el parmaklarında genelde simetrik olarak oluşan ağrılar ile sabahları bu eklemlerin 15 dakikadan daha fazla tutuk ve uyuşuk olmasıdır. Devamında başka eklemlere de sıçrama gerçekleşir. Eklemler deforme olur. Ender olarak organlara da sıçrar (gözlere tükürük ve göz yaşı bezlerine cilde kalp ve akciğerlere).

Teşhisin konulmasında hastalığın geçmişi ile el ve ayakların röntgen filmleri belirleyici olmaktadır. Laboratuar değerleri sadece fikir vermektedir. Hastalığın sebep olacağı zararları engellemek veya geciktirmek için uygun tedavinin vakit geçirilmeden başlaması önemlidir. Bu tedavi temel ilaçlar dediğimiz ilaçlarla (özellikle Methotrexat) ve gerekirse iltihap önleyici başka ilaçların kombinasyonu ile yapılmaktadır. Tamamlayıcı olarak fizik tedavi Ergoterapi Hasta jimnastiği ve cerrahi tedavi yardımcı olmaktadır.
Tanımlama

Kronik Poliartritis olarak da adlandırılan Romatoid Artrit kronik iltihaplı bir hastalıktır. Bu hastalık ağırlıklı olarak eklemleri etkilemekle birlikte ender de olsa göz ve cilt gibi iç organları da etkileyebilmektedir.
Sıklık

Romatoid Artrit iltihaplı romatizmal hastalıklar içerisinde en sık görülenidir. Almanya’da nüfusun yaklaşık % 05’i bu hastalıktan mustarip. Bu hastalığın kadınlarda görülmesi erkeklere göre 3:1 oranında daha fazladır.
Romatoid Artrit her yaştaki insanda hatta küçük çocuklarda dahi görülebilmektedir. Bununla birlikte hastalık daha çok 35 ile 45 yaş arasında ve 60. yaştan sonra başlamaktadır.
Sebepleri

Romatoid Artritin oluşumuna neyin sebep olduğu konusu halen kesin olarak çözülmüş değil. Ancak muhtemelen hastalığın başlangıç sürecinde imun sistemine (bağışıklık) ait hücreler aktif hale gelerek bir oto imünite sürecinin başlaması ile kendi vücutlarına karşı savaşa geçmektedirler. Bu süreç birkaç adımda gerçekleşmektedir:

Ak yuvarların özel bir şekli olan T-Lenfositleri aktif hale gelir. Belirli yüzey molekülleri ağır Romatoid Artrit hastalarında daha sıklıkta görülmektedir. Bu nedenle genetik bir eğilim muhtemeldir.

Hastalığın oluşumundaki sonraki adımlarda eklem iç zarı (sinovyal zar) bağışıklık sisteminin neredeyse tüm hücreleri ile bağ dokusunun sinovyal hücreleri dahil olmak üzere iltihaplanır. Bu iltihap hücreler arasında iletişimi sağlayan bağışıklık sisteminin elçi maddeleri yani Sitokinler tarafından yönetilmektedir. Bir verici hücre etki maddeleri (sitokin) çıkartır. Bu maddeler hedef hücreye ulaşır. Hedef hücrenin hücre zarında reseptörler bulunur. Sitokin molekülleri bu reseptörlere kilit - anahtar misali yanaşabilmektedirler. Böylece hücre içlerine sinyaller gönderilir ve bu sinyaller hedef hücrenin belirli bir cevapta bulunmasına neden olurlar. Romatoid Artritin oluşumunda en önemli sitokinler Tümör Nekrose Faktörü - alpha (TNF - alpha) ve İnterlökin - 1 (IL-1) sayılmaktadır.

Sitokinlerin etkisi ile Sinovyalden yumru şeklinde bir doku oluşur. Pannüs denilen bu doku belli bir süre sonra kıkırdak kemik tutucu aparatlar ile söz konusu ekleme ait diğer yapıları bozmaktadır. Bu yıkıcı iltihab sürecinin sorumlusu olarak TNF-alpha görülmektedir. Bu mekanizmayı çözmek için yeni bir tedavi katkısı TNF-alpha’ nın hedef alınarak antikorlar veya çözünebilir TNF-reseptörleri ile bloke edilmesidir.

Interlökin-1 (IL-1) kıkırdak dokusunun bozulmasını teşvik eder ve kemik yapısını bozan hücreleri yani Osteoklastları aktif hale getirir. Bu etki organizmada normal olarak IL-1 reseptör antagonisti IL-1Ra tarafından düzeltilmektedir. IL-1Ra hücre zarındaki reseptörleri karşıt oyuncular ile yani Reseptör antagonistleri ile bloke ederek hedef hücrenin cevap (tepki) vermesini engeller. IL-1Ra reseptörün kilidine uygun ama "kör" bir anahtar sunar. IL-1’ in yanaşabileceği kilitler böylece bloke edilmiş olurlar. Hücre içerisine bir sinyal verilmemiş olur. Hücrenin korkunç cevabı gelmez. Romatoid Artrit hastalığında yeterli sayıda IL-1 reseptör antagonisti bulunmadığından bu denge bozulmuştur.

---------- Post added 21.02.17 at 22:56 ----------

Tipik Belirtiler:


Geceleri ve sabahları eklem ağrıları


Sabahları 15 dakikayı geçen eklem tutulmaları


Eklemlerin şişmesi tipik olarak parmakların dip ve orta eklemlerinde


Yorgunluk ve takatsizlikle birlikte genel olarak kendini hasta hissetme.
İlk devrelerde bazen sadece az sayıda eklem etkilense de neredeyse her zaman belli bir süre sonra poliartritis dediğimiz vücudun çok sayıda küçük ve büyük ekleminin iltihaplanması gerçekleşir. Bu daha çok el ve parmak eklemlerinde görülür. Baş - boyun eklemi dışında Omurga hemen hemen hiç etkilenmez.


Hastalık seyrinin devamında eklemlerde aşağıda tarif edilen değişiklikler gelişebilir:



Parmakların dışa kayması


Parmak ucunun aşağıya katlanması


Parmak kemiğinin yukarıya çıkıntı yapması


Eklemlerin dış tarafında lastik benzeri düğümlerin gelişmesi
Ancak sadece eklemler değil başka organlar da etkilenmiş olabilir.

Organların etkilenmesi aşağıdaki şekillerde görülebilir:


Akciğer
Akciğerde bağ dokusunun çoğalması (akciğer fibrozu) veya göğüs zarı iltihabı (Plevrit)


Kalp
Perikard iltihabı (Pericarditis)


Gözler
Göz duvarlarında değişik katmanların iltihaplanması (Skleritis ve Episkleritis) ekstrem durumlarda gözün delinmesi (ör. bir Ulcus cornae sonucu)


Cilt
Romatizma düğümleri veya kılcal damar iltihabı (Vaskulitis) özellikle alt baldır ile ayak sırtında.


Tükürük ve göz yaşı bezleri
Ağız ve gözde kuruluk belirtili kronik iltihap (Sicca-Syndrom

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 21.02.17, 22:26
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,489
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

TEŞHİS:

Romatoid Artrit hastalığının teşhisi her zaman bir çok bulguya dayanılarak konulur: Belirtiler vücudun muayenesi laboratuar verileri ve röntgen tetkikleri.


Kan değerlerinin tipik değişimleri aşağıda verilmiştir:


Kan çökelme hızı (BSG) ve C-Reaktif-Protein (CRP) gibi iltihap değerlerinin yükselmesi


Romatizma Faktörünün tespiti (değişik antikorlar)


Hemoglobin değerinde düşmeyle birlikte İltihap anemisi
Ancak dikkat edilmesi gereken bir husus Romatoid Artrit hastalarının sadece yaklaşık % 80 kadarında romatizma faktörünün tespit edilebilmesi ve romatizma faktörünün bazı başka hastalıklarda ve hatta sağlıklı insanlarda da bulunabilir olmasıdır. Bu nedenle çok fazla spesifik olmamaktadır.

Romatoid Artrit hastalığının eklem bozucu sürecine bağlı olarak genelde bir kaç yıl sonra eklemlerin röntgen filmlerinde tipik değişimler görülebilir:


Ekleme yakın Osteoporoz = ekleme yakın kemikte kireç tuzu eksikliği (erken işaret)


Erozyonlar = eklem yüzeyinin dış kenarında fare ısırığını andıran kemik hasarları


Baş-boyun ekleminin de etkilendiği boyun omurgasında omurların kayması
Vaktinde tipik değişiklikleri tanımlayabilmek için el ve ayakların röntgen filmleri özellikle faydalı olmaktadır.

Teşhisi standartlaştırmak için American College of Rheumatology (ACR) 1987 yılında aşağıdaki teşhis kriterlerini belirlemiştir.


Romatoid Artrit için ACR-Kriterleri


Eklemlerin sabah tutukluluğu (süresi: en az bir saat) > altı hafta


Üç veya daha fazla eklem bölgesinde dokunularak hissedilebilir şişlikler > altı hafta


El veya parmak eklemlerinde artrit > altı hafta


Simetrik Artrit (aynı zamanda her iki eklem bölgesinde) > altı hafta


Romatizma düğümü


Kanda romatizma faktörünün bulunması


Tipik röntgen değişiklikleri (eklem yakınında Osteopeni ve/veya erozyon)


Romatoid Artrit teşhisi için bu 7 kriterden en az 4 tanesinin söz konusu olması gerekmektedir.

---------- Post added 21.02.17 at 22:56 ----------

TEDAVİ:

Bir Romatoid Artrit hastasının tedavisi büyük tecrübe gerektirmektedir ayrıca romatolog ortopedist hasta jimnastikçisi ve bir ergo terapistin disiplinli bir iş birliği içerisinde çalışmaları gerekir. Takip eden tedavi yolları mevcuttur:
İlaçla tedavi
- En kullanışlı temel ilaçlar
- Eklemlere Kortizonlu preparatların enjeksiyonu
- NSAR
- Biyolojikler


Hasta jimnastiği
- Bireysel ve grup jimnastiği
- Kuru terapi ve hareket banyosu


Fizik tedavi
- Sıcak ve Soğuk uygulaması
- Masaj
- Elektro terapi


Ergo terapi ve Rehabilitasyon
- Eklem koruma eğitimi
- Evde işte ve serbest zamanda genel olarak günlük hayatta uyum
- Yardımcı madde tedariki


Psikolojik önlemler
- Gevşeme eğitimi
- psikolojik olarak ağrıyı yenme
- Ruhsal destek ve refakat


Cerrahi tedavi (Synovektomi ve rekonstrüktif cerrahi)
- örn. Eklemlerin bozuk durması veya fonksiyon kaybında düzeltici operasyonlar.
- Suni eklem uygulaması


İlaç tedavisi

Romatoid Artrit'in eklem bozucu sürecine engel olmak için sürekli ve yeterli ilaç tedavisi uygulanmalıdır. Buradaki amaç eklemlerdeki iltihabı mümkün olduğunca kontrol altında tutmaktır.

Burada vazgeçilemez ilaçlar arasında temel ilaçlar dediğimiz ilaçlar veya disease-modifying antirheumatic drugs (DMARD) dediğimiz ilaçlar önemli bir rol oynamaktadır. Bu ilaçlar hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyebilirler. Aktif olan her Romatoid Artrit en az bir veya daha fazla temel ilaçla tedavi edilmelidir.


a) En kullanışlı temel ilaçlar

Methotrexat
Sulfasalazin
Hydroxychloroquin
Chloroquin
Aurothioglukose (enjekte edilebilen altın)
Auranofin (oral altın)
Azathioprin
Cyclosporin A
Leflunomid


Temel ilaçlar arasında yüksek etkisi ve kabul edilebilir yan etkileriyle Methotrexat özel bir yer almaktadı. Methotrexat esasen daha yüksek dozlarda kullanıldığı kanser tedavisinden gelmektedir. Methotrexat genelde ilk seçilen temel tedavi ilacıdır. Tablet halinde verilebildiği gibi enjeksiyon (kas içine damara ve subkutan) olarak da verilebilmektedir.

Tüm temel ilaçlar belirli bir sürede etkilerini gösterebilirler. Genelde bu süre 4 hafta (Methotrexat Leflunomid) ile 6 ay (enjekte edilebilir altın) arasındadır.

Sadece bir temel ilaca yetersiz düzeyde tepki alınıyorsa değişik ilaçlar aralarında kombine edilmelidir. Büyük araştırmalarda tercih edilen bir kombinasyon Methotrexat ile Cyclosporin A veya Hydroxychloroquin plus Sulfasalazin ile olanıdır.


b) Eklemlere Kortizon preperatlarının enjekte edilmesi

Romatoid Artrit tedavisinde diğer bir ana direk olarak kortizonlu preperatlar gösterilebilir. (Glukokortikoidler). İltihaba karşı etkileri çabuk olduğundan hastaların şikayetlerini hızla azaltmaktadır. Düşük dozlu uzun süreli tedavide eklem bozulmasında ki ilerleme yavaşlamaktadır. Ne yazık ki Glukokortikoidlerle yapılan uzun süreli veya yüksek dozlu tedavilerde yan etkiler meydana gelmektedir örn. Osteporoz.


c) Steroidal olmayan anti romatik (NSAR)

Örneğin Diclofenac ya da Indometacin gibi anti iltihap etkili ağrı kesicilerdir. Ortak eki prensibi olarak Prostaglandin üretimi için gereli olan Cyclooxygenase (COX) enzimini azaltırlar. Ağrı kesici etkileri iyi olduğundan Romatoid Artrit hastalığında kullanımına devam edilmektedir. Sık rastlanan bir yan etki mide ve onikiparmak bağırsağı ülserinin oluşumunu desteklemesidir. Bu durum özellikle ilaçlar Glukokortikoidlerle birlikte alındığında ortaya çıkabilir. NSAR'ın bir diğer sınıfı Cyclooxygenase-2(COX-2)- engelleyicileridir. Bunlar sadece iltihap durumunda meydana gelen Prostaglandin üretimini bloke ederken mide zarının koruması için gerekli olan Prostaglandini bloke etmezler.


d) Biyolojikler

Romatoid Artrit hastalığında iki sitokin özellikle önemli bir rol oynarlar: İnterlökin - 1 (IL-1) ve tümör nekrose faktörü - alpha (TNF - alpha). Her ikisi de bağışıklık sisteminin hücreleri tarafından üretilir ve salgılanır. Biyolojikler iltihabı teşvik eden ve iltihabı engelleyen faktörler arasındaki dengesizliği kaldırırlar. Bunlar IL-1 veya TNF-alpha fazlasına karşı etkili olurlar.

---------- Post added 21.02.17 at 22:56 ----------

Raynoud fenomeni


Raynaud fenomeni nedir?

Raynaud fenomeni el ve ayak parmaklarına giden kan akımındaki bozulma ile karakterize bir klinik durumdur. İlk tanımlayan Fransız doktor Dr. Maurice Raynaud'dan adını almıştır. Genellikle soğuk ya da stres varlığında tekrarlayan ataklar halinde seyreden bir hastalıktır. Başka hastalıklar olmadan tek başına bulunabilir ya da başka bir romatizmal hastalığın bulgusu olarak karşımıza çıkabilir. Raynaud Fenomeni ile ilişkili olabilecek romatizmal hastalıklar skleroderma lupus eritematozus polimiyozit-dermatomiyozit Sjögren Sendromu miks kollajen doku hastalıklarıdır.

Raynaud Fenomeni nasıl gelişir?

Atak sırasında el ve ayak parmaklarındaki kan damarları kısa süreli daralır ve kan akımı geçici olarak bozulur. Bu sırada etkilenen parmaklarda renk değişikliği meydana gelir. Önce kan akımının kesilmesi nedeniyle parmaklar beyazlaşır arkasından akımın durmasıyla birlikte toplar damarlarda göllenen kanın etkisiyle mavi renk değişikliği gelişir kısa süreli bu daralmayı takiben kan akımının normale dönmesiyle de kırmızı renge döner. Bazen parmaklarda sadece tek renk değişikliği de görülebilir. Hastalarda kan akımı durduğunda parmaklarda sızı ve hissizlik olabilir kan akımı normale döndüğünde de şişlik karıncalanma sıcaklık hissedilebilir. Kan dolaşımının normale dönmesi dakikalar ya da saatler alabilir.

Soğukta ya da aşırı sinirlilik ya da heyecan gibi kuvvetli duygusal streslerde kan damarlarında ani daralmalar gelişebilir ve bu da Raynaud Fenomenine sebep olabilir. Ancak hastaların çoğunda belirli bir neden bulunamaz. Genellikle seyrek ve sekel bırakmayan ataklar halinde seyreder. Bazı hastalarda ise daha sık ve şiddetli ataklar sorun yaratabilir. Tedavi olmamış ya da kontrol altına alınamamış hastalarda tutulan bölgelerde hasar gelişebilir. Vücuttaki dokuların normal yapısının korunabilmesi için kan akımının devamı şarttır Raynaud Fenomeninde kan akımı bozulduğundan ciddi vakalarda morarma siyah renk değişikliği ve ülserler (yaralar) görülebilir.

Raynaud Fenomeni tanısı nasıl konur?

Hastanın öyküsünde parmaklardaki tipik renk değişikliği ile tanı koymak kolaydır. Bazen buzlu suya parmakları sokarak renk değişikliğinin olup olmadığını gözlemek tanı için gerekebilir. Ayrıca mikroskopla tırnakların incelenmesi ve anormal kan damarlarının tesbit edilmesi tanıya yardımcı olabilir. Tanıda eşlik eden bir romatizmal hastalığın olup olmadığının belirlenmesi de önemlidir.

Raynaud Fenomeni ile nasıl başa çıkılır?

Raynaud Fenomeni zaman zaman ciddi sorunlar oluşturabilse de biraz özenle atakların sıklığını azaltmak ve gelişebilecek komplikasyonları engellemek mümkün olabilir.

---------- Post added 21.02.17 at 22:56 ----------

Raynaud fenomeni olan hastaların dikkat etmesi gereken noktalar şunlardır:
Soğuktan korunma;
1. Vücudunuzu soğuktan koruyun. Raynaud Fenomeni bulunan kişilerin soğuğa karşı hassasiyetlerinin olduğu unutulmamalıdır. Yani soğuk havalarda mutlaka kendinizi sıcak tutacak önlemler alın. Sıcak ortamlardan klimalı yerlere geçerken dikkatli olun.
2. Kıyafetlerinizi tercihen nemi emen doğal maddelerden (pamuklu gibi) seçin. Vücuttaki ısının çoğu baş bölgesinden kaybedildiği için şapka kullanın. Eller ve ayaklarda ekstra koruma gerektiği için mutlaka yünlü eldiven kalın ya da iki kat çorap bot kullanın.
3. Geceleri kendinizi sıcak tutmak için elektrikli battaniyeler ya da yeterince sıcak tutacak örtüler kullanın. Gerekirse gece de eldiven ve çorap kullanın.
4. Banyoda soğuk suyla temas etmeyin.
5. Mümkünse ısıtılmış arabalara binin.

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 21.02.17, 22:27
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,489
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Diğer noktalar;
1. Yazın bile mutlaka yanınızda koruyucu kıyafetler taşıyın klimalı ortamlardan kaçının.
2. Buzdolabı ya da dondurucudan birşey almanız gerektiğinde koruyucu eldivenler kullanın.
3. Ellerinizi soğuk yerine ılık su ile yıkayın. Bulaşık yıkarken eldiven kullanın.
4. Çok soğuk içecek şişelerini tutmaktan kaçının.
5. Sigara içiyorsanız mutlaka bırakın çünkü sigara kan damarlarında daralma yaparak yakınmalarınızı artırır.
6. Kendinizi aşırı üzüntü heyecan korkulardan koruyun. Stresi azaltıcı gevşeme tekniklerini öğrenin.
7. Kan damarlarında daralma yapan bazı migren ilaçları gibi ilaçları doktorunuza danışın ve mümkünse kullanmayın. Doğum kontrol hapları da atakların sıklığını artırabilir mutlaka danışarak kullanın.
8. Cildinize bakım gösterin. Cildinizi her zaman temiz tutun ve nemlendirin.
9. El ve ayaklarınıza ekstra bakım gösterin. Günlük temizliğinizi ihmal etmeyin parmak aralarını iyi kurulayın masaj yapın. Lanolinli kremleri tercih edin.
10. El ve ayaklarınızı yaralar açısından hergün kontrol etme alışkanlığı kazanın. Yara varsa derhal doktorunuza gidin.
11. Tırnaklarınıza özen gösterin. Tırnak etlerinizi kesmeyin keskin aletler kullanmayın.
12. Parmaklarınızı kullanarak yaptığınız aktivitelerin atakları artırıp artırmadığını gözleyin. Daktilo kullanma piyano çalma gibi aktiviteler parmak uçlarındaki damarlarda daralma yapabilir bunu aklınızdan çıkarmayın.
13. İyi bir kan dolaşımı sağlamaya dikkat edin. Aynı pozisyonda 30 dakikadan fazla durmayın. Aerobik ve dayanıklılık egzersizleri yapın.
14. Atak sırasında mümkün olduğu kadar sakin kalmaya çalışın. El ve ayaklarınızı ısıtmaya dolaşımı düzeltmek için hareket etmeye dikkat edin. Normal renk dönene kadar bunu sürdürün. Parmak uçlarını koltuk altlarınıza sokmak genellikle yardımcı olabilir. Su kullanacaksınız kesinlikle sıcak değil ılık su kullanın.

---------- Post added 21.02.17 at 22:57 ----------

Romatizma ve egzersiz


Yürüyüş herkes için çok yararlı bir egzersizdir. Yürüyüş bir dayanıklılık egzersizidir yani kalbinizi güçlendirir akciğerlerinizin daha iyi çalışmasına yardım eder yorgunluğa karşı daha dayanıklı kılar. Kemikler üzerine kuvvet uyguladığı için kemiklerinizi güçlendirir ve kemik erimesinin gelişimini engellemeye yardım eder.

Yürüyüş kaslarınızı güçlendirir ve eklem esnekliğinizi korumanıza yardım eder. Yürüyüşün romatizması olan hastalarda kas ve ekleme yönelik faydaları çok önemlidir. Çünkü romatizmaya bağlı hareketsizlik eklemlerde tutukluğa ve kaslarda da zayıflamaya yol açar. Yürüyüş ile kaslar ve eklem çevresindeki yapılar güçlendikçe eklemler daha iyi korunabilir ve günlük yaşam aktivitelerinde daha sorunsuz kullanılabilir.

Bütün bu fiziksel yararlara ek olarak yürüyüşün bir çok psikolojik faydaları da bulunur. Düzenli yürüyüş daha iyi uyumanızı sağlar kilo kontrolüne yardım eder ve moralinizi yükseltir. Ayrıca eklem romatizmasına eşlik edebilecek depresyon stres ve yorgunluk gibi sorunlarla daha iyi başa çıkmanıza yardım eder.



Nasıl başlayalım?
Yürüyüş çok basit bir egzersiz olduğundan yararlı etkileri genellikle göz ardı edilmektedir. Aslında yürüyüşü pek çok insan için ideal bir egzersiz yapan işte bu basitliğidir. Yürüyüş istediğiniz yerde istediğiniz zaman istediğiniz kadar yapabileceğiniz bir egzersizdir. Özel bir yetenek alet cihaz gerektirmez ve ucuzdur. Dünyanın dört bir yanındaki yürüyüş yapan insanlar grubuna katılmak istiyorsanız şu noktaları aklınızda tutmalısınız:

Her egzersiz programında olduğu gibi mutlaka doktorunuza danışarak size uygun yürüyüş süresini ve dozunu belirleyin.
Şoku iyi emen esnek tabanlı rahat yürüyüş ayakkabıları giyin. Ayakkabınızda ayrıca uygun taban destekleri ve parmaklarınız için rahat bir boşluk bulunması gerektiğini aklınızda tutun.
Ayakkabınızın ayağınıza iyi ve rahat oturduğundan emin olun ayakkabı almaya giderken kullanacağınız çoraplarla gidin ki size en uygun ayakkabıyı seçebileseniz.
Rahat ve bol kıyafetlerle yürüyün. Nemi alacak kumaşlar seçin. Ayrıca yürüyüş sırasında değişen sıcaklığa uyum sağlayabilecek şekilde giyinin.
Yürüyüş yolunuzu önceden belirleyin ve tanıyın.
Ailenizi yürüyüş yolunuzdan ve süresinden haberdar edin.

Daha eğlenceli ve sağlıklı bir yürüyüş için yapabileceğiniz bazı şeyler:

Yürüyüş öncesi ve sonrası ısınma ve soğuma için birkaç dakika zaman ayırın. Bu ısınma ve soğuma dönemlerinde germe haraketlerini uygulayın. Her bir germe hareketini ısınma sırasında 20-30 saniye soğuma sırasında ise 45-60 saniye yapın.
Yürüyüşünüzü kolaylaştıracaksa ve daha uzun mesafeleri daha sorunsuz yürümenize yardım edecekse baston gibi yardımcı cihazlar kullanın.
Herkesin kendine özgü bir yürüme hızı olacağını gözönüne alarak kendinizi en rahat hissettiğiniz hızı saptayın. Bu hızın hastalığınıza bağlı olarak günden güne de değişiklik gösterebileceğini unutmayın. Hızlı bir yürüyüş dizlerinize fazla yük bindirebileceğinden özellikle başlangıçta yavaş yürümeyi tercih edin.
Başlangıçta yürüyüş mesafesini kısa tutun. Yürüyüş süresini uzatabilmek için gün içinde tekrarlanan kısa yürüyüşler ile hazırlık yapabilirsiniz. Bir seferde uzun mesafeler yürümeyin. Unutmayın ki 3 kez 10 dakikalık yürüyüşten alınan faydalar tek bir 30 dakikalık yürüyüşle aynıdır.
Düz ve sert zeminlerde yürüyün. Düzensiz zeminler ve basamaklar kalça diz ve ayak ağrılarına neden olabilir.
Çevrenizi rahatça gördüğünüz aydınlık ortamlarda yürüyün.

Yürüyüşün basit olması nedeniyle herkes için uygun bir egzersiz olduğunu belirtmiştik. Ancak bu basitlik bir şekilde renklendirilmezse devamlılığını sağlamak güç olabilir. Yürüyüşünüzü eğlenceli kılmak için değişik şeyler deneyebilirsiniz:

Yürüyüş yolunuzu değiştirebilir eğlenceli ve ilginç yollarda yürümeyi planlayabilirsiniz.
Bir arkadaşınızla birlikte yürüyebilirsiniz. Hatta gruplarla yürümek hem eski arkadaşlarınızla birlikte olmak açısından hem de yeni arkadaşlar edinmek açısından eğlenceli olabilir.

Yürüyüş gerçekten de herkesin rahatlıkla uygulayabileceği çok basit egzersizlerden biridir ve romatizmalı hastalar için de faydaları açıktır. Ancak romatizmal hastalıklar kalça diz ve ayak eklemlerini etkilemişse bu hastalıkların akut yani alevli dönemlerinde yürüyüş zararlı olabilir. İyileşmenin hızlandırılması ve eklem hasarının engellenebilmesi için belirli süre istirahat daha uygun olabilir. Bu nedenle sizin için en uygun egzersizi ve yürüyüşün yararlı olup olmayacağını hekiminizden öğreniniz.

---------- Post added 21.02.17 at 22:58 ----------

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
SLE sistemik lupus eritramatozus


Sistemik Lupus Eritematozus nedir?

Sistemik lupus eritematozus (aynı zamanda SLE ya da sadece lupus olarak da anılır) farklı sağlık sorunlarına yol açan bir hastalıktır. Cilt döküntüleri artrit anemi sara krizleri ya da psikiyatrik hastalıklara neden olabilir ve sıklıkla böbrek akciğer ve kalp gibi iç organları etkiler. Bir zamanlar yüksek oranda ölüm görülen bir hastalıkken günümüzde kronik (uzun süren) bir hastalık durumuna gelmiştir. 1954 yılında 4 yıl süren hastalıktan sonra sağkalım oranı %50 iken günümüzde bu oran %97'nin üzerine çıkmıştır.

Nedeni

SLE normalde vücudu infeksiyonlara ve kansere karşı korumakla görevli olan bağışıklık sisteminin anormal çalışmasından kaynaklanan bir kronik (uzun süre devam eden) inflamatuvar (iltihabi) bir hastalıktır. SLE'de bağışıklık sistemi aşırı çalışmaktadır ve çok miktarda anormal antikor üretmektedir. Bu anormal antikorlar da hastanın kandi dokularına saldırmaktadır. Lupusun nedeni tam olarak bilinmemektedir fakat kalıtsal nedenler çevre ve hormonal değişikliklerin rolü olabileceği düşünülmektedir.

Sağlık üzerindeki etkisi


SLE'nin görülme sıklığı 100.000 kişide 40-50 arasındadır.

Bazı etnik gruplarda örneğin zencilerde daha sık görülmektedir.

Lupus hastalarının %80'den fazlası kadındır.


Tanı

Semptomlarının çok çeşitli olması nedeniyle tanı genellikle zordur ve hekimin çok dikkatli olması gereklidir. SLE'nin tipik özellikleri şunlardır:


Yanakların üzerinde kelebek şeklinde cilt lekesi

Güneş gören cilt bölgelerinde beliren bir cilt lekesi

Ağız ve burunda yaralar

Bir ya da daha fazla eklemi tutan artrit

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
fizik, tedavi


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Tayyi Mekan nasıl yapılır, tayyi mekan yapmak için bir çalışma var mıdır? baran01 Sorularınız 35 01.08.24 15:32
islam'a göre sihir, cin çarpması teşhis ve tedavi usulleri SiLence Paranormal Yetenekler 1 31.07.23 18:56
Kanser hastalığının maddi manevi tedavi yöntemi Skoda Rukye ve Tedavi 0 01.11.21 01:00
Kanser hastalığının manevi tedavi yöntemi: madlen Rukye ve Tedavi 3 22.01.21 00:11
Bilim Ve Teknoloji Dalları... KaLpSiz Bilim ve Teknoloji 8 20.10.17 11:54


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:50.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147