#1
|
|||
|
|||
Psikiyatrik Sözlük C-Ç
C-Ç
Çağrışım (association) Bozuklukları Fikirler, sözcükler, yaşantılar veya stimuluslar ve tepkilerin aralarındaki ilişkilere çağrışım (association) denilmektedir. Böylece kişinin yaşantısında bu unsurlardan biriyle karşılaşmasını, ilişkili bir yaşantının çağrışımı izler. Bu çağrışımlar kişinin önceki yaşantısından ötürü meydana gelir ve birkaç kesin ilkeye göre oluşurlar. Bu ilkeler arasında en önemlileri yakınlık ve benzerlik «kanunlarıdır». Bu yollardan kurulan çağrışımlar birtakım öğrenim türlerinde, özellikle sözlü öğrenimde, hafıza ve düşünmede belirgindir. Sözlü çağrışımlar, sözcük çağrışım testleriyle incelenir; süjeye belli sözcüklere «aklına ilk gelen sözcükle» cevap vermesi söylenir. Benzer tipteki zincirleme çağrışım yöntemi psikanalitik. Tekniklerde belirgin bir yer almaktadır. Düşünce bozukluğu gösteren birçok şizofrenik hastada, çağrışım proçesi bozuklukları açıkça görülür. Bleuler bu durumun şizofrenide bir temel oluşturduğunu ileri sürmüş ve karakteristik belirsiz ve yersiz konuşmaya yol açan bir çağrışım «bölünmesi» ve «yersizliğinden» söz etmiştir. Bu gibi şizofreniklerde görülen kontrolsuz çağrışımlar, benzerliğe dayanarak oluşur; kafiyeli ve ses benzerliği bulunan sözcüklerin «çınlama» çağrışımları biçiminde konuşmalarında yansır. Capgras Sendromu Yanlış tanımayla ilgili bir yanılgı sendromudur. Çoğunlukla paranoid şizofreniklerde görülür, fakat diğer kronik paranoid psikoz hastalarında da mevcut olabilir. Hasta, çevresindeki insanların (yani hastahane personeli veya diğer hastaların) aslında kendi akrabaları veya dostları olduğunu ileri sürer. Bazı hastalar ise, daha ender olarak, hastahane koğuşundakilerin tanınmamak için görünümlerini değiştirdiklerini veya hasta «rolü oynamak» üzere oraya yerleştirilmiş akrabaları olduklarını ileri sürerler. Hasta, çevresindeki insanları böyle yanlış kimliklerle tanıma tema'sı üzerine, çeşit çeşit yanılgılar kurar. Tedavi (fenotiazinler, butirofenonlar, vs.) ve prognoz, bu yanılgının altındaki temel hastalığın tedavisi ve prognozudur. Çatışma Freudiyen psikanalitik yaklaşıma göre, aklın bilinçdışı bölümü çok önemlidir. Bir içgüdünün, ilk kaynağından, yani id'den (bkz.) ayrılarak ifade aramasının çatışmaya yol açtığı ileri sürülmektedir.Bu içgüdü, birkaç değişik kaynaktan kritik bir incelemeye uğrar; bu kaynaklar, ortamdaki gerçekliğe tekabül eden ego İle süperego'dur (vicdan) . Sonucunda aklın bilinçdışı bölümünde yer alan bir çatışma; baskı, simgeleştirme, vs.gibi birkaç akıl savunma mekanizmasını harekete geçirir. Savunma mekanizmalarının mutlaka patolojik olması gerekmez; aslında, bunların aktivitesi akıl sağlığı için şarttır. Ancak, uygun olmayan savunma mekanizmaları hastalığa ve semptom formasyonuna yol açar; bunlar ise analiz ve hastanın uyumu bakımından daha uygun başka savunma mekanizmalarının kurulmasını gerektirir. Kişilik gelişimi, çatışmaya karşı kullanılan predominan akıl mekanizmalarıyla etkilenir ve yetişkinin kişiliği, çocukken kullandığı bu ilk mekanizmaları silinmez bir damga olarak taşır. Doğuştan gelen biolojik predispozisyon da, kullanılan bu predominan mekanizmalarda ve bireyin ego'sunun güçlülüğünde ve güçsüzlüklerinde rol oynar. Psikanalitik teori, hastanın bu bilinçsiz çatışmaların bilincine vararak bunları çözümleyebilmesi için başlıca yolun psikanalitik tedavi olduğunu varsaymaktadır.Hasta, bu tedaviyle, çatışmalarının bilincine varıp bunları çözümleyerek, akıl bozukluğundan kurtulmaktadır. Çeteler Çocuklarda oyun oynama veya suç işleme daha ziyade bireysel biçimde görülür, ama büluğ çağına doğru topluluk kavramı güçlenir.Bundan sonra, özellikle sosyal olanakların bulunmadığı geniş iskân bölgelerinde daha büyük bir ünite olan çeteler kurulur.Bu gibi bir çetenin yalnızca suç işleme amacı veya yalnızca toplumsal destek ve ortak eylemlerde bulunma amacı gütmesi, hem o bölgedeki toplumsal koşullara, hem de önder(ler)in kişiliğine göre değişir. Belli dönemlerde, bu çeteler o günün modasına uyarlar; örneğin, saçlarını kazıtırlar. Adolesans döneminin sonuna doğru, birçok üye bu çetelerden ayrılma eğilimi gösterir ve çete eylemlerinin yerini flört yahut evlilik alır. Cezaevi Psikozları Yalnızca cezaevi ortamında gelişen psikotik bir ruhsal çöküntü durumudur. Klinik tablo, genellikle paranoid bir hastalığı andırır; ama depresyon hattâ delirium özelikleri de gösterebilir. Tutukluluk durumunun yarattığı gerilimler ve mahkûm için bunun toplumsal ve kişisel sonuçları, hastalığın biçimini etkiler. Bu psikozlara bazan «temaruz» gözüyle bakılmasına rağmen, cezaevinde gelişen psikotik semptomların dikkatle tedavi edilmesi doğru olur; aksi takdirde delüzyonlarm etkisi altında, beklenmedik bir intihar olayına, yahut bir gardiyana düşüncesizce bir saldırıya yol açabilir. Psikopatlar normal kişilere kıyasla, psikiyatrik hastalığa yakalanmaya daha yatkındırlar. Hekimler bir mahkûmun psikopat olarak damgalanmış olmasının, kendi yargılarını etkilememesine özellikle dikkat etmelidirler. Cilt Bozuklukları Anksiete, heyecan, utanma yahut öfke gibi emosyonel durumlar, ciltte sararma, terleme veya kızarma gibi değişik reaksiyonlara yol açabilir. Birçok dermatolojik bozukluğun karmaşık bir etyolojisi vardır; allerji ve psikolojik faktörler önemli rol oynar. Stress dönemlerinde, dermatit, ürtiker, vulvalarda veya anüste kaşıntı, yahut akne belirmesi, yada önceden mevcut bir cilt durumunun şiddetlenmesine sık rastlanır. Enfantil ekzemada olduğu gibi, yapısal bir predispozisyon da muhtemeldir, ama daha ziyade bastırılmış düşmanlık yahut cinsel çatışmalar gibi psikopatolojik durumlar sözkonusu olabilir. Bilinçli yahut bilinçsiz dürtüler, kişinin kendi cildine zarar vererek lezyonlar yaratmasına yol açabilir . Cinayet Cinayet insidansı, toplumdan topluma değişir. İngiltere'de ve İrlanda'da yılda yaklaşık 160 cinayet işlenmektedir, oysa yalnızca New York'ta yılda yaklaşık 5000 öldürme vakası kaydedilmiştir. İngiltere'de katillerin % 25'i intihar etmektedir. Amerika'da katillerde intihar oranı daha düşüktür. Cinayet nedenleri ise, ülkeler arasında fazla bir farklılık göstermemektedir. Ancak cinayet tiplerinin nisbi frekansları farklıdır — eşlerini aldatan kadınlar, Avrupa ülkelerine kıyasla, bazı Uzak Doğu ülkelerinde daha çok öldürülmektedir. Kıskançlık, cinsel şiddet, öç, çıkar, kendini savunma ve kavga gibi durumların hepsi cinayetle sonuçlanabilir. Karşılaşılan belli birtakım tablolar vardır. Örneğin sık sık kız çocuklar yakın bir akrabaları; orta yaşlı ve evli bir kadın, kıskanç ve depresyonlu eşi; bütün bir aile depressif bir hastalıktan mustarip bir aile büyüğü; bir anne şizofrenik oğlu tarafından öldürülmektedir. Psikopatlar sık sık fahişeleri öldürürler. Öte yandan, gerçekten sadomazohistik bir cinayete ender rastlanır. Hastalık derecesinde bir kıskançlık çok kere cinayete yol açar. Bu sendromu tanıyan bir psikiyatrist, bir cinayetin gerçekleşmesini önleyebilir. Cinayetle günün belli saatleri ve yılın belli zamanları arasında bir ilişki vardır. Örneğin, cinayetler çoğunlukla saat 18.00 ile 01.00 arasında işlenmektedir; saat 06.00 ile 08.00 arasındaki bir cinayeti, depresyonlu bir katilin işlemiş olması ihtimali yüksektir. ABD'de, cinayetlerin özellikle hafta sonlarında yahut tatil günlerinde işlendiği ispatlanmıştır.Katillerde, ister akıllı, ister deli olsunlar, fizik bozukluklar ve hastalıklar sık görülür. Cinsel Arzu, Anormal Cinsel arzu, orgazmla tatmin olan episodik cinsel heyecan özlemidir. Cinsel içgüdünün doğrudan doğruya bir belirtisidir ve nüfusta normal bir dağılım gösterir. Oysa bazan anormal cinsel arzu mevcuttur. Cinsel arzuları az olan ya da hiç olmayan (seksüel anhedoni) kimselerde frijidite, yahut empotans mevcuttur. Aşırı cinsel arzu duyan kişiler ise günde iki üç orgazm ile tatmin bulurlar (hiperseksüalite). Satiriasis ve nemfomani de, beyin hasarı, akıl geriliği, ilaç entoksikasyonu yahut psikopatiden ötürü cinsel arzunun patolojik artış biçimleridir. Cinsel Bozukluklar Cinsel bozuklukları olan kişilerden muhtemelen yalnızca çok azı yardım için hekime başvururlar. Bunun nedeni, birçok homoseksüelde olduğu gibi, hastanın değişmeyi istememesi olabilir; bazan da hasta suçluluk duygusu duyarak, zamanla sorununu kendisi yeneceğini umabilir. Birçok vakada hasta evlidir, iyi bir eş ve babadır, toplumun saygın bir üyesidir ve cinsel sapıklığını gizlice, çok kere stress dönemlerinde (örneğin, karısı gebeyken veya sevgi ve ilgi eksikliği duyduğu zaman) gerçekleştirir. Başka durumlarda da, hasta bütün hayatı boyunca gizli bir arzuyu kontrol etmiştir ve içki veya duygusal bir bozukluk yüzünden, yahut demansa giden bir hastalığın ilk safhalarında kontrolünü kaybedebilir. Cinsel arzularla ilgili aşırı bir davranış yüzünden tutuklanan kişi için psikiyatrik bir muayeneye başvurulması gerekir. Suçun bir akıl bozukluğu durumunda mı, yoksa «sui generis» mi işlendiği konusunda da bir karara varılmalıdır. Birinci durumda, hasta için klinik tedavi gereklidir. Cinsel sapıklıklar, normal heteroseksüel koitusla sonuçlanamayan «kendi-kendine-tatmin» biçimindeki cinsel davranışlardır. Sınıflandırılmaları şöyledir : (a) Cinsel obje bakımından sapıklık örneğin homoseksüalite, fetişizm ve bestialite (b) Hedef bakımından sapıklık — örneğin skoptofili, egzibisyonizm Ve transvestizm. Bu bozuklukların etyolojisiyle ilgili bilgi çok sınırlıdır. Psikodinamikaçıdan, normal cinsel olgunlaşma seyrinde.Bir gecikme yahut sapmadan ileri geldikleri düşünülmektedir. Otoriter, çocuğunun üzerine düşen bir anne veya zayıf yahut sert bir baba gibi faktörlerin çocukta kendini aynı cinsiyetteki ebeveynle özdeşleştirememeye,çözümlenemeyen bir oidipus kompleksine ve böylece emosyonel cinsel gelişme eksikliğine yol açtığı ileri sürülmüştür. Öte yandan, hiç değilse bazı homoseksüalite vakalarında, genetik ve antropometrik incelemeler,fizik ve muhtemelen kromozomal bir etyolojiye işaret etmektedir. Cinsel fonksiyon bozuklukları, cinsel obje ve hedefin normal olduğu, ama hastanın kendisini veya eşini tatmin edemediği empotans, dispareunia ve frijidite gibi durumlardır. Bu bozukluklara ayrı tedaviler uygulanır, ama birçok vakada bu üç bozukluğun ortak yanı, hastanın korkması ve başarısızlığın tekrarlılığı dolayısıyla suçluluk duygusunun, umutsuzluğunun ve anksietesinin artmasıdır. Bu kısır döngü hem bilinçli ve yüzeysel suçluluk duygusu ve anksiete kaynakları, hem de daha derin psikolojik kompleksler için geçerlidir.Pratisyen hekim, her zaman suçluluk duygusu ve anksietenin yüzeysel olduğu hastalarına yardımcı olabilir ve sonradan basit bir davranış terapisi yöntemi uygulayabilir. Cinsel Sapıklarda Hormon Tedavisi Bu tedavi biçimini isteyen yahut buna razı olan sapıklar hemen hemen yalnızca cinsel suç işleyenler, özellikle pedofiliaklardır Östrojen uygulanarak erkek hormonunun fonksiyonu dengelenir. Tedavi tabletler, depo enjeksiyon, yahut pellet emplantasyonu biçiminde uygulanır. En olumlusu, pellet emplantasyonudur. Oral uygulama en az olumlu tedavi biçimidir, çünkü uygulanması hastanın iyileşme azmine bağlıdır. Olumsuz etkileri bulantı (çok yüksek dozlarda), anerji ve kadınlaşma, özellikle memelerde büyümedir. Tedavi, hastanın çok azimli olduğu bir sırada, yakın bir kontrol altında ve hastaya tam bir açıklama yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Libido azalır yahut kaybolur, ama yönü değişmez. Tedavi, yakın kontrol altında, birkaç yıl sürdürülmelidir. Cinsiyet Rolü Cinsiyet rolü, bir kişinin erkek çocuk, erkek, kız çocuk veya kadın olarak durumunu tanıtıcı sözleri yahut davranışlarıdır. Bu rolü, genetik yapıdaki Y kromozomunun varlığı yahut yokluğu belirler. Y kromozomu doğrudan doğruya fetal gonad tipini etkiler. Bu gonadın uterus içindeki hormon salgısı, iç ve dış genital organların iki cinsel biçimden birine göre oluşmasından ve beyindeki cinsel tepkiden sorumludur. Normal kişilerde bu cinsel eğilim, doğumda, belirlenen cinsiyete, yetişme sırasındaki cinsiyet rolüne ve sonucunda oluşan cinsiyet rolüne uygundur. Psödo-hermafroditizm vakalarında ise, gerçek cinsiyet doğumda yanlış belirlenir ve sonucunda kişi karşı cinsin cinsiyet rolüne göre yetiştirilip bunu edinir. Bu vakalarda cinsiyet rolü, eskiden ileri sürülen görüşlerin tersine, adolesans döneminde bile başarıyla değiştirilebilmektedir. Erkeklerdeki ara-cinsiyet vakalarında, adolesans döneminde yanlış belirlenen kadın cinsiyet rolü dolayısıyla, hastada gittikçe artan bir tatminsizlik belirir ve çok kere gerçek cinsiyetine dönmesi için ameliyat ve sosyal değişim gerekir. Transseksüalizm, psikolojik bir çapraz-cinsiyet benimsenmesidir; aslında cinsiyeti kadın yahut erkek olan kişi, kendisinin karşı cinsten olduğuna inanır ve ancak o cinsiyetin rolünü yaşadığı zaman rahat eder. Bu gibi vakalarda, hastaların arzu ettikleri cinsiyet rolünü tamamen kazanabilmeleri için sık sık genital organlarında, vs. cerrahi kozmetik müdahaleler gerekir. Normal genital organlar üzerindeki bu gibi mütilasyon işlemlerinin olumluluğu konusunda henüz hiçbir psikiyatrik yahut cerrahi görüş birliği yoktur. Cinsiyete Bağlı Kalıtım Cinsiyete bağlı özellikler ender ve yalnızca erkeklerde görülür. Kalıtımın etkilenmeyen kadınlar aracılığıyla gerçekleştiği düşünülmektedir. Anormal genin X kromozomuyla geçtiğine ve taşıyıcı olan kadında diğer normal X kromozomlarıyla maskelendiğine, oysa etkilenen erkekte maskelenmediğine inanılmaktadır. Ender görülen ve akıl geriliğiyle ilgili olan cinsiyete-bağlı kalıtım durumları arasında okülo-serebro-renal sendrom, Hunter sendromu ve bazı konjenital hidrosefalus vakaları vardır. Duchenne tipindeki bazı psödohipertrofik kas distrofisi ve nefrojenik diabetes insipidus vakalarında da akıl geriliği görülebilir. Bazı cinsiyete bağlı kalıtım durumlarında, örneğin glükoz-6-fosfat dehidrojenaz yetersizliğinde, kadının taşıyıcı olup olmadığı, biokimyasal yoldan belirlenir. Çocuğun Üzerine Düşmek Üzerine düşülen çocuğun kendi başına birşey yapmasına izin verilmez, daha küçük bir çocuğa gösterilecek davranış gösterilir ve annesiyle aşırı fizik temasa maruz kalır. Bu tip çocuk yetiştirmenin birçok nedeni olabilir. Anne, aslında çocuğu istememesiyle ilgili kendi suçluluk duygularına karşı aşırı bir reaksiyon gösteriyor veya çocuğun aşırı narin olduğu yahut fizik bir hastalık geçirdiği bir dönemden kalma bir alışkanlığını sürdürüyor olabilir. İlgiden yoksun bir çocukluk dönemi geçirmiş bir anne, kendisini çocuğunun yerine koyarak, kendi hissettiği eksiklikleri aşırı telâfi yoluna sapabilir. Bu gibi davranışlar sık sık çocukta olgunlaşma ve bağımsızlaşma gecikmesine (örneğin okul fobisi ), belirgin bir anne bağımlılığına ve «şımarık çocuk» davranışına yol açabilir. Çocuk Katilliği Yasalara göre, bir kadının taammüden çocuğunu öldürmesi suçtur. Çocuğunu öldürdüğü için cezalandırılan kadınların hepsinde doğum psikozları sözkonusu olmayabilir. Bazıları psikotiktir, bazıları çocuklarını hırpalayarak öldürürler, bazıları umutsuzluğa düşen evlenmemiş annelerdir ve bu çocuklardan birçoğu istenmemektedir. Çocuğuna, saldırmaktan yahut onu öldürmek istemekten söz eden her annenin (çocuk ne yaşta olursa olsun), âcil psikiyatrik tedavi görmesi ve çocuğun hayatını kurtarmak için hemen çocuktan ayrılması gerekir. Çocuk Rekabeti Çocuklar birbirlerine karşı, tıpkı aile dışındakilere duydukları emosyonları duyabilirler. Annenin, babanın, öbür kardeşlerin ve ailenin öteki üyelerinin sevgisi için rekabet, aile grubunun yapısına göre değişir. Batıdaki ailenin «anahtarı» annedir ve çocuklar genellikle annenin sevgisi için rekabet ederler. Bazı vakalarda hayat boyunca bilinçli yahut bilinçsiz sürdürülen bu kardeş rekabeti, aile çevresinin dışındaki bireylerle kurulan ilişkileri etkileyebilir. Çocuklara Cinsel Saldırı Kız ve erkek çocuklara yapılan cinsel saldırılar, suçluya karşı öylesine olumsuz duygular yaratmaktadır ki, bazan şiddetli bir dayakla kurtulan bir suçlu talihli sayılır. Hapishanede, koğuştaki öbür mahkûmlar da onu cezalandırdıkları için, suçlu onlardan ayrı bir hücreye kapatılmayı gönüllü olarak talep eder. Dolayısıyla, kız ve erkek çocuklara yapılan cinsel saldırıların aslında çok az fizik yahut akıl hasarına yol açması şaşırtıcıdır. Cinsel saldırı suçunun işlendiği, sık görülen birkaç durum vardır: yaşlı bir erkek 5-12 yaşında kız çocukları evine çağırır, para yahut şeker vererek kandırır ve onlarla cinsel oyunlara girişir; geri zekâlı bir genç, kendinden daha küçük yaştaki çocuklarla dostluk kurar ve bunlardan biriyle arasında cinsel bir ilişki kurulabilir; amcalar, yeğenler ve diğer aile bireyleri, akrabalıklarını bir kız ya da erkek çocuğa cinsel saldırı amacıyla kötüye kullanabilirler. Pedofiliaklar, yani yalnızca çocuklarla cinsel ilişki kurabilen erkekler, tehlikeli cinsel saldırı suçları işleyebilirler. Bu saldırı tekrarlama ve kalıplaşma (sterotipi) eğilimi gösterir ve cezaya yahut psikiyatrik tedaviye duyarlık göstermez. Hormon emplantasyonu biçiminde kimyasal kastrasyon endike olabilir. Ender görülen, zalimce çocuk cinayetleri hemen her zaman pedofiliaklar tarafından, işlenir. Cotard Sendromu Bugün ender kullanılan bu terim, ilk olarak bir 18. Yüzyıl Fransız psikiyatristi olan Cotard tarafından, nihilistik delüzyonların hâkim olduğu bir akıl durumunun tanımlanması amacıyla kullanılmıştır. Tam bir diagnostik tablo değildir ve bu delüzyonlardan mustarip hastalardan çoğunluğunda psikotik (endojen) depresyonlar mevcuttur. |
#2
|
|||
|
|||
Emeğinize sağlık, teşekkürler..
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim.. |
#3
|
|||
|
|||
Sayın Adalet, konu paylaşımınız için teşekkür ederiz.
.
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan, Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren.. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Psikiyatrik Sözlük T | Adalet | Sağlık | 2 | 02.05.18 22:54 |
Psikiyatrik Sözlük G | Adalet | Sağlık | 2 | 02.05.18 22:54 |
Psikiyatrik Sözlük A | Adalet | Sağlık | 2 | 02.05.18 22:54 |
Psikiyatrik Sözlük I-İ | aşk | Sağlık | 1 | 01.06.17 10:50 |
Psikiyatrik Sözlük R | aşk | Sağlık | 1 | 01.06.17 10:48 |