|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Hz.Zülkarneyn hakkında geniş bilgiler
Zülkarneyn (as?)den, Kur’an-ı Kerimde Kehf Suresi’nin 83-101.ayetlerinde söz edilmektedir. Bu ayetler;Mekke’de insanlar arasında fitne çıkarıp, müminleri zor durumda bırakmak için çalışan kimselerin bazı eski dinalimlerinden öğrendikleri tarihi olaylarla ilgili olarak, Peygamber Efendimizi (asm) zor durumda bırakmak maksadıyla sorusormaları üzerine, nazil olan ayetlerdir. Bu ayetlerden anladığımıza göre; Cenab-ı Hak, Zülkarneyn’e yeryüzünde süratle her yere ulaşma vefethetme imkanlarını sağlayarak güçlü kılmıştır. Zülkarneyn, önce batıya yönelerek Atlas Okyanusu civarlarınakadar ulaştı. Burada Güneşin, sislerle kaplı deniz ufkunda, sanki balçıklı bir su gözesine gömülür gibi battığınımüşahede etti. Atlas Okyanusu kıyılarında yaşamakta olan insanlar Allah’a inanmıyorlardı. Allah, bu kavme nasıldavranacağı konusunda, onu serbest bıraktı. O da bu insanlara haksızlık edeni cezalandırarak Rabbine göndereceğinive Allah katında korkunç bir cezanın uygulanacağını söyledi. İman edip iyi davranan kimseler de mükafatlandırılacakve güzel karşılık göreceklerdi. (Kehf Suresi, 83-88) Batıdaki ülkelerde hakimiyetini tesis edip irşad ve ikaz vazifesini bitirdikten sonra Doğuya yönelen Zülkarneyntekrar büyük bir denizle karşılaştı. Müfessirler bu büyük denizin Hint Okyanusu veya Hazar Denizi olduğu üzerindedurmaktadırlar. Bir başka ifadeyle Zülkarneynin hükümranlığı Atlas Okyanusundan Hind Okyanusuna ve Hazar Denizinekadar yayılmıştı. Doğuya doğru gittikçe iki dağ silsilesinin ardında, o ana kadar hiç bilmediği bir dille konuşanbir kavimle karşılaştı. Bu kavim, Ye’cûc ve Me’cûc adını verdikleri bozgunculardan kendilerini kurtarmalarıkonusunda ondan yardım istedi. Bu yardıma karşılık çok kıymetli hediyeler vereceklerini ve yüklü bir vergi ödeyeceklerinibildirdiler. Zülkarneyn, "Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır…" diyerek,vergi vermelerine gerek olmadığını, kuvvetleriyle destek olmalarının yeterli olduğunu söyledi. Zülkarneyn’inidaresinde, aşılması mümkün olmayan bir seddi inşa ettiler. Böylece tehlikelerden ve saldırılardan korunmuşoldular. (Kehf Suresi, 89-97) Medeni insanları zalim yağmacıların şerrinden koruyan Zülkarneyn hakkında, Risale-i Nur’un muhtelifyerlerinde bazı bilgilere rastlamak mümkündür. Özellikle, anarşiye ve dinsizliğe karşı Risale-i Nurların ifa ettiğihizmet münasebetiyle zikredilmektedir: "Hristiyan dinini mağlûp eden ve anarşiliği yetiştiren şimalde çıkan dehşetlidinsizlik cereyanının bu vatanı mânevî istilâsına karşı Risale-i Nur bir sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur’ânîvazifesini görebilir." (Mektubat, s. 467); "… (Risale-i Nur’un) bu millet ve vatana hiçbir zararı olmamaklaberaber, hücum eden dehşetli cereyanlara karşı sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur’âni olduğuna Türk milletinden,hususan mektep görmüş gençlerden yüz bin şahit gösterebilirim." (Emirdağ Lahikası, s. 192) Zülkarneyn ile ilgili olarak, bir çok yorum yapılmıştır. Peygamber olup olmadığı, ne zaman ve neredeyaşadığı müfessirler arasında olduğu gibi, araştırmacılar arasında da tartışma konusu olmuştur. ÖzellikleMilattan önceki tarihi kaynakların yetersizliği, aranan cevapların bulunmasını zorlaştırmaktadır. Tartışılan konulardan birisi de Zülkarneyn’in, Yunanlı hükümdar İskender-i Rumi olup olmadığıdır.Zülkarneyn’in isim değil de lakap olması, tartışmaları biraz daha zorlaştırmıştır. Zülkarneyn, arapça bir kelimeolarak malikiyet ön eki olan"zü", boynuz, perçem, zaman, tepe, anlamlarına gelen"karn" ve iki anlamındakison ek "eyn"in birleşmesinden meydana gelmiştir. Bazı tarihçilerin Onun İskender olduğunu kabul etmelerine rağmen,daha önce yaşamış olması, "Zü" tabirinin Yemen hükümdarları tarafından kullanılması, Zülkarneyn’in İskender-iRumi olmadığının önemli delillerindendir. Eğer bu tarihçilerin tesbiti doğru ise Zülkarneyn ünvanını taşıyan veBüyük İskender olarak bilinen cihangirin İskender-i Rumi olmadığı kabul edilmelidir. Bediüzzaman, Zülkarneyn ile ilgili gerçek bilgilerin Allah katında olduğunu ifade ettikten sonra; irşatve terbiyesi altında, iki dağ arasında bir seddin inşa edildiğini, bunu yapmadaki maksadın zalimlerin ve bedevilerinfesadından korunmak ve defetmek olduğunu, sözü edilen müfsitlerin yecüc ve mecüc adlı kabileler olduğunu ve dahasonra Allah’ın emri ile bu seddin yıkılacağını yazmıştır (Muhakemat s. 58). Bediüzzaman, Zülkarneyn isminden hareketle, İskender denilemeyeceğini belirtir (age s. 59). Bir çok araştırmacınınbelirttiğine göre; "Zülyezen" gibi "zü" ile başlayan unvanlar, Yemen’deki hükümdarlar için kullanılmıştır.Dolayısıyla, Zülkarneyn İskender-i Rumi değildir. Zülkarneyn, İbrahim Aleyhisselam zamanında yaşamış bir hükümdardır.Hızır Aleyhisselam’dan ders almıştır. İskender-i Rumi ise Milattan üç yüz küsür yıl önce yaşamış bir hükümdarolup Aristo’dan ders almıştır. Böylece farklı iki kişi olmalarına rağmen karıştırılmışlardır. Karıştırılmanınbir sebebi de, İbrahim Aleyhisselam zamanına kadar gidebilecek tarihi kaynakların yetersizliği ve bu konularda yapılanrivayetlere efsanelerin karışmasıdır. Zülkarneyn’in peygamber olduğuna hükmeden alimler, Kur’an-ı Kerim’de geçen, "… Ey Zülkarneyn!Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik" (Kehf Suresi 86) nidasından hareketetmektedirler. Bu müfessirlere göre Allah’ın hitabı vahiy ile olur, vahiy de sadece peygamberlere gönderilir. Dolayısıylapeygamber olduğu açıktır. Diğer taraftan, bu nidanın ilham nevinden olabileceğini veya o dönemde yaşayan birpeygamber vasıtasıyla yapılmış olabileceğini kabul edenler de vardır. Böylece, Zülkarneyn’in nebiliği tartışmalıolmakla beraber, üstün şahsiyeti hakkında hiç bir kuşku yoktur. İcra ettiği idare, kendisinden sonra da asırlarboyunca örnek teşkil ederek, insanların huzurunu ve saadetini gaye edinen üstün vasıflı adil hükümdarların hayaliniişgal eden bir gaye haline getirilmiştir. Zülkarneyn Kur’an-ı Kerimde ve Tevrat’ta ismi geçen, Allah’ın kendisine dünyada bir takım imkanlar sağlayarak uzayın derinliklerine seyahat edebilmesi için “Sebeb” isimli uzay aracını verdiği kutsal kişidir. Bilinmeyen Kültürler ZÜLKARNEYN’İN UZAYA SEYAHATİ Zülkarneyn Kur’an-ı Kerimde ve Tevrat’ta ismi geçen, Allah’ın kendisine dünyada bir takım imkanlar sağlayarak uzayın derinliklerine seyahat edebilmesi için “Sebeb” isimli uzay aracını verdiği kutsal kişidir. a_spaceship_in_twilight_rev4_by_ere4s3r Zülkarneyn hakkında Kur’an’da Kehf Suresi 83-99 ayetlerinde bildirilenlerin dışında, bu şahsı anlatan başka bir kaynak yoktur. Surede adı geçen bu kişinin bir peygamber mi? Veli mi? Hükümdar mı? Yoksa sıradan bir insan mı olduğu bilinmemektedir. O kendisine Rabbi’nin vermiş olduğu “Sebeb” adlı araç ile 3 ayrı noktaya seyahatlerde bulunmuştur. – Güneş’in battığı yere – Güneş’in doğduğu yere – Ve iki Sedd/ Südd arasına Zülkarneyn Ayetleri ( Kehf Suresi 83-99) Kehf Suresi 83 – Sana Zülkarneyn’den sorarlar de ki: “Size ondan bir hatıra okuyacağım” Kehf Suresi 84 – Biz Ona yeryüzünde imkan sağladık ve ona her şeyden bir sebeb verdik Kehf Suresi 85 – O da bir sebebi izledi Kehf Suresi 86 – Nihayet Güneş’in battığı yere varınca, onu kara balçıklı sıcak bir göze batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu. Dedi ki: “Ey Zülkarneyn ya bunlara azap edersin. Ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın Kehf Suresi 87 – Dedi “Zulmedene azap edeceğiz sonra Rabbi’ne döndürülecek: O’da onu görülmedik bir azaba çeker” Kehf Suresi 88 – fakat inanıp iyi iş yapan kimseye de en güzel mükafat vardır. Ve ona buyruğumuzdan kolay olanı söyleyeceğiz. Kehf Suresi 89 – Sonra bir Sebebi izledi. Kehf Suresi 90 – Bir süre sonra, Güneş’in doğduğu yere varınca, onu (Güneşi) kendilerine ondan (Güneşten) başka bir örtü yapmadığımız bir topluluğun üzerine doğar buldu. Kehf Suresi 91 – İşte böyle Biz; onun yanında olan her şeyi hubr olarak (Bütün inceliklerini ve hakikatini bilme bakımından) kuşatmıştık Kehf Suresi 92 – Sonra yine bir Sebebi izledi Kehf Suresi 93 – Nihayet, iki Sedd/Südd arasına ulaştı. Orada o iki sedden/südden başka bir de kavim buldu ki; neredeyse söylenen tek bir sözü bile anlamıyorlardı. Kehf Suresi 94 – Dediler: “Ey Zülkarneyn Ye cüc – Me cüc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramızda bir sedd/südd yapman şartıyla sana vergi verelim mi?” Kehf Suresi 95 – Dedi Rabbi’min bana kendisine imkan sağladığı şey daha üstündür. Siz bana bedensel gücünüzle destek verin de, onlarla sizin aranıza kat kat engel çekeyim. Kehf Suresi 96 – Bana demir kütleleri getirin (dedi). İki sadefin arası eşit olunca; “Körükleyin” dedi. Onu ateş haline koyunca da “Getirin bana üzerine erimiş bakır ve katran dökeyim” diye seslendi. Kehf Suresi 97 – Artık onu ne aşabildiler ve ne de delip geçebildiler. Kehf Suresi 98 – Dedi; Bu Rabb’imden bir rahmettir. Rabbim’in vaadi gelince onu yerle bir eder ve Rabbim’in vaadi haktır. Kehf Suresi 99 – O gün onları bırakmışızdır; birbirleri içinde dalgalanırlar. Sura da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır. “SEBEB” Sözü ve Manası “Sebeb” sözü Kur’an-ı Kerimde 9 yerde geçmektedir. İçinde bulunduğu ayetler incelendiğinde hiç birinde Sebeb sözcüğünün bugün Türkçe de kullandığımız (Neden) manasında kullanılmadığını görmekteyiz. Hacc Suresi : 15 ayette (Göğe çıkmayı sağlayan şey) Sad Suresi : 10 ayette (Göğün yolları) Mü’min Suresi : 36/37 ayette (Gökler) Bakara Suresi : 166 ayette (Esbab bağlar) Tüm bu açıklamalardan sonra Sebeb sözcüğünün göğe çıkış ve göğe çıkmayı sağlayan araç manasında kullanıldığını anlıyoruz. Bu durumda bize Zülkarneyn’in “Sebeb” isimli bir uzay aracı ile başka semalara, gezegenlere yapmış olduğu seyahatleri açıkça anlatmaktadır. İlk bakışta eski çağlarda bir insanın uzaya çıkarak farklı gezegenlere gitmesi mümkün değildir. Bu durumun o şartlarda imkansız olduğunu düşünmek oldukça doğru bir düşünce olması yanı sıra Hz Süleyman’ın yanındaki bir insanın gözünü açıp kapamasına kadar geçen bir sürede kilometrelerce ötedeki Belkıs’ın tahtını yanına getirmesini de unutmamak gerekir. Bazı alimler bu seyahatlerin bir kral ve ordusu tarafından doğudan batıya yapıldığını savunsalar da bu kelimelerin ve sözcüklerin manası bu durumun aksini iddia etmektedir. Çünkü hiçbir kral yada cihan padişahı göklere ulaşabilmiş değildir. Ayrıca gökte batan güneşin dünya üzerinde olmadığı biliniyor. Zülkarneyn’in yapmış olduğu bu yolculuğun Güneş’in Samanyolu içinde yöneldiği doğrultuda gittiğini söyleyebiliriz. Sonuçta onun Herkül Burcun’da bulunan Vega Yıldızı yakınında Solar Apeks denen bir yere gitmiştir. Sonuç olarak; Zülkarneyn birinci seyahatinde, Vega Yıldızı yakınında bir yere varmış, artık bizim güneşimiz ve dünyamız çok uzaklarda kalmıştır. “ONU (GÜNEŞİ) KARABALÇIKLI SICAK BİR GÖZEDE BATAR BULDU” Ayette geçen “Zülkarneyn, Güneş’i kara balçıklı bir gözenin içinde batarken bulmuştur” sözü günümüz bilimince ele alındımızda bunun çok açık bir biçimde kara deliğe sürüklenen bir Güneş’in yada yıldızımsı gök cismi olduğunu anlayabiliyoruz. Sebeb adı verilen aracı ile seyahat ederken Zülkarneyn “Solar Apeks” denen yere vardığında Güneş’i burada büyük bir “Karadelik”e doğru sürüklenirken görmüştür. onuç olarak şunu söyleyebiliriz: Zülkarneyn’in Solar Apeks’e gittiği ve orada bulunan kavme; “Güneşiniz ve gezegeniniz yakında bir karadeliğin içinde girecek ve hepiniz acılar içinde öleceksiniz. Ben Allah’ın elçisiyim; eğer Allah’a iman ederseniz ve bana güvenirseniz, benimle beraber gelin kurtulun. Allah da size ahirette mükafat verecektir. Yok inanmazsanız bu azabı çekeceksiniz; Allah da ahirette size azap edecek. Şayet böyle demişse inananların kendisi ile birlikte gelmeleri halinde kurtarılacaklarını söyleyerek onlara çok kolay bir yol göstermiş olabilir.” ZÜLKARNEYN’İN GÜNEŞİN DOĞDUĞU YERE GİDİŞİ İlk seyahatinden sonra Zülkarneyn ikinci seyahatine çıkmış ve bu kez güneşin doğduğu yer olan (Matli aş Şems) yani Antapeks’e gitmiştir. Tefsirciler de bu seyahati yine dünya üzerinde yapıldığını ilk aşamada düşünmüşlerdir. Fakat Marşık sözcüğü Arapça da doğu anlamına gelirken Matli Aş Şems olarak ifade edilmesi yine burada uzay’da Güneş’in doğduğu yere gittiğini göstermektedir. Ayette Zülkarneyn’in bulduğu topluluk “Kendilerine Güneş’ten başka bir örtü yapmadığımız bir topluluk”tu denilmesi ilgi çekicidir. Buradaki ifadeye göre gezegenin bir atmosferi olmadığı ve güneş ışınlarına direk maruz kaldığı anlaşılmaktadır. Kur’an-ı Kerimde ki Furkan Suresi’nde ise dünyamız üzerine geceyi size örtü kıldık denilmektedir. Evet dünyamız üzerinde bizi, Güneş ışınlarının yakıcı yok edici etkilerinden koruyan bir katman ve koruyucu bir örtü bulunmaktadır. Gecenin oluşması bile bu koruyucu örtünün en güzel kanıtıdır. Astronomik araştırmalara göre bu anlatımlar doğrultusunda belirlenen nokta Güvercin Takımyıldızı’ndaki bir çift yıldızdır. Güvercin Takımyıldızı’ndaki bu yıldız sisteminin bilinen astronomideki adı Phact dir. Ve aynı zamanda Güneş’ e yakın çift yıldızlar bunlardır. Ve Güneş’e yakın olmaları itibari ile üzerlerinde de gece gibi bir koruyucu örtü yoktur. Zülkarneyn’in bu çift yıldız sistemine gitmiş olması da çok muhtemeldir. Buradan yola çıkarsak şu sonuca varabiliriz. Kur’an-ı Kerimde anlatılan bu olay bizlere binlerce yıl öncesinde bu çift yıldız sistemi üzerinde tıpkı bizler gibi başka akıllı yaşam formları olduğunu açıkça göstermektedir. İki Sedd/Südd (İki Bulut = İki Nebula) Zülkarneyn “Orada O iki sedden/südden başka birde kavim buldu. Neredeyse söylenen bir tek sözü anlamıyorlardı” Astronomide Ayette geçen “Südd” kelimesini karşılayan tek sözcük Nebula dır. Bu kelimenin açılımı Bulut/Sis demektir. Bilindiği üzere Nebula’lar yıldızlar arasındaki kozmik gaz ve toz bulutlarıdırlar. Ayette de Zülkarneyn’in seyahati sırasında iki bulutsu arasına gittiği anlatılmaktadır. Bu tip iki bulutsunun yani Nebula’nın bir arada bulunduğu özellikle 2 nokta vardır astronomi literatüründe. Bu açıdan Saggitarius (Yay) Takımyıldızı’nda yer alan iki bulutsu oldukça dikkat çekicidir. Lagoon ve Trifid bulutsuları. Lagoon Bulutlusu : Dünyamızdan 4000 ışık yılı uzaklıkta, 30 ışık yılı genişliğinde, 2 milyon yaşında bir bulutsudur. Trifid Bulutlusu : Yaklaşık 3200 ışık yılı uzaklıkta, 12 ışık yılı genişliğinde, 7 milyon yaşındadır. Birde Orion (Avcı) Takımyıldızı’nda yer alan ve büyük Orion Bulutlusu olarak bilinen M42 ve M43 Dünyamızdan 1500 ışık yılı uzaklıktadır. 30 ışık yılı genişliğinde 2 milyon yaşında genç bir bulutumsudur. Süddeyn kelimesinin “İki Nebula” anlamına geldiğini düşünürsek, Ayetten onun iki bulutsu arasındaki bir gezegen üzerinde yaşayan bir kavimle karşılaştığını anlayabiliriz. Bu kavimle anlaşmakta lisan problemi yaşadığını da açıkça görüyoruz. Dediler: “Ey Zülkarneyn Yecüc – Mecüc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramıza bir sedd/südd yapman şartıyla sana vergi verelim mi?” Buradan anlaşıldığı kadarı ile Zülkarneyn ile dil konusunda anlaşamayan bu kavim kendilerine saldıran ve ortalığı karıştıran başka bir kavimden şikayetçi olmuşlardır. Varlıklar sonunda Zülkarneyn’le anlaşmanın bir yolunu bularak ondan bu konuda kendilerine yardım etmesini istemişlerdir. Hatta karşılığında ona vergi vermeyi bile teklif etmişlerdir. Zülkarneyn de bunun üzerine Rabbi’nin ona vermiş olduğu aracı göstererek bu bana yeter. Bundan daha güzel ve üstün bir şey olamaz demekle yardım taleplerini kabul etmiş, karşılığında vergi verme tekliflerini reddetmiştir. Ayette geçen Redm kelimesi (Engel, perde, duvar) manasına geldiği gibi ayrıca (Kesintisiz, deliksiz) anlamına da gelmektedir. Kat kat bulut sözü geçtiği yerde bunu yoğun bir bulut tabakası olarak da tanımlayabiliriz. Buradan şu yorumu çıkarabiliriz: “Kendisinden yardım talebinde bulunan kavim Zülkarneyn’den Yecüc- Mecüc kavminin gökten gelen saldırılarına karşı kendilerine buluttan/ gazdan tıpkı atmosfer benzeri bir kalkan yapmasını isteyince, o’da onlara buluttan değil kat kat buluttan bir kalkan yapacağını söylemiştir.” Allahü Teala, Zülkarneyn’in bu kalkanın yapışını ayette şöyle bildirmektedir. “Bana demir kütleleri getirin dedi. İki sadefin arası eşit olunca körükleyin dedi. Onu ateş haline koyunca da getirin bana, üzerine erimiş bakır/ katran dökeyim diye seslendi” Eski dönemlerin tefsir alimleri bu seddin yapılışını ve iki dağ arasında dökülen erimiş madenler vasıtasıyla olduğunu iddia ettiyseler de ne yeryüzünden nede uydular tarafında elde edilen görüntüler hiçbir şekilde böylesi yada benzeri bir yapıya duvara rastlamamıştır. Zülkarneyn’in südd (bulut/sis) yapacağını değil de redm (kat kat bulut) yapacağını söylemesi birden fazla katmanlı bir gaz çeşidinden görünmez ve kolay kolay geçilemez bir atmosfer oluşturacağını işaret etmektedir. Ver gerçektende Yecüc ve Mecüc bu seti kıyamete kadar geçemeyeceklerdir. Ayette bu durum şöyle bildirilmiştir “Artık onu aşmaya güç yetiremediler, delmeye de güç yetiremediler. Zülkarneyn “Bu rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yok eder ve rabbimin vaadi haktır” Sonuç olarak: Kıyamet gününde insanlar ve diğer akıllı varlıklar bir araya toplanacakları ve hesap verecekleri güne dek bu sedd orada sabit kalacaktır. Ve hakkın günü gelip çattığında tıpkı insanlar gibi Zülkarneyn tarafından imana davet edilen bu varlıklarda bizler gibi hesaba çekileceklerdir. |
#2
|
||||
|
||||
zulkarneyn as dünyaya hakim olmus bir hükümdar . ordusunun komutanı hızır as . yakın akrabalar hızır as ile . iskender dünyayı almıs bir hükümdar deil .
ama yetenekli bir asker iskender . büyük pers kralıgını sayıca az bir gücle yendi cok kısa bir zamanda büyük bir imparatorluk kurdu .
__________________
Bilmek başka, bulmak başka, olmak daha başka. |
#3
|
|||
|
|||
Alıntı:
. |
#4
|
|||
|
|||
İlginç bir yazı olmuş.
Zamanın tevsircilerine bilimin ışığında Zülkarneyn ayetlerini yeniden yorumlatmak lazım. |
#5
|
||||
|
||||
Tamamını okudum ve önceki okuduklarıma göre daha mantıklı geldi. Allah razı olsun paylaşımınız için.
|
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Hz. Zülkarneyn devrinde uzayda en yüksek teknolojiye sahip gezegen biz | Mube | Derin Konular & Beyin Fırtınası | 10 | 28.03.23 01:40 |
Rüyada Hazret-i Zülkarneyn-i Görmek | Havasokulu | Z Harfi Rüya Tabirleri | 3 | 28.03.23 01:39 |
Zülkarneyn Çağı | SertDede | Derin Konular & Beyin Fırtınası | 8 | 06.03.22 22:12 |
Zülkarneyn Aleyhisselam | Swordsfish | Peygamberler | 3 | 24.02.21 15:43 |
Hz. Zülkarneyn-nin hayatı (as) | KaLpSiz | Peygamberler | 7 | 25.11.18 21:50 |