#1
|
|||
|
|||
Eyüp Peygamberin hikayesi
Derdim var,sıkıntım var diyenler.Okuyun da sabır neymiş,Allah'a kulluk neymiş görün ve hallerinize şükretmesini bilin.
Kuran’da Hz. Peygamberin insanlara Eyüp kıssasını da hatırlaması istenmiştir. Büyük acılarla sınanmış bir insan örneğidir (21Enbiya 83). Eyüp; Allah’tan korkan, dürüst, zengin ve güçlü bir kişidir. Allah onu meleklerine örnek insan olarak gösterir, şeytan onu kıskanır, Allah’a Eyüp’ün erdemliliğinin sahip olduğu nimetlerden geldiğini, nimetler kendisinden alınsa isyan eden birine dönüşeceğini ileri sürer. Allah şeytana Eyüp’ü deneme izni verir. Şeytan, Eyüp’ün bütün evladının ve mülkünün yok edilmesini sağlar. Eyüp elbiselerini yırtar, saçlarını keser, yere kapanıp secde ederek der ki: “Rab verdi, Rab aldı, çıplak doğdum, çıplak öleceğim, gönül yaslıdır fakat dil Allah’a isyan etmez.” Şeytan der ki: “Bu defa isyan etmedi çünkü henüz onun etine ve kemiğine dokunmadım.” Şeytan, yine Allah’ın izniyle Eyüp’ün ayak tabanından başına kadar kötü çıbanlarla dolmasını sağlar. Eyüp küller içinde oturur, bir çömlek parçasıyla kaşınır, yine de ağzından isyan sözleri çıkmaz. Karısı derdi ki: “Allah’a lanet et de öl bari.” Karısına kızar, “Allah’tan iyilik olunca kabul edelim de kötülük olunca isyan mı edelim” der. Eyüp öyle perişandır ki, kendisini teselliye gelen arkadaşları onu tanıyamazlar. Hiç konuşmaksızın onunla yerde otururlar, konuşmak cesareti bulduklarında derler ki: “Sen çoklarına ders verdin. Sürçmekte olanları senin sözlerin ayakta tuttu. Fakat şimdi diyecek söz bulamıyorsun.Bilmeyerek de olsa yanlış bir şeyler yapmış olabilirsin, Allah’tan pişmanlık dile iyileşmen için dua et.” Eyüp razı olmaz, der ki: “Benim günahım yok, takdir bana erişti, çaresizim.” Arkadaşları derler ki: “Eyüp kötü adammış gibi konuşuyor, isyandadır. Hâşâ ki Allah kötülük etmez, haksızlık da etmez. Biz Allah’ın takdirini keşfedemeyiz. İnsanlar bunun için O’ndan korkarlar.” Bu sırada Allah bir kasırganın içinden Eyüp’e hitap eder: “Haklı çıkarılasın diye benim takdirimi mi suçluyorsun?” Eyüp bu sözlerle birdenbire uyanır, tevazuunu takınır: “Anlamadığım, şaşılacak şeyleri söyledim, bundan ötürü kendimi hor görmekteyim, tozda ve külde tövbe etmekteyim.” Eyüp’ün sözleri Rabbe hoş gelir, çilesini sona erdirir, önceki evladının ve malının iki katını verir. Kıssanın içindeki özdeyiş şudur: Allah insana galip gelir fakat insan Allah’a galip gelemez. Takdirin tedibini sen hor görme çünkü O incitir, O sarar.
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan, Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren.. |
#2
|
|||
|
|||
Hz. Eyüp Peygamber'in Kıssası Geçmiş zamanların birinde bağlarıyla ünlü Suriye topraklarında Eyüp adında zengin ve iyi ahlaklı biri yaşardı.Para insanı saptırır derler ya, onunkisi öyle değildi; malı gün geçtikçe çoğalıyor, o da gün geçtikçe daha çok hayırsever biri oluyordu. Malın mülkün Allah vergisi olduğunu, onların bir gün hesabını vereceğini aklından çıkarmaz, dilinden şükrünü, malından sadakasını eksik etmezdi. Bir insan hem varlıklı hem ahlaklı olunca, onu çekemeyenler de elbette olacak? Bazıları şöyle diyordu: İnsan bu kadar varlıklı olduktan sonra elbette herkese dağıtır? Malı nasıl olsa çok..! Dağıt, dağıt bitmez ki...! Bu kadar refah içinde olan biri tabi ki iyi ahlaklı olur; ona sataşan yok, çatışan yok? Herkes ona nasıl olsa saygılı davranıyor Oysa Allah, kulu Eyüp?ün samimiyetini ve Hakka bağlılığını biliyordu. Bunu diğer insanlara da göstermek istedi. Hem böylece Eyüp gelmiş geçmiş herkese sabrın simgesi olacaktı. Hz. Eyüp'ün tıkır tıkır giden işleri ilk kez hayvanlarının peş peşe hastalanmaya başlamasıyla bozuldu. Kısa süre içinde koca sürüden bir tek sıska inek, bir tek kara keçi kalmadı; hepsi telef oldu. İnsanlar Eyüp'ün bu duruma ne diyeceğini merak ediyor; ağzını yoklayarak: Nedir bu başına gelenler?!? diyor ah vah ediyorlardı. Eyüp peygamber yüksek ahlakından ödün vermeksizin: Allah verdi; Allah aldı; her şey O?nun değil mi? ? diyordu. Eyüp Peygamber hayvanlarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi. Belalar geldiğinde aile ve akrabalarıyla gelirmiş...! Eyüp Peygamber bir gün dışarıda işleriyle meşgul iken acı bir haber aldı. Ani bir sarsıntıyla evleri yıkılmış, tüm çocukları göçük altında kalmıştı. Yıkıntıdan sağ kurtulan yalnızca karısıydı. Hz. Eyüp'ün gözleri evlat acısından kanlı yaşlarla doldu; ama sabır dedi. Eyüp Peygamber çocuklarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi. Belalar henüz bitmemişti. Hz. Eyüp'ün vücudunda yaralar çıkmaya başladı. Küçük küçük çıbanlar, gün geçtikçe büyüdü; bütün vücuduna yayıldı. Eyüp Peygamber hekimlere gitti, ilaçlar kullandı ama nafile.Yaralar iyileşeceğine azıyordu. Eyüp Peygamberin hastalığı arttı. Artık çalışamadığı için elde avuçta ne varsa hepsini tüketti. Karısı ona bakıyor, evi geçindirmeye çalışıyordu. Eyüp Peygamber'in yaraları çok fenalaştı. Hastalığının bulaşıcı olması ihtimaline karşı kimse onun yanına yaklaşmak istemiyordu. Eyüp Peygamber yapayalnız kalmıştı. Acı ve ıstıraplar içindeydi? Allah'a dua etmeye ve O'ndan sabır istemeye devam etti. Ama artık bırakın vücudunu hareket ettirmeyi, dudaklarını kıpırdatacak takati kalmamıştı. Bir insanın başına gelebilecek her türlü felaket ve müsibet, onun başına gelmişti ve o, tıpkı sağlıklı ve varlıklı günlerinde olduğu gibi Allah'tan uzaklaşmamış, O'na olan bağlılığını ve güvenini kaybetmemişti. Hz. Eyüp imtihanını başarıyla geçmiş ve insanlara örnek bir kul olmuştu. Eyüp Peygamber sağlığını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi. Hastalığının şiddetlendiği bir anda: Ey Rabbim!diye dua etti. Halim sana malumdur. Adını anamayacak kadar hastayım! Ey Şifa Veren! Şifana muhtacım. Yüce Allah, kulundan hoşnuttu. Eyüp Peygamberin makamını, katında daha da yüceltti. Ona: Ayağını yere vur diye vahyetti. Eyüp Peygamber güçlükle ayağını kaldırıp indirdi. Ayağını indirdiği yerden berrak bir su kaynamaya başladı. Eyüp Peygamber o suyla yaralarını temizledi. Yaraları kısa sürede kuruyup kayboldu; sudan doyasıya içti, içindeki dertler şifa buldu. Eyüp aleyhisselam, hastalanmadan önceki sağlığına tez zamanda kavuştu. Sağlığını kazanan Hz. Eyüp, servetini de yeniden kazandı. Böylece o, refah ve sağlık içindeyken Allah'ı unutmadığı gibi, yoksul ve hastalıktayken de O'na küsmedi, isyan etmedi. Böylece Eyüp aleyhisselam, Allah'ın sadık ve sabırlı bir kulu olarak tarihe geçti. Anlatım: Dr. Ali Kuzudişli Not:Bu hikayeyi çok daha uzun ve teferruatlı olarak ''Tanrının Gazabları'' isimli eserden okumuştum yıllar önce.Ümmeti Hz.Yahya'yı ve eşi Rahime annemizi çöplüğe ve oradan da çöle sürgün etmişti.Çöldeki vahada su-pınar çıkmıştı ve onunla yıkanıp şifa bulmuştu.Uzun ve ibret verici bir kıssa idi.
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan, Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren.. |
#3
|
|||
|
|||
Hz. Eyyüb (a.s) ile Şeytanın Konuşması!
Eyüp peygamberin hayvanlarının olduğu ahıra gelerek o pis nefesini vererek onların üzerine verir ve o ahırda bulunan tüm hayvanlar ölür ve Eyüp peygamberin yanına gelerek namaz kıldığı mescide ona sokulmak ister ve bakar ki melekler onunla beraber namaz kılıyor. Eyüp peygambere ulaşamayınca uzaktan der ki, ''Ey Eyüp, sen neden secde ediyorsun?'' Allah'ın senin kulluğundan şikayeti var ve sana kötülük için bütün davarlarını çobanları ile öldürdü, sen hala ibadet ediyorsun.'' Eyüp peygamber namazını bitirir ve şeytana şöyle der: Ya Şeytan, bana ne onlardan, onlar benim neyim ki? Ben bir kulum, kulun nesi varsa hepsi efendisinindir. Ben ancak kulluğumu bilirim, başka şeyler bilmem ve uğraşmam. Bu defa lanetli şeytan Eyüp peygamberin çocuklarına zarar vermek için gece onların yattığı odaya girdi. Eyüp peygamberin dokuz tane kızı vardı ve hepsi bir yatardı ve baktı ki Eyüp'ün karısı ve çocukları hepsi yatıyor, onların üzerlerine ellerini koydu ve şiddetli bir şekilde haykırdı ve hepsi orada can verdi oradan kalkıp yine Eyüp Peygamberin yanına varır. Eyüp Peygamber yine namaz kılıyordur ve melekler etrafında saf saf olmuş onunla beraber namaz kılıyorlardır. Şeytan meleklerden Eyüp peygambere yetişemez. (Meleklerin böyle yapması bazı kişilere garip gelmektedir oysa samimi bir şekilde Allah'ın huzuruna samimi kalp ile durursan, melekler o insana hizmete etmeye koşar.) Lanetli şeytan meleklerden ileriye gidemeyince, uzaktan Eyüp peygambere seslenir ve der ki: Ey Eyüp senin ibadetin Allah katında sinek kadar değildir. Allah sana kızdı ve bütün kızlarının canını aldı, git de gör hallerini, hepsi bir döşekte ölmüş yatıyor. Eyüp Peygamber ''Karar tek yüce olan Allah'tandır, onların kaderiydi bu, o yazdı o icra eyledi ve vermenin tekrar almasının gücünü gösterdi.'' der ve tekrar secdeye varır, gönlünü Hak Teala'dan çevirmez. Eyüp peygamberin Allah'a bu bağlılığından dolayı şeytan kahrolur ve ümitsiz ve çaresiz olarak gider. Allah'a yalvaran şeytan der ki: Ya Rabbi, bu kulun Eyüp'e nasıl bir sabır verdin ki; bütün davarlarını ve tüm çocuklarını öldürdüm ama o gönlünü senden çevirmedi, ölen çocuklarını bile görmeye gitmedi. Şimdi bana destur ver Yarabbim, onun bedenine zarar vereyim. Bakalım ona da sabredebilecek mi? Allah-ü Teala kudretiyle şeytana buyurur ki: İzin veriyorum sana, kendisini bana veren bu kuluma bakalım nasıl zarar vereceksin? Galip geleceksen, git bildiğini yap der. Hiç şüphe yoktur ki, Eyüp peygamber her an için Allah'la beraber idi ve Allah-ü Teala da her dakika Eyüp peygamber ile idi. Nitekim Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki: Her kim Allah ile olursa Allah-ü Teala da onunla beraberdir. Lanetli şeytan gidip görür ki, Eyüp peygamber secdede Rabbine niyazda ve yalvarışta bulunuyor, Rabbine tüm kalbiyle dua ediyor, semadaki melekler yine Eyüp peygamberi çevrelemiş onun Allah'a yalvarışını dinliyorlar. Ey dost, bunları oku ama sana da bu sayfada nükte var, yüreğin ve ruhunla anlamaya çalış... Rabbine samimi bir şekilde yalvaran kulu melekler de dinler ve bundan büyük zevk alırlar. Kulun Rabbine yaptığı duaya, melekler de 'Amin' der. Şeytan görür ki, Eyüp peygamber ile melekleri yerin zeminine girer ve semadan çıkar, her tarafını nurani melekler kuşatmış . Eyüp peygamberin yanına bir türlü varamaz, meleklerden geçecek yol bulamaz. Maksatı Eyüp peygamberin bedenine zarar vermek olduğundan, önüne ne gelirse geçer ve Eyüp peygamberin secde ettiği yere kadar gelir ve yakınına kadar gelerek burnuna üfürür. Şeytanın nefesi Eyüp peygamberin bedenine gidince, bütün bedeninin eridiğini hisseder ve bir an duraklar ama tekrar ibadetine devam eder Eyüp peygamber. Kısa zamanda Eyüp peygamberin vücudu yılan sokmuş gibi şişer ve vücudu yarılır. İrin ile dolan bedeninden etrafa pis kokular yayılır, vücudundaki yara kurtları bedenini sarar ve bedenini kemirmeye başlar ama bu durumda olan Eyüp peygamber; bir günden bir güne isyan etmez, inlemez ve acizlik göstermez. Eyüp peygamber bir gün dahi şiddetli acılarından ağlamaz. Biliniz ki, ağlamakta bir isyandır hasta için. Bu arada şeytan doktor kılığında gelip Eyüp peygambere yaltaklanır, ''Seni tedavi edeyim'' diye ama Eyüp peygamber o lanetli şeytana bir an bile itibar göstermez. Eyüp peygamber yedi yıl böyle yaşadı, gövdesinde et kalmadı, vücudu kalbura döndü, bedenine güneş de yürüse bir tarafından diğer tarafı görünürdü. Her yerini kurtlar yedi ama Allah'ın izni ile kurtlar sadece etini yediler, sinirlerine ve damarlarına dokunmadılar. Eyüp peygamberin inlemesine tek sebep ise şuydu; Eyüp peygamber vücudunu yiyen kurtları seyrederdi, irili ufaklı büyük küçük, renk renk vücudunu yiyen kurtlar tam beş yüz çeşit idi. Bu kurtların vücuduna girip çıkmasını seyrederdi. Eyüp peygamber onları seyrederken, o anda kurtlardan biri yere düşerse; Eyüp peygamber o yere düşen kurdu alır ve tekrar yerine koyardı. O kurdu yerine koyar koymaz, o bedenini öyle bir ısırırdı ki; o an bütün bedeni sızlar ve dayanılmaz şekilde acıtırdı. Yüzlerce çeşit kurtlar ısırırdı fakat bu kadar acıtmazdılar ama bu kurdun ısırması ile Eyüp peygamberin bedeni sızım sızım sızlardı. O zaman Eyüp peygamber şöyle der: İlahi Yarabbi, bu tenime kendi elimle koyduğum kurdun beni ısırıpta canımı bu kadar acıtmasının sebebi nedir? Allah-ü Teala şöyle buyurur Eyüp peygambere: Ya Eyüp şimdiye kadar kurtların seni yediğinin acılarını hissetmedin, çünkü benim emrim ile yiyorlardı senin bedenini. Yanlız etini yiyorlardı, damarlarına ve sinirlerine dokunmadılar. Ama o yere düşen kurdu sen isteğinle koydun, o kurt ise seni ısırdı. O senin bedenini acıtan kurdu sen koydun bedenine, senin dileğinle oldu. Kendi dileğinle olan işin sonu, hep acı ve pişmanlıktır .
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan, Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren.. |
#4
|
||||
|
||||
Allah razı olsun.
|
#5
|
|||
|
|||
Allah razı olsun hocam
|
#6
|
|||
|
|||
Paylaşım için teşekkürler.
|
#7
|
|||
|
|||
Allah razı olsun
|
#8
|
||||
|
||||
Allah razı olsun
__________________
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi, taşınacak suyu göster, kırılacak odunu, kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde.. bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin tütmesi gereken ocak nerde? |
#9
|
|||
|
|||
Allah razı olsun Havasokulu kardeşim.
|
#10
|
|||
|
|||
Herkesin bu konuyu okumasını öneririm.
|
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Rüyada Muhammed (S.A.V.) Görmek | NGB | M-N Harfleri Rüya Tabirleri | 0 | 22.10.23 12:31 |
Peygamber'in (s.a.s) aziz yadigarı: Ukab | Mithrandir | Tarih | 2 | 12.12.20 13:31 |
Nedir bu başına gelenler…! | İpek | Hayat Dersleri & Hikayeler | 9 | 21.05.19 03:24 |
Ahzab Suresi Açıklamalı Tefsiri | Havasokulu | Kuran-ı Kerim Tefsiri | 4 | 03.07.18 08:22 |
Sahratun Nâr Hikayesi | SiLence | Diğer Havas Konuları | 5 | 11.06.18 09:57 |