#1
|
|||
|
|||
Zihin kontrolü nasıl yapılır
KURBANLARIN PROJEYE İLİŞKİN TESPİTLERİ !!!
ZİHİN KONTROLÜ STEP’LERİ • ZİHİN FREKANS TESPİTİ • SES VE İMAJ İLE ALGILAMA AÇILMASI • DÜŞÜNCE SİSTEMİ VE İŞLEYİŞİNİN BELİRLENMESİ • PSİKO YÖNLENDİRME • MASKELEME • ENTERNE GİZLİ SERVİSLER, ANCAK BULUNMAK İSTENİRSE BULUNABİLİR !!! Farklı frekanstaki dalgalar farklı etkilere yok açıyor. Biyolojik malzemede radyo frekans enerji (RFR) soğurulmasının en iyi bilinen etkisi ısınmaya yol açmasıdır. En fazla ısı artışı vücudun dış yüzeyi olan deri üzerinde ortaya çıkar ve yerel yanmalar oluşturabilir. Belirli bir seviyeden sonra kan damarları ciddi manada zarar görür ve bu sebeple iç organlarda kanamalar oluşur. Bazı organların aşırı ısınmadan dolayı zarar görmeleri mümkündür. Ayrıca vücudun çeşitli bölgelerine ameliyatla yerleştirilmiş metaller RFR’nin yoğunlaşmasına sebep olabilmektedir. Şuuraltına Gizlice Ekilen Tohumlar İnsan beynine el atan teknoloji sadece elektromanyetik dalgaları kullanmakla yetinmiyor. Göz ve kulağın algı eşiklerine (alt ve üst sınırlar) çok yakın frekanslarda yapılan görsel ve işitsel yayınlar, beyin tarafından algılansa da tam manasıyla ‘şuurlaştırılamıyor’. İspatlanmış ve patenti bulunan bu teknik ile kişiye gizlice telkinlerde bulunmak mümkün oluyor. Şuuraltı telkin için en iyi yöntem müziğin gerisine psiko-akustik denilen özel metodlarla telkin mesajları kaydedilmesidir. ‘Beyaz Ses’ denilen bu telkin mesajları East Joast mağazalar zincirinde mağazada sık karşılaşılan hırsızlık olaylarının önlenmesinde denenmiştir. Mağazada çalan müziğin gerisine “Çalma, çok daha fazla alışveriş yap!” sözcüklerinin tekrar edildiği başka bir kayıt gizlenmişti. Bu sayede hırsızlık olaylarında %37 azalma olduğu gözlemlendi ve bu hileli yolla mağaza ilk 9 ay içerisinde 600.000 dolar elde etmiştir. Daha sonra sistemin kullanımı yasaklanıyor ve yasal işlem başlatılıyor. Prof. Türkkan benzer bir teknikle yapılan başka bir deneyi şöyle anlatıyor: “Çok eski olmayan bir başka yöntemin adı ‘subliminal conditioning’ (bilinçaltını şartlandırma). Sinemaların birinde ekranda, gözün göremeyecği kadar hızlı bir mesaj ‘flaş’ edilmiş: ‘Çık Coca Cola iste ve iç’. Film bitmeden salondan çıkıp büfeden Coca Cola isteyenler her zamankinin üç katı olmuş. Niçin Cola aldığı sorulanlar: ‘Birden içimden Coca Cola içmek geldi’ demişler. Colorado Üniversitesi’nden Dr. Hal Becker bu denemesini saniyenin 1/60’I kadar hızla yaptığını ve perdede 30 defa tekrarlandığını belirtmiş. Fakat reklamcılar bunu televizyonda uygulamak isteyince devlet yasak koydu.” Beynin İçine Yollanan Sesler 1974’te Joseph Sharp Washington DC’de bulunan bir askerî hastanede bir kişinin beynine başkaları duymadan ses göndermeyi başardı. Sharp’ın bu deneyi duyum eşiklerine yakın sesler göndererek gerçekleştirdiği söyleniyor. Bu teknikte kurban hipnotik mesajlar gönderen hipnozcuya karşı koyamıyor, çünkü beyninin içine gönderilen sesleri ‘şuurlu’ bir şekilde duyamıyor. ‘Infrasound’ nedir? Infrasound güçlü, çok düşük frekanslı akustik dalgalardır. Duyabildiğimiz tüm ses, en düşük bas’tan en yüksek tiz’e kadar 16 ilâ 20000 Hz arasındadır. Bu değerlerin altındaki ve üstündeki sesler insan kulağı tarafından duyulamaz. Infrasound’lar tanımı gereği 16 hz’in altındaki ses dalgaları olduğu için, kulağımızı ‘bypass’ eder (pas geçer), fakat bunlar vücudumuz tarafından saf titreşimler olarak hissedilebilir.(8) Buna yaklaşık bir örnek olarak işitme engellilerin kulaklarına taktığı işitme cihazları gösterilebilir. Bu cihazlar dışarıdan aldığı sesi kulak kepçesinin arkasındaki kemiğe vuruş olarak iletirler. Bu cihazların sesten dolayı ürettiği vuruşları parmağınızın ucuyla dokunarak da hissedebilirsiniz. Hipnozla Beyin Kontrolü Uzaktan hipnozla programlanabilecek ve hipnoz esnasında bilinçlerini aşan emirlerle yönlendirilecek eşsiz istihbarat elemanları verilen görevleri yerine getirebilirlerdi. Hedefin itaat ettiği herhangi bir hipnotik komut, hedefin görünürde kendi beyni içinde doğan fikri olarak kabul edilebilir; radyo frekans programlanması gelecekte, daha önce belirtilmiş bir vakitte bu komutu tetikleyebilir. Buna benzer şekilde verilen emir, hiptonik telkinle bir kelime, resim veya başka bir sinyalle harekete geçirilebilir. Büyü Kara büyü, Papaz büyüsü, Yahudi Kabbala teknikleri, Şaman büyüleri ve birçok büyü tekniği, psikotronik silahlara paralel olarak bulunulan bölgeye göre uzmanı bulunarak kullanılıyor. İslam kaynaklarından yeralan, ‘cinlerin insana aşırı keder, ani heyecan ve ani sevinç anları gibi vücut dengesinin bozulduğu ve dışa açık olduğu anlarda daha kolay tesir edebildiği’ göz önünde bulundurulursa, psikotronik silahların insanın hem ruhî hem de fizikî dengesini bozarak insanı büyü ve cinlerin tesirine açık hale getirebilmesi açısından da ayrı bir fonksiyonu var. Hatta psikotronik saldırıları gerçekleştirenlerle cinleri ve büyü tekniklerini kullananlar arasında herhangi bir iletişim veya organizasyon olması gerekmiyor; iki grubun ‘ortak bir düşmana’ birbirleriden habersiz aynı anda saldırmaları mümkündür. CEZAEVLERİNDE BEYİN KONTROLÜ Cezaevlerinde beyin kontrolü işi, bu cihazların uzmanları, cezaevi personeli ve bazı işbirlikçi mahkumların yardımıyla kotarılır. Tacizler esnasında genellikle yalnız olan kurban sadece kendisinin duyabildiği ve nereden geldiği belli olmayan seslerle, düşüncelere müdahele ederek, tıkırtı, patlama ve çeşitli gürültülerle taciz ediliyor. Gardiyanlar biraraya gelerek kurban üzerinde kalabalık psikolojisi kurmaya çalışıyorlar. Kurban gardiyanların kendi aralarındaki alakasız konuşmaları bile kendi üstüne alınıyor, onların seslerini çok uzakta olmalarına rağmen duyabiliyor, daha doğrusu o sesler kurbana bazı aletler vasıtasıyla duyuruluyor, yahut kurbanın duyum eşiği genişletiliyor. Kurban radyo veya televizyondaki yayının aniden değiştiğini ve spikerin ona küfrettiğini veya onu aşağıladığını duyuyor. ——————– Çeçenistan’da, 45 ilkokul öğrencisi, CIA’nın beyin yıkama ve insan zihnini kontrol etmede kullandığı ‘Psikotropik’ maddeden zehirlendi. Rusya Acil Durum Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Çeçenistan’in Shelkovska kentindeki bir ilkokulda öğrenim gören 45 ögrencinin, şiddetli baş ağrısı ve nefes zorluğu çektikleri gerekçesiyle aileleri tarafından acil hastaneye kaldırıldıkları ve burada yapılan ilk müdahalelerinde kullanımı yasadışı olan “Psikotropik” maddeden zehirlendikleri kanısına varıldığı belirtildi. Hastane yetkililerinden alınan bilgiye göre, zehirlenen 45 ögrenci halen fiziksel olarak zayıf, baş ağrısı ve nefes almakta zorlandı. Yetkililer, hastanede gözetim altına alınan öğrencilerin tedavisine devam edileceğini söyledi. HALKTAN GİZLEMİŞLER İsminin açıklanmasını istemeyen bir hastane yetkilisi de, daha öncede 13 öğrenci ve 2 öğretmenin “Psikotrapik” maddeden zehirlendiğini ve bunu sır olarak saklamak zorunda kaldıklarını itiraf etti. Hastane yetkilisi, zehirlenen 13 öğrenci ve 2 öğretmene uzun süre teshis konulamadığını ve yaklaşık 6 aydır tedavilerinin sürmekte olduğunu da sözlerine ekledi. CIA’NIN SORUŞTURMALARINDA KULLANILIYOR Soğuk Savaş’la birlikte Rusların zihnin kontrolü alanında kaydettikleri ilerlemelere karşılık CIA da zihin kontrol tekniklerine olan ilgisini ve bu konudaki araştırmalarını yoğunlaştırdığı belirtiliyor. Dehşet veren araştırmalarda,” psikotropik” ilaçlar kullanılarak beyin yıkama ve insan zihnini kontrol etme deneyleri yapıldı. Vietnam Savaşı sırasında sorgulanan insanları itirafa zorlamak için aynı yöntemler kullanıldı. Uzmlanlara göre; belki de tüm bunlar arasında en rahatsız edici olanı, belgelerin büyük bölümü sonradan CIA tarafından yok edildiği için ve ilgili kişilere ulaşılamadığı için insan kobaylar üzerinde yapılan deneylerin gerçek boyutlarının bilinmiyor olması sayılıyor. Zihin kontrolü deneyleri arasında en acımasız ve en geniş kapsamlı olanı 50′li yıllarda başlayıp 70′lere kadar süren ünlü MKULTRA projesiydi. Üniversitelerde, hapishanelerde, akıl hastanelerinde, yetimhanelerde ve uyuşturucu bağımlıları rehabilitasyon merkezlerinde yürütülen deneylerin yanı sıra kentlerin olası bir saldırıya karşı ne kadar dirençli olduğunu ölçmek için kalabalık yerleşim birimleri de kimyasal ve biyolojik maddelere maruz bırakılmıştı. (Sevgimle kalın) (Kaynak:Sırlardünyası.org'Alıntıdır)
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim.. |
#2
|
||||
|
||||
''İnsan vücudu bir elektrokimyasal sistemdir ve artık bu sistemi etkileyecek mekanizma üretilmiştir. Bu mekanizma insanların beynindeki elektromanyetik dalgaların normal seyrini sekteye uğratabilir ve bu yolla insanların davranışlarını değiştirebilir. Belli bir zaman dahilinde insan biyorobot düzeyine indirilebilir.”
Mikroway News Dergisi’nin Editörü Luis Slizen Bir bilgisayar, herhangi bir insanın beyin faaliyetini çözümleyerek ekrana yansıtabilir, aynı zamanda beyin faaliyetini etkileyecek ve kontrol edecek dalgalar gönderebilir. Geçmişte, bu amaçla insanların kafalarına elektrotlar yerleştirilerek deneyler yapılmıştır. 1960’larda hayvanlar üzerinde yapılan “radyo sinyalleri ile yönlendirme deneyleri” sonradan psikologlar tarafından Vietnam askerlerine uygulanmıştır. Esir askerlerin kafatasına elektrotlar yerleştirilmiş, sonra ellerine bıçaklar verilmiş ve birbirini öldürmeye yönlendirilmişlerdir. Yıllar önce başlayan zihin kontrolüyle ilgili bu tür araştırmalar ve deneyler ara vermeden bugüne kadar ulaşmıştır. Ancak bu kaba metodlar, yerini artık daha ince metodlara bırakmıştır; günümüzde her şey kablosuz olarak gerçekleştirilebilmektedir. Beyin, Çok Yönlü Bir Kontrol Merkezidir Beyin bütün vücut sistemlerini yönetir ve aralarında işbirliği sağlar. Tüm zihinsel faaliyetler, düşünceler, duygular, fiziksel duyular ve hareketler kendilerine özgü frekanslara sahiptir. Beş duyu organımızla algıladığı¬mız her şey belirli bir beyin faaliyeti meydana getirir. Bütün hastalıklar, davranışlar, düşünceler, duygular ve algılamalar da kendine özgü dalga boyuna ve frekansa sahiptir. Söylediğimiz her kelime ve aklımızdan geçirdiğimiz her düşünce beynimizde kendi frekans dalgasını şekillendirir. Çevremizde konuşulan her kelimenin dalgaları beynimize kendi frekansıyla gelir ve tercihimize göre reddedilir veya yerleşebilir. Hipnoz, anestezi, bayılma, ağrı veya korku anında ise beyin, o sırada çevrede söylenen kelimelerin dalgalarına kontrolsüz olarak açık durumdadır. Bu sebeple insan beynini yönlendirmenin en basit şekli ameliyat esnasında beyne yerleştirilen programlardır. Anestezi de bir nevi hipnozdur, hatta hipnozdan daha büyük etkiye sahiptir. Çünkü ameliyata alınan insan bayılma, ağrı ve korkuyu aynı anda yaşar. Ameliyat sırasında söylenen her kelime beyne yerleşerek bilgisayar virüsü gibi çalışır. Bu virüslerin sayısı ve niteliği tamamen ameliyathanede bulunanların ahlakına, konuşmalarına ve konuştukları konuya bağlıdır. Onun için gelişmiş ülkelerde ameliyat sırasında konuşmak yasaklanmıştır.
__________________
Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Ve kimse kendini vazgeçilmez sanan biri kadar aptal değildir. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Beynin Gizli Güçlerini Kullanma | SiLence | Telepati | 13 | 05.05.24 19:16 |
Tövbe istiğfar duası nasıl yapılır? | asterix | Dualar & Dua Kardeşliği | 1 | 13.04.22 00:50 |
Safran mürekkebi nasıl yapılır? | ilkbahar | Sorularınız | 4 | 11.09.18 19:36 |
Mk-ultra Zihin kontrolü - Mançurya Kobayı | HeartLess | ilginç konular & Teoriler | 9 | 10.10.17 10:10 |
Telekinezi Nasıl Yapılır | aşk | Telekinezi | 3 | 19.07.17 20:51 |