#1
|
|||
|
|||
Ruhsal bilinç ve haz
Ruhsal bilinç, yaşamı derin duygularla algılayarak yaşama şükran ve saygı duyma, "yaşamla bir ol duğunun bilincinde olma" bilincidir. İnsan, ruhu olan bir beden değil, bedeni olan bir ruhtur. Spiritüel boyutunun farkında olsa da olmasa da, ruha inan sa da inanmasa da ruh, insana haz olarak kendisini değişik anlarda gösterir. Haz, içimizdeki bilgenin yaşama tapınma ayinidir. Bir deniz kıyısında, kumların üzerinde oturup gün do ğuşunu ya da batışını seyrederken doğanın ihtişamı ile büyülenmedir. Haz varlığımızda dolaşır ve doğa ile bütünleşiriz.
Sevdiğinin varlığını tüm ruhunla, tüm duy gularınla doldurmak, onun tüm varlığının senin varlığınla bütünleşmesini istemektir. Çok sevdiğin bir yiyeceğin her lokmasının tadını damaklarında, kokusunu burnunda hissederken, onu yavaş yavaş çiğnerken, tat, dokunma ve koku duyularında şehvetli bir haz hissetmektir. Yiyeceğin kendisini sana böylesine lezzetle sunmasına karşı duyulan bir şükran duygusudur. Bebeğini kucağına alıp onun mucizesini hissetme anı dır. Haz, mutluluktan çok daha derin ve geniştir. Doyuma daha yakın ama doyumdan daha ötedir. Doyum, bir başarı nın sonunda hissedilen duygudur. Haz doğayla, sevgiyle, güzellikle birleşmenin, yaşamla akmanın içsel doyumluluğudur. Haz duymak değil, haz almak, haz olmaktır. Haz, tüm duyguların bilgesidir. Çünkü haz, ruhun bilinci olan sevgi bilincinin duygusudur. Sevgi bilinci kalı cıdır ama haz tüm diğer duygular gibi gelir ve gider. Haz, duygusal boyutumuzun doyumuna ulaşma, yaşam okyanusuyla birleşme anlarıdır. Humanistik psikolojide böy le anların adı "doruk deneyim" dir. Mistik boyutta, ona "vecd" hali denir. Haz, içinde derin bir şükran duygusunu barındırır. Birçok spiritüel disiplin, bu hali insanların önüne katı ve yanlış biçimde koyar. Spiritüel olma yolunda meditasyon, yoga, gibi pratikleri çoğu insan sadece bir teknikmiş gibi uygular. Oy sa bu "teknik" lerin ruhunu yakalamakta gizlidir haz. Ruh*suz meditasyon zaman israfıdır, ruhsuz yoga sadece bir egzersiz yöntemidir. Bu tür şekilsel spiritüel uygulamalar içine hapsolmuş kişi, onca çabasına rağmen hazzı yakalayamaz. Çünkü haz fiziksel, duygusal, zihinsel, ruhsal bütünlüğün sağlandığı nadir anlarda ortaya çıkar. Seni içine alan bir düşüncenin, bir fikrin heye canını duyduğunda; duygularını dolu dolu yaşadığında tüm varlığın bu dokunuştan payını alır. Haz, tüm boyutlarının canlanarak bir bütünlük içinde dans etmesidir. Doğanın içindeyken doğayla bir ola bildiğinde yaşadığın duygudur haz. Haz bir eğlenme, keyif alma, zevk alma duygusu değildir. Çoğu insan haz duygusunu ilk kez hissettiğinde bu duyguya şaşırır. Haz duygusunun doğaüstü bir duygu olduğunu düşünür. Oysa haz doğal bir duygudur.
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim.. |
#2
|
||||
|
||||
Çok şey yaşadı, öğretisi hayatının bir sonucuydu. Hayatına bakansa öğretisinin uygulamasını görecektir ileride.
Oluşması bir bebeğin dünyaya gelmesi gibi sancılı olan bu öğretiyi öğrencilerine anlatmak için de çok çaba sarf etti. O kadar ki artık hayatının son demlerine geldiğinin farkındaydı. Son bir şey kalmıştı anlatacağı. Bunu da anlatacak sonra iş teferruata ve zamanını beklemeye kalacaktı. Öncesinde bir akademi olan sonrasında -maalesef ki- bir tapınağa dönüşecek olan okuldaki büyük küçük, öğretiye gönül vermiş herkesi çağırdı. Vereceği mesaj hayatını adadığı öğreti kadar önemliydi. Çünkü hayattayken yaşadığı ve yaşattığı bu öğretinin hayatı sona erdikten sonra devamı bu mesaja bağlıydı. Herkes merakla toplandı. Herkesi çağırması çok önemli bir konu olduğunun göstergesiydi. Çünkü genelde herkes aynı anda müsait olmaz, bilgiler elden ele iletilirdi. Sadece çok önemli hususlarda böyle büyük toplantılar olurdu. Çok kısa ve öz konuştu. Anlamayacak kişi için "Bunun için mi toplandık?" sorusunu sorduracak cinstendi. "Beni iki kez ilahlaştırmaya çalışacaksınız. Lütfen yapmayın." Bu büyük bir iddia olmakla beraber şaşırkıcıydı. Çünkü o zamana kadar ciddiye alınacak böyle bir durum gerçekleşmemişti. Hatta art niyet arayan birisi çıksa, ne anlattığını sanıyor ki ilahlaştıracağını düşünüyor diye düşünebilirdi. Bu süreçte içine kapanmıştı. Öğretisini önde gelen öğrencileri devam ettiriyor, o ise uzaktan mutlulukla seyrediyordu. Önemli hususlar haricinde bu sükunet hali devam ediyordu. Bir süre sonra dikbaşlı bir öğrencisi, beklenen söylentiyi çıkardı. "Bu öğretinih sahibi bir insan olamaz olsa olsa tanrıdır." dedi. Çevresindeki öğrenciler de buna ikna olmuştu. Hemen bu söylenti yayıldı. Tabii ki Buddha'nın da kulağına gitti. Hemen müdahale etti ve engel oldu. Kendisinin onlardan biri olduğunu, sadece öğretiyi anlatmanın fırsatını kendisinin yakaladığını ifade etti. İlk girişim engellenmiş oldu. Yakınındaki öğrencilerine özellikle böyle bir durum için hazırlıklı olmalarını tekrar rice etti. O gün gelmiş vefat etmişti. Ölümü çok büyük bir hüzünle karşılandı. Öyle ki Buddha'yı tanıyıp da ölümüne üzülmeyen kimse yoktu. Aradan zaman geçti. Yakın öğrencileri artık azınlıkta kaldı. Her işe yetişemez ve her konuya müdahale edemez oldular. Çok zaman geçmedi ki yeniden bir iddia yayıldı. Öğretinin sahibi tanrı olmalıydı. Katipler, eski öğrenciler duruma müdahale etmek istediler, fakat sesleri az çıkar, sayıları diğerleri yanında az kalır olmuştu. Dildeh dile dolaşan bu iddia artık kabul edilir hale gelmişti. Öğretisinin bu tehlikeye girmesi konusunda uyarı yapmasına rağmen Buddha, artık bir öğretinin öncüsü değil, bir tanrıydı. Önüne geçemeyen eski öğrenciler bu durumu üzülerek seyrettiler. Zaman geçtikçe bu öğretici bir din olarak büyük kitlelere yayıldı. Özü bilen için çok güzel olan bir durum, olması gerektiğinden çok başka noktalara gitmişti... Khantura
__________________
Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Ve kimse kendini vazgeçilmez sanan biri kadar aptal değildir. |
#3
|
|||
|
|||
Bilinç üç boyutlu evren içre dünyaya geldiğini sanır...Aslında üç boyutlu evren ve İns bedeni , bilincin içinde var olur..Gözlemci o kadar çok üç boyutlu ekrana yapışık görür ve duyar ki..Kendini onun içinde sanır..
Bilinç üç boyutun dışına çıkıp boyuta baktığında onun ve içinde var saydığı İns bedeninin, sahte, derinliği dahi olmayan, boyut olduğunun farkına varır.. Üç boyut bilincin gerçeğidir..Bilinç üç boyutun gerçeği değildir.. Bilinç kaim olduğu kudrete has tüm boyutları içerir..O cüz bilinç okyanusa ait damla ise de, damlasında tüm okyanus vardır... Rumi'yede selam vermiş olalım.. . |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Ruhsal Gelişimde Açlık ve Ruhun Yükselişi | Och | Parapsikoloji & Spiritüalizm | 2 | 09.06.24 10:27 |
Ruh Fotoğrafçılığı-1 | madlen | Gizemli Olaylar ve Mekanlar | 3 | 30.05.24 18:45 |
Ruhsal Güçler, Kaynağı ve Yaşanan Sorunlar | Och | Parapsikoloji & Spiritüalizm | 1 | 18.08.20 16:26 |
Ruhsal enerjiler | SiLence | Parapsikoloji & Spiritüalizm | 3 | 07.07.20 18:42 |
Ruh fotoğrafçılığı-2 | madlen | Gizemli Olaylar ve Mekanlar | 3 | 30.05.18 10:43 |