Ruhlarla Nasıl Konuşulur? 1-İshak L.Kutay(Spiritualizm)) - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Evrensel Enerjiler & Parapsikoloji > Parapsikoloji & Spiritüalizm

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 27.12.19, 18:33
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 14.10.17
Bulunduğu yer: LEVH-i MAHFÛZ
Mesajlar: 686
Etiketlendiği Mesaj: 256 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Tarihin en karanlık devirlerindenberi ruhî denilen hâdiselerin
vukua geldiği ve ruhlarla konuşulduğu iddiasında bulunanlar görülmüştür. Bütün bunlar İlmî bir dikkatle sınıflandırılır ve tahlil
edilirse üç grup iddia ortaya çıkar:
1 — İptidaî (Empirique). 2 — Dinî ve tasavvufî (Theologiqe).
3 — İlmî ve felsefî (Spiritualistique).
Eski Hint ve Çinliler, Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılar ruhlarla konuşurlardı. Bugün bile Hindistanda, Afrikada yerliler hâlâ
bu işi yapmaktadırlar. Aşağıda tafsilâtı ve usulleri bildirilecek olan
bu muhabere keyfiyeti bazan iyi bazan da kötü niyetler uğruna kullanılmıştır. Bu bakımdan da ruhlarla konuşma keyfiyetinin, Maji
novar (Magie noire) ve Maji blânş (M. Blanche) şeklinde mütalea
edildiği görülür. Maamafih bu şekil tasnif yanlış ve hatalıdır. Bu
tasnif muhaberenin maksat ve gayesine göre yapılmış ise de ekseriya birbiri içine girift olmuş bir haldedir. Bir de maj ilerde, ruhlarla muhabereden ziyade gizli kuvvetlerden yardım görerek olağan
üstü bir iş başarmak amacı vardır. Onun için maj ileri doğrudan
doğruya ruhlarla muhabere usulü olarak saymağa yeltenmiyeceğiz^.
Bizce, ruhlarla konuşma yollarını yukarıda yaptığımız gibi iptidaî,
dinî. İlmî şekilde ve üç zaviyeden tetkik ve mütalea etmek daha uygun görülmüştür.
1 — İptidaî şekil. Bu tarzda ruhlarla konuşmaay ve tehüratı ruhiye göstermeye ili mlisanında (Empirique) == Ampirik
şekil denir. Bu işleri yapan insan, yaptığı işin neden, nasıl
olduğunu düşünmez; bilmez. Bu hususta hiç bir bilgisi olmadığından, yaptığı işler karşısında kendisi de hayran kalır. Hattâ biraz da
korkak. Bu bilgisizliğin verdiği korku zamanla bazı akıllılar elinde
âlet olur. Ve bu işi — yani ruhî tezahürler yahut ruhlarla konuşma
işini — kendilerine yüksek bir lütuf olarak ihsan edilmiş bir şey
sanır. Zamanla buna o kadar inanır ki artık o başkaları yanında
kendisine kutsal bir hüviyet, bir benlik yaratır. Bu şekilde kazanılan ve başkaları üzerinde saygı uyandırıcı, korkutucu bir hüviyet,
kolay kolay herkese anlatılmaz olur. Gizli bir sır olarak babadan
oğula veyahut en yakın dosta öğretilen bir meta halini alır. Bugün
Himalaya eteklerinde yaşayan Lamalar, Kutuplara doğru yaşıyanEskimolar, iptidaî kabileler arasında rastlanan Yogiler ve Fakirler
hep babadan kalma görenekleri sürüp giderler. Bu sınıfların başarılarını gizlice öğrenmiş olabilen din adamları (papazlar, şeyhler
vesaire) buna dinî bir mahiyet, bir kutsallık etiketi de ekleyerek
kendilerine mal etmeğe uğraşmışlar ve bunda muvaffak olmuşlardır da... Böylece tasnifimizin ikinci kısmında mütalea edeceğimiz
dinî görüş (Vue religieux) meydana gelmiştir. Bir çok eski kavimlerin, eski insanların, beden mahvolsa bile, kendilerinde yaşayan, yaşamakta devam eden bir cevherin bulunduğuna inandıklarını görüyoruz. Mısırlıların ölüleriyle birlikte buğday vesaire yiyecek
gömdüklerini herkes bilir. Hindistanda yüz bin senedenberi insanlar ( ölümün muvakkat (geçici) olduğunu, tekrar dünyaya gelineceği kanaatini beslerler. Binaenaleyh bu ölmüş ve muvakkaten bilinmeyn bir yere, bir âleme (?) gitmiş olan babaları, anaları, sevgilileri tekrar bulmak, onlarla konuşmak arzusu yani spiritizma bu
düşüncelerden doğmuştur.
Beden yapısı bakımından bu maksada elverişli kimseler de
çıkınca muhabere vukua gelmiştir. Çok eski insanlar ruh ile konuşmalarına başlıyacakları zaman; devlerin, ;şeytanların, hayvan
ruhlarının veya düşman saydıkları insanların ruhlarının da gelmemesi için onları ya korkutacak veya memnun ederek toplantıdan
uzaklaştıracak çarelere baş vururlardı.
Bunun için ateşler yakılır, tütsüler yapılır veyahut kurbanlar,
adaklar adanırdı. Bu gibi işler dinî merasimlere de sonradan geçmiştir. Ruhla, konuşacak olan ya bir mağaraya gizlenir veya dağ
başlarına, ormnlara giderdi. Orada günlerce aç susuz aradığı ölüyü çağırır ve nihayet bu emeline muvaffak olurdu.
Bütün bu gayretler de şahsın: «1 — Aç kalması, veya yalnız
meyva ve nebatla yaşaması, perhiz yapması (dolayısiyle zayıflaması), 2 — Dünyadaki gürültülerden, tesirlerden uzaklaşması (fennî
tabiriyle tecerrüd = (İsolement) yapması), 3 — Fikrini, düşüncelerini, duygularını yalnız konuşmayı arzuladığı ruhla münasebete
geçirmeğe çalışgıası. (teksif == Concentration yapması) gibi üç mühim unsura — mahiyetini hiç bilmeden — baş vurarak muvaffak
olabildiğine okuyucularımın dikkat nazarlarını çekerim^. Yine eskilerin bu yollarla muvaffak olamadıkları zaman — Çinde, Hindistanda olduğu gibi— konuşmayı yapacak şahsa haşhaş, afyon ve daha bir çok uyuşturucu maddeler yedirdikleri görülür. Bazıları, yırtıcı hayvan derileri giymiş kimselerin bulunduğu mahzenlere atılarak korkutulur^. Vahşi kabilelerde görülen dinî mahiyetteki ateş
yakmalar, danslar gibi hareketleri ruh çağırmalarla kanştırmamalıdır. Çünkü eskiler hiç bir zaman toplu bir halde bu işe girişmezlerdi.
Sonra ruhları davet ve onlarla muhabere ibadet sayılmadığı için
daima gizli yapılırdı. Bu davetlerin kaidesi, şekli hemen her kabileye her millete göre değişikti. Aşağı yukarı herkes kendine göre
bir usul ve yol tutmuş gibiydi Bu usulleri spiritualistlerin tatbik
ettiği metodlar tafsilâtı ile gözden geçirilirken okuyucularım daha
iyi kavrayacaklardır. Onun için bu kısımdaki ruh çağırma usulleri
— esasen pek basit, iptidaî olduğu gibi yukarıda söylediğimiz şekillere göre tatbik kaibliyeti zor olduğundan— atlayarak ikinci
kısma geçiyorum. Zaten bu da iptidaî şekillerin biraz developmanmdan biraz da dinî ibadet ve duaların karıştırılmasından ibarettir.
Burada da usuller yukarda zikrettiğimiz 3 ana prensip çerçevesinden dışarı çıkmış değildir. Yalnız bunlara dinî bir çeşni verilmiş,
biraz ibadet katılmışdır.
2 — Dinî ve tasavvufî yollardan ruhlarla konuşma: Hemen
bütün dinlerin ilk intişar zamanlarında ruhlarla muhabere
serbest bir halde yapılırdı. Fakat sonraları din üleması bu işi kendilerine hasrettiler, başkalarının meşgul olmasını menettiler. Ve
günah saydılar. Hattâ daha sonraları büsbütün ortadan kaldırdılar.
Bu gibi şeylerle uğraşanların şeytan, cin gibi mevhum isimlerle
adlandırılmış kötü ruhların tesallutuna uğrayacaklarını ve dolayısiyle Allahın lânetine çarpılacaklarını bildirdiler. Ortaçağda 19 uncu
yüzyıla kadar bu sahada belki pek gizli görüşmeler «yapılabilmişti.
Maamafih Garpte böylece sıkıya alındığı halde Şarkta serbestçe
yapılabiliyordu. Bazı manastır ve kilise veya tekke mensubu papazlar ve şeyhler bu işe devam ettiler. Böylece din mensupları ruh
çağırma işini kendi dinlerinin bir propaganda vasıtası bile saymaya
başladılar. Ayni kanaati taşıyan insnlara bugün de Şarkta sık sık
rastlanır .Onlar ruh, peri, melek, şeytan, cin gibi görünmez mahlûklara hükmedebilmek kudretini, kendi din kitaplarından aldıklarına inanırlar. Okudukları ayetler, mukaddes yazılarla bu hâkimiyeti salâhiyetle kullanabildiklerini iddia ederler.
Dikkate şayandır ki bir tarafta onlar yani ruhaniler, ruh üzerindeki hâkimiyetlerine sebep olan şeyin kendi dinleri ve bunun
yüksekliği olduğunu iddia ederken diğer tarafta ne din ne bir akideye bağlanmamış kimselerin de ayni işi muvaffakiyetle başardıklarını görüyoruz. İleride bazı müelliflerin, yazılarında ruhlarlamuhabere hakkında din adamlarının sahip oldukları kanaatin
tersi ile ne kadar şaşılacak işler başardıkları görülecektir Realist
bir görüşe sahip insanın bu olaylar karşısında derin derin düşünmekten kendisini alamıyacağını sanırım.
Böylece ruhlarla konuşmak için hiç de bir (Dogma) nın saliki
olmaya lüzum kalmıyacağı anlaşılır. Şimdi din mensuplarının hangi usullerle ruh çağırdıklarını görelim...
Burada da bir çok varyasyonlar (değişmeler) varsa da, biz hemen hepsinde müşterek olan nümunelerden bazılarını yazacağız:
Bir din mensubu ruh çağıracağı yahut ruhî bir tezahür (gösteri) yapacağı zaman; A — Bir hazırlık devresi geçirir. B — İç -
dış temizliği yapar. C — Kendi mukaddes kitabınm bu maksada
uygun olan fıkralarından okur. Ç — Yardımcı vasıtalar (Araçlar)
kullanır.
A — Hazır lak devresi: Ekseriya perhizlerle başlar. Hayvani
gıdalar denilen et, süt, yoğurt, yumurta, peynir, içyağlar, sade yağlar, hemen başta gelen yasak yemekleridir. Bazı dinler tohumlu
gıdalar (meselâ fasulye, nohut, bakla vesire) mükeyyifat denilen
içkileri de yenmesi yasak olan yemekler arasına katarlar. Bunların
hiç birisi yenmemek üzere gıda mümkün olduğu kadar kısılır. Böylece bazan haftalar hattâ aylarca perhiz yapılır. Biz de (Çile) adiyle 40 günlük — Farsça çil 40 demek olduğundan eskiden itikâfa
çekilip 40 gün perhiz yapan insana (Çilekeş), ve onların bulundukları yere çilehane derlerdi — oruç ve ibadet meşhurdur. Bu, bir nevi ibadet ise de ervah ile münasebatta bulunanlar da bu usule müracaat ederler. Böylece bir taraftan perhiz bir taraftan kendi dininin ibadeti yapılır ve ruh çağırmaya hazırlanılır. Meselâ herhangi bir mukaddes ismi yüz binlerce defa tekrarlamak, yahut
mukaddes kitabı yüzlerce defa devretmek de vardır. Bu esnada kimisi sağa, sola sallanır veya beden, el, baş, göz hareketleri yaparlar
[Bizdeki zikirler, teşbihler, devir = dolanım bunlara misaldir].
Böylece hazırlar>an İnsan ikinci safhaya girer.
B — îç - dış temizliği; her din mensubuna göre değişir Kimisi
Gusl (= bütün vücudun yıkanması)^ yapar. (Hintlilerin bazıları,
hiç yıkanmaz) abdest alır, dünya işlerinden kazanç düşüncelerinden
uzak kalır... Velhâsıl sessiz ve tenha bir yere kapanarak îzolman
haline geeçr. Artık kendisini yapacağı işe tamamen hazırlamış sayan şahıs üçüncü safhaya girmiştir.
C — Ruhu davet için kitabının mukaddes âyetlerini okumaya
başlar. Kendisine yardım etmeleri için yüksek ruhların, meleklerin
yardımını ister. Onlara kalben teveccüh eder. Bazı mutekidler kendilerine her zaman yardım eden bir ruhun varlığına inanmışlardır.
Bizde huddam ismi verilen bu yardımcı ruhun yardım ve rehberliğiyle diğer ruhlarla münasebete girişmeğe çalışır^. Dualarını okur
ve kalben onu düşünür. Böyle huddam^ ile veyahut huddamsız
görüşmeyi dilediği ruhun ismini içinden tekrarlaya tekrarlaya onu
görür. Bazan bu davet yüksek sesle yapılır. Huddamı olan şahıs
onu ismiyle bilir ve onunla çağırır. Yahut «Ey benim sevgili ruhum!», «ey hâmi ruhum!», «ey huddamım!» gibi hüviyetsiz hitaplarla daveti yapar. Uzun veya kısa bir zamanda bu ruhla münasebete
geeçr. Bazan da maksada erişmek için dördüncü vasıtadan faydalanmak zorunda kalır.
Ç — Yardımcı vasıtalar: Bazı aletler, sazlar, ziller, deynek,
ateş, buhur, tütsüler, güzel kokular, sular, nebatlar, bazı nebatî ve
madenî ilâçlar vesairedir. Bunlar bizzat ruh çağıracak tarafından
yapılıp hazırlandığı gibi, kendisine üstadları tarafından verilmiş
muska, boncuk, para, madenî, nebatî cisimler de olabilir. Bu vasıtaları yerine vecinsine göre kullanarak ruh çağırma işinde onlardan
faydalanır. Bazı şeyhlerin asaları, zincirleri, sihirli teşbihleri yahut
putlar, heykeller, mukaddes taslar, yahut da sihirbarlarm kullandıkları parlak cisimler, billûrlar v.s.... v.s. hep bu yolda kullanılmış şeylerdir.
Buraya kadar yazdığımız şeyler İlmî bir esasa, metodlu bir bilgiye dayanmadan yapılan şeylerdir. Buradan itibaren yazacağımız
satırlar İlmî delillerle, tecrübe yoliyle bir ilim haline gelmiş olan
spiritizmenin usulleridir.
Bugün lâboratuvar aletleriyle, fotoğraf, sfigmograf^, Ansefalograf-, terazi, kimyevî maddeler, reaktifler ve daha bir sürü fennî
vasıtalarla hâdiseleri kontrol ederek çalışan ilim adamları yukarıdanberi çeşitlerini saydığım ruhlarla konuşma tecrübeleri yapıyorlar. Bunların içinde ,en az yirmi tane keşfi olan William Crookes,
kıymetli ilim ve felsefe eserleriyle tanılan William Ceyms, her biri
başlı başına birer kıymet olan Lombrozo, Chari Richet, Bright, Mesmer, Kardec; Vauty, Pauchard, Durville, Leon Deniş, Konan Doyle...
v.s. hepsi bu mevzuda birer otoritedir. Hepsi de ruhlarla konuşmanın mümkün olduğunu iddia ediyorlar. Bugün Amerikada tecribî
psikoloji lâboratuvarı olmayan üniversiteye, mütekâmil naazriyle
bakılmamaya başlanmıştır. Biz de, yukarda isimleri yazılar, müelliflerin yürüdüğü yoldan ve ayni usulleri tatbik etmek suretiyle iddialarının bir çoklarının hakikî olduğunu bizzat müşahede ettik ve
inandık. Yapamadığımız kısımlar da vasıtalarımızın kifayetsizliği
âmil oldu. Bu tecrübelerimizde aldanmış olduğumuz ileri sürülebilir. Hattâ ayni itiraz yukarıki müelliflerin hepsine yapılmıştır. Onlar eserlerinin hemen hepsinde bu hususu belirtmiş ve kendilerinin
aldanmadıklarını yırtınırcasına ispata kalkışmışlardır. Fakat ne çare ki resmî akademi Nuh dediğine peygamber demek yüksekliğini
göstermemiştir.
Biz sırası gelince bunların münakaşasını, sevgili okuyucularımıza sunmaktan zevk duyacağız. Ruhlarla muhaberenin en modern
şekillerinden bahsetmeden evvel hazırlayıcı ve açıcı bazı tafsilâta girişmek zorundayız. Çünkü bizde bu gibi mevzulardan bahseden eski
eserlerin hemen çoğu yanlış yazılmıştır. Meselâ eski kitapların çoğunda spiritzme, manyatizme, hipnotizme kelimeleri birbirine karıştırılmış, sanki ayni mânada şeylermiş, biribirinin müradifi
kelimeler imiş gibi yazılmıştır. Halbuki bunlardan birincisi yani
sipiritizme ,ruhların varlığına inanan kimselerin, ruhlarla mumuhabere yapmasına denir. Manyatizme, insanlarda mevcut olduğu ilmen ispat edilmiş elektromanyetik mahiyetteki (yani bazı müelliflerin (1/26) dediği gibi (Force magnetique Humain) kuvvetlerden istifade ederek beden üzerinde bir takım şaşılacak olaylar vukua getirmektir. Binaenaleyh hipnotizör ve manyetizörüri^
muhakkak sipiritualist olması gerekmez. Hipnotizma ise manyatizmeden ayrı bir şekildir. Manyetizme ile hipnotizmayı yahut başka
bir tabirle Mesmerizm^ ve Braydizm’i^ şöylece birbirinden ayırabiliriz:
Yukarıda da söylediğimiz gibi insanlarda mevcut olduğu ilmen
ispat edilmiş bulunan elektromanyetik enerji, her ferdde başka
başkadır. Bu şarj (yük), günün muayyen saatlerinde, ve çalışma,
yorgunluk ,istirahat gibi sebeplerle azalır veya çoğalır.
Bazı kimseler bu azalma, çoğalma keyfiyetine karşı hassastırlar. Yani bu azalma veya artma, kendilerinde büyük sarsıntılar,uyuşukluk halleri .bayılmalar, uyuklamalar husule getirir. Kimi
insanlar ise buna fazla derecede mukavemet ederler. Bu keyfiyeti
daha iyi anlatabilmek için insanları elektrik akkümülâtörlerine
benzeteceğiz. Akkümülâtör nasıl çalıştıkça elektrik miktarını sarfederek zayıflar yahut başka bir elektrik menbama bağlandığı zaman kudreti artarsa insan da öyle... Fakat bu canlı akkümülâtör
kendisinde depo edilmiş olan bu elektromanyetik kudretin değişmelerine karşı değişik derecelerde reaksiyon (cevap) verir.
İşte manyatizma, hipnotizme tecrübelerinde biz bu değişmelerden istifade ediyoruz. Medyom denilen şahıslar bu değişmelere karşı hassas olan, operatörler ise büyük derecelerdeki değişmelere mukavemet edebilen kimselerdir. Böyle iki akkümülâtör birbiriyle birleştirildiği zaman üç ihtimalle karşılaşılır.
1 — Ya bu iki akkümülâtörün kudretleri birbirine eşittir. Yani
A nın elektrik yükü B ye denktir. Bu takdirde hiç bir şey, hiç bir
değişiklik olmaz.
2 — İkinci ihtimal A da B den çok fazla enerji vardır ve A
enerjisinin yarısını kaybettiği halde buna mukavemet eder. Fakat
B de A dan aldığı enerji yüküne tahammül edebilir. Bu takdirde
yine hiç bir hâdise görülmez.
3 — Yahut A akkümülâtöründen B akkümülâtörüne bir elektik akışı olur. Ve bu akış her iki akkümülâtördeki elektrik yükü
birbirinin eşiti oluncaya kadar devam eder. Burada A nın kudreti
B den fazladır.
Farzedelim ki A kendisinden meselâ büyük miktarda bile
enerji kaybolmasına tahammül edebildiği halde hiç bir değişikliğe,
sarsıntıya uğramıyor. B ise pek az bir enerji artışı veya aazlışı karşısında hemen müteessir oluyor. İşte medyom ile operatörü bulduk
demektir. Bu olayda A operatör oluyor. Yani kendisinden verebildiği elektromanyetik kudretin kaybına karşı mukavemet ediyor.
Kendisinde hiç bir değişiklik olmuyor. Fakat B, A dan aldığı ufak
bir miktardaki enerji ile hemen uyku haline gelebilirse o kadar
hassas bir süjedir; demek oluyor.
İşte manyatizme yoliyle yapılan tecrübelerde bu mekanizmadan
istifade ederiz. Demek ki manyatizme tecrübelerinde süjelerin operatörlerden enerji alması gerekiyor. Bir tek kelime ile süje «şarj»
oluyor. Şu halde manyetizme, süjeyi şarj yapmak suretiyle uyku
haline getirmektir, demek oluyor. Hipnotizmede iş berakistir. Tersinedir. Hipnotik süjeler deşarj (boşalma) yoliyle uykuya girerler.
Yine yukarıdaki akkümülâtörü ele alırsak. A akkümülâtörü
meselâ pek az miktarda enerjinin kaybına tahammül edemesin. Butakdirde herhangi bir sebeple enerjisinin kaybiyle uyku haline girer.^ İşte bu şekilde yapılan tecrübeler, hipnotik sınıfa girer. Burada
medyomlar «deşarj» süretiyle uyku haline getiriliyorlar demektir.
Deşarj keyfiyeti lâboratuvar usulleriyle kolayca ispat edilebilir. Bu
küçük kitabımızda yer kaldığı takdirde hipnotik vetirelere de temas
edilecektir. Bu yapılamadığı takdirde müteakip neşriyatımızla bu husus üzün uzun anlatılmak suretiyle aydınlatılacaktır. Yalnız burada
akla gelebilen bir soruyu yazmadan geçemiyeceğiz.
Hipnotizme tecrübelerinde telkin (= Suggestion) yoliyle de
neticeler almır. Hem de ekseriya yalnız başına bu telkin iş görür.
Telkinin mahiyeti hakkmda uzun tafsilât vermek kitabımızın hacminin üstündedir. Yalnız kısaca anlatalım.
Telkin, süjenin ruhu üzerinde inandırıcı kuvvetiyle bir nevi
deşarj, degajman yapmaktır. Esasen hipnotizmecilerin kullandıkları — bilâhare nevi ve şekilleri anlatılacak olan— vasıtaların tesiri deşarj yoliyle iş gördüğünden, telkinin de ayni mahiyette bir
müessir olduğu kanaatindeyiz. Telkin yapılmak suretiyle süjenin
dimağında âni ve şiddetli bir faaliyetin (instenctif bir faaliyetin)
gayri meş’ur bir neticesi oluyor. Dolayısiyle ruhî yoldan ve diğer
tecrübelerde yapıldığı gibi dışarıdan içeriye (ruha doğru) bir tesir
değil de içeriden, ruhtan bedene doğru (ric’î) bir tesirle deşarj
husule gelerek ayni neticenin elde edildiği muhakkaktır. Bu mütaleaları gözönünde tutarak manyetizmeyi dışarıdan içeri (santripet)
maddeden - ruha; ve bilâkis hipnotizmeyi de içeriden dışarı (Santrifüj), ruhtan bedene (ric’î) tesir eder surette izah etmek mümkündür. Şu halde manyetizme direkt, hipnotizme de endirekt bir
yolla müessir oluyor demektir. Yalnız bütün yapılan tecrübelerde
ne sade manyetik vetirenin ne de sade hipnotik vetirenin tatbik
tcüidiğini, bilâkis her ikisinin karışmasiyle muhtelit (karma) bir
usul tatbik edildiğini görüyoruz. Bunlara sırası geldikçe işaret edeceğiz.
Şimdi asıl konumuzu; ilmi felsefî yoldan ruhlarla nasıl konuşulduğunu görelim:
3 — İlmî - flesefî (yahut Spiritualiste) görüşlere uygun şekilde yapılan tecrübeler: Usulleri, kanunları, şekilleri, neticeleri hakkında İlmî, tecribî neşriyat yapılan bu olaylar asıl mevzuumuzu
(konumuzu) teşkil ediyor. Esasen araştırıcılara tavsiye edilebilecek olan yol da budur. Yoksa yukarıda zikrettiğimiz iki yol artık
tarihe karışmış ve yalnız spiritizme tarihini yazan kitaplarda yer
alabilecek, usuller olmak icap eder.

kaynak:İshak L.Kuday - Spiritualizm (Ruh Alemi)

Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Diyelim ki göz perdesi kalktı cinlerle konuşulur mu ? Sjan Sorularınız 20 06.02.22 10:29
Ruhlarla iletişime geçmek nasıl mümkün olabilir? 3KEDI Sorularınız 13 11.05.21 17:22
FAKİRİZM-İshak L.Kuday - Spiritualizm (Ruh Alemi)- Celil Parapsikoloji & Spiritüalizm 0 29.12.19 22:23
Spiritualizm'in Mahiyeti... #1 Celil Parapsikoloji & Spiritüalizm 0 25.12.19 22:41
Rüyada İshak (a.s.) Havasokulu I-İ-J Harfleri Rüya Tabirleri 0 02.10.17 17:42


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 14:34.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147