|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
(Şeytan)Düşüncelerimizi okuyabilirmi?
Şeytanlar, hayra hiçbir kabiliyeti olmayan, sırf şer işleyen ruhani bir varlık nev'idir. 'Nar-ı semum'dan, yani dumansız ve harareti çok şiddetli bir ateşten yaratılmışlardır. (Hicr, 15/27) İblis'in asıl adı, Azazil idi. Cenab-ı Hakk'ın Hz. Adem'e (a.s.) secde etme emrinden yüz çevirmesi ve bu secde emrine kibirlenerek isyan etmesinden sonra, “İblis†ve “Şeytan†isimlerini aldı. Gaybı Allah'tan başka kimse bilemez; şeytan ancak senin niyet ve fikrin açığa çıktıktan sonra bilebilir. Yani senin fikrin kalbinin ve aklının derinliklerinden gelip belirdikten, mana şekline girdikten sonra şeytan bilebilir. Senin bir saat, bir gün, bir yıl, sonra ne yapacağını ve ne düşüneceğini ancak Allah bilir, ne insan ne de şeytan geleceğe muttali olamaz. Ama şeytan hem imtihan gereği hem de fıtratının gereği olarak, insanların zihninden ve kalbinden geçenleri bilebilir ve ona göre vesvese ve hile telkin edebilir. Fakat seni bir işe zorla sevk edemeyeceği gibi, yapacağın hayırlı bir işe de fiiliyat olarak engel olamaz; onun yapabildiği sadece telkin etmektir. Onun için şeytanın hilesi ayette zayıf olarak nitelendirilmiştir. Yani şeytanın kendi başına bir gücü yoktur. Vesvese ve desiseleri de zayıftır. Fakat yaptığı işler, tahribat, yıkıp bozmak nev'inden olduğu için, bir vesvese ve desise ile büyük zararlara sebep olmaktadır. Bu yüzden güçlü görülmektedir. Bir binayı yapmak ne kadar zor, yıkmak ise ne kadar kolaydır. Şeytanın da yaptığı ve yaptırdığı bütün işler, hep böyle tahribat cinsinden şeylerdir. İşte gücü ve desiseleri aslında gayet zayıf olduğu halde, büyük tahribat ve zararlar meydana getirdiği içindir ki, Müslümanlar her zaman şeytanın şerrinden Allah'a sığınırlar. Hem insanın nefsi, şehvet ve gazap gibi his ve duyguları da, şeytanın her türlü telkin ve desiselerine karşı alıcı durumunda olduklarından, bazan şeytanın ufak bir vesvese ve desisesi, insanı hemen tesiri altına almakta ve manevi pek büyük felaket ve zararlara atabilmektedir. İşte mü'minlere şeytanın şerrinin büyük gösterilmesi ve aldanmamaları için tekrar tekrar ihtarlarda bulunulması bu yüzdendir. Yoksa şeytanların kainatta icad ve fiil cihetinde, hiçbir güç ve kuvvetleri, Allah'ın mülküne hiçbir müdahaleleri yoktur.
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim.. |
#2
|
|||
|
|||
Şeytan, insanın her halini gözetleyip onu kötülüğe sevketmeye çalışmaktadır. Şeytanın insan üzerinde yaptırım gücü yoktur. Verdiği vesveselerle insanı kötülüklere sevketmektedir. Şeytan, insanın içinden geçen düşünceleri bilebilir. Ancak bu her zaman mümkün olmaz. Allah'ın kendisine koyduğu sınırlar ölçüsünde bilmesi mümkündür. Bu bakımdan şeytanın insanın kalbinden ve düşüncesinden geçen her şeyi bilmesi mümkün değildir.
Hadis-i şerifte, şeytanın kanın dolaştığı mecralarda gezebildiği ifade edilmiştir.(Buhari, İtikaf 11-12) Bu durumda, çok gizli düşünceler olmasa da, -gaip sayılmayan- bir kısım düşünceleri okuması mümkündür. Nitekim, Bediüzzaman Said Nursi, şeytanın iç ajanı olarak nefis mekanizmasını göstermekte ve kuvve-i şeheviye ve gadabiyeyi, “şeytanın desiselerine hem kâbile, hem nakile / yani desiselerini hem işitip kabul eden bir kulağı, hem de onu başka mekanizmalara aktaran bir dili” olarak değerlendirmektedir.(bk. Lem'alar, On Üçüncü Lem'a, Beşnci İşaret). Şeytanın farklı insanlara farklı telkinlerde bulunması, onun en zayıf damarından yakalaması da onun insanın iç alemini iyi bildiğini gösteriyor. Ayrıca, şeytanın kalbe yakın bir yerde “lümme-i şeytaniye” adında bir kulübeciği vardır. İnsanların kalbine oradan yanlış fikirleri telkin eder. Bu da onun insanın iç alemiyle yakından ilgili olduğunu göstermektedir. Hatta sekerat vaktinde/ölüm anında insanın aklını karıştıracağına dair kaynaklarda önemli bilgiler vardır. Yalnız, insanda bazı latifeler, bazı derin mekanizmalar var ki şeytanın eli onlara ulaşamaz. İnsanın sırrı, hafisi, ahfası bunlardandır.
__________________
O kadar kimsesizim ki Hani ölsem Cesedim geçmişin tozuna karışır gider Yediğim yemekten içtiğim suya kadar tadsızım Saçının telinden ayak parmaklarının ucuna kadar özledim seni.. |
#3
|
||||
|
||||
Şeytanın varlığı insanların tabi olduğu imtihanın bir parçasıdır, olmazsa olmaz şartıdır. Çünkü imtihanın olumlu veya olumsuz yolunu takip etmek için insanın önemli bir rehberi olan aklına yardımcı olacak melek kuvvetine ihtiyaç olduğu gibi, hak yoldan çıkmaya meyyal olan nefsin heveslerine yardımcı olacak şeytanların varlığına da ihtiyaç vardır.
Bu sebepledir ki, insanlarda hem iyiliği telkin eden melek yuvası, hem kötülüğü telkin eden şeytan yuvası vardır. Bu fıtri telkin mekanizmaları da imtihanın bir parçasıdır. Bunları nasıl değerlendireceğimizi ise Peygamber Efendimiz (asm) açıklamıştır. Hz. Peygamber (asm): “İnsanoğlunda bir lümme-i şeytâniyye bir de lümme-i melekiyye vardır. Lümme-i şeytâniyyeden hakkın yalanlanması ve kötülüklerin yapılması; lümme-i melekiyyeden de hak ve hakikatin tasdik edilmesi ve güzel işlerin yapılması yolunda telkinler yapılır. Buna göre içinden hayır işlerine dair telkinler alan kimse, bunun Allah tarafından olduğunu bilsin ve O’na hamd etsin. Kötülük telkinine maruz kalan kimse de, kovulmuş şeytandan Allah’a sığınsın” diye buyurmuş ve ardından da “Şeytan size fakirliği telkin eder ve hayasızlığı emreder” (Bakara, 2/268) mealindeki ayeti okumuştur. (Tirmîzî, Tefsir, 3) – Keza sahih bir rivayete göre, Peygamberimiz itikafta olduğu bir gecede hanımı Hz. Safiyye onu ziyaret etmiş ve dışarı çıkıp eve giderken Peygamberimiz de ona refakat etmişti. Dışarıda kendilerini gören iki kişi selam verip geçtiler. Fakat Hz. Peygamber onlara seslendi ve “Bu benim eşim Safiye’dir” diye buyurdu. Onlar “senin hakkında da mı şüpheye düşeriz” demek için “fesubhanellah!” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Muhakkak ki Şeytan insanoğlunun kanının dolaştığı yerde dolaşır. Ben onun içinize bir şey atmasından korktum” (Buhari, İtikaf, 11) – Bu hadis’ten ve açıklamadan anlaşılıyor ki, şeytan ve şeytanın kabilesi olan cinler insanın kanının dolaştığı yerlerde dolaşabilir ve o yolla bazı vesveseler ve telkinler yapabilir ve insanların iç alemindeki bazı duygu ve düşüncelerini okuyabilir. Şeytanın vesvesesinden tamamen kurtulmak insanlar için imkânsız gibidir. Çünkü, -yukarıda geçtiği üzere-kalbin sağ tarafında kişiye iyiliği, güzelliği ilham eden “kuvve-i melekiye” (melek yuvası) bulunduğu gibi, kalbin sol tarafında da kötülüğü, çirkin şeyleri telkin eden “lümme-i şeytaniye” (şeytan yuvası) bulunmaktadır. .
__________________
Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Ve kimse kendini vazgeçilmez sanan biri kadar aptal değildir. |
#4
|
|||
|
|||
Şeytanlar kötülüğü, melekler de iyiliği telkin ediyorlar. Biri nefsi, biri de aklı ve kalbi desteklemektedir. İnsanoğlu iyi ile kötüyü, hak ile batılı fark edip özgür iradesiyle tercihini ortaya koyarken, meleklerin tavsiyelerine ve şeytanın telkinlerine maruz kalır.
Nefsine rağmen aklını kullanarak Allah’a itaat edenler, meleklerden de üstün bir konuma gelirler. Ama aklına rağmen, nefis ve şeytana uyarak Allah’a isyan eden kimse ise, hayat felsefesi bakımından hayvanlardan daha aşağı bir derekeye düşecektir. – Kalb, hem iyiliği hem kötülüğü kabul edebilen NÖTR bir vaziyettedir. Ancak, kalbin ayarını bozmasıyla işlerin ayarı bozulur. Mesela: NÖTR konumda olan bir kalb, eğer rotasını değiştirip nefsin heva ve hevesine meyil ederse, bu takdirde şeytanın vesveselerine kapı açmış olur. Ve bu fırsatı değerlendiren şeytanın askerleri hücuma geçip kötü söz ve eylemlerin kalbi istila etmesine zemin hazırlamış olur. İşte bu noktada Nefs-i emmare ile şeytanın birlikteliği söz konusudur. Şeytan çalar, nefis de oynar. Şayet kalb bu NÖTR vaziyetini heva ve heves yerine Allah’ın emir ve yasaklarına yönelerek değiştirse ve takvaya sarılıp nefisle mücadele etse, bu takdirde melekler kalbin sahasını işgal eder ve iyi söz ve eylemlerin olması için hayırlı şeyleri ilham ederler. (Krş. Gazali, İhya, 2/229-230) – Kişinin iradesi dışında parmağının titremesi, hareket etmesi, maddi bir hastalık sonucu değilse, psikolojik bir durum olarak değerlendirilebilir. Psikolojik vakaların tıbbın ön gördüğü argümanlar yanında, özellikle evham, obsesyon türü takıntıların oluşmasında şeytanın önemli bir rolü vardır. Bu takıntılar arasında evham gibi hayali kuruntular olduğu gibi, bedenin gösterdiği anormal refleksleri de vardır. Nitekim bazı hadis-i şeriflerde bu gerçeğe işaret edilmiştir: “Biriniz namazda iken ona şeytan gelir ve dübüründen (arka çıkış yolu çevresinden) bir kıl alır, onu çeker uzatır. O kişi de abdestinin bozulduğunu sanır. Böyle bir durumda ses duymadıkça veya koku hissetmedikçe namazdan ayrılmasın.” (Ahmed b. Hanbel, III, 96) “Sesini veya kokusunu almadığınız şeylerden dolayı abdest almayınız.” (Müslim, Hayz, 99 (362); bk. Buhari, Vudû, 4, 36) “Muhakkak ki şeytan herhangi biriniz namazda iken gelir ona sokulur, makatından bir kıl alır, o da abdestinin bozulduğunu zanneder. Böyle bir duruma maruz kalan kimse bir ses duymadan veya bir koku almadan namazdan çıkmasın.” (Taberani/el-Kebir, h.no: 9230) “Muhakkak ki şeytan namazda kişiye gelip sokulur ve namazını kesip bozmak için makatına üfler. Böyle bir şey hisseden kişi, bir ses duymadan veya bir koku almadan namazdan çıkmasın.” (Taberani/el-Kebir, h.no: 9232) – Parmağın hareketi ile makatın hareketi arasında -bazı yönlerden fark olsa bile- her iki hareketin ortak paydası şeytanın hilesinin bir ürünü olma ihtimali çok kuvvetlidir. Sizin şu “Böyle olacağını düşünmeden önce yoktu. Düşündükten sonra olmaya başladı ve çok uzun zamandır da beni bırakmadı” şeklindeki ifadeleriniz de yapılan değerlendirmelerin doğruluğuna bir destektir. |
#5
|
|||
|
|||
Sayın SiLence, konu paylaşımınız için teşekkür ederiz.
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan, Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren.. |
#6
|
||||
|
||||
Paylaşım İçin Teşekkürler! Allah C.c Razı Olsun...
|
#7
|
|||
|
|||
Bence aklımızdan geçenleri okuyamaz belki üç aşağı beş yukarı tahmin edebilir. Bu tahminden yola çıkarakta insanlara vesvese verebilir KAHROL ŞEYTAN
|
#8
|
||||
|
||||
Faydalı bir konu Allah razı olsun
|
#9
|
|||
|
|||
Paylasim icin tesekkurler
|
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Sayı adetli bir okumayı birden fazla kişi paylaşarak okuyabilirmi ? | Roxes | Sorularınız | 1 | 28.09.20 22:29 |