|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
||||
|
||||
Büyüler ve inançlar ( Dünyadaki büyü inanışları)
Büyücülüğün ve büyünün ne ülkesi vardır, ne de kıtası; uygulamaları, amaçları, formülleri, reçeteleri ve «renkli» malzemesi ile tümden evrenseldir. Tarihi insanoğlunun tarihi kadar eskidir, belki de daha da eski. Dünya tarihinde, uygarlık tarihinde her zaman bir yerdedir, ister arka planda, ister ön planda. Bir «bilinmeyen kaçınılmaz»dır adeta ve zaman olur ki - metafiziksel bir furya halinde- yeniden dirilip gündemde kendine bir yer edinir. Orta Çağ'da öyle oldu, 18. yüzyılda, 19. yüzyılın ikinci yarısında, 60'lı ve 70'li yılların Batılı ülkelerinde ve 80'li, 90'lı yılların Türkiye'sinde Büyü Patlamasını, Kadınca dergisi için araştıran Oya Özdilek-Candan Aslanbay ikilisinin ifadesi ile: «Kaşıklar birbirine ters bağlanıyor, mumdan insan suretleri çıkarılıyor, sabunlara iğneler batırılıyor, çeşitli otlar kaynatılıyor, muskalar yazdırılıyor, mezarlıklar dolaşılıyor... Büyücüler ruhlarla, cinlerle irtibatta olduklarını söylüyorlar.»
İstanbul'da kullanılan, kullanılmış olan, çeşitli kaynaklardan edinilen, kimi Anadolu kökenli, kimi Trakya çıkışlı kimi de -Anadolu yoluyla- Ortadoğu'dan veya Uzakdoğu'dan gelme bazı büyü formül ve tekniklerine bir göz atmak, bunları Batı kaynaklı olarak gösterilen (ancak ortak bir geleneksel bilgiden çıkan) benzerleri ile karşılaştırmak çizmeyi amaçladığımız bu kentsel gizem panoramasına, kanımızca ilginç bir malzeme katacaktır. Ve malzeme derken ilk önce büyülerde kullanılan, kullanıldığı söylenen envai çeşit malzemelere bakalım. Büyü yapmak için neler kullanılmıyor ki? Ekmek kullanılır, biber kullanılır, üzüm kullanılır; saç, tırnak, giysi, özel eşyalar; kan, tükürük, idrar, dışkı, meni; otlar, bitkiler, ağaç kabukları ve her renkten (kara, kızıl, sarı) toprak; kurşun, mum, kil; çöpler, süprüntüler; pamuk, bez parçaları, iplik; üflenmiş, okunmuş su; heykelcikler, bebekler, resimler; kesici aletler; kuşlar, kediler, köpekler, horozlar, tavuklar, kurbağalar, böcekler ve yılanlar; kafatasları ve kemikler, mezar ve mezarlıklardan alınan toprak; değerli taşlar; adamotu (mandragore); kilitler ve anahtarlar ve çiviler; tavşan derisi; yumurtalar ve mumlar; şişeler, boncuklar, musluklar, kapılar ve kapaklar; makaslar ve maşalar, tabancalar ve tüfekler; nallar; pirinç, helva ve muşmula; salyangoz kabuğu ve domuz derisi ve domuz kılı ve daha neler neler. Örneğin, otlar ve bitkiler (akasyadan kaktüse ve biberden maydanoza), reçineler, kokular (amber, yasemin, manolya, gül v.b.), boyalar, sular (gül suyu, portakal çiçeği suyu), yağlar (sarmısak, lavanta, limon, zeytin, kara biber, çam yağları), tütsüler, mumlar, heykelcikler ve benzerleri. Büyü örnekleri konusunda nereden başlanır ve nereye kadar gidilir? Kaldı ki, bu konulara meraklı olanlar ve bu konuları izleyenler bilir, büyü örneklerini veren kitaplar, derlemeler, folklorik araştırmalar piyasada sanıldığı kadar az değiller.En iyisi örneklere ve tekniklere geçelim, çeşitli kaynaklara başvurarak. Çalışmamıza bir muhabbet büyüsü ile başlayalım: «Üç arnavut biberi alınır. Her biberin içindeki tohumların her birine Tebbet Suresi okunup üflenir sonra tohumlar biberin içine doldurulur. Kıvılcımlı küle gömülür. Bunu yapan, ocağın duvarına sağ elini vurarak, 'Elimi vurdum duvara / Duvar oldu üç para / Birinden in çıktı / Birinden cin çıktı / Birinden İsmail Peri çıktı / İni yolladım ine / Cini yolladım Çine / İsmail Peri'yi yolladım filana (burada etkilenmek istenen kişinin adı söylenecek) / Durmadan, dinlenmeden bana gele / dedikten sonra arkasına bakmadan yatağına gire» (Boratav). Oldukça «naif», saf olan, bir tekerleme havası içinde gelişen, büyünün bozulmaması için «arkaya bakmamak» yasağını getiren ve malzeme olarak, üç biberle bir ocaktaki kıvılcımlı külleri kullanan bu büyüden sonra «bağlamak» ve «soğutmak» amacında olan üç kara büyü örneğini sıralayalım. Dil bağlamak için Hiç kullanılmamış bir asma kilit üzerine, yedi kere üç ihlâs, bir fatihadan sonra, 'Ey Yüce Tanrı... Görgül, ya Subhân yalıgagil, ya Rahman Elhamdülillah ile bağladım, Külhüvallâhi ile kilitledim... Binbir adlı Allah, medet ya ilâhi, bin derde kilit vurdum, perkittim; Muhammedül Mustafa'nın mührin üzerine urdum' diye okuya. Bir ağır taş altına koyup bastıra... (Yesarı). Güveyi bağlamak için Bir irice çiviye güveyin adı yedi defa okunarak üflenecek, çivi tahtaya, ağaca veyahut da bir kuru kütüğe mıhlanacak, mıhlanırken Ya Settar (üç kere), Ya Cebbar (üç kere) ismi şerifleri tekrarlandıktan sonra şu dua okunacak: Ya Hafız, bu çivi mıhlandığı yerde oldukça ben falancayı bağlamış oluyorum, dizindeki dermanı, gönlündeki muradı kabzediyorum. Ya Kahhar, himmet eyle, kerem eyle, yardım eyle. Çiviyi mıhlarken kullanılan alet, güveyin bağlı olduğu müddetçe hiçbir şekilde kullanılmayacak (A. Yesarı). Soğutmak için Elli dirhem tereyağı alınır, bir gece mezarlıkta bırakılır. Bu yağ, sabahın erken saatinde mezarlıktan alınır, birbirinden ayrılması istenen kimselere yedirilir. O kimseler birbirinden soğur (A.Yesarı). Ve yukardaki güvey bağlama büyüsüne eşit olarak bir kız bağlama büyüsü: Tavuk Kanadı Lekesiz beyaz tavuktan, biri sağdan biri soldan olmak üzere, iki küçük telek koparılır. Teleklerin üzerine, kara is mürekkebiyle, bağlanmak istenen kızın adı yazılır. Sonra telekler üzerine getirilip bağlanır. Kırk bir kez kızın adı söylenip güvey evine doğru üflenir. Yetmiş «elham», kırk bir «kulhuvallah» okunduktan sonra, telekler bir kırmızı beze sarılarak bağlanır. Üç kez üzerine tükürülür. Kırk kez: Hayr min Allah Şerr min Allah Ya habibuHah Seyyide selam Temmete temmet Ya Resul himmet Şedde ha şedde ha Allah Allah Allah okunup kızın evine doğru üflenir. Telekler, gerdekten bir gece önce, kızın evinin kapısının eşiğinin altına saklanır (Eyuboğlu). İlk verdiğimiz örnek «naif» görünse de sonraki örneklerde hem kullanılan malzemelerin çeşidi çoğalıyor, hem de işlemler -okunan dualarla birlikte- daha karmaşık, daha ayrıntılı ve ulaşılmak istenen amaçla daha çok bağlantılı oluyorlar. Kaldı ki, genelde ve temelde, büyüsel işlem gerek simgesel gerekse somut benzerlikler üzerine kurulmuştur; dili bağlamak için, konuşmanın akışını durdurmak için kullanılan kilit; güveyi bağlamaktaki çivi, kız bağlamaktaki lekesiz beyaz tavuk gibi malzemelerin doğurduğu çağrışımlar apaçıktır. Bu tür işlemlere, bu «kendin pişir kendin ye» tarzındaki halk tipi büyülere ve büyü anlayışına «naif», saf ya da ilkel desek bile yine de en çok rağbet görendir, en çok tüketilendir. Öyle olması son derece doğaldır çünkü pratiktir, somut amaçları vardır ve işlenişindeki unsurlar, yapana ve yaptırana, istenilen, beklenilen sonucu (simgeler ve çağrışımlarla) açık seçik imgelerle görüntülemektedirler.
__________________
Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Ve kimse kendini vazgeçilmez sanan biri kadar aptal değildir. |
#2
|
||||
|
||||
Büyüler ve inançlar
Standart Büyüler ve İnançlar-II
.. Din insanı büyü düzeyinden kaldırsa da insan, yine de, inancını inanışlarında kullanmaktan çekinmiyor, olguları biraraya getirerek ve karıştırarak. Kuramları incelemeden önce verdiğimiz büyü örneklerine, bir karşılaştırma olarak, değişik kıta ve ülkelerde, değişik kültürlerde kullanılan birkaç çeşitlemeyi ekleyelim. Sevgilinin aşkını kazanmak için (Malezya) Vücudunuz kadar uzun bir değnekle kendi gölgenizi dövün, bulunduğunuz mekânda tütsü yakın ve aşağıdaki duayı yedi kez okuyun, her defasında gölgenizi elinizdeki değnekle döverek. Bunu güneş batımında, geceyarısında ve şafakta tekrarlayın ve yatarken, beyaz bir çarşafla örtünün. Ey Karanlık İrupi, Kraliçenin bana gelmesine izin ver, Şayet (sevgilinin adı) uyanıksa Onu sars ve salla, uyanmasını temin et, Soluğunu al, ruhunu al ve buraya getir, Sol tarafıma bırak, Kalkmak istemiyorsa Sağ ayağının başparmağını kap Ve kendi yataktan kalkıncaya kadar tut Ve onu bana getirmek için t üm gücünü kullan, Bunu yapmazsan Tanrıya karşı gelmiş olursun. Bir sevgilinin ilgisini çekmek, onu kaybetmemek için: (Çingene büyüsü) Ağzınıza bir tutam ot atıp ilkin doğuya sonra da batıya dönerek aşağıdakilerini tekrarlayın: Güneş yükselince sevgilim yanımda olacak! Güneş batınca ben onun yanında olacağım! Basit büyü dendiğinde, bir olası, bundan daha basitini bulmak zor olsa gerek. Nedir ki, önemli olan, bir büyünün -malzemesi ve uygulaması ile- basit olup olmaması değildir, önemli olan etkinliğidir. Mısır'dan ve Firavunlar'ın döneminden kalma, bir kadının sevgisini kazanmaya yönelik büyü yöntemi de basittir: «Tuz, peynir ve un alın, iyice karıştırın, odasının bir köşesine koyun. Sizi görünceye kadar huzur bulmayacaktır.» Mısır'dan Hindistan'a geçtiğimizde bir kadının hamile kalmasını sağlamak için yapılan bir büyü örneğinin de çok basit olduğunu görürüz: - Çiğ bir yumurtanın kabuğunu iki ucundan delin. Koca bir uçtan üfler, yumurtanın içi eşinin ağzı içinde boşalır, kadın bunu yutar. Bu işlemden geçen kadın da hamile kalır. Basitliği bir yana uygulamanın tümünün cinsel birleşmeyi, ayrıntılı olarak simgelediği ve dolayısıyla, uygunluklar yöntemi gereğince, gücünü ve etkinliğini bu simgesel benzetmeden aldığı ortadadır. Şifaya yönelik büyülere baktığımızda işte ünlü gizemci Yüce Albertus'un (Albertus Magnus, 13. yüzyıl) ateşi düşürmek için önerdiği ve bir cuma günü, saat 8 ile 9 arasında, bir kâğıda yazılıp hastanın boynuna takılacak büyüsel bir formül: H B R H C H T H B R H H B R H C H T H B R H B R H C H T H B H B R H C H T H H B R H C H T H B R H C H H B R H C H B R H H B R H B H Avrupa'daki «eski» uygulamalarını araştırdığımızda karşımıza, «literatür» olarak, İngiliz Reginald Scott'un 165''ten kalma, Londra basımlı «Büyücülüğün Keşfi» (The Discoverie of VVitchcraft) adlı kitabı çıkıyor. Scott bir rakip veya bir düşmanı ortadan kaldırmak için aşağıdaki büyüyü öneriyor: -Zarar vermek veya öldürmek istediğiniz kişiye benzer bir heykelciği yeni ve el değmemiş mumdan yapın; sağ koltuk altına bir kırlangıç kuşunun kalbini, sol koltuk altına da ciğerini yerleştirin. El değmemiş bir iplikle heykelciği boynundan asın ve yine el değmemiş bir iğneyi acı vermek istediğiniz yere batırın; heykelciğin alnına zarar vermek istediğiniz kişinin adını, kaburgalarına da bu sözleri yazın: «Allif, casyl, zaze, hit, mel, meltat» sonra da heykelciği bir yere gömün. «Voodoo» büyüsü ve «Sabun büyüsü», görüldüğü gibi, benzer bir çizgide buluşuyorlar. Mumla yapılan büyüler için Orta Çağ'ın ünlü gizemcilerinden Paracelsus adı ile tanınan Theophrastus Bombast von Hohenheim, «Ruhun Özü» (De Ente Spiritum) adlı kitabında şu açıklamada bulunur: «Şayet birine karşı kin duyuyor ve ona kötülük yapmak istiyorsam, başarı sağlayabilmem için bir aracı, bir yardımcı kullanmam, yani bir cisimden yararlanmam gerekir; ancak böylelikle iradem, bedenimin hareketine ihtiyaç göstermeden bir kılıç darbesiyle büyü yapılan kimsenin gövdesini delebilir, onu yaralayabilir... Bunu yapabilmek için çok güçlü bir istek yeterlidir... İrade gücümü bir noktada topladığım, bir kişiye yönelttiğim zaman, onun ruhsal güçlerini, mumdan yapılmış modeline aktarabilir, iradesini yok eder, emrim altına alırım, istersem sakatlayabilirim. İstek ve telkinin, tıpta da ne kadar önemli bir yeri olduğunu kabul etmek gerekir; insan kendi kendini etkileyerek, benliğinde rahatsızlık, sıkıntı hali yaratabilir ve varsaydığı bütün rahatsızlıkları bünyesinde de hisseder... Büyü nedeniyle meydana gelen hastalıklarda ise, irade zayıflar, yüksek ateş, bitkinlik, şiddetli başağrısı gibi haller başgösterir ve doktorların teşhis edemediği, tıbbın içinden çıkarmayıp çaresiz kaldığı bu hastalıklar sırasında, büyülenen kimse, ne olduğunu anlamadığı birtakım korkunç hayaller, kâbuslar görür...» Gizem uzmanı kadar 16. yüzyılın tıp uzmanı da sayılan Paracelsus büyüsel işlemlere inanmakla birlikte «istek» ve «telkin» faktörlerini gözardı etmiyor, büyüsel işlemin kurbanı olan ya da büyüsel işlemlerin etkisine inananın geçirdiği, geçirebileceği ruhsal ve psikosomatik (ruhsal-bedensel) şokları, sarsıntıları da hesaba katmaktadır. Bir Orta Çağ gizemcisinin, Haitili bir «voodoo» büyücüsünün yöntemleri -dünyanın dört bir bucağından kopmuş başka ve benzer uygulamalarla birlikte- bugün çağ atlamakla meşgul olan, bir alanda çağdaşlama örneklerini gösteren ve bir başka alanda yerinde saymayı sürdüren İstanbul'da yeniden karşımıza çıkıyor, bir Doğu-Batı karmaşası içinde. Gizem ve gizemin arkasında sürüklediği her şey işte bu «açıklanamayan»ı, bu «bilinmeyen»i doldurmaktadır. «Ülkemizde, günümüzde de ve her şeye rağmen büyü, büyücülük ve büyücüler vardır,» diye yazıyordu 1979'da Afif Yesari.
__________________
Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Ve kimse kendini vazgeçilmez sanan biri kadar aptal değildir. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
41 Farklı Büyü Belirtisi | Mucella | Nazar ve Büyü Uygulamaları | 44 | 25.10.24 17:15 |
Büyü çeşitleri | Sadi | Nazar ve Büyü Uygulamaları | 19 | 14.09.24 20:48 |
Kara Büyü ve çeşitleri | Sin | Nazar ve Büyü Uygulamaları | 2 | 06.09.22 14:40 |
Eşimin ailesi eşimi dolduruşa getirmiş yuvam yıkılıyor | Belif | Sorularınız | 65 | 31.07.22 05:10 |
Helal kazanca teşvik- haramdan sakındırma | Havasokulu | Hadisler | 4 | 28.07.17 03:17 |