islam Portresi - (Münir Derman) - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > islam & Tasavvuf > Allah Dostları & Evliyalar > Münir Derman

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 24.12.23, 02:54
Why - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Why Why isimli Üye şimdilik offline konumundadır
 
Üyelik tarihi: 15.10.22
Bulunduğu yer: Kamer
Mesajlar: 428
Etiketlendiği Mesaj: 44 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart islam Portresi - (Münir Derman)



Allah Dostu Der Ki ;


İslam Tevazusu...

Benden İslâmın bir portresini istediniz. Güzel resim yapamam
ama kelimelerden bir resim yapacağım. Bunu seyrederseniz İslâmın ne olduğunu anlarsınız.

Nur yüzlü, alnı açık, tertemiz, her türlü illet ve hastalıktan
salim, kalbinde Nuru Muhammedi bulunan 35-40 yaşlarında kâmil bir insanı gözünüzün önüne getiriniz.

Bu zeki gencin yanına, saçları beyazlamış nurani yüzü ile
ihtiyarlık nushasını koyunuz. Bu ikisinin arasına harikulâde
sevimli, helâl süt emmiş güzelim çocukluk halini de ilâve ediniz.
Üçünü el ele veriniz. Çocukluk. Gençlik. İhtiyarlık.



Bu üç çağın hepsi birden hakiki islâm tipidir. Şimdi bu insanı
Nur-u Resulullah ile yıkayınız, içini Allah ile doldurunuz. İşte
ahseni takvim yaratılan insanın portresi budur.

Bu insanla biraz konuşalım. Bu insan yalan bilmez, gıybet
yapmaz, hasedi yoktur. Ölümden korkmaz, herkese kardeş nazarı ile bakar. Hayvanlara kadar şefkat gösterir. Hiddet bilmez. Sabır kanaat zırhına bürünmüştür. Bu gibi insanlar ruh fatihleridir.

Bunların iki büklüm hallerine, sarı benizlerine, derin tevazularına rağmen, onları insanlar üstüne çıkaran kuvvet, at
şeklindedir. Fakat bu at göze gürünmez. Bu atın timsali Resulü
illiyine götüren buraktır. Bu ata binmeye namzet olan, niçin, neden olduğunu lâkırtılarını da bilmez.



Bunları bir sürü boş lâflarla izaha kalkmaz. Kader başa geldiği
zaman, gönderene kafa tutmaz.
Bildiği tek birşey vardır : Başım üstüne hoş geldin, sefalar
getirdin.
Bu gibilerin ibadetlerinde riya, bütün işlerinde yalan,
midelerinde haram Kat'iyyen yoktur. Böyle bir kimseyi kimse
ürkütemez, Korkutamaz, sarsamaz. Hatta ne cin taifesi ne de insan, ne yer haşeresi, ne de yırtıcı hayvan. Hiç bir mahlûk ona
dokunamaz.

Bu yolda yürüyenlerde kat'iyyen yalan yoktur. Bunlardan ne
denizdeki balık, ne de uçan kuş bile kaçmaz. Sokulur yanına kırk
yıllık dostmuş gibi.
Bu gibi insanlar felâket karşısında bir anlık sabırları için Veli
olmuşlardır.
Bu günün dünyasında müslümanın dostu Allah ile aynı sayıdadır.
Bu ismi sedef içinde inci gibi sakla.
Bir damla su bir şey ifade etmez. Fakat bir kaya kovuğuna girip
dönerse kayayı çatlatır. Buhar olursa bir gemiyi yürütür.
Hakiki iman sahiplerinin sözünden, işinden, işaretinden sakınmak gerek. Çünkü onlar Hakla konuşur Hak'la hareket ederler.
Sözleri kâinatı yerinden oynatır.
Küçük bir yüz buruşturması insanı ömür boyunca süründürür.
Böyle insan bir bakışla uçan kuşu yere serer. Sözü ile kitleleri coşturur.
İnkâr yoluna sapanın ömrünü harabeder.



Bir veliyi düşün. Hele bir Allah dostunu an bakalım. Belki uzaktan kulağına bir ses gelir. Belki ruhuna ilâhi bir nefes erişir. Belki gönül gönüle, nur âleminde bir pencere açılır.
Bilinmez... Olur ki bir an sonra sen de bir Allah dostu olursun.
İçinde Allah zikredilen ev diri. Allah zikrolunmayan ev ölü
gibidir buyurmuştur Resulullah.
Bu dünya fanidir. Bekası Allah rızasıdır. Bâki kalacak Allah
muhabbetidir.
Geçen günlere, maziye sahip çıkamazsın. İstikbal malûm değil, halinden memnun ol.
Dünyada küfrün, zulmün neticesi yoktur.
En keskin ateşin bile sonu küldür.
Bu dünya bu âlem dayanma pazarıdır. Darılma pazarı değil.
Allah'ın mahlûkatına hakaret nazarı ile bakma, kimseye noksan nazarı ile bakma. Baktıklarına merhametle bak.
Kimseye dünya için tevazu etme. Tevazunuz Allah için olsun.
Muhammed'in güneşine karşı kalp pencereni açık tut, kapama,
karanlıkta kalırsın.



İyi insanların duasını al.
Şüphede olma, ayık ol.
Bu sözleri ölüm anına bırakmayınız.
Kıldığın namazda huzur bulamıyorsan bunda haram lokmanın
payı çoktur.
İlâhi mıknatıs her insanı çeker yeter ki sen çekilecek nesne ol.
İçin riya, haset, dedikodu, haram ile dolu olursa, mıknatıs her an mevcut fakat sen çekilme özelliğini kaybettin demektir.
Kabul edilmez değil, Allah'ın huzuruna bu şekilde kabul edilemezsin.
Cesedin utandığı için senin haberin olmadan götürmüyor demektir. İşte bu anlaşamamazlığın içindeki boşluk "şeytan" dediğindir.
Allah'ı ananların yanına şeytan sokulmaz. Abdestli olanın yanına yaklaşamaz. Kabahatleri; gafletleri başkasına yükleme.
Allah, kulum yine utanmasın diye belki tövbe edip kendini yıkar
diye, büyük hayâsından dolayı araya şeytanı sokar.
Temizlendikten sonra gelsin diye...

Şeytan zaten uzak kalmışların sırrıdır.

Uzak kalmak: Yanaşma edep ve temizliğine
henüz varmamış olmandandır.



Kul Allah'dan razı olmalıdır.
Allah kulundan daima razıdır.

Doğruyu bulma arzusu arttıkça
gaflet azalır. Bunun içindir ki ibadetlerde uyku azalır. Meleklerde
bundan dolayı uyku yoktur.
Uyku gaflettendir ve bir noksandır. Hayır işler ayık ve uyanık
olmadadır. Şer işler gafletde toplanmıştır.
Zâhiri uykudan kurtulmak için az yemeli, az içmeli, çok yeme
içende de uyku çoktur. Çok yiyenler rahat ibadet yapamazlar. Oruca dayanamazlar.
Bilhassa haram yiyenler tam gaflet içindedirler. Haramın azı da çok sayılır.

Kısmetde olmayan bir şeyin ardına düşmek büyük bir yüktür, dünya azâbı da budur .
En büyük dert, imkânsız şeylerle uğraşmaktır. Kısmetine
yazılı bir şeyi istemek de ayrı bir görgüsüzlüktür, daha doğrusu
hırstır. İbadet ve kulluk yönünden incelenecek olursa buna şirk
demek de olur. İhlâs sahibi kulluk hakkını ödemeye bakar. Ötesini efendisine bırakır.
Bir kimsenin kalbinde yalnız maddi taraf varsa o, zahit değildir. Belâ gelince sızlanmak, zarar görünce ağlamak hafif bir musibet karşısında kızmak, bunların içinde nefsin isteği gizlidir.
Bunların hepsi insanı dünyaya bağlar. Bu bağlanış ölmeyeceğim der gibi haldir.
Bu halin değeri bir nohut kadar bile olsa, dünya sevgisini
gönülden sökmek lâzımdır. Asıl rahatlık bundan sonra başlar...
Kalbinden sıkıntı kalkar. Dertlerin hepsi dünyayı sevmekle başlar.
Yaşlandıkça zevk azalır. İnsanlar bunu hisseder, o zaman ibadete kendini verir.



Dünya sıkıntısı çoğaldıkça, Allah'a karşı bir perde çıkar.
Ahiret nimetlerini de kalbinden çıkaracaksın.
Allah rızasını istiyorsan, yaptığın amelin öbür âlemde mükâfatını istemeyeceksin. Yapılan işlerin neticesi mükâfatsız kalmaz. Bu halde onları düşünmek kibir olur.
Acaba olur mu sözünde şüphe gizlidir.İşte bu nokta da huzur ile
azap yolunun kavşak noktasıdır. Bu noktada milyonlarca insan
yuvarlanır gider. Allah'ın adeti budur. Nefse uyarak yenilenler
haramdır. Kur'an ve hadise göre mubahtır.
Haram ile helâl arasında kalanların ne işlenmesinde sevap,
ne terkinde azap vardır.
Emirle olur bunlar. Herhangi bir iş yapmak için ruhi bir emir beklerler. Fakat bu herkesde olmaz. Yalnız Velilerde olur. Burada
emir, işaret beklemek yoktur.İradeden soyunmuşlardır. Kadere tabi insanlardır. Allah'ın fazlı ve ihsanı ile iş görürler.
Kendi şahısları için ne iyilik düşünürler, ne kötülük. Bunları kader eli çevirir. Kader yardımlarına koşar. Bu büyük bir iştir. Sözle anlatılmasına imkân yoktur.
Bunların zamanları, halleri çok gariptir.Bazen ağırlık duyarlar, bağırırlar. Fakirlik zenginlik bunlar için bir mesele değildir.
Bazen de dillenirler. Ömürleri çok garip hadiselerle doludur.
Allah kutsiyetlerini artırsın onların...
Bunlar salihlerdir. Bunların bir kısmı vardır tamamıyla kapalıdır. Onları veliler bile anlayamazlar. Örtülüdür. Allahdan
başka kimse onları bilemez. Allahdan ona bir meslek nasip edilmiştir., onun içine kendini gizlemiştir. Sen ben gibi cemiyet içinde yaşarlar.

Kimseye hor gözle bakma...

Burada sözle söylenmesi
gerekmeyen kokular vardır, kokular vardır...
Allah her şeye kadirdir ayetini hatırla, bütün manevi haller saklıdır. Allah dostu bunları saklamaya mecburdur. Saklanması
lâzım gelen şeylere (gabıs) denir. Kaderle hareket ederse (bast)
serbest halidir. Kerameti saklamak zorundadır. Kaderde saklayacak birşey yoktur. Olacak iş kendiliğinden olur. İradei ilâhiyeye râci ve tabi hareket eden bir kimsenin kaderden haberi yoktur.
Kendinden bir keramet çıkarsa farkında değildir. Bunu da saklayacak. Çünkü iyi görünenin, sonu fena olabilir.

Veli Allah'ın himayesindedir. Şeytan ona yaklaşamaz, meclisine bile gelemez. Onun yanında en korkunç ve tehlikeli zamanlarda sen de bulunursan onun görülmeyen ilâhi muhafaza şemsiyesi altına girmiş olursun.
Eğer bir derdin varsa, Allah istemedikten sonra kimse şifa
veremez. Derdi Allah verdi şifayı kul verir deme. Derdi veren Allah Şifa sebebini de veren odur.
Onlar Hak'ka koşan kimselerdir. O'nun mülküne ortak yoktur, Onun izni olmadan iyilik ve kötülük olmaz.
Zorla sabır iyi bir şey değildir. Sabırlı olmak lâzımdır.
Şer geldi ama, sen bunun Allah'tan geldiğini bildin, bildiğin halde edep göster üzerine al. O'na yükleme. Gizle.

''Ben nefsime zulmettim" dedi Hz. Adem. Al. Ona yükleme gizle. Hz. Adem şeytanın Allah tarafından kendini kandırılmaya gönderildiğini bildiği halde, Allah'ın bu hikmetini sakladı. Bu işi
kendi üzerine aldı.
Ben nefsime zulmettim dedi. Ve onun için duası kabul olup, cennete namzet seçildi.
Bir vücut için kalp ne ise, iman sahibi için de sabır odur. ''Sabır
imanın hepsidir'' buyurmuştur, Resulullah...
Şükür, nimeti saklama kabıdır. Mü'min Allah'ın emirlerine göre hareket eder. Veli, Fenafillah kadere uyarak hareket eder, kader
kudret eliyle hareket eder, haberi yoktur.

Allah Gayyurdur. Kulun kendinden başkasını sevmesini istemez.
Çok dikkatli olmak gerek. Duan kabul olmadı diye Allah'a mı darılacaksın. Dua edin vereyim diyor, sonra da vermiyor. Bu sözler hatâdır. Allah kimseye zulmetmez. Bütün mülk O'nundur.
Zulmü ancak, başkasının hakkına tecavüz oluncadır.
Dua kibri kırar. Kabul olunmazsa kaderinde yok demektir.
Ahiretde başka mükâfatlar verilir...
Sen kaderinde olup olmadığını bilemezsin. Kalp gözün açıldı mı fazilet kapılarını baş gözüyle görmeye başlarsın. O zaman baş gözün maddi göz değil, kalp gözündür. Yakin nurudur. Bu nur iç
âlem parladıktan sonra dışa vurur. Bu sözler onun tam bir Veli
olduğunun delili sayılır. Kendiliğinden konuşmaz. Bir tecelli
almıştır. Kaderle hareket eder.
Gönül gözü tok olan, Allah yolunun yolcuları ile sohbete devam et.Onlara karşı mütevazi ol.
Fakirle sohbet et. Allah dostlarına hizmet et.
Senden aşağıları ile çekişme, küçük düşersin.
Üstün kimselerle uğraşma gücünü boş yere sarfetmiş olursun.
Kendin gibilerle itişme mağrur sayılırsın.
Hatâ etmek birşey değildir. Hatâ ettiğini unutmak kötüdür.
Haset insanı kötülüğe değil, iyileri kötülemeye götürür.
Kuvvetin zayıflıktan çok desteğe ihtiyacı vardır.
Tüy zayıftır. Uzun zaman düşmeden havada kalır.
Dededen intikal etmiş nelerimiz varsa hepsini istihfaf etmek,
cahil devrimcilerle, batıcılarımız için adeta bir kanun hükmünü
almıştır. Dedelerimiz 9. ve 10. asırlarda İslâmiyeti kabul ettiklerine göre Türk'ün İslâmlığı bin seneyi geçmiyor demektir.
Dedelerimizin canını feda ettiği dine bugün birçok sapıklar çöl dini, Aziz Kur'anı Kerim'e çöl kanunu diyerek, çöldeki yaşayan hayvanları bile utandıracak bir dereceye düşmektedirler.

Bunları söyleyen cahil batılı hayvanlardır. Beni Adem, Ademoğullan, Nas, insan cinsi insanlardır.
Âlemler bütün beşeriyet olarak Kur'anda zikredilir şeklinde insanlıktan bahsedilmektedir.
İslamiyette renk, ırk ve millet farkı olmamasının sebebi de
herşeyden evvel onun alemşumul bir din olmasındandır.

''Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik"
Bütün Kur'anı Kerim'de konuşan Allah'tır. Peygamber
efendimiz ise vahyin tebliğine vasıta olmuştur. On dört asır geçmiş olmasına rağmen hazreti Resul zamanımızda da günün adamıdır.

İnsan ayet okuduğu zaman kendisi konuşmuyor. Dikkat edin.
Allah konuşuyor. Vahiy makinesi olursun. Resulullah yerine
geçiyorsun. Bu lakırdılardan anlayanların ne kadar temiz ve ne
kadar büyük bir edep içinde olmaları lâzım geldiğini düşününüz.

Bu sıraya girmek için size islâmi bir hikâye anlatacağım;

Hikâyenin ismini de sözüm biterken söyleyeceğim…

Küçük çocuk henüz yaradana karşı gelmemiştir. Çocuğa hürmet et.
Büyük için de bu benden yaşlıdır., benden daha çok ibadet etmiştir.....
Âlimi görürsen bu alimdir. Benim bilmediğimi biliyor, bana
verilmeyen ona verilmiştir Onun bildiğini ben bilmiyorum.
Cahili görürsen, o bilmeyerek günah işliyor, ben bilerek yapıyorum.
Kahinle konuşursan belki dine gelir, imanlı olur.
Belki ben de günahlarımın yüzünden imansız gidebilirim. Sonumuzun ne olduğu bilinmez.
İşte bu tevazu denilen haslettir. Bir çokları tevazu içinde
olduklarını sanırlar. Ama onları islam laboratuvarında tahlil
ederseniz, hepsinin hayırsız birer dalkavuk oldukları meydana çıkar.

Hikayenin ismi İslâm tevazusudur...


Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Münir derman ile ilgili Barfi Sorularınız 4 22.11.23 11:13
Hızır - Dr.Münir Derman(K.S.) Why Münir Derman 0 07.11.23 03:41
Dr.Münir Derman Hz - Lailaheillallah Why Münir Derman 0 01.11.23 02:25
Dr.Münir Derman-dan bir sohbet. Hiçlik Allah Dostları & Evliyalar 12 07.08.22 16:27
Dr.Münir DERMAN-Sohbetler-pdf HavasHoca Kitap & E-Kitap 0 15.08.17 14:22


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 14:26.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147