|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
||||
|
||||
Himmet Nedir? - Dr.Münir Derman
Allah Dostu der ki ; HiMMET : Kelime manası itibariyle : Kuvveden fiile çıkarılmak. (Niyetten, eyleme geçirmek gibi.) Kasıt ve irade olunan husus.Bütün Himmetler. HiMMET : Mürşidin vereceği bir kıvılcımdır. İlim değildir. Söz değildir. HİMMET NEDİR? Bunu bilmek. Anlamak. Anlatmak çok zordur. Himmet vermek de çok zor ve güçtür ayrıca tehlikelidir. Her Veli ve Mürşit himmet vermeye mezun olmadığı gibi, himmet verme kudretine de sahip değildir. Sakat topallar vardır. Rakkasalerle dans etmeye kalkarlar. Kekemeler vardır, hatiplerle konuşma yarışına girerler. Himmet ağalar, beyler vardır. Himmet vermeye uğraşırlar. Bunların peşine takılan salaklarla dolu günümüz toplumu... Yalancı mürşitler vardır. Velilerin makamlarını hor görürler. Kendi kendilerine de mertebe, makam, rütbe verirler. "Ben insanın sırrıyım, insan benim sırrım." "EL İNSANE SIRRI VE ENE SIRREHU" Hadisi kudsi. HAK' kın, kudret ve güçleri insanda gizlenmiştir. Bu güçleri ortaya çıkarmak için de Hak'tan, Resulullaha oradan da mürşide erişen bir kıvılcım vardır. Bu kıvılcım ile bir anda talipde(müridde) bulunan güçleri ateşleyip harekete geçirmesine himmet denir diye de tarif edebiliriz. Himmet almak da çok zor ve güçtür. Himmet Padişah'ı tahttan ayırır. Umuru devlet kalmaz(Devlet başsız kalır). Himmet bazen de insanı manevi bir tahta(makama) çıkarır. "RİCALİN HİMMETİ DAĞLARI YERiNDEN OYNATIR" derler.(Ricalullah/Ricali Gayb) Bazen de himmet bir bakışla(nazarla) verilebilir ... Himmet alan (Verenin kudretine göre) büyük manevi bir kudrete sahip olur. Bunu ya bilir. Ya bilmez. Akşemsettin kendsinden halvet himmeti isteyen Fatih Sultan Mehmed'den kaçtı. Umuru devlet gider... Şeyh Vefa ne Fatih'i ne de Bayezid'i kabul etmedi. Onlara yüzünü göstermedi. Hatta Bayezid cenazesini görmek için tabut kapağını açtı, Şeyh Vefa eliyle yüzünü kapatmıştır.Kimsenin yüzüne bakmazlar. Bazıları da vardır yüzünü göstermeyle, bakışıyla nazar ederek hemen himmet eder ama bu kendi iradesi dışındadır, talip derhal başkalaşır. Necmeddin'i Kübra kendisi istemeden kendinden keramet ve himmet husule gelirdi. Bir gün kırda gidiyordu. Bir Şahin bir Kırlangıcı yakalamak için havada uçuyordu. Necmeddin'i Kübra'nın bir aralık gözü kırlangıca nazar etti. Kırlangıç döndü, Şahin'i tuttuğu gibi yere vurdu.Bu gibiler büyük Velilerdir.Talibe habersiz himmet ederler. Onlar da derhal başkalaşırlar.Haberleri bile olmadan adetlerini, huylarını değiştirirler.Bilgileri değişir.Sapık düşünce ve fikirlerden arınırlar. Haberleri bile olmadan akılları başlarına gelir.Hak'kın emirlerini derhal yapmaya başlarlar. Bu hallerine etrafındakiler de şaşırmaya başlar. Bu gibi kişiler haberleri yokken, kimden geldiği belli olmayan küçük bir himmet almışlardır. Himmeti vermenin de zamanı, saati, dakikası vardır. İkinci Sultan Murat, Edirnedeki sarayında Hacı Bayram-ı Veli hazretlerini misafir eder.Hacı Bayram-ı Veli de ikinci Sultan Murat'ın iftar sofrasındadır. Şehzade Mehmed beşiktedir. Sultan Murat yemekten sonra sohbet esnasında Hacı Bayramı Veli'ye "Şeyhim Allah'ın izniyle ve erenlerin himmetiyle İstanbul'u almak istiyorum der. Büyük babam Yıldırım Beyazıt, Amcam Musa Çelebi ve ben, bu işe teşebbüs ettik alamadık. Gönül et, Himmet et de bu şehri alalım der. Hacı Bayram-ı Veli, bir anlık murakabeden sonra tatlı ve fısıltılı bakışlar ile Sultan Muradı okşar ve şevketlim Allah'ın bildiğini senden saklayamam bu şehri sen alamayacaksın, bunu ben de göremeyeceğim. Lâkin bu şehri şu beşikdeki mübarek şehzadenle bizim köse Akşemseddin alacak der. Herşeyin belli bir vakti vardır. Beklemek gerek. O an. Hak'tan Murad (izin,müsade) gelmeden, himmet vermek imkânsızdır. Amma dua ile bu imkân hududuna girilebilir. Himmet verecek zat, bu hududa yanaşabilmesi için talibi sözleriyle, hareketleriyle, nasihatleri ile bir nevi hazırlar. Sözlerinden,Nasihatlerinden,Hareketlerinden... Talibin inceyi anlamayıp uygulaması lazımdır. Nasihat, evvela cesede, daha sonra emirlere sirayet eder.Hak'kın muradı henüz sudur etmemiştir(gerçekleşmemiştir). Zamanı vardır.Eşref saati gelmemiştir diye gizli kapaklı olarak söylerler.Bazen de sukut ederler. Himmet edecek kimseyi, talip bilmez. Bazı namsız, nişansız büyükler vardır.Hakiki Sultanın, yanında Sultandırlar. Halk arasında hakir görünürler.Onları herkes bilemez. Sezenler vardır.Onların sözleri, tavsiyeleri, ikazları nazarları da himmettir. Hak'kın emirlerine uymak. Nehiylerinden(Yasaklarından) kaçmak. İbadet, zikir insanı değiştirmez. İnsanda bulunan gizli, Hak'ka yanaşma kapılarını bulmaya o kimseyi hazırlar. Kuvvetli bir mürşidin halvetine girmek. Orada her emrin, nehyin sebep ve niçinlerini görüp öğrenmek talibe lazımdır. Hakkın ismiyle yemeğe başla. Abdestli olarak.Elhamdülillah ile son lokmayı bitir. Araya da sen dikkat et. İlk lokma ile son lokma arasına... Neye dikkat dedik. Onu söyleyemem, bana hakaret olur. Çok yeme. Az ye. Helal ye. (Bir lokma helal, içine haram karışmış yüz lokmadan daha doyurucu ve vücut için şifalı ve hayırlıdır.) Bu hadisi şerifte bütün hakiki İslâmın sırrı gizlidir. İçini kimseye gösterme.. Ne zaman ki dışın, içinin süsleriyle süslenirse, o zaman dışardan da için görünür. (İçini nurlandır, o nur dışını da nurlandırsın) O nuru ancak Veli görür. Bunu görürse de himmet etmek o Veliye adeta farz olur. "İlmel yakin" Yani ilim öğrenerek ve uygulayarak. İlimle her şeyin aslını öğrenip. Parazit fikir ve düşüncelerden kurtulmak. Sonra da "Aynel yakin" ile hakikati görüp(şahit olarak) meselenin aslına(iç yüzüne) vakıf olmak. " Hakkal yakin " ile hakikatını bilmek sonra o büyükten himmet alarak " Sırrel yakin " deryasına düşmek... Sırrel yakin gönül kilidi açılmış, zahir denizi ile batın denizini birbirine karıştıran bir huduttur. Dünya ve dünya ehlinden gönül bağlarını kesmeden, velayet(Velilik) kokusu koklanamaz buyrulmuştur . Bedevi Hazretleri sürekli yüzü peçeli gezerlerdi. Kime nazar etse himmet ederdi o anda... Bağdat'a geldiği zaman, Abdülkadiri Geylani ve Rufai Hazretleriyle ile görüştü. Abdülkadiri Geylani ve Rufai Hazretleri kendilerine; Bizde her yerin tasarruf anahtarları vardır.Ne arzu ederseniz söyleyin verelim buyurdular. Bedevi hazretleri; Benim onlara ihtiyacım yok. Ben istediğimi EL FETTAH'dan alırım dedi. Abdulkadiri Geylani, Bedevi Hazretleri için... Suphanallah. O öyle bir deniz ki nerede başlayıp, nerede biter bilinmez, demişlerdir.. İbrahim'i Matlubi Hazretleri, Şeyh ve hocası olmayan tek büyük Velidir. Doğrudan doğruya Resul'u Ekrem'e intisap etmiştir. "Bir sinek, bir kartalı kaldırdı vurdu yere, bende gördüm izini" Bu garip mısra ile Yunus Emre, himmetin ne olduğunu "Necmeddin'i Kubra'yı kastederek söylüyor. Özetle : HiMMET müridi, nefsiyle dünya sevgisinden uzaklaştırır. HiMMET mürşide Resulü Ekrem kanalından gelen bir kıvılcımı müride aktarmaya verilen isimdir. Onun için büyük insanların yanlarında himmet kapısından girebilmek için senelerce uğraşanlar vardır. Kusurlarını o büyük hakiki veli yüzlerine vurmadığı için oldukları yerde sayar dururlar, senelerce... Kusurları yapanlar kendi kendine idrak eder. Hiç kimseye bildirmeden tövbe ederse, bir daha da yapmazsa bu kusurdan kurtulabilir. Buradaki tövbe, tövbeye tövbe etmektir.Çok güçtür. Allah muvaffak buyursun ... İhtiyaçlar içinde bulunan bir insanın artık hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Tövbeye tövbe eden, artık tövbeye ihtiyaç gösterecek bir durumdan kurtulur. Zira hak onu mahfuz kılmıştır . Ondan sonra asıl ince tövbeler, istiğfarlar gelir. Resulü Ekrem her gün yetmiş defa istiğfar ederlerdi. Şeyh: İnsanlarda mevcut (gizli) olan ilâhi esma yansımalarını ortaya çıkarmak için talebesini lâfzi aletlerle hazırlamaya ve onu zahiri ilimlerle donatmaya çalışan insandır. Yani hazırlık kıtası hocası. Şeyh aynı zamanda mürşit ise salikin, cesedi hazırlığını da çile ile hazırlar. Ve onu halvete sokar. Ceseden hazır olan salik, bu sefer mürşidin bâtıni ilim öğretimine terk edilir. Bundan sonra hakiki şeyh ve mürşit, kâmil tarafını gösterir. Ve saliki halvete sokar. Göstermediği tarafından ona himmet eder. Bu asırda dünya münafık ve sahtekarlarla dolu. Dikkat et. Sana senden içeri olan o (Ben'i) gösterendir. Lâf ile olmaz. İlmel yakin-Aynel yakin- Hakkal yakin-Sırrel yakin dedikleri lakırtılar var ya işte onları sana gösterebilendir.Hakiki mürşit, lafla olmaz. Bağırırlar,çağırırlar,haykırırlar. Kitap yazarlar. Tarikat, marifet, hakikat, hala bağırıyorlar... Amma bunlar nedir ağam, ne bilen var, ne gören ne de fayda bulan.. Gülerim bu gibi zavallılara. Sen biliyor musun efendi dersen bundan şüphen mı var be salak... Bu lâfları dillerinde geveleyen binlerce var. Her mahallede. Her kesimde… Koş hemen peşine... Öp elini... Uğraş beyhude... Ona ev al, Kavurma, pastırma, yağ götür. Para ver.Ne yaptığının farkındamısın.A Zavallı yaratık... Kelâmullah ve Resulü Ekrem sana kâfi değil mi? Ahseni takvim olduğunu unutma. Kendi kendini, bilmediğin kendine,kendini rezil etme yazıktır. Son söz; cesedi ile görünüp içini göstermeyen bir kâmil bul ki işte ona şeyh derler. Cesedini görmeyip içini görmeye çalışan da hakiki mürşitdir. Olgun kimseler vardır... Onların himmetlerine sığın. Kibirli olma.Bizden Selam olsun size. Dr.Münir Derman (K.S) 1910/1989 Sohbeti üşenmeyip buraya kadar okuyabilen gönlü güzel kardeşim başta Resulallah Sav efendimize ardından Münir Derman Hazretlerine rica etsem 1 Fatiha-3 İhlas-7 kevser-1 de Yasin okuyup hediye ediver Etsem bundan ne çıkar demee. Himmetlerini almaya "bahane" olur.Onların ihtiyacı yok yasine ama bizim bu ahir zaman da nazarlarına, himmetlerine çok ihtiyacımız var başkalaşmak için... |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Tayy-i mekan konusu - Dr. Münir Derman | SiLence | Gizemli Olaylar ve Mekanlar | 8 | 16.12.23 18:37 |
Dr.Münir Derman Hz - Lailaheillallah | Why | Münir Derman | 0 | 01.11.23 02:25 |
Ricali Gaybın Kırklar Grubu - Dr. Münir derman Hz | Adalet | Tasavvuf & Tarikatler | 12 | 22.01.23 19:33 |
Dr.Münir Derman-dan bir sohbet. | Hiçlik | Allah Dostları & Evliyalar | 12 | 07.08.22 16:27 |
Dr.Münir DERMAN-Sohbetler-pdf | HavasHoca | Kitap & E-Kitap | 0 | 15.08.17 14:22 |