Kur'an bir gecede inmedi. Bir haftada, bir yılda da inmedi.

Kur'an, içinde ilahî emirlerin, hükümlerin, yasakların, ibretlerin, teşbihlerin, vaat ve tehditlerin, tavsiyelerin, uyarıların, sevindirici haberlerin, korkutucu sonların, bazen düşündürücü şeylerin, bazen hüzünlendiren olayların, kimi zaman aksiyonun, kimi zaman dramın, kimi zaman romantikliğin, kimi zaman tarihin, kimi zaman bilimin, kimi zaman sanat ve estetiğin, kimi zaman sosyolojinin, kimi zaman biyolojinin, kimi zaman tasavvufunun, kimi zaman cihadın, kimi zaman ailenin, kimi zaman devletin, kimi zaman savaşın, kimi zaman barışın, kimi zaman hayatın zorluklarının, kimi zaman nimetlerinin, kimi zaman ibadetin, kimi zaman inancın, kimi zaman ahlakın ve sonu gelmeyen yüzlerce konunun geçtiği bir kitaptır. Kur’an, Hazreti Peygamber efendimizin tabiriyle "acayipleri bitmeyen bir kitaptır."

İşte bu kitap, üzerinde durulmadan okunacak, üzerinde durulmadan ezberlenecek ve üzerinde durulmadan tekrar edilecek bir kitap değildir.

Duvar süsü de değildir, kulak süsü de değildir. Ağızdan çıkıp kulağa giren bir kitap hiç değildir.

Kalbin diliyle düşünülen, ağzın diliyle sese dökülen, başın kulağıyla duyulan ve etkisi kalpte hissedilen, hissedilmesi gereken bir kitaptır.

Kur'an, mahreç kitabı da değildir, talim kitabından da ibaret değildir. Kur'an'ın seslerinin çıktığı en önemli mahreç, "gönül mahrecidir." Bu mahrecin, cevf kadar, halk kadar, şefeteyn kadar önemi vardır.

Kur'an sadece resmedilmek yani güzel okunmak ve yazılmak için gelmedi. Güzel hıfzedilmek ve güzel okuma yarışmaları için de nazil olmadı. Bilakis, adamın kalbine Kur'an girmemişse, ağzına girmişse faydası yoktur. Güzel hat ile yazılıyor ama güzel yaşanmıyorsa yine anlamı yok.

Kur'an hatim kitabı değildir. Hatim, Kur'an'daki emir ve yasakları, adap ve ahlakları gözden geçirmektir. On hatim yapmış; ama hâlâ Kur'an'da ne geçtiğini bilmiyorsa kendisini sorgulamalı insan...

Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

﴿وَقُرۡءَانࣰا فَرَقۡنَـٰهُ لِتَقۡرَأَهُۥ عَلَى ٱلنَّاسِ عَلَىٰ مُكۡثࣲ وَنَزَّلۡنَـٰهُ تَنزِیلࣰا﴾

Bu Kur'an'ı mufassal, parça parça, zaman zaman, bölüm bölüm indirdik ki, onu insanlara sindirerek okuyasın. Biz onu parça parça ve birbirini takip edecek şekilde indirdik.

İsrâ 106

Bakınız Maverdi Tefsiri

Malesef durum özetlediğiniz gibi.

"Kur'an Satırlardan sudurlara inmiyor"...
10 kıraat'ı okuyor, hafız ve Kurra... Ama boğazdan aşağıya inmemiş inmiyor kelamullah.
Lafız beyinde nakşedilmiş lakin yürek ihmal edilmiş.

Maşaallah. İşte tamda bu yüzden mazlum kalmış Allahın kitabı diyoruz

Okuyarak Hatim de olsa ALLAH nurunu insana yerleştirir

Kur'an i okumak önemli tefsiri ile hikmetini anlamak daha da önemli,küçükken elif ba öğrenirdik ama neden niçin hiç içimize isletilerek aksettirilmezdi,ne zaman ki tefsirlerle hakikatleri ortaya çıkartana kadar , Risale-i Nur olsun, Geylani Hz olsun,imam rabbanî Hz olsun bir sürü bu yolda hizmet eden alimler evliyalar hepsinden Allah razı olsun ki bu hakikatleri peygamberimiz Sav yolundan gitmeyi nasip etsin.

Hay Allâh râzî olsun.Hakk sizin ile olsun.Ma'a'l-esef Türkia,Hindin Sanskıritçeyi kutsal dil sanması gibi(Çunkim kutsal metinler Sanskıritçe dediğimiz Hindin kök dilinde) 'Arabcayı kutsal sanıyor.Ma'a'l-esef Türkiadakim birtakım teyzeler ve amcalar hâlan bu tür bâtil şey'lerin,hurâfelerin yaşatıcılığını yapıyorlar.Hâlbukim Kur'ân ilk âyetinden(İniş sırasına göre) 'itibâren anlaşılmayı esâs kılıyor.Zuhruf Sûresi 3. âyetinde ise Kur'ân dil üzerinde anlaşılabilirliği vurgulamıştır ve kendisinin çevrilmeye yaraşır olduğunu söylemiştir.Allâh Allâh eyvallâh!

'İlâveten,''Anlamadan Kur'ân okumak mekrûhtur.'' der 'İmâm Zerkeşî.Daha zehir zemberek ve sarsıcı söz 'İmâm Kurtubîden gelmektedir,''Kur'ânı anlamadan ezberleyenler,yük taşıyan eşeklerdir.''.