|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
||||
|
||||
Keşif Nedir - Şeyh-ül Ekber Muyhiddin İbn’ül Arabi KS.
Keşfin derece derece olduğunun izahatıdır?
__________________
Unutmayasın.Elindeki Sırrı Saklayamayana. Yeni Sır Vermez.Sırların Sahibi. Şeyh-ül Ekber Muyhiddin İbn’ül Arabi KS |
#2
|
||||
|
||||
Keşfin açılmasının ilk belirtisi gözlerde .Dalga boyu renkler tayflar belirtisi olabilir beyaz renk ağırlıkta olup sağ göz özellikle yanıp söner gibi sinyal alırsınız.Bu keşif cinleri gören 3 göz olayından bahsetmiyoruz.Başına gelen olursa anlar.Bu olayda göz tansiyonu normal tansiyon,şeker ve diğer rahatsızlıklardan şüphelenen doktora giderse sonuçta hastalık çıkmazsa durum vahimdir
İbadet-zikir-dualara tam gaz devam.
__________________
Unutmayasın.Elindeki Sırrı Saklayamayana. Yeni Sır Vermez.Sırların Sahibi. Şeyh-ül Ekber Muyhiddin İbn’ül Arabi KS |
#3
|
||||
|
||||
Alıntı:
. |
#4
|
||||
|
||||
Alıntı:
Daha açılma olmaz ama ön ayak sesleridir. Zamanla ışık ve görünen gözdeki olaylar gelişir. Kişi zikir ve namaz olaylarına devam ettikçe artar. Ama ara verirse süreç uzar. Haram ve helal olayına azami dikkat edilmesi gerekir. Zaten başına gelen anlar. Şeker ve tansiyonlarınızı ölçün herşey normal ise işte anlayınki manevi yönden yol alıyorsun.
__________________
Unutmayasın.Elindeki Sırrı Saklayamayana. Yeni Sır Vermez.Sırların Sahibi. Şeyh-ül Ekber Muyhiddin İbn’ül Arabi KS |
#5
|
||||
|
||||
Alıntı:
Allah razı olsun Yüce Rabbim emeklerinizi emeklerimizi bu dünyada ve ahirette hayırlısıyla nasip eder inşaAllah |
#6
|
||||
|
||||
Keşif haleri degisir aklen kalben ruhen vb Rabbimiz hangisini kısmet ederse kaldirabilcegin kadar bilgilenirsin hisedersin söylersin
__________________
Ya ALLAH La ilâhe illallâh Yâ bâkî entel bâkî 2023..(Saff - 8)..2053 Hayat akıp gidiyor. Ertelemek, zaman kaybından başka bir şey değil. Sonrası olur da, sen olur musun acaba...? |
#7
|
||||
|
||||
Alıntı:
Rabbim hakkımız da Hayırlısı olan neyse onu nasip etsin |
#8
|
||||
|
||||
Ledün İlmi ve Keşf
“Ledün” kelimesi, Türkçe’de de kulandığımız “nezdinde, yanında” manasını ifade eden “inde” kelimesiyle eş anlamlıdır. Kur’an’da pek çok defa geçen bu kelime, Kehf sûresinde Musa ile Hızır kıssasında Hızır hakkında: “Biz ona tarafımızdan (ledün) bir ilim öğretmiştik” (el-Kehf, 18/65) şeklinde geçmektedir. Ayette geçen “ledünnî ilim”, “gaybî ilim ve ilahî esrarı kavrama” manasında bir terimdir. Ayette Hızır’a verildiği bildirilen ilmi, peygamberlere verilen ilimden ayıran özellik, “öğretim biçimi”dir. Bu yüzden ayette “öğretmiştik” (allem-nahu) tabiri kullanılmıştır. Değilse peygamberlerin ilmi de Hakk katındandır. Mûsa’ya, Hakk katından peygamber olması hasebiyle verilen ilim, dini hükümlerdi, ibadet, muamelat ve ahlak bilgisiydi. Hızır’a verilen bilgi ise olayların ve eşyanın sırlarını kavramaktı. Nitekim bu olayı anlatan bir hadis-i şerifte Hızır’ın Musa’ya şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Ya Musa, ben Allah’ın bana öğrettiği bir ilme sahibim ki, sen onu bilmezsin. Sen de Allah’ın sana öğrettiği bir ilme sahipsin ki, ben onu bilmem.” (Buharı, İlim, 44). Ayet ve hadislerde geçen bu kavram, ilham ve keşf yolu ile elde edilen hakîkat bilgisine “alem” olmuştur. Bu itibarla “ledünnî bilgi”, fikrî, zihnî ve de düşünce temrinleriyle elde edilen bir bilgi türü olmayıp, taraf-ı ilahîden gelir. Bu bilgi türünde akış, eserden müessire, vicdandan vücuda değil, müessirden esere, vücüddan vicdana doğrudur. “Ledünnî bilgi” bir keşf işi olduğundan, “keşf” kavramıyla da alakalıdır. Hatta çoğu zaman bu iki kavram birbirinin yerine de kullanılır. Keşf lügatte “perdenin açılması” demektir. Tasavvuf kavramı olarak anlamı ise gerek vücûd ve gerekse şühûd açısından; yani gerek görmek suretiyle, gerekse idrak yoluyla perdelerin arkasındaki gizli manalara ve gerçeklere muttali olmaktır. Kur’an’da insanın gözünden gaflet perdesi kalkıp (keşf), basiretle kainata baktığında çok ince bazı sırlara aşina olabileceğine işaret edilmiştir: “Andolsun sen gaflette idin; derhal biz senin perdeni kaldırdık (keşf). Bugün artık gözün keskindir.” (Kaf, 50/22) Yani artık ilahi incelikleri görebilecek bir basirete sahibsin. Ayette “basiret”, gözünden gaflet perdesinin kalkması anlamına gelen “keşf” tasavvufta ibadet ve taat sonucu mazhar olunacak basiretle kainat kitabını okumak ve bu suretle bir takım sırlara erişmek manasına kullanılmıştır. Tasavvuf, bir boyutuyla insanı ahlakî kemale hazırlayan bir eğitim sistemi, bir boyutuyla da bilgi ve ma’rifet yoludur. “Seyr u sülûk”diye ifade edilen tasavvufi eğitim, ruhî yükselişi hedeflemektedir. Ruhi yükseliş ve manevi terakki sonucu insanın vehbi bir takım bilgilere erişebileceği kabul edilmektedir. “Vehbî bilgi” adından da anlaşılacağı gibi, kula Hakk tarafından ilham yoluyla gelebilecek“keşfi” bilgilerdir. Vahiy ile asla karıştırılmamalıdır. Bütün İslamî ilimlerin kaynağı Kur’an ve sünnettir. Bu kaynakların yorumu konusunda fıkıh ve kelam gibi ilimler, akıl aracılığı ile “istidlal ve nazar” yolunu kullanırken tasavvuf; “keşf ve ilham”; yani ledün yolunu kullanmaktadır. Ancak ilm-i ledün sırrına ermek; ibadet, riyazat ve mücahede ile belli bir manevi olgunluğa ermeyi gerektirmektedir. Kur’an-ı Kerim ayetleriyle hadislerde insanın ibadet, takva ve manevi yükseliş sonucu bir takım ince seziş, ilham ve bilgilere erişebileceğine delil olabilecek ifadeler vardır. Nitekim Kehf suresinde (18/65-82) Musa ile Hızır’ın arkadaşlığı sırasında Musa’nın olayların dış yüzüne bakarak hükmettiği, Hızır’ın ise “ilm-i ledün” sayesinde mes’elenin içyüzüne vakıf olduğu görülmektedir. Bu konuda delil sayılan diğer ayetlerden bazıları şöyledir: “Takva üzere olunuz ki Allah size öğretsin” (el-Bakara, 2/282). “Eğer takva üzere olursanız Allah size furkan ve nur verir” (el-Enfal, 8/29). “Allah’tan korkun ve Rasûlü’ne inanın ki, Allah size rahmetinden bir pay ayırsın, sizin için, Işığında yürüyeceğiniz bir nur ortaya koysun” (el-Hadid, 57/28). Bu ayetlerde geçen “furkan, rahmet ve nur” gibi kavramlar, bir bakıma insanda meydana gelen “gönül aydınlanması sayesinde ortaya çıkan vehbî ilim” diyebileceğimiz keşf, feth ve ilhamlar, ruhi tecrübe ve sezişlerdir. Bu konuya delil olabilecek hadislerden bazıları şöyledir. “Her ümmetin muhaddesleri; keşf ve ilhama mazhar kişileri vardır. Bu ümmetin muhaddeslerinden biri de Ömer b. Hattab’dır.”(Buhari, Fazail, 16) “Öğrendikleriyle amel edene Allah Teala bilmediklerini öğretir.” [Keşfü’1-hafa, II, 265 (2542)] “Kırk gün süreyle Allah’a ihlasla amel edenin kalbinden lisanına hikmet pınarları akmaya başlar.” [Keşfü’1-hafa, II, 223 (2361)1 Keşf ve ilham, mutasavvıflar için hakikata ulaşmada bir yol ve bir araç olmakla birlikte, hiçbir zaman gaye değildir. Çünkü keşf ve ilham sadece sahibini bağlar. Sofinin keşfi, müctehidin içtihadı gibidir. Hatâ ve savâb ihtimali her zaman vardır. Tasavvuf, havassa aid birledün ilmidir. Mutasavvıflar arasında yaygın olan görüşe göre Hz. Peygamber (s.a.)’in Allah’tan aldığı üç nevi ilim vardır. Bunlardan biri, Hz. Peygamberin ashabının hepsine öğrettiği, emir ve nehiylerden oluşan şeriat ilmi, diğer ashabın bazılarına talim buyurduğu özel ilim (tarîkat, tasavvuf; ya da havas ilmi), bir diğeri de Allah ile kendisi arasında bir şifre mesabesinde olan ve manası sadece kendisine malum, muhatabı bizzat kendileri olan ilimdir. Kur’an’daki hurüf-i mukattaa ve müteşabih ayetler bu türdendir. Allah Rasûlü’nün bizzat kendisinin: “Siz benim bildiklerimi bilmiş olsaydınız, çok ağlar, az gülerdiniz.” (Buhari Küsûf, 2;Müslim Salat, 112) hadis-i şerifi Hz. Peygamberin her aldığı bilgiyi aktarmakla yükümlü olmadığını göstermektedir. Ayrıca şu hadisler, Efendimiz’in bazı sahabilere mahrem şekilde öğrettiği öne sürülen bir bilginin var olduğuna delil sayılmaktadır: Hz. Ebû Hüreyre der ki: ” Ben Allah Rasûlü’nden iki kap ilim aldım. Bunlardan birini halka anlattım. Diğerini eğer meydana çıkarıp anlatacak olsaydım, şu boynum giderdi” (Buharî, ilim, 42) Mutasavvıflara göre bu hadiste geçen ve anlatılmayan ilim, şeriata bağlılık ve Hz. Peygamber’e muhabbet sonucu meydana gelen ledün ilmidir. Yine Muaz b. Cebel’in bir gün Rasûlullah’ın terkisine bindiği, orada kendisine bir başkasına açıklanmasına izin verilmeyen bir sırr ve gizli bir bilgi verdiği rivayet olunmaktadır. (bk. Buharî, ilim, 49) Allah Rasûlü’nün sırdaşı Ebû Huzeyfe’ye, özellikle nifak ve münafıklar konusunda kıyamete kadar olacak şeyleri haber verdiği bilinmektedir. Ebû Bekir (r.a.) ile konuşmakta olan Allah Rasûlü’nün yanına gelen Hz. Ömer’in sanki arap olmayan bir kimse gibi konuşulanlardan hiçbir şey anlamadığı rivayet edilmektedir. Bütün bunlar, Allah Rasûlü’nün bazı sahabilere özel bilgiler verdiğine delil sayılabilir. Allah Rasulü’nden ilm-i havass adıyla öğrenilen ve daha sonraki nesillere yazılı ve sözlü olarak değil de, manevi veraset, ruhi tecrübe ve hal yoluyla intikal eden; ibadet ve muhabbet sonucu elde edilen, ilm-i ledün adıyla anılan bir bilgi türü vardır. Bu bilgi türü, tasavvufun konusuna girmektedir. Çünkü tasavvufun konusu “marifetullah”; yani Allah’ı tanımaktır. Keşf, ma’rifet-i ilahiyyede bir bilgi yöntemidir. Ayet ve hadislerin yorumlanmasında da “keşfi bilgi ve ilham” işarî tefsir ve yoruma kaynaklık etmiştir. Mutasavvıfların kullandığı bilgi yöntemi olan keşfi, en iyi yorumlayanlardan biri İmam Gazzalî’dir. Keşfî bilginin kaynağını vahyin kaynağıyla aynı gören İbn Arabi ise bu konuyu en iyi şekilde hem kullanan hemde anlatandır. alıntı
__________________
Unutmayasın.Elindeki Sırrı Saklayamayana. Yeni Sır Vermez.Sırların Sahibi. Şeyh-ül Ekber Muyhiddin İbn’ül Arabi KS |
#9
|
||||
|
||||
"Ledünnî ilim, çalışmak ve gayretle ele geçmez. İhsân edilen kimselere mahsûstur. Umûma şâmil değildir. Peygamberlere verilen ilimler ve vahyedilen şeyler ise, umûma şâmildir ve herkesi ilgilendirir. Yâni peygamberler, bunları, gönderildikleri kavimlere tebliğ etmekle, bildirmekle vazîfelidirler. Bu bakımdan peygamberlerin ilmi, ledünnî ilminden üstündür."
Seyyid Abdülhakîm Arvasi ise, şunları ifâde etmektedir: "Emîr Sultan, ledünnî ilme sâhipti. Bu ilim yetmiş iki derecedir. İlk derecesinde olan, bir ağaca bakınca yapraklarının sayısını, bir denize bakmakla damlalarının adedini, bir çöle bakınca kumlarının sayısını bilir." --- İlk derecesinde olan bunları bilir diyorda en son 72 de olan varsa acaba neleri bilir?
__________________
Unutmayasın.Elindeki Sırrı Saklayamayana. Yeni Sır Vermez.Sırların Sahibi. Şeyh-ül Ekber Muyhiddin İbn’ül Arabi KS |
#10
|
||||
|
||||
__________________
Unutmayasın.Elindeki Sırrı Saklayamayana. Yeni Sır Vermez.Sırların Sahibi. Şeyh-ül Ekber Muyhiddin İbn’ül Arabi KS |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Şeyh kime denir, Şeyh ne demek | Naim | Tasavvuf Sohbetleri | 0 | 13.09.22 02:13 |
Sahte şeyh lerin amacı nedir? Çok değerli sizlerin fikri buyurun | Kgumus | Sorularınız | 10 | 28.01.22 23:09 |
şeyh muhyiddin-i arabi hazretlerinin oğlunun yetmişlere karışması | Havasokulu | Allah Dostları & Evliyalar | 18 | 27.08.21 10:43 |
Muhyiddin ibni Arabi h.z. lerinden Keşif için Mutlaka okuyun | Yafes | Keşif ve istihare Uygulamaları | 4 | 28.07.21 13:21 |
Şeyhül Ekber ibni Arabi'nin duasi | imas | Dualar & Dua Kardeşliği | 1 | 14.07.20 11:33 |