Beklemek ve Zamanını Anlayabilmek Marifettir
Bir zaman söylemiştim: Bir ağacı diker ve beklersiniz. Sonra onu kurudu diye söker, köklerini çıkarır, fakat daha yaş olduğunu görür ve teessüre düşersiniz, demiştim. Sebepsiz ve vakitsiz üzüntülerle vakit geçirmemek, mânasız hareketlere kalkmamak, beklemek ve zamanını anlıyabilmek marifettir. Bâzan bir çok seneler hiç bir karşılık görmeden beklemek lüzumu hâsıl olur. Bu kadar mânasız bir bekleyişin üzerinde sebat edebilmek sağlam bir karakter ve yüksek bir cesarete bağlıdır. Öyle meyve veren ağaçlar vardır ki onların neşvü neması bir çok senelere bâzan da bir ömre bedeldir. Fakat gene bunu dikerler. Kendileri o ağaca verdikleri emeklerin neticesini görmeseler bile kendilerinden sonra gelenlere bir yardımı olur düşüncesi, onları böyle karşılıksız fedakârlığa sevketmiştir.
Her şeyde muhakkak karşılık beklenmez. Siz kendi ruhî kudretinizi, kendi kabiliyetinizi evvelâ kendinize ispat ediniz de onun mükâfatı er veya geç sizi bulur. Size yetişmese bile arkanızdan gelerek sizi gene bir gün bulur. Siz kendi vazifenizi yapınız bu kadarı da kâfidir.
|