|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Geçmişten günümüze bize aktarılanlar ve eylemler
Ebû: Baba. Arapça'da "übüvvet" kökünden türemiştir. "Önceki atalar, bir şeyi îcâd eden, gerçekleşmesine sebeb olan ilk kişi" anlamında kullanılır. Nefsimiz, yaşam yolculuğumuz da böyle. Önceki eylemlerimiz sonramızı (istikbâlimizi) biçimlendiriyor. Geçmiş-gelecek, gizli-açık, geri-ileri, arka ayaklar-ön ayaklar, sebeb-sonuç.
Hangi duygularımızı harekete geçiriyoruz? Körüklediğimiz iyilik ateşi mi, kötülük ateşi mi? Tetiklediğimiz yönlerimiz neler? Atalarımız (geçmişten günümüze aktardığımız eylemlerimiz) ve çocuklarımız (edindiklerimiz/ kazanımlarımız) ne durumda? Nefsimizi (biçimlenen çamuru) hangi ögelerle şekillendirmekteyiz? "Onlara "Allâh'ın indirdiğine uyun" dendiğinde, "atalarımızdan kalanlara uyarız" derler. Ya ataları akıllarını kullanamamışlarsa, doğru yolu da bulamamışlarsa?" (Bakara 170) Toprağa gömdüğümüz tohum gibi gizli, anne rahmindeki bir cenîn gibi biçimlenmekte nefsimiz, eylemlerimiz, yaşamımız. Alak, döllenmiş hücrenin anne rahminde asılıp tutunan embriyon evresinden önceki hâlidir. Erkeğin spermi ile kadının yumurtası birleştiğinde, doğacak bebek oluşum sürecine girmeye başlar. Biyolojide "zigot" dediğimiz bu tek hücre bölünerek çoğalır, küçük bir et parçası hâline gelir. Zigot, rahim duvarına asılıp tutunur. Bu bağımlılık sâyesinde gelişimi için gereksinim duyduğu maddeleri annenin vücûdundan emer. Aklımızdan gönlümüze düşen düşünceler de rahim duvarına asılıp sarkan zigot gibidir. "Üstün akıl doğruldu/istivâ etti. En yüksek ufuktaydı. Yaklaştı, sarktı." (Necm 6, 7, 8) Leheb: Tahrîk etmek, ateşe vermek, alev, harekete geçirmek. İki el: Kabala (Kabbalah) öğretisine göre hakîkat iki kuvvetten oluşur; vermek, almak. Verme arzumuzun ve alma arzumuzun doğurduğu sonuçlarla karşılaşıyoruz. İki elimizi (iki niteliğimizi) nasıl kullanıyoruz? Alışveriş yaparken dikkatli miyiz? Tebbet: Kurumak, işlevsizleşmek. Mal: Nefsin kalıtsal özellikleri. Duygular, güdüler. Kazanım: Edinsel. Sonradan edindiklerimiz. Odun hammâlı: Nefsimizin ağır yükleri. Kibir, şehvet, hased, oburluk, açgözlülük, tembellik, öfke. Biz mi duygularımızı yönetiyoruz, duygular mı bizi yönetiyor? Boynumuza geçirilmiş, bizi sürükleyen kopmaz bir halat gibidir kötü duygular. Özgürlüğümüze engel olan bu bağları çözmeliyiz, koparmalıyız. Alevli ateşe yakıt olmak: Yaşam yolculuğumuzda yanarak (pişerek) olgunlaşırız. Kur'an bu olgunlaşma sürecini "cehennem" olarak tanımlar. İnsân-ı Kâmil. Ebû Leheb'in karısı: Nefsteki alma arzusu. Rahmânî yönümüz karşılıksız verir. Rahîmî yönümüz verileni alır. Komut vermek, komut almak gibi. Gök-yer, Mûsâ-Fir'avn yağmur-toprak, oğullar-kızlar, Güneş-Ay, üst-alt, Lukmân-oğlu. "Ebû Leheb'in iki eli kurusun. Kurudu da. Malı ve kazanımı onu müstağni kılmadı. Alevli ateşe yakıt olacak. Odun hammâlı karısı da. Boynunda kopmaz bir halat olacak." (Tebbet 1, 2, 3, 4, 5) |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Geçmişten günümüze yapıtlar ve değişimleri | Torlak | Tarih | 0 | 23.09.21 06:05 |
Bize aykırı bir ses nasıl bize ait olabilir ki? | Hal | Tasavvuf Sohbetleri | 5 | 20.06.19 10:35 |
Geçmişten Günümüze İletişim Araçları | KaLpSiz | Bilim ve Teknoloji | 1 | 17.07.18 09:30 |
Geçmişten Günümüze Kullanılan Yazı Araçları | KaLpSiz | Bilim ve Teknoloji | 1 | 20.10.17 15:50 |
Geçmişten Günümüze Düşündürücü Alıntılar | SiLence | Sizden Gelenler | 2 | 03.06.17 11:28 |