Her işin ve olayın merdiven dayadığı bir inanç sistemi, belli bir titreşim değeri vardır. Her limitin altında bir değer yargısı yatar..

Biz bu titreşimlere inancımız gereği EL VEHHÂB, Allah’ın hibesi deriz veya EL CEBBÂR zorla bir şeyi yapmaya gücü yeten sonsuz kudret deriz, ya da EL AZÎZ sonsuz İzzet sahibi Allah deriz. derizde.. deriz..
Örneğin bir ticaret erbabının kafasının içinde şartlanıp, kayıtladığı bir rakam olsun, ister iş yerini 24 saat açık tutsun, isterse daha fazla emek harcasın, inanıp, kafasının içinde sabitlediği ciroyu aşması mümkün görünmüyor....Ciroyu aşsa dahi ya iadesi olur, ya da bir vesileyle zarar ederek aynı kısır denklemin içinde yerini alır..

Boşuna hırpalamaya gerek yok, nede olsa hissiyle, enerjisiyle yaydığı limit aşağı yukarı belli. Kendimize yakıştıramadığımız hiç bir şey bize gelmeyi seçmeyecektir…Allah kayıtsız şartsız ikram eder, ol der olur inancıyla yaşansa, bilinç altı dosyalarını teslimiyet içinde güncellese, tüm varlık cömertçe kula hizmet edecektir…Az evvel bahsettiğimiz ticaret erbabı kısa vadede duygu ve hissiyatı iman yönüyle yükselttiğinde, orta vadede anlamlı rast gelişlerle işini büyütecek, ya da bir takım denk gelişlerle mutlaka arzu ettiği noktaya ulaşacaktır… Kafamızın içindeki limitleri yüksek, umudumuzu diri tutalım. Yaydığımız hissiyatla bir şeyleri tetikleme gücüne sahip olduğumuzu asla unutmayalım. Siz iyi olursanız etrafınızdaki hadiseleri zihin gücünüzle, bildiğimiz tarifle dua gücümüzle aşarız inşaallah.

Belki çok klişe gelebilir, gerçek, bizdeki kabule göre gerçektir. Madde alem kas gücüyle, atom altı yapı ise iman gücüyle çalışır. İman ve kas gücü, soyut ve somut birbirine denk düştüğünde kuvvetler organize olur ve Allah’ın izniyle aşılması gerekenleri aşarız.

Tam olması gereken yerde olmayan işlerde, kilit nokta bizdeki sınırlı ve inatçı algıdır. İnatçı algıyı yerinden söküp atmak ve bilinci genişletmek çok zor iş, fakat imkansız değildir.

Titreşimler; düşünce ve niyetler ALLAH’a yönelik çalışmalı, kula yönelik olduğunda fitne çıkar ve o iş çok sürmez bozulur, varlığın sahibi Allah, kullar ise bu ilmin içindeki figüranlar gibidir.

Etrafımızdaki her şey, tencere kapak misali hareket etme eğilimindedir. Varlık birbiriyle adeta dans ediyor. Karşıtlıklar, uyumsuzluklar aslında birbirini tamamlıyor farkında değiliz.

Yaşamın belli dönemeçlerinde kararsızlaşabilir, önemli bir yolun kıvrıldığı, yön değiştirdiği yerde eli, kolu bağlanabilir İnsanın, görünürde her şey tam gibidir, ama İçimizde bir şeyler eksik, bir şeyler lüzumsuz gibidir, belliki olumsuzluk belirecek, hisseder, sezersiniz.

Böyle anlarda Estağfirullah, Estağfirullah, Estağfirullah şeklinde zikre koyulduğunuz anda, beynin kısa devreleri bir anda frenlenir, ters giden işlerde düzelme görülür, sancılı süreç rahatlayıp yol açılır olur inşaallah.