Bedeli ödenmemiş, tek bir hayat yoktur. Bizim nasipli dediğimiz, kolay bir hayat ile lüks içinde yaşayanların, başarılarının bedeli; dedeleri ana ve babaları tarafından mutlaka ödenmiştir. Şayet kul haklı yenerek o seviyeye gelinmiş ise; bu defa bu karanlık yükün bedelini aile efradı öder. Dedenin genetiğine işleyen “ah dalgaları” çocuklara sirayet ederken, gereken imtihanlar verilir. Bedeli ödenmeyen, ödenmeyecek olan tek bir hayat yoktur. Bu bir internet fenomeni de olabilir, türkücüde... Netice itibariyle, içinde bulunduğu genetiğin açtığı frekans yapı, ana ve babanın birleştiği anda ortaya çıkan total endeks bu başarıyı sağlamıştır.

Bu hayat gökten zenbillle inip, hazır tepsiler üzerinde sunulmuyor. Yaşanan hayatların üzerinde ne acılar, ne göz yaşları var. Kim bilir? Allah verdiği güzel hayatla, önce ana ve babayı mutlu eder. Ana ve baba bu mutluluğu yaşarken, tüm hücreleri yenilenir; tazelenir bedenleri. Velev ki bu başarı evladın tek başına gerçekleştirdiği eylem olsun. Neticede evlat, soyun ve ailenin bir uzantısı...

Hiç bir şey, diğer bir şeyden bağımsız çalışmadığı gibi, evrendeki her şey birbiriyle entegre, örüntülü çalışır. Kimse, diğer kimsenin günahını yüklenmediği gibi, imtihan gereği genetik uyumla; benzer hadiseler üzerinde sınanır, hayır ve şer noktasında irade kullanırlar.
Bu hayat ,mantıksız şahane, uyumsuz mantıklıdır. Algıyı çökertmeden, ezberleri bozmadan, kimlik ve kişilik kalıbını yırtmadan çıkamayız işin içinden.