|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Külli kader ve cüzi kader nedir?
Ben kadere inanmam. Kendi yolumu kendim çizerim.
Peki, anneni babanı sen mi seçtin? Yok! Demek ki, kendi yolunu daha işin başındayken çizememişsin. Doğduğun ülkeyi sen mi seçtin? Yok! Demek ki, yaşayacağın ülkeyi bile seçecek kadar yolunu çizememişsin. Irkını sen mi seçtin? Yok! Demek ki, Irkını bile seçecek iraden yokmuş. Cinsiyetini sen mi seçtin? Yok! Demek ki onu bile seçmekkten acizmişsin. Yetişkin oluncaya kadar eğitim, terbiye, dil, beceri, yetenek, meslek vb. hayatında çok büyük etkisi olan şeyleri sen mi seçtin? Yok! Demek ki, şu an seni sen yapan şeyleri sen seçmemişsin. Yolumu kendim çizerim diyorsun da zaten bu sözü söyleyinceye kadarki yolu sen çizmemişsin. Ama artık yolunu çizebilirsin... Mesela iyi olmak ya da kötü olmak artık senin elinde. Allah seni; annen baban, milletin, ırkın, dilin, ten rengin ve cinsiyetinden hesaba çekmeyecek. Ama iyi ya da kötü biri olup olmadığından hesaba çekecek... Evet, artık yolunu çizme sırası sende. İstersen iyi bir yol çizersin. İstersen de kötü bir yolda gidersin. Kader iki kısımdır. İlahî kader ve beşeri kader. İlahî kaderden mesul değilsin. Ama beşeri kaderden mesulsün. Dilediğin yoldan git. Ama unutma ki, kaderi ne kadar inkâr etsen de karşıdan karşıya geçerken araba geliyor mu diye sağa sola bakacaksın. Ya da karanlık bir sokağa girmekte tereddüt edeceksin. Markette alışveriş yaptıktan sonra şunu şunu seçtim, kaderimi kendim belirledim dersin de peki, marketi kim hazırladı? İçindekileri kim belirledi? Seçenekleri önüne kim sundu? Sen, ne kadar ben istediğimi yaparım desen de istediklerini önüne seçenek olarak sunan kim? |
#2
|
|||
|
|||
Kader Çizgisi
Allah’ın insan iradesine çizdiği kader, çizgi dışına çıkmamaktır… İlahi emir ve yasaklar, Allahın çizdiği kader çizgisidir… İlahi emir ve yasaklara uyanlar Allahın koruması altında olurlar… Ne zaman ki insan çizgiyi aşar işte o zaman ilahi koruma biter, kader “keder” olmaya başlar… Ey insan! Kaderini “keder” etme… Kendini heder etme…
Kader, Allah’ın hayata, varlığa koyduğu ölçüdür… Türkçe de kullandığımız “kadar” kelimesi aslında kader kelimesinden gelmektedir… “e kadar, a kadar” neyin ne kadar olacağını anlatan kader ifadeleridir… Her şeyi belli bir ölçüye göre indiren Allah’ın varlık mizanıdır kader… Hayrı ve şerri Allah’a bağlayan kader inancının özünde insanlığı uyutmak, yatıştırmak, mayıştırmak vardır… Hâlbuki Kur’an, kötülüğü, şerri insana bağlar ve “başınıza gelen musibet ellerinizin işlediklerinden dolayıdır” der… Kötülük ve iyiliğin Allah’a atfedildiği ayet ise aslında insanın ilahi irade olmadan kötülük ve iyilik işleme yetkinliğinin bulunmadığını anlatmak içindir… Yani Allah’ın izin vermesi ile insanlar hayır ve şerde bulunabilirler… Allah’ın izin vermesi ise onayı değildir… Zira Allah şerre onay vermez ama izin verir… İyiliğe hem onay hem de izin verir… Allah’ın izin verdikleri onayladıkları demek değildir… İnsana verilen irade ve insan iradesine verilen hareket özgürlüğü Allah’ın iznidir… Ancak insanın işleyeceği kötülük ve iyilik iradesinin üstünde, gücünün fevkinde olamaz… İnsan iradesi Allah’ın verdiği özgürlük dairesinde hareket edebilir bunun ötesine gidemez… İnsan iradesine koyulan kayıt aslında kaderdir… Bu mana da kader, insana hayır ve şer konusunda tercih hakkı tanımak olur… İnsan yapmak istediği her kötülüğü ya da her iyiliği yapabilir mi? Elbette ki hayır… Zira insan gücü sınırlıdır ve her arzusunu gerçekleştireceğinin garantisi yoktur… Allah’ın insan iradesini serbest bırakması aslında insana güvendiğini göstermektedir… İnsan Allah’ın güvenini boşa çıkardığında kâfir, Allah’ın güvenini tasdiklediğinde mü’min olur… Kader kudret işidir ve Kadir olan rabbin takdiridir… Allah’ın takdiri belli esaslar çerçevesinde işlemektedir… Allah’ın takdiri de bir kader ile gerçekleşir… Örneğin elma ağacının portakal değil de elma vermesi ilahi takdirin belirlediği kader iledir… Kötülük edenin kötülük bulması, iyilik edenin iyilik görmesi sebep ve sonuç bağlamında gelişen kaderdir… İnsanın kudretini, kuvvetini yani kaderini Allah belirler ve Allah istediği zaman insana verdiği kudreti, kuvveti, kaderi değiştirebilir, müdahale edebilir ama bu durum Rabbimizin belirlediği belli esaslar dâhilinde yani bir kader çerçevesinde gerçekleşir… Bu manada rabbimizin her kaderin üstünde bir kader takdir ettiğini anlıyoruz… İnsan bile rastgele iş yapmaz, hesaplı-kitaplı hareket ederken Âlemlerin Rabbi nasıl olur da kadersiz iş yapar? Kaderi inkâr etmek kudretli ama ölçüsüz bir Allah’a inanmak demek olur… Kader imanın bir şart mıdır değil midir tartışmasını gereksiz görüyor ve imanın da bir kader işi olduğuna inanıyorum… Dolayısı ile kaderi imanın da üstünde tutuyorum… Zira iman ve küfür insan iradesine bırakılmış bir takdiri ilahidir… Allah’a iman Allah’ın tüm sıfatlarına ve fiillerine imanı beraberinde getiriyor ve kader de Allah’ın sıfat ve fiilleri arasında bulunuyorsa Kadere iman, imanın bir parçasıdır diyebiliriz… Yani Allah’a iman Kadere iman etmeyi gerektiriyor… |
#3
|
|||
|
|||
Kaderin doğru anlaşılması
Kader konusu çok önemli konulardan birisidir. Dolayısı ile îman esaslarından sayılmıştır. İki çeşit kader vardır, tüm kâinatı kapsayan kader, akıllı varlıkları (insanları ve cinleri) tek tek ilgilendiren kader. Tüm kâinatı kapsayan kader hakkındaki rivayetleri ele alırsak; rivâyetlerin birisi şöyledir:
«Allah’ın ilk yarattığı şey kalemdir. Allah, kaleme; yaz diye emretti. O saatten kıyamete kadar olacak her şey yazıldı.» (Müsned, V, 317; Buhârî, “Ḳader”, 2; Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 16; Tirmizî, “Tefsîrü’l-Ḳurʾân”, 67). Sahabenin ileri gelenlerinden Ubâde bin Sâmit de kader konusunda oğluna şöyle nasîhat ediyordu: "Ey oğulcuğum. (Kaderinde) sana isabet eden şeyin (sana ulaşmakta) şaşmayacağını, (kaderinde) sana isabet etmeyen şeyin de sana erişemeyeceğini (iyice) bilmedikçe hakiki imânın tadını bulamazsın. (Nitekim ben) Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’i şöyle buyururken işittim: «Allah'ın ilk yarattığı şey kalemdir. (Yüce Allah kalemi yaratınca) ona: Yaz, diye emretti. (Kalem) : Ey Rabbim neyi yazayım, dedi (Yüce Allah da: ) Kıyamet kopuncaya kadar (olacak) her şeyin kaderini yaz!» buyurdu." "Ey Oğulcuğum! Ben Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i «Bundan başka (bir inanç) üzerinde ölen kimse benden değildir.» derken işittim. (Ebu Davud, Sünnet 17, (4700); Tirmizi, Kader 17, (2156)) Bu rivâyetlere göre, daha kâinat yaratılmadan önce kalem yaratılmış ve kalem Lehvi Mahfûz'a kıyamete kadar olacak her şeyi yazmıştır. Bu kader kâinatta vukû bulacak her şeyi tesbit etmiş ve orada yazılandan başka bir şey olmayacağı gibi orada yazılandan eksik bir şey de olmayacaktır. Orada yazılı bulunan her şey vakti geldiğinde tek tek meydana gelecektir. Akıllı varlıkları ilgilendiren kadere gelince, bu da iki türlüdür. Sorumlu oldukları kader, sorumlu olmadıkları kader. Sorumlu oldukları kader, kendi irâde ve seçimleri ile yaptıkları veya yapmadıkları şeylerdir. Burada yaptıkları veya yapmadıkları tamâmen kendi iradeleri ile olduğu için sorumludurlar. Îman eder, sâlih amel işlerlerse mükâfâtını görecekler, yapmadıklarından da hesaba çekileceklerdir. Sorumlu olmadıkları kader ise kendi irâdeleri dışında olan kaderdir. Mesela erkek veya kadın olmaları, yeme içme arzusu, boyunun, renginin değişik olması, hastalanması vb. gibi durumlar kulların irâdesi dışındaki şeyler olduğu için bunlardan sorumlu olmayacaktır. Kadere îman, îman esaslarından demiştik. Nitekim İbn Vehb’in rivayetinde Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Kim, hayrı ve şerri ile kadere iman etmezse Allah, onu ateş ile yakacaktır.» [Sahih Hadis] - [İbn Vehb "el-Kader" adlı eserinde rivayet etmiştir - Tirmizî rivayet etmiştir - Ebû Dâvûd rivayet etmiştir - Ahmed rivayet etmiştir] Bugün müslüman olduğunu iddiâ etmesine rağmen kadere inanmayan, kaderin îman esaslarından olmadığını iddiâ edenler vardır. Bunlar kaderle ilgili bir çok âyete ters düştükleri gibi mânen mütevâtir olan bir çok hadisi de kabul etmemiş olmaktalar ve îman dâiresinden çıkmaktadırlar. Bâzı insanlar da kadere îman etmelerine rağmen kaderi yanlış anlamaktadırlar. Bunlar diyorlarki, kader Allah'ın bizim için yazdığıdır. Yâni Allah ne yazdı ise biz onu yapıyoruz. Bu, yanlış bir kader anlayışıdır. Zîra bizler Allah'ın bizim için yazdığı şeyleri değil, Allah'ın bizim kendi irâdemiz ve seçimimizle yapacağımız şeyleri ezelî ilmi ile bilip önceden yazdığı şeyleri yapıyoruz. Bundan dolayı da sorumluyuz. Eğer biz Allah'ın yazdığı şeyleri yapmak zorunda olsa idik, yaptığımız veya yapmadığımız şeylerden, küfürden ve şirkten Allah'ın bizi hesaba çekmesi, cezalandırması zulüm olurdu. Kullar o zaman derlerdi ki, ey Allah'ım, benim içki içeceğimi, zina yapacağımı, adam öldüreceğimi, küfre ve şirke sapacağımı yazmışsın. Senin yazdığın ve benim de yapmak mecbûriyetinde olduğum şeylerden beni neden hesaba çekiyorsun ki?Kaderin nasıl olduğunu bir misal ile anlatalım. Bilindiği gibi namaz takvimleri vardır. O namaz takvimleri daha yeni yıl gelmeden, kasım veya aralık ayında satışa çıkar. O takvimlere baktığımızda, bir sene sonra, aralık ayının otuz birinde güneşin ne zaman doğacağı ve batacağı yazmaktadır. Şimdi güneş, takvimi yazanlar öyle yazdıkarı için mi yani onların yazdığı saatlerde mi doğup batmaktadır yoksa takvimi yazanlar güneşin zaten doğup batacağı zamanı bildikleri için mi takvime öyle yazmışlardır? Elbette güneşin zaten doğup batacağı zamanı kendi katlarındaki bir ilimle bildikleri için takvime öyle yazmışlardır. İşte öyle de, Allah bizim kaderimizi kullarım şunu yapsın bunu yapsın diye yazmamıştır. İlerde bizim kendi hür irademiz ve seçimimizle yapacağımız şeyleri bildiği için "kullarım şunu yapacak bunu yapmayacaktır" diye yazmıştır. Allah'ın yazdığı kaderde bir değişiklik olmaz. Yâni Allah'ın yazdığı bazı şeylerin olmaması veya yazmadığı şeylerin olması diye bir şey olamaz. Eğer öyle bir şey olacak olsaydı bazı konularda Allah'ın yanılmasını ve bilmemesini gerektirirdi ki böyle bir şey Allah için aslâ câiz değildir. Kim ki, Allah'ın bazı şeyleri bilmeyeceğini iddia ederse o, Allah'a âcizlik ve noksanlık izâfe etmektedir ki bu açık bir küfürdür. Bundan dolayı kaderle ilgili bilgimizi ve inancımızı ehli sünnete göre öğrenmemiz ve bozgunculara, tahrifçilere açık bir kapı bırakmamamız lâzım. Selam ve dua ile. . |
#4
|
|||
|
|||
Kadere iman
Kadere inanmak iman esaslarındandır. Hayrın faydasının, şer. rin zararının Allahtan olduğuna inanmak da kadere imana dahil- dir. Acının acılığı, tatlının tatlılığı, hayrın faydası, şerrin zararı hep Allah'tandır. Kader değişmez. Allah'ın kaza ve kaderine rıza gös- termek gerekir. Kader, fayda, zarar. güzellik, çirkinlik ve bunları kaplayan zaman ve mekanla bunlar üzerine terettüp eden sevap ve azab cinsinden yaratıkların hepsini bulunduğu durumda tayin et mektir. Imam Azam, Hz. Peygamber'e uyarak Kelime-i şehadetin şamil bulunduğu icmali, imanı anlatmamış olsa gerektir. Peygam ber'e Cebrail aleyhisselam, imandan sorunca bu kadar (yani altı iman esası) ile cevap vermişti. Imam Azam da Hz. Peygamber'e uya rak aynı esasları kabul etmiştir. Ancak Imam Azam yukarıdaki me tinde ahiret gününe iman sözü yerine öldükten sonra dirilmek ifadesini kullanmıştır. Bu ifade ile kabirdeki hayatı da içine almış tır. Sonra ben başka bir nüshada «Åhiret günu ifadesi ile «öldük- ten sonra dirilmek ifadesini birleştirdiğini gördüm. Imam Azam'ın bu iki ifadeyi birleştirmesi ile, öldükten sonra dirilmekten, kabirde dirilmek mânası kasd edildiği, yahut Ahiret günü” ile Kıyamete ait bütün halleri, ölümden sonraki sevap ve azap hallerini kasdettiği ortaya çıkmıştır. Sonra Imam Azam ahirete ait hallerden haşir-neşir için dirilme yi tahsis etmiştir. Çünkü bu bahis, kafirlerin ilk münakaşaya girdikleri konudur, ve tafsill imanın esaslarını ihtiva etmektedir. Bu şe kilde Imam Azam kitabının başında, sonradan tafsilatlı olarak açık layacağı hususları kısaca sana tenbih etmeyi istemiştir.
Öldükten Sonra Hesap Günü . Hesab, amellerin tartılması, Cennet ve cehennemin varlığı hak. tır. Kıyametin, duraklarından olan Sırat, havuz ve diğerlerinin varlığıda haktır. |
#5
|
|||
|
|||
Kadere inanmak bir seçimdir fakat kader bir seçim değildir.
|
#6
|
|||
|
|||
Kader yazılmıştır ve yazılan yaşanılacaktır ister inan ister inanma o da bir kaderdir..
|
#7
|
||||
|
||||
Kader mevzusu aslinda cok derin bir konu. Farkli anlayislar farkli bakislar.bizim bakisimizla hir alimin bakisi bile farkli
|
#8
|
|||
|
|||
Kader ak kağıda sütle yazılmış yazı.
Ayır ayırabilirsen beyazdan beyazı... N. F. Kısakürek |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Cevşen-i Kebirin Havassı | HavasHoca | Cevşen ve Havassları | 30 | 04.08.23 17:38 |
Cevşen de geçen 999 Esma-ül Hüsna | Secretque | Cevşen ve Havassları | 1 | 18.04.21 14:15 |
Kadere İman Kaza VE Kader nedir... | ayhan571 | Tasavvuf Sohbetleri | 0 | 23.03.21 10:36 |
Kadere iman | Havasokulu | Hadisler | 4 | 01.07.17 09:37 |
Önemli ve Pratik bilgiler | Adalet | Pratik Bilgiler | 4 | 26.01.17 21:37 |