Şeyh-i Necdi ve Vehhabilerin türbeleri yıkmaları
Şeytan, Resûlullâh'a (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem), hep Necdli ihtiyâr şeklinde görünürdü. Kâfirler Mekke'de (Dâr-ün-Nedve) denilen yerde toplanıp, Resûlullâh'ı öldürmeğe karar verdikleri zaman, şeytan Necdli bir ihtiyâr şeklinde görünüp, nasıl öldüreceklerini öğretmişti. Onlar da, Necdli ihtiyârın dediğini yapalım demişlerdi. O günden beri, şeytana (Şeyh-i Necdî) denilmektedir. Muhyiddîn-i Arabî hazretleri, (Müsâmerât) kitabında diyor ki: Kureyş kâfirleri, Kâbe'yi tamir ederken, kabile reîslerinden her biri, (Hacer-ül-Esved) taşını, yerine ben koyacağım dediler. Yarın sabah ilk geleni hakem yapalım. Aramızdan onun seçeceği koysun dediler. İlk olarak, Resûlullâh (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) geldi. O zaman, yirmibeş yaşında idi. Bu gelen emîndir. Bunun sözüne uyarız dediler. (Bir kilim getirip taşı içine koyunuz ve hepiniz kenarlarından tutup, taşın konulacağı yere kadar kaldırınız!) buyurdu. Sonra mubârek elleri ile taşı kilimin içinden alıp, duvardaki yerine koydu. O anda, şeytan, Şeyh-i Necdî şeklinde görünüp, bir taş göstererek, bunu da, destek olarak yanına koy dedi. Maksadı, o çürük taşın ileride ayrılarak, Hacer-i Esved'in yerinden oynaması, bu yüzden, herkesin Resûlullâh'a uğursuz demesi idi. Resûlullâh (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), bunu anlayıp (E’ûzü billâhi mineş-şeytân-ir-racîm) dedi. Şeytan, o anda gayb oldu, kaçtı. Muhyiddîn-i Arabî (Rahmetullâhi Teâlâ Aleyh) bu yazısında, şeytanın Şeyh-i Necdî olduğunu dünyâya yaydığı için, bu büyük veliiye düşman oldular. Hattâ kâfir dediler. Mezhebsizlerin üstâdlarının, önderlerinin şeytân olduğu buradan da anlaşılmaktadır. Vehhâbîler, Resûlullâh'dan yâdigâr kalan mukaddes yerleri ve türbeleri bunun için yıkıyorlar. Bu yerler, insanları müşrik yapıyor diyorlar. Mubârek yerlerde, Allah'ü Teâlâ'ya duâ etmek şirk olsaydı, Allah'ü Teâlâ hacca gitmemizi emir etmezdi. Resûlullâh (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) tavaf yaparken, Hacer-ül-Esvedi öpmezdi. Arafâtda, Müzdelifede duâ edilmez, Minada taş atılmaz ve Safâ ile Merve arasında koşulmazdı. Bu mubârek yerler, böyle tâzîm olunmazdı.
((Fâideli ve Muhtelif Bilgiler))
|