Günümüzde Taklidî İman Kâfi midir? - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > islam & Tasavvuf > islam & islami Konular

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 15.05.21, 15:42
 
Üyelik tarihi: 17.05.20
Bulunduğu yer: MESCİD-İ AKSA
Mesajlar: 112
Etiketlendiği Mesaj: 4 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Günümüzde Taklidî İman Kâfi midir?

Günümüzde Taklidî İman Kâfi midir?
Yukarıda belirttiğimiz gibi bu zamanda taklidî îman pek çok vesvese ve şübhelerlekarşılaşmakta ve o şübheler karşısında sarsılıp yıkılmaya mâruz bulunmaktadır.Taklidî îmanın eskiden yeterli olduğu halde, günümüzde yetersiz kalış sebebini,Ali Fuad Başgil, şu şekilde îzah etmektedir:
"İnsanlar her devirde din ve mâneviyat kuvvetine muhtaç olmuşlardır. Fakatbu ihtiyaç, zamanımızda bir zaruret hâlini almıştır. Eskiden atalarımız gayetbasit bir din bilgisi ve görenek hâlinde "taklidî" bir îman ile rahatçayaşıyorlardı. Çünkü onlara bütün içtimaî muhît (çevre) mâneviyat telkin ediyordu.Bugün durum tamamıyle değişmiştir. Din duygusu zayıflamış, eski dinî hürmetterbiyesi yerini, küstahca bir saygısızlık almıştır. Bugün aile daralmış vebağları gevşemiştir. Aile yükü sırf karı-kocanın omuzlarına çökmüş, ana-babalariktisadî ihtiyaçlar karşısında çocuklarının dinî terbiyesine yetişemez olmuşlardır.Öbür taraftan mektep ve üniversiteler âdeta din aleyhtarı propaganda ocakları hâlini almıştır. İnatçı münkirlerin tezyif ve temerrüdleriyle bir kat daha bulanıklaşanböyle bir hava içinde, bugün artık basit bir din bilgisi kâfi gelmez olmuştur.
Din nedir? İlim ile münasebeti nedir? İlim karşısında bugün din ne yapmalı venasıl bir vaziyet almalıdır? gibi sorular, şimdi her zamandan çok zihinleritırmalamaktadır. Hususiyle aydın gençlerin bu soruların cevaplarını bilmeyeihtiyaçları vardır."
(Din ve Lâiklik)
Gerçekten de, bugün verilecek bir din bilgisinin ve îman dersinin ilimle îmanı mezceden, akıl ve mantığa îmanî mes'eleleri kabûl ettiren tahkikî bir muhtevâdaolması şarttır. Yoksa, basit bir din dersi, görenek hâlindeki taklidî bir îmanbilgisi, günümüz insanlarını - özellikle de gençlerini - tatmîn etmekten çokuzak kalacaktır.
İmânın İnsan İçin Önemi Nedir?
1. İman, insanın yaratılma sebebidir. Yani o, Yaratanını îmanla tanımak ve ibâdetetmek için yaratılmıştır. İnsan bu yaratılış gayesine uygun hareket ederse âhiretteebedî saadete nail olacak, cennete girecek, aksi takdirde cehenneme atılacak,ebedî şekavet ve bedbahtlığa mâruz kalacaktır. Bu bakımdan îman, insan içinebedî saadeti kazanma vesilesidir ve cennete giriş anahtarıdır. İmansız cennetegirilmez. Bu cihetle insanın îman etmesi ve bu îmanını son nefesine kadar kaybetmedenveya zayıflatmadan muhafaza etmesi, dünyadan da, dünya içindeki herşeyden dedaha kıymetli bir nimettir.
İmanın bu büyük öneminden dolayıdır ki, Peygamberimiz bir hadîs-i şerîflerinde:
"İmânınızı lâ ilâhe illâllah diyerek yenileyiniz" buyurmuş; îmanı yenilemenin ve muhafaza etmenin ehemmiyetine dikkatimizi çekmiştir. "İmânınher an zayıflama ve kaybolma ihtimali mi var ki, devamlı yenilenmesi emrediliyor?"gibi bir suâl akla gelebilir. İmânı yenileme konusunu Bediüzzaman, akla gelenbu suâle de cevab olacak şekilde şöyle izah etmektedir:
"İnsanın hem şahsı, hem âlemi her zaman teceddüd ettikleri için, her zamantecdîd-i îmana muhtaçtır. Zira insanın herbir ferdinin mânen çok efradı var.Ömrünün seneleri adedince, belki günleri adedince, belki saatleri adedince birerferd-i âher sayılır. Çünki, zaman altına girdiği için, o ferd-i vâhid bir modelhükmüne geçer, her gün bir ferd-i âher şeklini giyer.
Hem insanda bu taaddüd ve teceddüd olduğu gibi, tavattun ettiği âlem dahi seyyardır.O gider, başkası yerine gelir; daima tenevvü' ediyor; her gün başka bir âlemkapısını açıyor. İmân ise, hem o şahıstaki her ferdin nur-u hayatıdır, hem girdiğiâlemin ziyasıdır. Lâ ilâhe illâllah ise, o nuru açar bir anahtardır.
Hem insanda, madem nefis, hevâ ve vehim ve şeytan hükmediyorlar, çok vakit îmanını rencide etmek için gafletinden istifade ederek çok hîleleri ederler, şübhe vevesveselerle îman *ûrunu kaparlar.
Hem, zâhir-i şeriata muhalif düşen ve hattâ bâzı İmamlar nazarında küfür derecesindete'sir eden kelimât ve harekât eksik olmuyor.
Onun için her vakit, her saat, her gün tecdîd-i îmana bir ihtiyaç vardır."(Mektûbât)
Bu ifadelerde, üç noktadan îmanı yenilemenin zarureti üzerinde durulmaktadır:
Birinci nokta: İnsanın yaşadığı zaman ve içinde bulunduğu mekân, temas ettiğiçevre itibarı ile hâlet-i ruhiyesi, düşüncesi, anlayışı sık sık değişebilmektedir.Mâruz kaldığı hâdiseler, yaptığı işler, temas kurduğu insanlar, onda müsbetveya menfi izler bırakmaktadır.
Bu durumu Peygamber Efendimiz de şu şekilde beyan buyurmaktadırlar:
"Mü'minin kalbi, kaynayan tencereden daha çok değişikliklere mâruzdur.."
"Kalb, serçe kuşu gibidir. Her an bir tarafa yönelir.
"Kalb, kırda atılmış bir kuş kanadı gibidir. Rüzgâr bu kanadı nasıl altüstçevirirse, kalb de öyledir."
İnsan kalbinin ve ruh hâletinin bu derece dış te'sirlere mâruz olması sebebiyledirki, hadîsde, sık sık Lâ ilâhe illâllah diyerek îmânın yenilenmesi emredilmiştir.
İkinci nokta: İnsanda nefis, hevâ ve vehim gibi menfî duyguların bulunması ve şeytanın devamlı vesvese vermeye ve kötülüğü telkine çalışması gerçeğidir. Gafletlibir ânında bu menfi telkinlerin, insanı îmanda şübheye düşürmesi muhtemeldir.Böyle bir duruma düşmemek için de, tecdîd-i îmana ihtiyaç vardır.
Üçüncü nokta ise: Şeriatın zâhirine aykırı düşen ve bâzı din âlimlerinin nazarındaküfür bile sayılan bâzı kelime ve sözlerden, insanın tamamıyla uzak kalamadığıdır.Bu sebeble de, Lâ ilâhe illâllah diyerek imanı yenilemeye zaruret vardır.
İmanı kuvvetlendirmenin ve muhafaza etmenin bir başka yolu da onu taklidî mertebedenkurtarıp tahkikî hâle çevirmektir. Bu da ancak îman hakikatlerini tahkikî birsurette ders veren, akla gelebilecek her türlü şübhe ve vesveselere cevap verenîmanî eserleri okumak ve devamlı îmanî konularda sohbetler yapmak suretiyleolur. İnsan îmanını taklidden tahkîka çıkarırsa, artık onun için îmanını kaybetmek,son nefesde âhirete îmansız gitmek gibi bir durum söz konusu olmaz. İslâm âlimleri,sekerat vaktinde şeytan'ın bütün hîle ve vesveseleri ile gelip insanı aldatmayave îmanını almaya çalışacağını söylemişlerdir. Bu yüzden de sekerat vaktindenkorktuklarını belirtmişlerdir.
İşte insan, sekerat vaktindeki bu gibi tehlikelerden, tahkikî îman sayesindekorunabilir. Çünkü tahkikî îmanda, îman sadece akılda kalmış değil; kalbe, ruha,diğer duygu ve lâtifelere de sirayet edip yerleşmiş haldedir. Şeytan insanınaklındaki îmanını zedelese bile, eli, öteki duygulara yerleşmiş olan îmanı söküpalmaya yetişemez. Böylelikle de kişi, yine îmanlı kalmış, îmanla vefat etmiş olur.
2. İman, aynı zamanda, insan için büyük bir moral kaynağı ve sağlam bir istinadnoktasıdır. Hakikî imanı elde eden insan, bütün kâinata meydan okuyabileceğigibi, îmanının kuvveti nisbetinde başına gelen hâdiselerin tazyik ve baskısındanda kurtulabilir.
Tarihlere şan veren, destanlar yazdıran zaferlerimiz, hiç şübhesiz îmanın insanakazandırdığı güç ve kuvvete güzel bir misaldir.
İmanlı insan, başına ne derece büyük bir hâdise gelirse gelsin, îmanın verdiğitevekkül ve teslimiyetle, kadere rıza duygusu ile o hâdise ve musibetleri metanetlekarşılayabilir; sabır ve tahammül ile göğüs gerebilir. Ümidsizliğe, bedbinliğedüşmez. İsyan ve feryada başvurmaz. Bu, ona îmanın kazandırdığı güç ve kuvvettenileri gelmektedir. İmansız insanların basit bir hâdise, küçük bir musibet yüzündenintihar edip hayatlarına son verecek derecede ye's ve ümidsizliğe kapıldıkları çok sık görülen olaylardandır. İslâm ülkelerinde intihar, hemen hemen hiç görülmezken,dünyanın en medenî ve müreffeh ülkelerinde intihar vak'alarının her geçen günartması da bunu te'yid etmektedir. İmanın insana kazandırdığı kuvvet ve direnmegücüne, Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerinde şu şekilde işâret buyurmuşlardır:
"Mü'min yeşil bitkilere benzer. Eksik olmayan felâket rüzgârları onu eğer,fakat kıramaz. Bil'akis hayat ve sıhhat bulmasına sebeb olur.
Münâfık (ve kâfir) ise, kuruyan bitki gibidir. Felâket rüzgârlarından yaprakları dökülür, gövdesi kırılıp hayatı söner."
"Hayret edilir mü'minin haline. Ona iyilik gelse şükreder, kötülük gelsesabreder. Böylece her iki hâlini de hakkında hayırlı kılar."

Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Kafi - Ya Kafi El Muvessi Lima Halaga Min Ata Ya Fazlihi HeartLess Evradiyeler & Azametler 15 18.07.23 01:34
Taklidi imana itibar Edilmez Torlak islam & islami Konular 0 12.10.21 11:59
Günümüzde Taklidî İman Kâfi midir? mgunes27 islam & islami Konular 0 15.05.21 15:41
Uğraştığın hadim Süfli midir Ulvi midir ? HavasHoca Huddam ilmi 13 09.11.19 10:02


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:55.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147