Ameller - Mizan ve Cehennem - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > islam & Tasavvuf > islam & islami Konular

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 21.06.20, 20:43
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Ameller - Mizan ve Cehennem

Kardesim, amellerin tartilmasi ve amelleri kaydeden defter sayfalarinin saga-sola
uçusmasi bahislerini hiç bir an hatirindan çikarma. Cünki insaniar sorguya
çekildikten sonra üç kisma ayrilirlar:.
1 — Hic bir ameli olmayanlar.
Cehennemden simsiyah bir boyun çikarak böylelerini kusun taneleri devsirdigi gibi
kapar, boyunlarina dolanarak onlari atesin içine atar, ates de onlari hemencecik
yutuverir. Kendilerine sonu saadet olmayan bir bedbahtliga ugradiklari yüksek ses
ile duyurur.
2 — Hiç bir kötülügü olmayanlar.
Meleklerden biri yüksek ses ile: «her durumda Allah (C.C)'a hamdedenler ayaga
kalksin» diye ilân verir. Bu zümre böylece cennete yolcu edilir.
Sonra ayni islem gecelerini ibadet ile geçirenler için. arkasindan alis-veris ve
ticaretin Allah (C.C)'i zikretmekten (namazdan), alakoymadigi kimseler için
tekrarlanir ve zümrelerin hepsine sonunda bedbahtlik olmayan bir saadete
kavustuklari yüksek ses ile duyurulur.
3 — Hem iyiligi ve hem de kötülügü olanlar.
Çogunluk bu kisma girer. Onlar bilmeseler bile iyiliklerinin mi, yoksa
kötülüklerinin mi baskin oldugunu, hiç süphesiz, ulu Allah (C.C) iyi bilir. Fakat
afvettigi takdirde fazileti ve cezalandirdigi takdirde adaletinin titizligi açikça
ortaya çiksin diye ulu Allah (C.C), amelleri hakkindaki kesin bilgisini mutlaka
onlara da göstermek ister.
Iste bunun için iyilik ve kötülüklerin kayitli oldugu emel defterlerinin durulmus
yapraklari rüzgârda uçusur gibi hizla uçurur ve terazi kurulur. «Sag yüzünde mi,
yoksa sol yüzünde mi kayit var» diye gözler amel defterine dikilir ayni anda
«acaba sag kefesi mi yoksa sol kefesi mi baskin çikiyor» diye bakislar terazinin
diline dikilir.
Bu sahne, insanlarin beynini kaynatacak derecede korkunçtur!
Hasan-ül Basrî'nin [r.a.) bildirdigine göre:
Bir gün Peygamber'imiz (S.A.S.) basini Hz. Ayse (R.A)'nin dizine koyarak uyuklar.
Bu arada Ahireti hatirlayan Hz. Ayse (R.A)'nin gözleri yasarir, yanagindan süzülen
damlatardan biri Peygamber (S.A.S.)´imizin yanagina düsünce uyanir ve «neye
agliyorsun yâ Ayse» diye sorar.
Hz. Ayse (R.A)´de «Âhiret aklima geldi de ondan agladim. Acaba siz erkekler
kiyamet gününde eslerinizi hatiriniza getirir misiniz» diye sorar. Peygamber'imiz
(S.A.S.) ona söyle cevap verir:
"Nefsimi kudret elinde tutan Allah (C.C)'a yemin ederim ki. Ahiretin su üç
safhasinda herkes sirf kendini düsünür:
1 — Teraziler kurulup ameller tartilirken, herkes amelinin agirmi yoksa hafif mi
geldigini görünceye kadar sirf kendini düsünür.
2 — Amel defterleri dagitilirken. Herkes defterinin sagdan mi yoksa soldan mi
verildigini görmeden baskasini düsünmez.
3 — Sirattan geçilecegi zaman da herkes yalniz kendini düsünür."
Enes Ibni Mâlik (R.A.) der ki:
«Kiyamet Günü, ademoglu Allah (C.C)'in huzuruna getirilerek terazinin iki kefesi
arasinda ayak üstü durdurulur, basina da bir melek dikilir. Tartida sevaplari agir
bastigi takdirde basindaki melek herkesin duyabilecegi yüksek bir sesle «falan
kimse sonunda bedbahtlik olmayan ebedi bir saadete kavustu» diye sesîenir.
Buna karsilik tartida sevaplari hafif geldigi takdirde ayni melek bu defa «falan
kimse, sonu saadet olmayan ebedi bir bedbahtliga ugramistir» diye seslenir.
Sevap kefesi hafif kalinca elleri demir topuzlu ve atesten elbiseli zebaniler ileri
çikarak cehennem yolcusunu cehenneme götürmek üzere teslim alirlar.
Peygamberimiz (S.A.S.) bir gün Kiyamet Günü hakkinda konusurken buyurdu ki:
«Kiyamet Günü gelince ulu Allah (C.C) Hz. Adem (A.S)'e «Yâ Adem, yerinden
dogrul da cehennem kafilesini cehenneme gönder buyurur.
Hz. Adem «cehennem kafilesi ne kadardir» diye sorar. Ulu Allah (C.C)
ona: «Her bin kiside dokuz yüz doksan dokuz kisi» diye cevap verir.
Peygamber (S.A.S.)`imizin son cümlesi sahâbeleri öyle derin bir üzüntüye
sürükledi ki, agizlarini biçak açmaz oldu. Peygamber (S.A.S.)´imiz onlarin üzerine
çöken bu agir kederi farkedince buyurdu ki: «siz iyi amel islemeye devam ediniz
ve sevininiz Muhammed'in (S.A.V.) nefsini kudret elinde tutan Allah (C.C)'a yemin
ederim ki, sizin ile birlikte iki halk kesimi var ki, bunlar hangi ümmetin devrinde
yasasalar o ümmetin sayisini bütün insan ve seytan ölüleri kadar yükseltirler.»
Sahâbiler «bu iki halk kesimi kimlerdir?» diye sorunca Peygamber (S.A.V)'imiz
«Ye'cüc ve Me'cüc'dür, dedi. Bunun üzerine ashap biraz ferahlamislar. Peygamber
(S.A.S.) sözlerine söyle devam eder: «Iyi amel islemeye devam ediniz, ve
sevininiz, Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Allah (C.C)'a yemin ederim ki.
Kiyamet Günü siz; insanlar içinde devenin karnindaki benek yahut atin
bacagindaki yara izi kadar kalacaksiniz.»
Ey nefsi farkinda olmayarak zevale ve son bulmaya mahkûm olan su dünyanin
oyalayici yanlarina aldanan kisi! Göçüp gidecegin yer hakkinda kafa yormaktan
vazgeçerek aklini varacagin yere yönelt.
Çünki cehennemin herkesin varacagi bir yer oldugu sana bildirilmistir.
Nitekim ulu Allah (C.C.) söyle buyuruyor:
«— Her biriniz oraya (cehenneme) mutlaka varirsiniz. Bu Rabb'inin kesin karara
baglanmis bir hükmüdür. Sonra takva sahiplerini kurtaririz da zâlimleri orada
dizüstü bekletiriz»
(Meryem Sûre-i Celilesi. 71—72)
Buna göre senin cehenneme varacagin kesin olmasina ragmen geri çikacagin
süphelidir. O halde oraya girmenin korkunçlugunu kalbinde duy ki, belki oradan
kurtulup çikmak için simdiden tedbir alirsin.
Mahlukatin halini düsün, insanlar Âhiret sikintilari altînde inlerken o günü korku
ve endiseler içinde ayak üstü dikilmis baslarina neler gelecegini ögrenmeyi ve
kurtaricilarin sefaat etmesini bekler, bu orada günahkârlari kavurucu bulutlar
kaplar, yalazli ates onlari gölgesi altina alir, bu atesin harlamalari herkes
tarafindan duyulur, öfke ve kin saçan çitirtilari apaçik belirirken o anda
günahkârlar baslarina çeken felâketi kesinlik ile anlar bütün ümmetler dizüstü
yere çökktürülür. Öyle ki, iyiler bile durumlarinin bir anda kötüye dönüsmesinden
korkuya düser, bu arada zebanilerden biri:
«Dünyada iken uzak vadeli emeller pesinden kosarak ömrünü kötü isler ugruna
harcayan falan oglu filân nerede» diye seslenir azab melekleri (zebaniler) demir
topuzlar ile adamin üzerine yürürler, agir tehditler ile karsisina dikilerek onu
cetin ezeba sürüklerler, basini cehennemin derinliklerine dogru çevirirler ona
Kur'an-i Kerim'in dili ile:
«Tat bu azabi, hani sen (ileri sürdügüne göre) çok güçlü ve her is yerli yerinde
olan biri idin» (Dûhan Sûre-i Celilesi. 49) diye seslenirler.
Sonra adam dar, çikis yolu görünmeyen tehlikeleri belirsiz bir yere kapatilir,
burasi esirlerin devamli barinagidir, orada ates yakilir. Cehennemliklerin oradaki
içecekleri kaynamis sudur, barinaklari da "cahim" (cehennemin katlarindan
biri)dir. Cehennemlikleri bir yandan zebaniler topuzlarken öteyandan "Haviye"
(harli ates) onlari bir noktada toplar.
Bütün ümitleri helaktir oradan hiç bir yere kimildayamazlar, ayaklari alinlarina
baglanmistir. Günahlar yüzlerini karartmistir, cehennemin yanlarindan
seslenirler, oranin ötesinden-berisinden "ya malik, korkunç akibet üzerimizde
gerçeklesti. Ya malik, demir topuzlara artik katlanamaz olduk. Ya Malik,
derilerimiz pisti. Ya malik, bizi buradan çikar, bir daha yapmayacagiz" diye feryad
ederler.
Zebaniler bu feryadlAra söyle cevap verirler, «heyhat, geçmis olsun. Bu zillet
yuvasindan size çikis yok, susun orada konusmayin ve gevezelik edip durmayin.
Eger buradan çikarilsaniz yine size yasaklanan seylere dönerdiniz.»
Zebanilerin bu cevaplan üzerine cehennemlikler kurtulmaktan ümitlerini iyice
keserler, dünyada Allah (C.C)'a karsi isledikleri asiri günahlara hayiflanirlar. Fakat
onlari ne pismanlik kurtarir ve ne de hayiflanma acilarina çare olur. Tersine
zincirlere vurulmus olarak yüzüstü yere kapanirlar altlarindan, üstlerinden,
seglarindan ve sollarindan ates ile kusatilmislar, ates deryasi içinde
bogulmuslardir.
Yedikleri ates içtikleri ates, giydikleri ates ve yatacak yerleri atestir. Onlar ates
kümeleri, katrandan elbiseler, demir topuzu darbeleri ve zincirlerin yükü altinda
ezilirler. Cehennemin sikintilarinda kivranir, bataklarinda parçalanir biribirini
kovalayan acilar altinda kivranirlar, ates onlari ocaktaki kazan gibi kaynatir.
«Ah, eyvah» gibi aci sözler ile feryad ederler, fakat ne zaman ahûzar etseler
baslarindan asagi iç orgcnlari ile derilerini eritip akitan kaynar sular dökülür.
Onlar için orada yüzlerinde yariklar eçen demir topuzlar vardir. Agizlarindan irin
kaynar, susuzluktn cigerleri dogranir, göz bebekleri eriyip yuvalarindan
yanaklarina akar, sakaklarinin etleri düser, etraftan saçlari hatta derileri dökülür.
Derileri her yandikça eskisinin yerine yeni deri tabakasi ile kaplanirlar, etleri
döküldügü için kemikleri çiplak kalir ruhlari sadece damarlara tutunmus ve
sinirlere asilmistir. Bu ateslerin yalazasi içinde, fikir fikir kaynarlar. ölmek
isterler, fakat ölemezler.
Onlari bu durumda görsen acaba ne hale düsersin. Baslarindan asagi dökülen
kaynar sular yüzlerini kapkara etmis, gözleri kör olmus dilleri tutulmus, belleri
kirilmis kemikleri dagilmis kulaklari kesilmis, derileri param, parça olmus elleri,
boyunlarina bukali ayaklari alinlarina yapisik. Yüzüstü ates üzerinde sürünürler,
göz bebekleri ile demirden oklar üzerine basarlar atesin yalazi iç organlarini
sarmis, cehennemin yilanlari ve akrepleri dis azalarina yapismisdir.
Bu tasvir ettigimiz manzara cehennemliklerin acikli durumunun bazi görüntülerini
aksettiriyor, simdi onlarin korkunç hallerinin tafsilatina bak, bu arada cehennemin
vadilerini ve kollarini da düsün.
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Cehennemin yetmis bin vadisi ve her vadinin yetmis bin kolu vardir. Her vadi
kolunda yetmis bin yilan ve yetmis bin akrep bulunur. Kâfir ve münafiklar bu
kollarin herbirinden ayri ayri geçmedikçe yerlerine ulasamazlar.
Hz. Ali'nin (K.V.) rivayet ettigine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Hüzün kuyusu veya vadisinden Allah (C.C)'a sigininiz» Dinleyenlerden biri
O'na: yâ Rasûlellah, hüzün vadisi veya kuyusu nedir» diye sordu.
Peygamber (S.A.S.)'imiz ona söyle cevap verdi: «O. cehennemde öyle bir
vadide ki cehennemin kendisi günde yetmis kere ondan Allah (C.C)'a siginir, Allah
(C.C) onu riyakâr Kur'an okuyuculari için hazirlamistir.»
Iste yedi kat cehennem ile onun vadileri ve her vadinin kolian bunlardir. Bu vadi
ve kollarin sayisi yer yüzündeki vadiler ile vadi kollari sayisi ile günaha
sürükleyen azgin nefsi arzularin sayisina denktir. Cehennem kapilari ise günah
islerken kullanilan yedi azanin sayisincadir (yedi azaya karsilik yedi kapi).
Cehennem kapi ve katlari üstüstedir. En üstekinin adi. «cehennem» , sonrasinin
«sakar» , sonrasinin «Lezza» . daha alttakinin «Hutame» , daha alttakinin «sair»
, daha alttakinin «câhim» , ve en a'ttakinin adi ise «haviye» ´dir.
Simdi cehennemin derinligini bir düsün dünya île ilgili azgin arzularin nasil dibi
bulunmaz ise ve yine dünyada her ulasilan amaç daha uzak bir hedefe kavusma
arzusunu körüklüyorsa, cehennem çukurlarinin derinligi de ölçüsüzdür, her asilan
dipsiz derinlik daha dibi bulunmaz derinliklere ulastirir.
Nitekim Sahâbelerden Hz. Ebû Hureyre (R.A.) der ki: «Bir gün Peygamber
(S.A.V)'imiz ile birlikte iken kulagimiza derin bir yanki sesi geldi.
Peygamber (S.A.V)'imiz bize «Bu sesin ne oldugunu biliyor musunuz» diye sordu.
Biz de «Allah (C.C) ve Rasûlü bilir» diye cevap verdik.
Bunun özerine Peygamber (S.A.V)'imiz buyurdu ki: «Duydugunuz bu yankili ses,
cehennemin dibine su anda varan bir tasin sesidir, bu tas cehenneme yetmis sene
önce atilmisti.»
Ayrica cehennemdeki kat farkliliklarina da dikkat et. Hiç süphesiz ki Âhiret, en
ince ve detayli derece farkliliklarina sahiptir. Insanlarin dünyaya dalisi nasil
farkillik gösteriyorsa, yani kimi bogulurcasina içine batarken kimi de nasil belirli
bir derinlige kadar dalarsa cehennemin günahkârlari kapmasida öyle farklidir.
Çünki Allah (C.C)'a zerre agirligi kader bile hiç kimseye haksizlik etmez.
Cehennemliklere uygulanacak azâb sekilleri rastgele tekrarlanip durmaz, tersine
her bir azabin günahlarin derecesine göre degisen belirli bir ölçüsü vardir, ancak
cehennemin azabi genel olarak öyle siddetlidir ki, en hafif azab ceken
cehennemlige dünya ile birlikte onun bütün varligi bagislansa, bunlari çektigi
azabtan kurtulmak için fidye olarak verirdi.
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
"Kiyamet Günü cehennemlikler içinde en hafif azap çekecek olanlar, atesten iki
nalinla gezinecek olanlardir ki, tabanlarindan giren atesin harareti beyinlerini
kaynatacaktir."
Simdi sen hafif azaba çarpilanin çekecegine bak da agir azaba çarpilacaklarin
basina neler gelecegini hesap et. Cehennem azabinin agirligi konusunda ne
zaman süpheye düsersen parmagini atese yaklastir ve çegin aciyi cehennem ile
kiyaset.
Hem unutma ki sen, bu kiyaslamada yaniliyorsun. Cünki dünya atesi ile
cehennem atesi birbirinden cok ayridir. Fakat dünyanin en agir açisi bu ateste
yanma acisi oldugu için cehennem azabi onunle tarif edilir.
Yoksa cehennemin en üst tabakasinda azap çekenler bile dünyadaki âtes gibi ates
bulsalar, çektikleri agir acidan kurtulmak için bu atese gönüllü olarak
katlanirlardi.
Bundan dolayidir ki bazi haberle de dünya atesi canlilarin katlanabilecegi bir
dereceye düsürülünceya kadar, yetmis kere rahmet suyundan geçirildi»
denilmistir.
Peygamber'imiz (S.A.S.) cehennemi tanitirken
«Allâh (C.C)cehennem atesinin bin sene boyunca devamli yakilmasini emretti,
sonunda kipkirmizi kesildi. Arkasindan bin yil daha yakilmasini emretti, sonunda
bembeyaz kesildi, arkasindan bin yil daha yakilmasini emretti sonunda simsiyah
oldu. Su anda cehennem atesi gayet koyu kara renklidir.»
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
"Cehennem atesi rabbine sikayet etti ya Rabbi içimdeki soguk ve sicak bölümleri
biribirini yiyor» Bunun üzerine ulu Allah (C.C.) cehenneme biri yazin, öbürü kisin
olmak üzere senede iki defa nefes almaya izin
verdi. Yazin duydugunuz en siddetli sicaklik cehennemin hararetinden ileri geldigi
gibi kisin geçirdiginiz en siddetli soguk da cehennemin zemherindendir.
Enes Ibni Mâlik (R.A.) der ki: "Dünyanin en yüksek refahi içinde yasayan kafir,
Allah (C.C)'in huzuruna getirilince «onu bir kere cehennem atesine daldirin» diye
buyurulur. Çikarilnca ona «hic refah gördün mü» diye sorulur, kâfir «hayir» diye
cevap verir."
Buna karsilik dünyada en cok maddî sikinti çeken mümin Allah (C.C.)'in hu
zuruna getirilince onun hakkinda «kendisini bir sefer cennete koyup geri getirin»
diye Duyurulur. Çikarilinca mümin de «dünyada hic geçim darligi çektin mi»
sorusuna «hayir» diye cevâb verir.
Ebû Hureyre (R.A) der ki: «Su bizim mescitte yüz bin veya daha fazla kisi
toplansa da bunlarin üzerine bir cehennemin nefesi salinsa hepsi yanarak
ölürdü.»
Âlimlerden biri Kur'an'in:
«Yüzlerini cehennem yalazi yalar, onlar orada kavrulur.» (Mü'minun Süre-i
Celilesi. 104) mealindeki âyeti hakkinda der ki; «Cehennem yalazi
cehennemlikleri bir kere yalayinca kemiklerini çirilçiplak birakarak bütün etlerini
eritip ayak topuklarinin yanina akitiverir».
Simdi de cehennemliklerin vücûdlarindan akacak olan ve içinde bogulacaklari
«Gassak» admi tasiyan irinin kokusuna dikkat et. Nitekim Ebu Said-ül Hudrî
(R.A.) nin rivayet ettigine göre. Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor kî:
«— «Gassas adli cehennem irininden bir kova dünyaya dökülse yeryüzünün bütün
canlilarini kokustururdu.»
Iste cehennemliklerin içecegi budur. Onlar susuzluktan yanarak «su, su» diye
yalvarinca içlerinden birine bu kanli irin sunulur. Adam irini agzina alir fakat bir
türlü yutamaz. Her yönden üzerine ölüm acilari üsüsür, ama ölmesi asla mümkün
degildir!
Nitekim Allah (C.C.) buyurur ki:
"Cehennemlikler «su, su» diye yalvardiklari zaman kendilerine kizgin katran gibi
bir sivi sunulur. O ne kötü bir içecek ve arasi ne fena bir barinaktir."
Bir de cehennemliklerin yiyecegine bak, onun adi «zekkum» dur.
Nitekim ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«— Sonra ey hakki inkâr eden sapiklar, hic süphesiz, siz «zakkum» agacindan
yiyeceksiniz. Midelerinizi onunla dolduracaksiniz. Onun üzerine de susamis
develerin içisi gibi, kaynar katran içeceksiniz.» (Vâkiâ Sûre-i Celilesi. 51—55)
Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«— Zakkum» kökü «cehimisîn dibinde olan ve tomurcuklari seytan baslarina
benzeyen bir agaçtir. Hic süphesiz onlar (cehennemlikler) bundan yiyecekler ve
onunla midelerini dolduracaklardir.»
Sonra onlara, bunun üzerine kaynar bir icki vardir, süphesiz varacaktan yer
«canim» olacaktir»
(Kur'an-i Kerim / Saffat Süresi. 64—65).
Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«— O gün onlar kizgin atesin alevlerine girerler. Kendilerine kaynar bir pinardan
su verilir»
(Kur'an-i Kerim / Gasiye Sûresi. 4—5).
Yine Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki
«— Hiç süphesiz, bizim katimizda bukagilar, kizgin ates, bogazdan bir türlü
geçmeyen yiyecek ve aci azab vardir» (Müzemmil Suresi 12-13).
Ibni Abbasin (K.A.) rivayet ettigine göre. Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:
«— «Zakkumsun bir damlasi dünya denizlerine dökülse, bütün canlilarin sagligini
bozardi, yiyecegi bu maddeden ibaret olanlarin halini düsünün.»
Enes Ibni Malik'in (R.A.) rivayet ettigine göre:
Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:
«— Allah (C.C)'in sizi talip olmaya tesvik ettigi seylerin pesinde kosunuz, sizi
korkuttugu azandan, iskenceden ve cehennemden korkup kaçininiz zira içinde
yasadiginiz dünyaya cennetten bir damla düsürülse tatli kokular sarardi. Buna
karsilik dünyaya cehennemden bir damla akitslsa dünyanizi bastanbasa berbad
ederdi.»
Ebû Derdâ'nm (R.A.) rivayet ettigine göre
Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:
"Cehennemlikler öyle bir açliga mahkûm edilirler ki, bu açligin azabi, çektikleri
diger bütün azaba denk gelir. «Yemek, yemek» diye yalvardiklari zaman
kendilerine ne karin doyuran ve ne de açliklarini gideren kaynatila kaynatila
pismemis bir yemek verilir."
Yine «yemek, yemek» diye yalvarirlar; bu defa da kendilerine girtlaklarindan
geçmeyen bir yiyecek verilir, dünyada girtlaklarina tikanan lokmalari içecek
sayesinde bogazlarindan geçirdiklerini hatirlayarak «su, su» diye yalvarirlar.
Kendilerine su yerine demir kiskaçlar ile kaynar katran sunulur, yüzlerine
yaklasinca çehrelerini kavurur, bogazlarindan geçer geçmez bütün hazim
cihazlarini parçalar.»
«Bize cehennem bekçilerini çagirin» diye yalvarirlar, bekçiler gelince onlara
«Rabb'inize dua edin de bir günlügüne üzerimizdeki azabi hafifletsin» derler.
Cehennem bekçileri onlara «Size açik açik delillerini ortaya seren
Peygamberleriniz gelmedi mi» diye sorarlar.
Cehennemlikler bu soruya «evet, geldiler» diye cevap verirler, bunun üzerine
bekçiler onlara «O zaman kendiniz Allah (C.C)'a dua edin. Ama kâfirlerin duasi,
hiç süphesiz bosunadir» diye cevap verirler.
Bekçilerden de bir fayda göremeyen cehennemlikler «bize Mâlik'i çagirin» derler.
Mâlik gelince hep birlikte ona yalvararak «yâ Mâlik. Rabb'in
su azabimiza son versin» derler. Mâlik de onlara «siz burada kalacaksiniz»
diye cevap verir [Ames'in söyledigine göre cehennemlikler Mâlik'i cagirdiktan
sonra ancak bin yil sonra ondan cevap alabilirler.)
Baska çare kalmayinca cehennemlikler biribirine: «Rabb'inize dua edin. Allah
(C.C)´dan baska hiç kimseden hayir yok» derler. Bunun üzerine hep birlikte «ey
Rabb'imiz! Kötülük üzerimizde baskin çikti da zâlim bir gurüh olduk. ey
Rabb'imiz!, bizi buradan çikar, eger yine küfre dönersek biz kendi kendimize
zulmetmis oluruz» diye Allâh (C.C.)'a yalvarirlar, Allâh (C.C.) onlara «kalin
oldugunuz yerde ve gevezelik etmeyin» diye cevap buyurur.
Bu son cevabi aldiktan sonra her türlü kurtulus ümidini yitirerek «vay basimiza
gelenlere, keske söyle, keske böyle...» diye aci aci feryad etmeye koyulurlar .»
Ebû Ümame'nin rivayet ettigine göre;
«Onun için ölümün sonrasi cehennemdir. Orada kendisine içecek olarak irinli su
verilir, onu agzina alir, fakat bir türlü bogazindan geçmez. Her yönden üzerine
ölüm üsüsür, ama artik ölecek degildir. Önünde çetin bir azab vardir» (Ibrahim
Sûre-i Celilesi. 16—17) Mealindeki âyet hakkinda,
Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor:
«— Cehennemlige irinli kaynar su yaklastirilinca ondan tiksinir. Iyice önüne
getirildigi zaman yüzü kavrulur ve basinin derisi eriyip düser, ondan içince de
barsaklari parçalanip akar döbüründen akar.»
Ulu Allâh (C.C.) buyuruyor ki.:
«— Takva sahiplerine vadedilen (cennetin hâli (su): Orada tabii özellikleri
bozulmamis su irmaklari, tadi bozulmamis süt irmaklari, lezzeti içenlerin
damaginda kalan içki irmaklan süzülmüs bal irmaktari vardir. Onlara orada her
çesit yemis ve Allah´in bagislayiciligi vardir. Bunlarin durumu ile ebedî cehennem
azabina mahkûm edilen ve yerine kendilerine verilen irinli sivi ile parçalananlarin
durumu bir olur mu?»
(Muhammed Sûre-i Celilesi, 15)
Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«— Deki, hak Rabb'imizden gelendir, dileyen inanir, isteyen inkâr eder. Biz
zâlimlere, duvarlari arasinda sikisip kalacaklari bir cehennem hazirladik. «Su»
diye yolvardiklari zaman onlara kaynar katrani andiran, cehreleri kavurucu bir
sivi verilir. O ne kötü bir içecektir ve orasi ne fena bir barinaktir!»
Kehf Sûre-i Celilesi, 29).
Iste aciktiktan ve susadiklari zaman cehennemliklerin yiyecekleri ve içecekleri
bunlardir. Simdi de cehennemdeki yilanlara ve akreplere, akittiklari zehirin
siddetine, iriliklerine, görünüslerinin korkunçluguna gelelim. Bunlar
cehennemliklerin üzerine kiskirtilarak salinir, biran bile aman vermeden,
durmadan cehennemlikleri isirir ve sokarlar.
Ebû Hureyre'nin rivayet ettigine göre.
Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:
"Allah (C.C)'in kendilerine bagisladigi malin zekâtini vermeyenlerin serveti
Kiyamet Günü, kudurgan bir yilan kiligina girerek boynuna sarilir ve
avurtlarindan tutarak ona «ben senin malinin, ben senin biriktirdigin servetim»
der."
Bu sözlerden sonra Peygamber (S.A.V)'imiz su âyeti okur:
"Allah'in kendilerine bagisladigi varligi cimrilikle ellerinde tutanlar, bu
pintiliklerinin kendilerine fayda saglayacagini sakin sanmasinlar, bu tutum kendi
hesaplarina kötüdür. Kiyamet Günü, o cimrilikte ellerinde tuttuklari mal (yilan
olup} boyunlarina dolanir. Hiç süphesiz, yer yüzünün mirasi, yalniz Allah'indir.
Allâh islediklerinizden (inceden inceye) haberdardir.» (Ali Imran Sûre-i Celilesi.
180)
Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:
"Cehennemde deve boynu kalinliginda öyle yilanlar vardir ki bir isiriklarinin acisi
kirk yil sürer. Yine cehennemde semerli katir
iriliginde öyle akrepler vardir ki, bir kere soktular mi, acisi kirk yil sürer."
Bu yilanlar ve akrepler, dünyadaki pintilerin, ahlâksizlarin ve baskalarina zarar
verenlerin üzerine salinir. Saydigimiz kötülüklerden uzak duranlcr, oranin yilan
ve akreplerinden de kendilerini korumus olur, onlar ile karsilasmaz bile.
Bütün bunlar yaninda bir de cehennemliklerin vücûdlarinin irilestîrilip boylarinin
uzatilacagini hesaba kat. Allah (C.C), cehennemlikleri, bu yoldan azabin acisini
artirmak için, vücûdlanni irilestirip boylarini uzatir. Böylece ates yalazinin
daglayisini, yilan ve akreplerin sokusunu irilesecek olan vücûdlarinin her
tarafindan ayni anda ve devamli olarak duymalari mümkün olur.
Ebû Hureyre'nin (R.A.) rivayet ettigine göre.
Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:
«— Cehennemde kâfirin azi disi Uhud dagi kadar, derisinin kalinligi ise ûc günlük
yol kadardir.»
Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:
«— Cehennemde kâfirin alt dudagi, gögsünü örtecek sekilde sarkik ve üst dudagi
da yüzünü kaplayacak sekilde kalkik olur.»
Yine Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:
«— Kiyamet günü kâfirin dili o kadar uzar ki, yerlerde sürüklenerek halkin
ayaklan altinda kalir.»
Cehennemlik vücüdlar, bütün iriliklerine ragmen durmadan ateste yanip erirler,
fakat her eriyisten sonra derileri ve etleri yenilenir.
Ulu Allah'ın:
«âyetlerimizi inkâr edenleri öyle bir atese atacagiz ki, daha çok aci çeksinler diye,
derilerini her eriyip döküldüklerinde yenisi ile degistirecegiz. Süphesiz ki, Allah
her seye kadir ve bütün yaptiklari yerli yerindedir» (Nisâ Sûre-i Celilesi. 56)
âyeti hakkinda Hasan-ül Basri (R.A.), der ki: "Cehennemlikleri ates, günde yetmis
bin kerre yiyip eritir, fakat her seferinde onlara «eski durumlariniza dönün» diye
emir verilince hemen daha önceki gibi olurlar."
Simdi de cehennemliklerin aglamalarini, feryad etmelerini, «ah, vah, keski ölüp
yokolsak da kurtulsak» diye sizlanmalarini düsün. Bu durum onlarda cehenneme
girer girmez baslar.
Nitekim Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:
«— Kiyamet Günü cehennem, her birini yetmis bin melegin çektigi yetmis urgan
ile çekilerek yerine kurulur.
Enes ibni Mâlik'in (R.A.) rivayet ettigine göre.
Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:
«— Cehennemliklere aglama gönderilir, onlar öa göz yaslari kuruyuncaya kadar
aglarlar, göz yaslari kalmayinca kan aglamaya baslarlar, öyle ki yüzleri, içine
gemi salinca yüzecek kadar derin bir kan çanagina döner.»
Aglayabildikleri, feryad edebildikleri, «ah, eyvah, keski ölsem de bu azabdan
kurtulsam» diye bagirip çagirabildikleri müddetçe biraz ferahlik duyarlar, fakat bir
müddet sonra bu davranisiar da kendilerine yasak edilir.
Muhammed Ibni Kâ'b'in söyledigine göre. cehennemliklerin yapacagi dört çagrinin
ulu Allah (C.C) dördünü de cevaplandiracak, arkasindan bir besinci çagrida
bulunmaya dilleri varmayacaktir. Cehennemliklerin bu çagrilari ile Ulu Allah
(C.C)'in onlara verecegi cevaplar Kur'an'da söyle bildirilmektedir:
Ilk çagrida cehennemlikler diyecekler ki:
«— Bizi iki defa ölümden dirilttin. Simdi günahlarimizi itiraf ediyoruz, (buradan)
çikmanin bir yolu var mi?»
(Mû'min Sûre-i Celilesi. 11)
Allah (C.C.) onlara söyle cevap verir:
«— Sundan dolayi ki, biricik Allah'a çagirildigi zaman onu inkâr ettiniz. O'na her
ortak kosuldugu zaman inandiniz. Simdi ise hüküm ulu ve büyük Allah'a aittir.»
(Mü´min - 12)
Ikinci çagirida cehennemlikler diyecek ki:
"Ey Rabb'imiz, artik gördük ve duyduk. Simdi bizi geri gönder de iyi amel
isleyelim. Çünki arük kesin inanç sahibi olduk biz." (Secde - 12).
Allah (C.C.) onlara söyle cevap verir:
"Size hiç bir zeval yoktur» dîye yemin etmemismiydiniz?!» (Ibrahim - 44)
Üçüncü çagrida cehennemlikler diyecek ki:
"Ey Rabb'imiz. bizi buradan çikar da daha önce islediklerimizin tersine iyi ameller
isleyelim." (Fatir - 37)
Allâh (C.C.) onlara söyle cevap verir:
"Size dünyada düsünenin düsüncesine yetecek kadar ömür vermedik mi? Size
kötü akibeti bildiren elçi de geldi. O hoJde simdi çekin azabin acisini! Zâlimlerin
hiç bir koruyucusu yoktur."
(Fatir - 37)
Dördüncü çagrida cenennemlikler diyecek ki:
«— Kötülük üzerimizde baskin akti da sapik bir kavim olduk. Ey Rabb'imiz, bizi
buradan çikar, eger bir daha küfre dönersek hiç süphesiz, bizler zâlimiz.» (Mu
´minun - 106-107)
Allah (C.C.) onlara söyie cevap verir:
«— Kalin oldugunuz yerde ve ses çikarmayiniz.» (Mü´minun - 108)
Iste o zaman çektiklerr azabin siddeti, doruguna varir. Artik ebediyen
konusamazlar.
Mâlik Ibni Enes'in söyledigine göre Zeyd Ibni Eslem, ulu Allah (C.C)'in «simdi artik
sizlansak da, katlansak da, bizim için farketmez, bizim için kurtulus yoktur»
mealindeki âyeti hakkinda der ki; «cehennemlikler, önce yüz sene azaba ses
çikarmadan katlanirlar, arkasindan yüz sene kadar sizlanip feryad ederler, daha
sonra da yine bir yüz sene daha ses çikarmadan azab çekerler ve bunun üzerine:
«Sizlansakta da sabretsek de bizim için farketmez, kurtulusumuz yok» derler.
(ibrahim - 21)
Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:
"Kiyamet Günü ölüm semiz bir koç seklinde huzura getirilerek cennet ve
cehennem arasinda bogazlanir ve gerek cennetliklere ve gerekse cehennemliklere
«ebedî barinaginiz burasidir, artik size ölüm yok!» diye seslenilir.»
Hasan-ül Basrî (r. a.) der ki; «ilk saliverilen cehennemlik, bin yillik azabdan sonra
çikar. O adam keski ben olsam.»
Yine Hasan-ül Basrî'yi bir kösede aglarken gördüler. Ona: «neye agliyorsun» diye
sordular. O da: «O'nun (Allah (CC)'in) beni cehenneme atip da artik benim ile
ilgilenmemesinden korkuyorum» dedi.
Deminden beri belirttiklerimiz genel olarak cehennemde çekilecek azablarin
çesitleridir. Oradaki acilari, kedereleri, sikintilari ve pismanliklari inceden inceye
sayip bitirmek mümkün degildir.
Karsilastiklari azabin çetinligi ile birlikte cehennemlikler hesabina en aci gerçek,
cennet saadetini, Allah (CC)'a kavusma imkânini ve O`nun hosnutlugunu
kazanma mazhariyetini kaçirmaktir, üstelik bütün bu kayiplarin sayiya vurulabilir,
ucuz karsiliklar pahasina oldugunu bile bile. Çunki bu degerli nimetleri, kisa
süreli, aritilmamis, aci ile karisik, "yarim yamalak ve basit dünya arzulari ugruna"
kaybetmislerdir.
Bu yüzden o gün içlerinden "Eyvah, Allah (CC)'in emirlerine karsi gelerek niye
kendi kendimizi mahvettik. Niye nefsimizi bir kac günlügüne sabretmeye
zorlayamadik? Eger sabretseydik, o günler simdi arkada kalacak ve bu gün Allah
(CC)'in hosnutluk ve bagisina kavusmanin saadeti içinde O'nun yakinligini
kazanmis olacaktik."
Oysa ki, o anda artik her firsati kaçirmislar, baslarina türlü belâlarin çökmesine
yol açmislardir ve dünya saadetinin hic bir nimeti de yanlarinda kalmamistir. Eger
cennet saadetini görmeseler, hayiflanmalari o kadar aci olmayabilirdi. Oysa ki,
cennet onlara sunulur.
Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:
«— Kiyamet günü cehennemlik bir grup, cenneti görmeye getirilir. Bunlar cennete
yaklasip bayiltici kokusunu burunlarina çeker çekmez kösklerine bakip Allah
(CC)'in cennetliklere sundugu nimetleri görür görmez onlara «gidin oradan, sizin
orada hic bir payiniz yok» diye ses gelir. Bu ses üzerine esi ne daha önce
duyulmus ve ne de daha Sonra duyulabilecek bir hayiflanma duygusu içinde geri
dönerler.
Bu sirada: «ey Rabb'imiz! Eger cennetini ve dostlarina orada sundugun nimetleri
göstermeden bizi cehenneme koysaydin. daha kolay gelirdi» derler. Ulu Allah
(C.C.) da onlara: «bunun böyle olmasini ben istedim. Çünki dünyada yalniz
basiniza katinca bana ululuk taslayarak kafa tuttunuz.
Oysa insanlar karsisinda duygularinizin tersine bir görünüse bürünerek gerçek
kimliginizi sakliyordunuz. Benden degil, insanlardan çekindiniz, beni degil,
insanlari saydiniz. Insanlari düsünerek bazi davranislardan kaçindiginiz halde
benim yasaklanma uymadiniz.
Simdi ben sizi bitmez mükâfattan mahrum tuttugum gibi aci bir azaba da
carptiriyorum» diye buyurur.»
Ahmed Ibni Harb (r.a.) der ki: «Gölgeyi günese tercih ederiz de cenneti
cehenneme tercih etmeyiz.»
Hz. Isâ (A.S.) der ki: «Nice saglam vücûd, saglikli çehre ve tatli sözlü dil, yarin
cehennem katlari arasinda feryad edecektir.»
Dâvud Tâi (r.a.) der ki: «Allah (CC)'im! Ben senin günesinin sicakligina
dayanamiyorum da cehennemin isisina nasil katlanabileyim? Ben senin
rahmetinin sesine dayanmazken azabinin gürleyisine nasil takat getireyim?»
Ey zavalli! Kiyametin belirttigimiz korkunç gerçeklerini iyi düsün. Bilesin ki. ulu
Allah (CC) bütün korkunç gerçekleri ile cehennemi yarattigi gibi kesin sayisi ile
mahlukati da yaratmistir. Eu gerçek hükme baglanarak kesinlestirilmistir.
Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«— Sen onlara hesap görüldügü zamanin dehseti ile, pismanlik günü ile korkut.
Onlar hâlâ gaflet içindedirler ve hâlâ inanmiyorlar.»
(Meryem Sûre-i Celilesi - 39)
Yemin ederim ki, âyet-i kerime Kiyamet Gününe, daha dogrusu ezelin ezelinde
verilerek Kiyamet Günü açiklanan hükme isaret etmektedir.
Ezelde seninle ilgili olarak ne hüküm verildigini bilmedigin halde nasil böyle
gülebiliyor, eglenebiliyor ve basit dünya nimetleri ile oyalanabiliyorsun, sasilir
sana dogrusu?!
«Keski gidecegim yeri, duragimi, siginagimi ve ezelde hakkimda verilen hükmü
bilseydim» diyorsan, elinin altinda bulunan ve istegini cevaplandirmana yardimci
olabilecek önemli alâmet vardir.
Bu alâmet is ve davranislarini gözetlemektir. Herkese, ugrunda yasatildigi
davranis ve is çesidi nasip olur. Eger iyilik yolu, önüne açiliyor, iyilikleri islerken
sana nasip oluyorsa sana müjdeler olsun. Sen cehennemden uzaksin demektir.
Fakat giristigin her iyiligin önüne bir engel dikiliveriyor ve seni o iyiligi islemekten
alakoyuyorsa, buna karsilik yapmayi tasarladigin her kötülügü, hiç bir terslik
önüne çikmadan rahat rahat gercektestirebiliyorsan bil ki, aleyhinde kesin hüküm
verilmistir. Verdigim bu ip ucunun akibetini belirtmesi, yagmurun yesillige ve
dumanin atese delil olmasi gibi kesindir.
Ulu Allah (C.C) buyuruyor:
«Hiç süphesiz, iyiler cennette ve kötüler de cehennemdedir»
(Infitar Süresi Celîlesi; 13—14)
Kendini bu iki âyete arzet her iki dünyada yerini tespit etmis olursun.
Doğrusunu Allah bilir.

İmam gazali

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Büyük Ameller kazandıracak Salevat Dat91023 Zikir 0 26.06.21 12:48
Cehennem ve Mizân'ın Sıfatları Swordsfish islam & islami Konular 0 21.06.20 21:45
Cehennem Meydâni ve Cehennem Azabı Swordsfish islam & islami Konular 0 21.06.20 21:23
Cehennem ve Cehennem Azabı Dire Vengeful Ölüm & Kabir & Kıyamet 4 02.06.20 14:38
Ameller için Günler ve Saatler HavasHoca Havas Dersleri 15 21.10.19 16:09


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:38.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147