Emânet ve Tevbe - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > islam & Tasavvuf > islam & islami Konular

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 21.06.20, 19:51
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Emânet ve Tevbe

Rivayete göre Muhammed Ibni Münhedir, söyle der:
«Babamin bana söyle anlattigini hatirliyorum:
Bir defa Süfyan'üs - Sevrî, Harem-i Serifi tavaf ederken her adim basinda
Peygamberimize (S.A.S.) salâtü selâm getiren bir adam görür, der ki: «Behey
adam! Sen tesbih ve tehlili birakmissin, kendini tamamen Peygamber'imize salâtü selâm getirmeye vermissin, bu husûsda bir bildigin mi var?» dedim.
Bana «Allah (C.C) günahini bagislasin, sen kimsin?» diye sordu, ona «Süfyan'üs -
Sevrî'yim» diye cevap verdim. Bunun üzerine bana sunlari söyledi: «Eger sen
zamaninin en büyük zahidi olmasaydin sana durumumu anlatmaz, seni sirrima
ortak etmezdim. Simdi dinle:
Babamla birlikte hacc için yola çikmistik, konak yerlerinden birinde babam
hastalandi, yolculuktan geri kalarak onun durumu ile ilgilendim. Fakat sonunda
öldü, ruhu çikinca yüzü kapkara kesildi.
Ben dehsete kapilarak «Innâ lillâhi ve innâ ileyhi raciun» (Hiç süphe siz biz Allah
içiniz ve O'na dönecegiz) dedim ve yüzünü örttüm.
Bu sirada göz kapaklarim agirlasti, üzgün bir ruh hali içinde uykuya daldim.
Rüyada, bu kadar güzel yüzlüsünü, bu kadar temiz kiliklisini ve bu derecede hos
kokulusunu heyatta görmedigim birini gördüm, agir adimlar ile yürüyerek
babamin yanina sokuldu, kefeni yüzünden kaldirarak avucunu çehresinin
üzerinden geçirir geçirmez, babamin yüzü agariverdi. Sonra, yerinden kalkmis,
gidiyordu, elbisesinin ucuna asilarak "Ey Allah (C.C)'in kulu. kimsin sen ki bu
gurbet elinde Allah (C.C) seni babama ihsan buyurdugu ni'mete vâsita kilmistir"
diye sordum. Bana söyle cevap verdi: «Beni tanimadin mi? Ben Abdullah oglu
Muhammed (S.A.V)'im, Kur'ân'm sahibi.
Baban günahkâr bir kimse idi, fakat bana çok salât-ü selâm getirirdi. Ölürken
basina bu hal gelince benden imdad istedi, ben ise üzerime salât-ü selâm
getirenlerin imdadina hemen kosarim.»
Bu sirada uyandim, bir de baktim ki, babamin yüzü gerçekten bembeyaz oldu.»
Amr Ibni Dinar'in (R.A.) Ebû Cafer'den (R.A.) rivayet ettigine göre.
Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyuruyor:
«Bana selât-ü selâm getirmeyi unutanlar, Cennet'in yolunu bulamazlar.»
Bilesin ki, «emânet» kelimesi «emin» (güven) mastarindan türemistir. Çünki bu
sifatin varligi, haksizligin önlenmesini güven altina alir. Emânetin ziddi olan
«hiyanet» ise «havn» mastarindan türemistir, kelime manâsi ile «eksiklik»
demektir. Cünki sen birine her hangi bir husûsda hâinlik ederken, o seyde ona bir
eksiklik, bir yetersizlik gösteriyorsun demektir.
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«Hile, aldatma ve emânete hiyanet, cehennemliktir»
(Bu sifatlari tasiyanlar cehenneme gireceklerdir.)
Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurur:
"Insanlar île münasebet kurup onlarin hakkini yemeyenler, baskalari ile konusup
onlara yalan söylemeyenler, mertligi kemâle erdiren, adalete bagliligini ortaya
koyan ve kardeslik duygulari olgunlasmis kimseler; kurtulmalari vâcib olan
kimselerdir."
Bir gün bir cöl bedevisi, bir kavmi su sözler ile medhetmisti; «Emânete saygi
hakkinda son derece titizdirler, kendilerine teslim edilmis olan hic bir vazifede
haktan ayrilmazlar. Hiç bir müslümanin temel haklarindan birini çignemezler.
Onlarin omuzlarinda hiç kimsenin mes'ûliyyeti kalmaz. Onlar, ümmetlerin en
hayirlisidir.»
Ben de diyorum ki: çöl bedevisinin övdügü bu çesit kimselerin artik soyu
kurumustur, biz simdi bu zamanda "sadece insan kiliginda kurtlar görüyoruz."
Nitekim sairin biri söyle der:
«Insan bir sey yapmak isterken kime güvensin
Mert ve soylulari nerede dost bulabilsin?!
Çok azi hariç bu insanlar olmustur.
Vücudlari elbiseli - birer kurt»
Diger bir sâir de ayni konuda söyle der:
«Yok artik kaybedildikleri zaman haklarinda denenler.
«Keski beldeler ve üzerindekiler yerin dibinde geçseydi de, o ölmeseydi.»
Huzeyfe'nin (R.A.) rivayet ettigine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyuruyor:
«Gün gelecek, güven öylesine ortadan kalkacaktir ki, insanlar
birbirleri ile alis - veris yapacaklar, fakat hiç biri emâneti korumaya
yanasmayacak ve «filân ogullan arasinda güvenilir biri var» diye konusulacaktir.»
Bilesin ki, günâhlardan tevbe etmek hem âyet ve hem de hadisler ile farz
kilinmistir.
Nitekim ulu Allah (C.C.) söyle buyurur:
"Ey iman edenler! Hepiniz Allah'a tevbe ediniz, ola ki, felaha eresiniz"
(Nur Sûre-i celilesi - 31))
Bu Âyet-i Kerime kayitsiz sartsiz bütün mü'minlere umûmî bir emirdir.
Yine ulu Allah (C.C) söyle buyurur:
"Ey imân edenler! Günahlarindan Tevbe-i Nasûh ile tevbe ediniz. Hiç süphesiz
Rabb'iniz kusurlarinizi örter ve sizi altindan irmaklar akan cennetlere koyar. O
gün Allah, Peygamberi île iman edip O'nunla beraber olanlari rezil etmeyecek, bu
kimselerin nurlari saglarinda ve önlerinde kosacak, onlar «ey Rabb'imiz,
nurumuzu tamamla, günahlarimizi bagisla, hiç süphesiz, sen her seye kadirsin.
Diyecekler. (Tahrim Sûrei celilesi - 8)
Ayet-i Kerimede gecen "Nasuh" sifati, "sirf Allah (C.C) Rizasi icin olan her türlü
lekeden beri olan" demektir ve «nasuh» mastarindan türemistir; tevbenin
faziletlisini ifade eder. Yine ulu Allah (C.C) söyle buyuruyor:
"Hiç süphesiz, Allah sik sik tevbe edenleri ve tertemiz olanlari sever."
(Bakara Suresi - 222)
Peygamber'imiz (S.A.V.) buyuruyor ki:
"Günâhlarindan tevbe eden, Allah'in sevgilisidir. Günahlarindan tevbe eden, hiç
günahi olmayan kimse gibidir."
Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
"Ulu Allah (C.C), mü'min kulun, günahlarindan tevbe etmesine su adamdan daha
çok sevinir:
Adam tehlikeli bir çölde konaklamistir, yaninda yiyecek ev suyunu tasiyan bir
binek hayvani vardir, basini yere dayar ve bir müddet uyur, uyaninca görür ki,
binek hayvani ortalikta yoktur.
Onu aramaya koyulur, fakat uzun dolasmalari esnasinda açliktan, susuzluktan ve
bunlara eklenen daha nice sikintidan imani gevremistir. «Konak yerine döneyim,
yatip uyuyayim da öyle öleyim» der.
Konak yerine varip yere çöker, basini dizlerine dayar ve «öleyim» diye uyur.
Fakat uyaninca binek hayvanini yanibasinda görür, yiyecek ve suyu da hayvanin
sirtindadir. Iste. ulu Allah (C.C) tevbe eden kulu için karsisinda binek hayvanini,
hiç ummadigi bir anda buluveren bu çöl yolcusunun duydugu sevinçten daha
siddetli bir sevinç île çok sevinir."
Hasan'dan (R.A.) naklen bildirildigine göre Hz. Âdem (A.S.) kusurundan tevbe
edip de tevbesi Allah (C.C) tarafindan kabul edilince, melekler kendisini tebrik
ettiler. Cebrail ile Mikâil (selâm üzerlerine olsun) yanina inerek O"na «Ey Âdem!
Gözün aydin, Allah (C.C) tevbeni kabul etti» dediler.
Hz. Âdem (A.S.) Cebrail'e (A.S.) «Ey Cebrail, tevbem kabul buyurulduguna göre,
bundan sonraki durumumu ögrenmek istiyorum» dedi. Bunun üzerine ulu Allah
(C.C) vahiy yolu ile Hz. Âdem (A.S)'e sunlari bildirdi; «Yâ Âdem! soyundan
gelenlere. Sen sikinti ve kederi miras birakiyorsun. Ben de onlara tevbeyi miras
sayiyorum. Onlar içinden hangisi bana dua ederse. Senin dilegini nasil yerine
getirdimse onun da duasini öylece kobul ederim. Kim Benden günahlarinin
bagislanmasini isterse, bagisimi ondan esirgemem. Cünki Ben; Bana el açanlarin
en yakini ve dileklerinin kar-silayicisiyim. Günahlarindan tevbe edenleri, dualari
kabul edilmis, sevinçli ve güleryüzlü olarak kabirlerinden çikarip Mahser'e yolcu
ederim.»
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
"Günes battigi yerden doguncaya (Kiyamete) kadar ulu Allah (C.C) gece günah
isleyenlere gündüz, gündüz günah isleyenlere de geceleyin elini uzatir."
Buradaki «el uzatmak» ifâdesi, tevbe etmeyi istemekten kinayedir. «Isteyen,
kabul edenden» daha geri bir mânâ tasir. Cünki nice «kebûl eden» var ki istemez.
Oysa ki, «isteyen» mutlaka kabul eder.
Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyuruyor:
"Üstüste yigilsa da, göge yükselecek kadar çok günah isteseniz bile, arkasindan
yaptiklariniza karsi pismanlik duysaniz, kuvvetle ümid edilir ki, Allah (C.C)
tevbenizi kabul eder."
Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurur ki:
"Kul günah isler de o günahla Cennete girer."
Oradakiler: «Bu nasil olur ya Rasûlallah» diye sorarlar.
Peygamberimiz onlara söyle cevap verir. «Göz açip kapayasiya günahindan
uzaklasarak hemen tevbe eder, böyle Cennete girer.»
Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurur ki:
"Günahin kefareti, pismanlik duygusudur."
Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurur:
"Günahlarindan tevbe edenler, hiç günahi olmayan kimseler gibi olurlar."
Rivayete göre bir Habes'li Peygamber'imize (S.A.V.) gelerek sorar". «Yâ
Rasulallah! Eger ben çirkin davranislarda bulunsam tevbem kabul olunur mu?»
Peygamber (S.A.V.)'imiz ona «tabii» diye cevap verdi. Bunun üzerine kalkip gitti,
sonra geri dönerek. Peygamber (S.A.V.)'imize yine sordu: «Ben o çirkin
davranislari islerken Allah (C.C)beni görüyor mu?» Peygamberimiz «tabii» diye
cevap verince Habes'li öyle bir nâra basti ki; erkasindan hemen yere düserek can
verdi.
Rivayet edildigine göre, Ulu Allah (C.C) Iblisi dergâhindan kovunca. O. Allah
(C.C)'dan uzun ömür istedi. Allah (C.C) da dilegini kabul ederek ona Kiyamet
gününe kader ömür tanidi.
Bunun üzerine Iblis Allah (C.C)'a «izzetin ve celâlin hakki için canli kaldikça
ademogulunun kalbinden çikmam» dedi. Buna karsilik ulu Allah (C.C) da Seytana
«izzet ve celâlim hakki için, can teninde durdukça ben de onun tevbesini
reddetmem» diye cevap verdi.
Peygamber'imiz (S.A.V.) buyurur ki:
"Suyun kiri yikayip gidermesi gibi, iyilikler kötülükleri giderir.»
Said Ibni Museyib'in (rahimehullahu) bildirdigine göre, ulu Allah (C.C) «Süphesiz
ki O, günahlarindan dönenleri bagislayicidir» Âyet-i Kerimesini, günah isleyip tevbe ettikten sonra tevbesini bozarak yine günah isledikten
sonra tevbe eden bir adam hakkinda indirmistir.
Fudayl (R.A.) der ki: «Ulu Allah (C.C) söyle buyurur; «Günah isleyenleri müjdele
ki, eger tevbe ederler ise tevbelerini kabul ederim. Dosdogru yoldan yürüyerek
ibadet isleyenler. Siddiklara da bildir ki, eger onlara sirf adaletime göre
muamelede bulunursam, onlari azaba çarptiririm.»
Abdullah Ibni Ömer {R.A.) der ki: «Isledigi günah aklina geldigi zaman onun
üzerinde duran ve bu yüzden kalbi ürperen kimsenin günahi, ana defterden
(ümmül Kitab'dan) silinir.»
Söylendigine göre, peygamberlerden biri günün birnde bir kusur isler, ulu Allah
(C.C) ona bildirir ki: «Izzetim hakki için eger bir daha yaparsan seni azaba
çarptiririm.»
Peygamber de, Allah (C.C)'a söyle cevap verir: «Yâ Rabb'i Sen sensin, bense ben.
Izzetin hakki için eger beni korumazsan, yine o kusuru isleyebilirim.»
Bu cevab üzerine ulu Allah (C.C), onu bir daha o kusuru islemekten korudu.
Bildirildigine göre. adamin biri bir gün Ibni Mes'ûd'a (R.A.) içini kemiren bir
günahini söyleyerek tevbesinin kabul edilip edilmeyecegini sorar.
Ibni Mes'ûd (R.A)söylediklerini duyunca yüzünü ondan çevirir, sonra adama
bakarak göz pinarlarinin yasardigini görür, o zaman ona der ki: «Cennetin sekiz
kapisi vardir, hepsi açilir ve kapanir, yalniz tevbe kapisi müstesna, onun basinda
her zaman nöbet tutan bir melek bulunur ve hiç bir zaman kapanmaz. Bunu
bilerek iyi amel isle ve sakin umudunu kesme.»
Anlatildigina göre, Israilogullarindan bir delikanli, yirmi sene Allah (C.C)'a ibadet
ettikten sonra sapitarak yirmi sene de günah ve kötülük islemis, bir gün aynaya
bakarken sakalina ak düstügünü görür, bu duruma cani sikilir ve Allah (C.C)'a
söyle seslenir, «Allah (C.C)'im! Sana yirmi sene ibadet ettikten sonra sapitarak
yirmi yil boyunca günah isledim. Simdi yine sana dönersem beni kabul eder
misin?»
Kulagina söyle bir gizli ses gelir. «Bizi sevdin, biz de seni sevdik. Bizi biraktin. Biz
de seni biraktik. Bize karsi geldin, seni kendi haline biraktik. Eger bize dönersen
seni yine kabul ederiz.»
Ibni Abbas'dan (R.A.) rivayet edildigine göre. Peygamber (S.A.S.)'imiz söyle
buyuruyor:
"Kul günahindan tevbe ettigi zaman, Allah (C.C) tevbesini kabul ettigi gibi
solundaki meleklere, onun aleyhinde yazmis olduktan kötü amellerini unutturur.
Vücudunun azalarina, yeryüzündeki ikametgâhina ve gökteki makamina da
günahlarini unutturur. Böylece Kiyamet günü Allah (C.C)'in huzuruna gelince
aleyhinde sahitlik yapacak hiç bir varlik bulunmaz.»
Hz. Ali'den (kerrermallahu vechehu) rivayet edildigine göre Peygamber'imiz
(S.A.S.) söyle buyurur:
"Varliklarin yaratilisindan dört bin yil önce Ars'in eteklerinde su yazi vardi: Ben,
tevbe eden, iman edip iyi amel isleyen ve sonra da dogru yolda ilerleyenlerin
günahlarini mutlaka bagislayacagim."
Bilesin ki, gerek büyük ve gerek ise küçük, bütün günahlardan hemen tevbe
etmek «farz-i ayn»´ dir. Cünki küçük günahlari islemeye devam etmek onlari,
büyük günahlara dâhil eder.
Nitekim, ulu Allah (C.C) söyle buyuruyor:
«— Allah'dan korkan kullar çirkin bir is yaptiklari zaman, yahud nefislerine
zulmettikleri vakit, Allah'i hatirlayarak günahlarinin affedilmesini dilerler, zâten
Allah'dan baska günahlari kim afvedebiiir? Ayrica bu kimseler bile bile yapmis
olduklari kötülüklerde israr etmezler»
(Al-i Imran suresi - 135)
"Nasûh Tevbesi" kulun hem disindan ve hem de içinden, bir daha günah islemeye
dönmemek için kesin kararli olarak tevbe etmesidir.
Sâdece distan günahlarina tevbe edenlerin durumu, üzerine ipek örtü serilen bir
çöplüge benzer. Insanlar bu ipekle saklanmis yigina hoslanarak bakarlar, fakat
örtü kalkinca yüzlerini ondan çevirirler.
Bunun gibi. insanlar görünüste ibadet isleyenlere imrenerek bakarlar, ama
Kiyamet günü, sirlarin ortaya ektigi gün. örtü kalkinca melekler onlardan yüz
çevirir.
Nitekim Peygamberimiz (S.A.V.) söyle buyurur:
"Allah sizin kaliblariniza, dis görünüslerinize degil, kalblerinize
ve niyyetlerinize bakar."
Ibni Abbas'dan (R.A.) rivayet edildigine göre. Peygamber (S.A.V.)`imiz buyurur
ki:
"Nice tevbekar kimseler vardir ki. Kiyamet günü kendilerini tevbe etmis sanerak
Allah (C.C)'in huzuruna gelirler. Oysa ki, gerçekte tevbe etmis degildirler."
Çünki onlar tevbenin asagidaki esâslarini tamamlamamislardir. Tevbenin esâslari
sunlardir:
1) Pismanlik duygusu.
2) Terkettigi günahi bir daha islememeyi kesin karar vermek.
3) Haksizliga ugratilanlara mümkün ise haklarini geri verip elden geliyorsa bu
hususta helâlliklarini almak.
4) Bu mümkün degilse tevbe eden kimsenin gerek kendi hesabina ve gerekse
haksizlik ettigi kimseler namina Allah (C.C)'dan sik sik magfiret dilemesidir.
Böylelikle, ola ki Allah (C.C), haksizliga ugrayanlarin kendisinden hosnut
olmalarini soglar.
Günahlari unutmak ise en çirkin musibetlerdendir. Buna göre, akli basinda olan
herkesin kendisi ile her zaman hesaplasmasi ve günahlarini unutmamasi gerekir.
Nitekim buna dâir. bir sâir söyle der:
«Ey, cürümlerini sayan günahkâr,
Günahlarini unutma, geçmistekileri de hatirla,
ölmeden önce Allah (C.C)'a tevbe et ve yenisinden kendini alakoy
Ey âsî! itiraf edeceksen, günâhini itiraf et.»
Fakih Ebû'l-Leys (rahimehullahu) buyurur:
«Bir gün Hz. Ömer. R.A.) Peygamberimizin (S.A.V.) huzuruna aglayarak girdi.
Peygamberimiz O'na: «Niçin agliyorsun» dive sordu. Hz. Ömer: «Kapida bir
delikanli var, öylesine agliyor ki, yüregimi yakti» diye cevap verdi.
Peygamber (S.A.V.)´imiz Hz. Ömer'e «Onu içeri al» buyurdu. Delikanli aglayarak
içeri girdi. Peygamber (S.A.V.)´imiz ona «Ey delikanli, niçin agliyorsun?» diye
sordu. Delikanli «Ey Allah (C.C)'in Rasûi'u! Birçok günahima agliyorum, bana
kizgin olan Allah (C.C)'dan korkuyorum» diye cevap verdi.
Peygamber (S.A.V.)´imiz ona «Allah (C.C)'a ortak kostun mu?» diye sordu.
Delikanli. «Hayir» dedi. Peygamber (S.A.V.)´imiz: «Haksiz yere adam öldürdün
mü?» diye sordu, delikanli «Hayir» dedi.
Bunun üzerine Peygamber (S.A.V.)´imiz, delikanliya «O halde yedi kat gök, yedi
ket yer ve daglar kadar bile olsa. Allah (C.C) günahlarini afveder» dedi.
Delikanli «Yâ Rasûlallah (S.A.V.)! Benim günahlarim bunlardan daha büyüktür»
dedi. Peygamber (S.A.V.)´imiz, delikanliya: «Senin günahlarin Kürsî'den daha mi
büyük?» diye sordu, delikanli: «Evet, daha büyük» diye cevap verdi. Peygamber
(S.A.V.)´imiz delikanliya: «Senin günahlarin mi, yoksa Ars mi daha büyüktür»
diye sordu. Delikanli: «Günahlarim daha büyük» diye cevap verdi.
Peygamber (S.A.V.)´imiz delikanliya: «Senin günahlarin mi büyük, yoksa Allah
(C.C)'in afvi mi?» diye sordu, delikanli: «Hiç süphesiz Allah (C.C) daha büyük ve
uludur» diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber Allah (C.C)´imiz delikanliya:
«Hiç süphesiz, kocaman bir günah yiginni ancak ulu olan Allah (C.C) afveder,
O'nun ulu bagislayiciligi bu yigini silebilir.» dedi.
Daha sonra Peygamber (S.A.V.)'imiz delikanliyi «Isledigin günahi bana söyle»
dedi. delikanli: «Senden utanirim, yâ Rasûlallah» diye cevap verdi. Peygamber
(S.A.V.)'imiz de gencin söylemesi için israr edince, genc sunlari anlatti; «Ben yedi
yildan beri kefen soyardim. geçenlerde Ensar'dan bir cariye ölmüstü, vardim
kabrini açtim, kefenini soydum.
Kalktim, henüz bir kac adim uzaklasmistim ki. seytan beni dürttü, geri döndüm ve
ölü cariyenin irzina geçtim. Yine kalkmis gidiyordum, henüz bir kac adim
uzaklasmistim ki, cariyenin ayaklari üzerine dikildigini gördüm, bana söyle
sesleniyordu: «Ey delikanli, yazik sana! Mazlumun hakkini zâlimden alan Allah
(C.C)'dan utanmiyor musun? Beni ölüler arasinda Çiplak ve Allah (C.C) katinda
cünûb biraktin.»
Bu itirafi duyan Peygamber (S.A.V.)'imiz son derece teessür ve hiddete düserek,
genci huzurundan disari çikarirlar.
Peygamberimizin huzurundan kovulan genc, kirk gece Allah (C.C)'a devamli tevbe
etti. Kirkinci gece dolunca basini göge kaldirarak söyle seslendi.
«Ey Muhammed'in, (S.A.V.) Âdem'in (A.S.) ve Ibrahim'in (A.S) Rabb'i. Eger beni
afvettiysen, bunu Hz. Muhammed'e (S.A.V.) ve O'nun sahabilerine bildir, degilse
gökten ates indir ve beni içinde yok, böylece beni Âhiret azabindan kurtar.»
Bu sirada Cebrail (A.S.) Peygamber (S.A.V.)'imize inerek O'na söyle dedi; «Yâ
Muhammedi (S.A.V.) Rabb'in Sena selâm ediyor ve «varliklari sen mi yarattin?»
diye soruyor»
Peygamber (S.A.V.)'imiz Cebrail'e «Hâsâ, hem beni ve hem de onlari yaratan,
benim ve onlarin rizkini veren O'dur» diye cevcp verdi. Bunun üzerine Cebrail,
Peygamberimize «Allah (C.C) sana bildiriyor ki, Ben o delikanlinin tevbesini kabul
ettim.»
Bunun üzerine Peygamber (S.A.V.)'imiz hemen delikanliyi yanina cagirir ve Allah
(C.C)'in, tevbesini kabul ettigini kendisine müjdeler.
Anlatildigina göre Hz. Mûsâ (A.S.) zamaninda, tevbesinde durmayan, yaptigi her
tevbeyi cok geçmeden bozan bir adam vardi. Böylece yirmi yil geçti. Bir gün ulu
Allah (C.C), bu adam hakkinda Hz. Musa (A.S)'ya «falan kuluma söyle ki, ona
gazap ettim» diye vehyetti.
Hz. Müsâ (A.S.)´da, kendisine bildirileni adama ulastirdi. Adam üzüldü, çöle çikti
ve söyle seslendi.
«Allah (C.C)'im! Senin rahmetin mi tükendi, yoksa benim günahim, sana bir zarar
mi dokundurdu? Yoksa, afv hazinelerin mi bitti, yoksa kullarina karsi cimri mi
oldun? Hangi günah senin afvindan daha büyük olabilir ki! Kerem senin makbûl
ve eski sifatlarindan biri, düsüklük ise benim fani sifatlarimdan biridir.
Benim sifatim Senin sifatindan daha mi baskin çikiyor yoksa! Kullarini Sen
rahmetinden uzak tutarsan, onlar kime yalvarsinlar! Sen onlari kovarsan kime
bas vursunlar!
Allah (C.C)'im! Eger üzerimdeki rahmetin sona ermis ve beni mutlaka azaba
çarptiracaksan, o zaman bütün kullarinin azabini bana yükle, ben nefsimi onlara
feda ettim.»
Adamin bu yakarisi üzerine ulu Allah (C.C). Hz. Musa'ya (A.S.) söyle vahyetti. «Yâ
Mûsâ! O kuluma var, de ki: Kudretimin, bagislayaciligimin ve merhametimin
kemâli ile beni tanidigina göre, günahlari bütün yeryüzünü doldursa bile seni
bagisliyorum.»
Nitekim Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurur:
«Allah (C.C) katinda en sevimli ses; tevbekâr bir günahkârin; «Yâ Rabb'i» diyen
sesidir. Ulu Allah (C.C), bu sese söyle cevap verir: «Buyur yâ kulum! Ne
istiyorsan söyle, sen benim katimda meleklerimden biri gibisin.
Ben senin hem saginda, hem solunda ve hem de üstündeyim, içinden gecen
duygularindan sana daha yakinim!
Ey meleklerim, sâhid olun, bu kulumu afvettim!»
Zunnun'ül-Misrî (rahimehullahu) buyurur:
«Allah (C.C)'in öyle kullari vardir ki, kalb cicegi diker gibi, günah agaçlari diktiler,
onlari tevbe ile suladilar, meyveleri pismanlik ve hüzün oldu. Deli olmadiklari
halde delirmis gibi görünürler, bilinenin disinda söyleserek mest olurlar, bunlar
Allah (C.C)'i ve O'nun Rasûl'ünü taniyan tatli ve düzgün sözlü kimselerdir.
Sefa bardagindan su içmislerdir, uzun süreli belâlara katlanmak onlara miras
kalmistir. Kalbleri «Meleküt» âleminde hayrete dalmis, düsünceleri «Ceberut»
kivrimlari arasinda dolasmis, pismanlik revaki altinda gölgelenerek günah
defterlerini okumuslardir, nefislerini eleme varis saymislar, böylece «vera»
merdiveninden tirmanarak «zühd» doruguna ulasmislardir.
Dünyanin ayrilik acisini tatli görmüsler, mezarin sertligini yumusak bulmuslar,
böylece kurtulus ipine ve selâmet kulpuna tutunmaya muvaffak olmuslardir.
Yükseklerde uçusan ruhlari «naim» bahçelerine konmus ve hayat denizine
dalmislardir. Elem hendeklerini doldurmuslar, azgin nefsî arzularin köprülerini
asmislar, böylece ilim vahasina inerek hikmet pinarindan kana kana içmislerdir.
Zekâ gemisine binmisler, selâmet denizinde kurtulus rüzgâri ile yelken sisirerek
«rahat» bahçelerine, yücelik ve soyluluk kaynağına ulasmışlardır»

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Müslüman cin kabilesi ve alınan emanet El Yiğit Huddam ilmi 30 01.10.23 11:08
Dedemden kalan emanet yuxel05 Sorularınız 11 27.08.21 18:02
Rüyada Emanet Havasokulu E-F-G Harfleri Rüya Tabirleri 1 21.10.20 22:27
Mecburiyetten emanet verilen para-malları geri alabilmek için Dualar? UzmantabipZeki Salavat-ı Şerifeler 1 21.08.19 12:59


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 18:10.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com
Havasokulu.com appears to be a website focused on "Havas ilmi," which involves various metaphysical and spiritual practices such as vefk (amulets), tılsım (talismans), bağlama (binding spells), celb (attraction spells), nazar (evil eye protection), rukye (healing through prayer), and other related topics like hadim, hüddam, and tasavvuf (Sufism). The site offers content related to personal development, metaphysical studies, and secretive or esoteric knowledge.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147