#1
|
|||
|
|||
Nefs-iniz, Nefs-imiz...
Hayırlı akşamlarınız olsun, hoşuma giden bir yazı, öğretici bir yazı. Sizlerle paylaşmak icab etti, hayırlara vesile inşallah.
Birinci nefsi emmarenin rüyası şunları görür; Hınzır (domuz) görmek, haram olanlardan sakınmamaya işarettir. Kelp (köpek) görmek, öfkeye işarettir. Fil görmek, ucuba yani kendini çok beğenmeye işarettir. Akrep görmek dilini acı söze kullanmaya işarettir. Yılan görmek acı söze işarettir. Fare görmek nefse uyup, suçunu Allah görürken kendi de suçunu insanlardan gizlemek sıfatıdır. Bit ve pire mekruh olanları işlemeye ve musibete, belaya işarettir. Böcek sıkıntıya işarettir. Eşek görmek faydasız işe işarettir ve çok ziyade şehveti nesaniyeye tabi olmaya işarettir. Duvar ve mezbaha (zibil) görmek, dünyaya meyli muhabbetinin ziyade olmasının işaretidir. İçki görmek, harama işarettir. Ot görmek kaygıya işarettir. Afyon, tütün görmek, bir acı yaramaz, can sıkan işlere işarettir. İşte bunlar nefsi emmarenin işaretidir. Riyazet ile (Yani Riyazet, az yemek, az uyumak, gereksiz şeylere, sözlere dilini kapatmak bunlarla nefsini terbiye yapmak) ihlâs ile zikri Esmasına devam edilir ise ileri geçer inşaallahu Teâlâ. Nefsi Levvame rüyası gelir; Siyah adam görmek, bir ayıp işe işarettir. Dilsiz, ahraz, sarhoş görmek, aşkı mecaziye şehvetinin aşkına işarettir. Gülmek ibadeti terk etmeye işarettir. Dellal görmek yalan söylemeye işarettir. Kasap görmek kasavete, sarbe, kalbin katılaşmasına işarettir. Şaşılık görmek, şaşkınlığa bunları rüyada görmek bunlara işarettir. La ilahe illallah (adet 100.000) zikrini çok çok huzuru kalp ile devam eder ise, bunları geçer inşaallahu Teâlâ, levvameye varır. İkinci Nefsi Levvamenin Rüyası şunlardır: Ev, dükkân, cami görmek, levvamenin rüyası kalbin rahatlığına sükûnetine işarettir. Koyun görmek, helal mala işarettir. Sığır görmek insana fayda işaretidir. Deve görmek cefaya tahammül etmek işaretidir. Balık görmek helal kazanca işarettir. Şeker ve bal gibileri görmek ahlakı hamidiyeye işarettir. Yani güzel ahlaka işarettir. Meyve ve ip görmek nefsin tabiatıdır. Bu işaretlerde ihlâslı Esmasına ve zikrine devam eder ise ileri geçer Allah Allah Allah (adet 50.000) devam etmelidir İzni mürşit ile eder. Üçüncü nefsi Mülhime Rüyasıdır: Kâfirlik görmek, dinin noksanlığına işarettir. Ehli dalalet görmek, dalalete şaşkınlığa işarettir. Yani Hak yolunda şaşkınlığa işarettir. Kadınlık görmek akil noksanlığına işarettir. Kızıl başlık görmek mezhep noksanının işaretidir. Sakalının noksanını görmek, musibete belaya işarettir. Gözsüzlük görmek, şahadeti saklamak, Hak sözünü gizlemek işaretidir. Sağırlık görmek, Hak sözünü işitmezliğe, yani şeriatta işitmezliğe işarettir. Topallık görmek, hakta iddia eder, amelde etmezliğe işaret eder. İzni mürşit ile Hu zikri esmasına devam eder. Her nefsin çekeceği zikri esmasını ileride yazılır inşaallah. İşte insan kendini böyle olmuş, bu hallerde görür ise, hep bunlara işarettir. Tevbe istiğfar ile çalışmak ile kurtulur, inşaallahu Teâlâ. Dördüncü Nefsi Mutmainne rüyası şunlardır: Kur’an okumayı görmek, kalbin sefasına işarettir. Ayetin manasına göre tabir olur. İrşadı nefs ve latiftir ve efkârı Hakk’a ve hayrata işarettir. Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellemi görmek, padişah ve ulema görmek, iman İslam din kuvvetine işarettir. Kâbe ve Medine görmek, kalp temizliğine işarettir. Camiler mescitler görmek ilim temizliğine ve kalp temizliğine işarettir. Tüfek, mancınık, hançer, dövüşmek görmek ve hücumlar karşısında bulunmak, bunları görmek, bunların hepsi vesvese-i şeytandandır. Bunlardan halas olmak için izni mürşidle verilen zikri Hay esmasına devam etmekle geçilir inşaallahu Teâlâ. Beşinci Nefsi Raziye Rüyasıdır: Huri, burak, cennet, hulle görmek, aklı kâmile tamam tagarrubu ilallaha delalet eder, yani Allah’a yakın olmuş aklı kâmile sahip olmasına delalet, işaret eder. Güneş, ay görmek marifi billahda husuli murada, yani Hakk’ı anlamak ve muradına ermeye işaret, delalet eder, zikri esmasına ismi Hakk devam eder, mürşid izni ile. Altıncı Nefsi Marziye Rüyası: اَلسَّبْعُ السَّمٰوٰاتِEsseb'u’s-Semavati: yedi gökler, ay güneş, yıldız, gök gürlemesi, şimşek, nurlar hepsi nefsi marziyeye işarettir. Mürşid izni ile esmasına Kayyum ismine devam eder. Yedinci Nefsi Kamile Rüyası: Esmasına, mürşit izni ile devam eder. Rüyası şunlardır; Yağmur, kar, soğuklar, nehirler, pınarlar, kuyular, denizler görmek bunların hepsi sülukunun açılmasına işaret ve delalet eder. Müracaatla esmasına Kahhar ismi izni mürşid ile devam eder. Bu işaretler zuhur eder ise verir. Yani rüyadaki işaretler zuhurunda edilir مَطَرٌ دَل۪يلُ الرَّحْمَةِ Matarun delilü’r-Rahmeti: yağmur, rahmetin delilidir. وَالثَّلْجُ رَحْمَةُ الزّٰٓائِدِ ve’s-Selcü rahmetü’z-Zaidi: ve kar, rahmetin ziyadeliğidir. وَالْاَنْهَارُ وَالْبُحُورُ وَالْعُيُونُ تَدُلُّ عَلٰى مَعْرِفَتِهِ اللّٰهِ وَالتَّصْد۪يقِ ve’l-Enharu ve’l-Buhuru ve’l-Uyunu tedüllü ala marifetillehi ve’t-Tasdikı: Nehirler, pınarlar, kuyular, denizler görmek marifetullaha ve ihlâsla tasdike delalet eder. Bunların hepsi sülukunun açılmasına işaret ve delalet eder. Müracaatla esmasına izni mürşid ile devam eder. Yani rüyadaki işaretler zuhurunda edilir. Şimdi iyice malum olsun ki, bir mürid tarikatta olup, şeyhinin huzurunda süluka girer ise, işte onun rüyası böyle tabir olunur. Başka kimseler bu rüyayı görseler, onlarında haline göre tabir olunur. Şimdi de yedi esmanın çekme, adet ve usulünü Şeyhimiz Bilal Baba Hazretlerinin bir şekilde izahatı şöyledir; Bir nefsi emmaredeki olan kimsenin çekecek esması zikri La ilahe illallah adet veriyor. Yetmiş binden yüz bine kadar çekilir. Her bir ferde her gece için iki binden yedi bine kadar verilir. Okuyan bu dua ile niyet eder. Dua şudur: اَللّٰهُمَّ اِنّ۪ى اَشْتَر۪ى مِنْ نَفْسِيَ الْاَمَّارَتِ اُورْبِ هٰذِهِ دُوهُورَ سَبْع۪ينَ اَلْفًا تَقَبَّلْ مِنّ۪ى بِرَحْمَتِكَ يَااَرْحَمَ الرَّ حِم۪ينَ * Şartı; gece ıssız zuhur eden sırrını saklar. Hâlini hıfz eder, muhallerine dikkat eder. İhlâs da muhakkak lazımdır. Gündüz de yine kendisi duyacak kadar La ilahe illallah zikrine devam eder. Nefsi emmarede huzur ve rabıtaya oturunca, gözünü yumunca, nur görünürse, mavi boz kül renginde olur. İlk defa zikir dilde olur, dilde devam olursa gönüle iner, fuad derler. İki nefsi levvame; bunun zikiri esması Allah, Allah, Allah’tır. Âdeti altmış binden elli bine kadar verilir ve her geceye altı binden on beş bine kadar verilir. Başlarken bu duayı okur başlar. Euzu besmele ile başlar, dua şudur: بِسْـــــمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ يَا اَللّٰهُ يَا اَللّٰهُ يَا اَللّٰهُ دُلَّن۪ى بِكَ عَلَيْكَ وَارْزُقْنِى الثَّبَاتَ عِنْدَ وُجُودِكَ حَتّٰى اَكُونَ مُتَاَدِّبًا بِه۪ بَيْنَ يَدَيْكَ يَااَللّٰهُ يَا اَللّٰهُ يَا اَللّٰهُ إِلٰه۪ى بِعَظَمَتِكَ وَجَلَالِكَ اَرْزُقْن۪ى حُبَّكَ يَااَللّٰهُ يَا اَللّٰهُ يَا اَللّٰهُ اَللّٰهُمَّ اجْعَلْ قَلْبَ عَبْدِكَ الضَّئ۪يفْ مَظْهَرًا لِذَاتِكَ وَمَنْبَعًا لِآيَاتِكَ يَااَللّٰهُ يَا اَللّٰهُ يَا اَللّٰهُ Duası: “Bismillahirrahmanirrahim, Yâ Allâhu yâ Allâhu yâ Allâhu dülleni bike aleyke verzukni’s-Sebâte ınde vücûdike hatte ekûne müte eddiben bihi beyne yedeyke yâ Allâhu yâ Allâhu yâ Allâhu ilâhi bi azametike ve celâlike erzukni hubbeke yâ Allâhu yâ Allâhu yâ Allâhu Allâhümmec’al kalbe abdike’d-daiyf mazharan lizâtike ve menbean li âyâtike yâ Allâhu yâ Allâhu yâ Allâhu” mürşidin izniyle çekilir. Bu esma zikrini her ferdin iktidarına göre verilir. Levvamede eğer gözünü kapatınca, nur görünürse, sarı renkte olur. Ağlar ise gözünün yaşı ağzına gelir ise, soğuk tuzlu olur. Zikre devam olursa, dilden gönüle iner, fuad derler. Burada bir aşka düşer. Söylemekler, gümrenmekler, inilti ile zikir eder devam edilir ise mülhimeye geçer. Mülhimede huzur rabıtaya oturunca gözünü yumunca nur görünürse kırmızı renkte olur. Zikrin üçüncü mahalli kalbe iner ağlar ise gözyaşı ağzına gelir ise soğukluk tuzluluk kalmaz ılık olur. Zikri esması Hu, Hu, Hu olur. Âdeti elli binden yetmiş bine kadar verilir. Bu da her ferdin iktidarına göre verilir. Yine gece iktidarına göre verilir. Gündüzleri de o zikri esması ile meşgul olunur. Dört nefsi mutmainne, bunun nuru da görülürse, beyaz renktedir. Zikri esması bunun Hak, Hak, Hak’tır. Buna devam eder, âdeti kırk binden altmış bine kadardır. Bu esma da iktidarına göre verilir. Bunun zikrinin mahali senavberi, yani zikir kalbe geçer, kalpte sızlamalar, çarpınmalar hareketler olur. İlham kapısı açılır. Beşincisi Nefsi Raziyedir. Bunun da zikri esması Hayyu, Hayyu, Hayyu olur. Âdeti otuz bin ile elli bine kadar iktidarına göre verilir. Görünen nuru yeşildir. Gayet koyu yeşildir. Zikrin mahali lübtür. Lüb, yani sağ börktedir. Altıncısı nefsi marziyedir. Çekecek zikri esması Kayyum olur. Âdeti yirmi binden kırk bine kadar. Bu da gecesinde iktidarına göre verilir. Gündüzü de o esma zikri ile meşgul olur. Burada beyanatı bu altı esmanın okunmasına müsaade buyrulmuştur. Nefsi marziyenin görünen nuru siyahtır. Gayet güzeldir. Yedincisi Nefsi safiyedir. Nuru Dürru Beyza budur. Nurunun rengi yoktur. Zikri esması Kahharu, Kahharu, Kahharu’dur. Bu yazdığımız beyanatlar; şeyhımız Bilal Baba Hazretlerinin İstanbul’da bir ihvana bu esmaları çekmesine izin vermiştir. Yalnız altı esmayı yazıp, mektupla göndermiştir. Çekmesine de müsaade etmiştir. O ihvan çekmiş o ihvandan da başka bir Hacı Osman isminde bir adam o mektubun suretini yazıp almıştır. O tarife üzere o da çekmiş ben de fayda gördüm dedi. O adamdan da mektubun suretini biz aldık biz de çektik biz de fayda gördük. Yalnız o mektupta nefsi safiye yok idi. Nefsi safiyeyi biz Şeyhımız Bilal Baba Hazretlerinin yazmış olduğu, Zuhuratı Geylani kitabından nefsi safiyeyi ve esmasını ondan yazdık. Bu konu ki her iki beyanatlarda Şeyhımız Bilal Baba Hazretlerinin beyanatıdır. Yine verilen izahatları, esmaları çekerken sesini yalnız kendi işitecek kadar kalbe vurur. Her esmayı çektikçe, geceleri iktidarınca çeker. Gündüzü de onunla meşgul olur. Çekilen esmalar, başından geçen bir mürşidi kâmilin tarifi ile olur ise daha iyi olur. Yemesi, içmesi kifayet miktarı, abdesti yerinde, pirine, mürşidine kalben teveccühünü tam bağlı olmakla olabilir. Yine Şeyhimiz Bilal Baba Hazretlerinin bu konularda izahatları ve tariflerini yazıyoruz. Bu yedi mertebe nefsin yedi esması vardır. Bunları kimse kendi kendine yapamaz. Başka usulleri de vardır, sakınmalıdır. Yani, yüz bin, doksan bin, seksen bin, yetmiş bin, altmış bin, elli bin, kırk bin, böylece birinden o birine işaretleri zuhur edinceye kadar çalışır. O birine işaretler görülünce geçer ama mürşidsiz olmaz. Bunların hepsi on üç esmadır. Fakat bizim asıl usulümüz La ilahe illallah zikrine huzuru kalp ile devam ile bazı haller zuhurunda Allah, Allah, Allah demek kendine kolay tat verir. O zamana kadar gece gündüz aleddevam La ilahe illallah deyip sonra o halde artık Allah demeye gece gündüz devam eder. Sonra bu hal ilerler ise, Hu, Hu, Hu demek ona hoş gelir. Zevk alır ve zuhuratları, işaretleri bu şekilde görülür. O zaman gece gündüz Hu ismine devam eder. Sayı ve hesap yoktur. Yalnız dersi ne ise, o dersini okur. Sonra kendine işaret olan isme devam eder. Daha iyi açıklanmasını isterse abdest alıp iki rekât namaz kılar, niyetini alır ki bu esma çekme zikrini şeyhım tarafından bana işaret olsun der. Artık kendi bulunduğu halde çalışıp beş on gün sonra yahut ziyade ile eksik her ne ise şeyhı tarafından Cenâb-ı Hak kendine işaret gösterir ise hepsini gösteren yapan Allah’tır. Fakat araya sebep koyar da öyle yapar. Belki şeyhın haberi bile olmadan Cenâb-ı Hak şeyhının suretinden yapar. Allahu Teâlâ cümlemize Muin olsun, âmin! Sakın kardeşlerim, bu temsile bakıp ta alçak görmeyiniz, çünkü Allahu Teâlâ Kur’an-ı Kerim’inde buyuruyor ki Ayet: (Bakara suresi ayet–26) اِنَّ اللّٰهَ لَا يَسْتَحْي۪ٓ اَنْ يَضْرِبَ مَثَلًا مَا بَعُوضَةً Buyuruyor. Manası, Allahu âlem şöyledir ki; Yahudiler geldiler, Allah kitabında sinek kanadı filân demekle temsil getirmekten ne anlaşılır, faydasız sözlerdir, dediler. Bunun için Cenâb-ı Hakk’ta buyurdu ki “Biz Hakkı ve hakikati aşikâre etmek için sinek ile daha başka şeyler ile temsil getirmekten hayâ etmeyiz” diye buyurdu. Her ne şeyler olur ise olsun, hakikati anlatman için misal ile güzel anlaşılır amelde insanın niyetine bağlıdır. Niyet ne kadar halis olursa iman selamette olur. Bizde hakkı hakikati anlatmak için hayâ etmeyiz. Niyetimiz halistir. Hemen Rabbim Teâlâ hatamızı sevap olarak kabul eylesin. Bizleri bu ilim ile amil olanlardan eyleyip, cümlemizi bu ilme aşina eylesin, âmin! Ayet: (Enfal Suresi ayet: 47; Fussilet Suresi ayet: 54) يَا مُح۪يطُ * وَاللّٰهُ بِمَا يَعْمَلُونَ مُح۪يطٌ ﴿﴾ اِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُح۪يطٌ Manası, Allah'u Teâlâ ve tekaddesin bu ismi şerifi cümle âlemleri, her şeyleri ihata ve muhafaza ve âlim olan Allah'u Teâlâ’dır. İşte karşıda görünen âlemlerin hepsi on sekiz bin âlem onun yanında biz kendi kalbimiz bize ne kadar yakın bilmesi kolay, kalbimiz içerimizde bize ne kadar yakındır. Allah’u Teâlâ’ya bu âlemlerin ve içinde olanların cümlesi daha ondan yakındır. Allah'u Teâlâ’nın kudreti, ilmi, her cihetle bu âlemleri kaplamıştır. Bu görünen âlemler altlı, üstlü, hep onun avucunun içindedir. Büyüklüğünü ona göre kıyas etsek hiç kıyasa gelmez. Müslüman’ın, mü’minin en hası, O’nu kendine daima çok yakın bilip ona göre hareket edendir. Bir kutunun içine karıncaları koysalar, avucunun ortasına alsalar, koynuna koysalar, karıncalara sorsalar, siz bizim neremizdesiniz, deseler. Onlar; sizdeyiz demekten başka bilemezler. Onun gibi bizde Hakk’tayız. Şu misali de örnek verelim: İnsanın gölgesi vücududur. Vücud olmasa, gölge olmaz. Vücudta ruhun gölgesidir. Ruh olmazsa vücutta olmaz. Ruh da Cenâb-ı Allah’ın sırrıdır. O olmazsa ruh olmaz. Hak bizde değildir. Yani biz kuluz, yaratılan mahlûkuz. O Halık’tır. O bizi halk eden Rabb’imizdir. Bizi istediği gibi kullanır, kimse karışamaz, kul Hak olamaz. Bazı zındıkların yanlış itikadı vardır. Orada kul Hak olur derler. Balığın denizde olduğu gibidirler, deniz balıkta değildir. Balık denizdedir. Yani, batıl itikatta olanlar, batıl inançları derler ki Kul Hakk’a vasıl olunca arada bir şey kalmaz. Kul da Hak olur derler. Hâşâ kul Hak olamaz. Ve lâkin Cenâb-ı Hakk’ın tecelli-i nurunda kul fani olurda o anda kendini kendi vücudunu göremez olur. Bir demircinin demiri çok kızgın kuvvetli bir ateşin içine demir koyunca ateşin sıcağı demire vururken vururken demirde o anda kıpkırmızı ateş gibi görünür. Sonra ateşten çıkınca bir müddet sonra soğuyunca yine demir demirdir, ateşte ateştir. O zaman belli oldu ki demir ayrıdır, ateş ayrıdır. İşte bu tecelli hali de Cenâb-ı Hakk’ın muradına bağlıdır. Cenâb-ı Hak mülhime ve mutmainne mertebesine yetişen kimselere kalpleri gayri arzulardan ve ahlakı zemimelerden arınmış olan bir kalbe sıfatı ile tecelli etmesi vardır. İşte o zaman kul Hakk’ın tecelliyetinde demirin ateşte ki demir gibi olduğu gibi o tecelli esnasında kul Hakk’ın tecelliyeti nurunda fani olur. Kendiliğinden fani olur gider. Ne zamana kadar, tecelliyetin üzerinden gidince demirin ateşten çıkıp soğuyunca demir ayrı ateş ayrı olur. Bu tecelli hali de Cenâb-ı Hakk’ın muradına bağlıdır. Bir saat tecellide kalanlar olabilir veya daha üç gün veya on beş gün, daha çok zaman veyahut az zaman, Allah’ın muradı ile olur. Bir kula Cenâb-ı Hakk’ın tecelli-i esmasından sonra tecelli sıfatında tecelli-i ilâhîler gelince, Hakk’a vasıl olur. O zaman kendini bulamaz, sonra daha azalır, ilmi kalır. Beyazıd-ı Bestami’de bu halde bazı altı ay devam etmiştir. Aklı başındadır, fakat kendi yok, Hakk’ı var görür. Çok sürmez, kendini geri bulur. Hak kimdir, kul kimdir fark eder. Bu da bu halde altı ayda bir yahut senede birkaç defa olur. Her zaman olmaz. Eğer her zaman olur ise Rahmani değildir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemde bile bazen olurdu, bazen olmazdı. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Nefs nedir? Nefs neden vardır? Nefs nasıl terbiye edilir? | Torlak | Tasavvuf Sohbetleri | 1 | 22.09.22 20:10 |
Nefs-i Emmare | Kırklar | Tasavvuf & Tarikatler | 2 | 02.05.22 16:41 |
Nefs-i Aşk | HacıBayram | Tövbeler & Uyarılar | 8 | 16.03.21 22:14 |
nefs mertebeleri | insan-ol-evlat | Tasavvuf & Tarikatler | 4 | 11.09.19 09:03 |
Nefs ne demek? | SiLence | islam & islami Konular | 2 | 06.05.17 13:02 |