#1
|
|||
|
|||
milenyumda islamiyonizm
Selamun Aleyküm
Gerek dinler tarihinde gerek dünya tarihinde yüce ALLAH ın biz insanlara peygamberler,vahiyler ve kitaplar aracılığıyla iletmek istediği mesajların hepsini bünyesinde toplayan"ALLAH indinde tek din İslamdır" ayetiyle de sabit kılınan İslamiyet ve Müslümanlık. Şimdi bir insan ve Müslüman olarak milenyum dediğimiz bi çağda islamiyetin ve müslümanlığın yozlaştırılması korku terörizmle bağdaştırılması hurefeleştirilmesi için elinden gelen çabayı fazlasıyla gösterenleri hayretle görmekteyiz.İşin ilginç tarafı bunlara alkış tutan önlerindeki siyasi maddi ve manevi engelleri açmaya çalışan şuursuzaça biat eden biz insanların bilgi ve teknolijide sürekli gelişen ve değişen dünyada gerçekleri görmezden gelip ahiret ve iman gerçeğini hiçe saymaktayız. Halbuki yüce ALLAH düşünmeyi öğrenmeyi akıl etmeyi emretmektetedir.Kur'an da bile sonu düşünmezmisiniz akıl etmezlermi bilmezlermi gibi kelimelerle biten bir çok ayet indirmiştir.şimdi gelelim konumuzun özüne dedim ya bilgi çağındayız teknolinin sürekli geliştiği bi dünyadayız.Buna rağmen yanmayan kefen satıp el etek öperek cennet vaad edenleri dini şekilden ve giyimden ibaret sayanları ve kendilerine bu yönde ticari bir sektör açanları,günlerçe aç gezip karnına taş bağlayıp uyuyan peygamberi anlatarak zengin olanları, örf ve gelenekleri dinleştiren,hikayelerle insanları afyonlaştıranları yüce ALLAH a havale ediyorum.Müslümanların ve islamiyetin bu kulvardan çıkması için bizlerin inandığımız kitabı iyi bilmeli anlayarak yaşayarak uydurulmuş din değil indirilmiş dinin inananları olmalıyız.Teknolojide ,ilimde,fende,üretimde herşeyde ama herşeyde güçlü olmalıyız ki bugün olduğu gibi dünyanın heryerinde ezilen biz Müslümanlar olmayalım.Bizler ALLAH tan Kur'an dan ve sünnetden uzaklaşıp dini ticari sektör haline getirenlerin peşinden sürüklendikçe cehenneme sürüklendiğimizin farkındalığını insanlara anlatmaya çalışalım Ve asla İslamiyeti "nizm" lere teslim etmeyelim.saygılar.. |
#2
|
||||
|
||||
Dünya hırsı kaplamış ruhumuzu.
Sözde din adamları bizim hiç bilmediğimiz ya da biliyorsak bile din adamı daha doğru bilir bakış açısıyla onların bize çizdikleri yol dahilinde çıkmazlara ilerlemeye devam ediyoruz. Bir aylığı asgari ücretle çalışan birinin 10 yıllık maaşını bile geçen bir medya hocası bize şükr etmeyi telkin edebilir, hatta Peygamberimizi (s.a.v) örnek gösterebilir. Belki yanmaz kefen üretilebilir ama kefenin içindeki ceset mi yanar yoksa bu dünyadan göçüp giden ruh mu yanar onu öğrenince herşey zaten geçmiş olacak. Geri dönüş yok. Yapmamız gereken tek şey (bence) insanları ve yaratılanları sevmekten geçer. Herşey kendi fıtratıyla hareket eder. Hiç bir tavuk başka bir tavuğa aslanlık taslamaz, ya da hiç bir aslan diğer bir hayvanın tavuğu olmaz. Sadece biz insanlar fıtratın aksi hareket etmeye çalışırız. Bu da insanlıktan çıkmamıza ne olduğu belirsiz bir yaratığa dönmemize sebep olur. Sonrası bahsettiğiniz gibi bir sürü "izm" akımıyla bizi yaprak gibi sağa sola hatta bok çukuruna savurur.
__________________
öLürüm yoLuna öLürümde yine boyun eğmem, yakarım dünyayı uğruna ama sana eğiLmem.. öyLe sInIrsIz öyLe Derin öyLe Çok Severim ki KORKARSIN!! Kuruyup çöLe dönsemde Pare Pare oLsamda YENiLMEM!!.. |
#3
|
|||
|
|||
Vakti zamanında ermişin biri sürekli yanında bir taş taşırmış. Taşla her gün konuşurmuş, onla yatarmış ve sürekli taşla ilgilenirmiş. Taşa o kadar büyük bir ilgi gösterirmiş ki, en nihayetinde halktan biri bu deli dervişe, taşa gösterdiği ilginin nedenini sormuş. Derviş; “Eğer bu cansız sandığımız taşı bile sevmeyi öğrenirsem, belki o zaman tam anlamıyla insanları da sevmeyi öğrenebilirim” diyerek yanıtlamış. İşte bu süreç, tüm kainatın her zerresini sevmeye giden yoldur.
Eski tasavvuf dergahlarında kişiye koşulsuz sevgiyi öğretmek için ‘Ya Vedud’ esmasının zikri öğretilirdi. Eğer bu zikri düzgün yaparsanız, belli bir süre sonra tüm kalbinize muhteşem bir ilahi aşkın dolduğunu hissetmeye başlarsınız. Bu sevgi o kadar ilahi ve yoğundur ki çevrenizdeki her şeyi sevmeye başlarsınız. Gördüğünüz bir taşı, ağacı, o sırada çevrenizde olan insanları, kısaca gördüğünüz her şeyi… Bu aşk-sevgi o denli saf ve yoğundur ki sanki bir anlığına tüm kainatı kalbinizde hissederseniz. Kalbiniz kainatın koşulsuz sevgiyi barındıran kalbiyle aynı ritimde atmaya başlar. İşte bu gerçek aşkın yani koşulsuz sevgi deneyiminin biz insanların yaşayabileceği küçük bir kısmıdır. Ya Vedud esmasının zikrindeki en büyük sır, esmayı ağızla değil gönülle zikretmektir. Bunun için önce esmayı ağızdan zikretmeye başlar sonra yavaşça kalp çakranıza indirir ve kalben esmayı zikretmeye başlarsınız. İşte bu kalben zikretme sürecinde ilahi aşkın tezahürünü yaşayabilirsiniz. . |
#4
|
|||
|
|||
Harika bir anlatım emeğinize sağlık,Allah razı olsun sizlerden
|
|
|