|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Tevekkül-ün dinimizde anlamı nedir?
Allah Tevekkül Edenleri Sever ve Allah, İman Edenlerin Velisidir Tüm kainatın yaratıcısı Yüce Allah(c.c), kullarını yarattıktan sonra kendilerinin kaderlerini de belirler ve bu kadere dayalı olarak birkaç dönüm noktaları içerisinde kullarının kararlarını yine cüz-i iradelerine bırakmaktadır. Bu durum var olan kader’in ve insanın kendi kaderini belirlemesi üzerine seyrini göstermektedir. Bahsi geçen bu dönüm noktalarının kullar tarafından verilen kararlar neticesinde yapılan ibadet, iman ve dini derecelerin Yüce Yaradan’ın nazarında bir belirti olarak var olacağı üzerinedir. Bu gösterge kulların kurtuluşu veya azabını temsil etmekte olan kararları kapsamaktadır. Bunun üzerine öncelikli olarak Allah(c.c) tarafından tayin edilen kaza ve kadere yürekten inanarak sadakatlerini göstermek gerekmektedir. Allah’ın insanların kaderine kıldığı kaza, bela, şer, mutluluk, bereket ve diğer tüm oluşumlara yürekten inanmak, Allah’a olan bağlılığınızı ve bunu yaşamak gerek iyi gerek ise kötü bir oluşum olsa dahi kaderinize inanmak kulları Allah mertebesinde iyi bir mümin kılmaktadır. Buna hitaben hayatımızda yer alan iyi veya kötü tüm olan olayların Allah’tan geldiğini ve bizlere verilen bir hediyeymiş gibi bilerek, buna takriben en hayırlısının da bu karara bağlı olduğuna inanarak yaşamaktır. Bu davranış müminin en kuvvetli iman göstergesi olmaktadır. TEVEKKÜL ETMEK, ALLAH’A İNANMAK VE ONA SIĞINMAKTIR Tevekkül’ün tam mana anlamı, Allah’a güvenmek ve ona sığınmaktır. Her işte, her olayda Allah’a inanmak, güvenmek ve ona havale etmek anlamına gelen Tevekkül, kullara gelecek olan en büyük, en iyi ve tek yardımın O’ndan geleceğine inanmaktır. Peygamber Efendimiz(S.A.V)’in dediği üzere; “Allah kullarına bir annenin çocuğuna göstermiş olduğu şefkatten kat ve kat daha şefkatlidir†deyişiniz kalbimizde hissederek ve iman ederek belirtmeliyiz. Tüm kalbimizle inandığımız tevekkül deyişiyle tüm varlığımızı kendisine biad ederek teslim etmeliyiz. Hayatımız çerçevesinde karşılaşacağımız veya bir işe kalkışacağımız vakit Allah’a sığınarak tevekkül etmesini bilmeliyiz, kısaca belirtmek gerekirse; “Allah’a sığınarak, kendisinden yardım istemeliyiz.†Tüm bu anlatılanların birçok kısmı ve tevekkül üzerine birçok deyiş, Allah tarafından Kur’an’da belirtilerek açıkça ifade edilmiş ve müminlere aktarılmıştır.
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim.. |
#2
|
|||
|
|||
Nasıl Bir Tevekkül?
İlk dönem Horasan sûfilerinden Hâtem-i Esam k.s.ye "Allah'a nasıl tevekkül ettin?" diye soruldu. O da şöyle cevap verdi: Tevekkülü şu dört esas üzerine yaptım: · Bildim ki rızkımı benden başka kimse yiyemez. Böylece nefsim bununla tatmin oldu. Benim amelimi bir başkasının yapmayacağını bildim, amelime sarıldım. • Ölümün ansızn geleceğini bildim, ona hazırlanmaya koyuldum. Bildim ki nerede olursam olayım, Allah Tealâ'nın gözetimi altındayım. Bu sebeple O'ndan hayâ ettim. |
#3
|
|||
|
|||
Tevekkül
Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Kim Allah’a tevekkül ederse, O ona yeter.”(Talâk 65/3) “Müminler, Allah’a tevekkül etsinler.”(İbrahim 14/11) “Eğer müminseniz Allah’a tevekkül edin (güvenip dayanın).”(Mâide 5/23.) Abdullah b. Mesud’un (r.a) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Hac mevsiminde bana ümmetler gösterildi. Ümmetimin dağları ve ovaları doldurduğunu gördüm. Onların bu durumu ve çokluğu çok hoşuma gitti. Bana, ‘Razı mısın?’ denildi. Ben de, ‘Evet’ dedim. Allah şöyle buyurdu: ‘Onlarla birlikte, ümmetinden yetmiş bin tanesi hesapsız olarak cennete girecektir. Onlar, dağlama yapmazlar, uğur için kuş uçurmazlar (fal ile uğraşmazlar), üfürükçülük yapmazlar ve rablerine tevekkül ederler (Her halde O’na güvenip dayanırlar).’ Bunları işiten Ukkâşe b. Mihsan ayağa kalkarak, ‘Yâ Resûlallah! Allah’a dua ediniz de beni onlardan yapsın’ dedi. Resûlullah (s.a.v), ‘Allahım, bunu onlardan yap’ diye dua etti. Bir başkası daha ayağa kalkarak, ‘Allah’a dua ediniz, beni de onlardan yapsın’ dedi. Resûlullah (s.a.v), ‘Ukkâşe seni geçti’ buyurdu.” (Ahmed, Müsned, 1/403, 404; İbn Hibbân, Sahîh, nr. 6084; Ebû Ya‘lâ, Müsned, nr. 5318, 5319; Heysemî, ez-Zevâid, 9/304. İlk kısmı hariç bk. Buhârî, Tıb, 17; Müslim, İmân, 374; Tirmizî, Kıyâme, 16) Ebû Abdullah-ı Rûzbârî demiştir ki: Ömer b. Sinan’a, “Bana Sehl b. Abdullah-ı Tüsterî’den bir şey anlat dedim” şunları söyledi: Sehl dedi ki: “Tevekkül sahibinin alâmeti üçtür: Kimseden bir şey istemez. Verileni geri çevirmez. Eline geçen malı kenarda biriktirmez (infak eder).” Ebû Musa-i Debîlî demiştir ki: Bâyezid-i Bistâmî’ye, “Tevekkül nedir?” diye soruldu; o da bana, “Bu konuda sen ne diyorsun?” diye sordu. Ben de, arkadaşlarımız içindeki âlimler bu konuda şöyle diyorlar: “Tevekkül, seni sağından ve solundan yırtıcı hayvanlar ve yutucu yılanlar sarsa, bundan dolayı sırrında (kalbinde) bir hareketlenme (korku ve endişe) olmamasıdır.” Bunun üzerine Bâyezid-i Bistâmî şöyle dedi: “Evet, bu, tevekküle yakın bir tariftir. Fakat gerçek tevekkül şudur: Cennet ehli cennette nimetler içinde keyif etse, cehennemlikler de ateşin içinde azap görse, sonra sen bunlardan birini diğerine tercih etsen (Allah’ın bu tercihine aynen katılmasan) tevekkül halinden çıkarsın.” Sehl b. Abdullah-ı Tüsterî demiştir ki: “Tevekkül makamının evveli, kulun Allah Teâlâ’nın önünde yıkayıcının elindeki ölü gibi olmasıdır. Ölüyü yıkayan onu istediği tarafa çevirir; ölünün ona karşı hiçbir hareketi ve müdahalesi olmaz.” Hamdûn Kassâr demiştir ki: “Tevekkül, Allah Teâlâ’ya tam bir şekilde itimat etmektir.” Adamın biri Hâtim-i Esamm’a, “Nereden yiyor ve içiyorsun?” diye sorunca hazret, “Göklerin ve yerlerin hazineleri Allah’a aittir. Fakat münafıklar bunu anlamazlar”(Münâfikûn 63/7.) âyetini okuyarak cevap vermiştir. . |
#4
|
|||
|
|||
Kader ve kaza nedir? Kader bir insanın yaşam çizgisidir. Kaza ise bu yaşam çizgisinde karşılaşılan olaylardır. İnsanın yaşam çizgisini ve bu yaşam çizgisinde karşılaşacağı olayları Hz. ALLAH bilmektedir. Kader yani yaşam çizgisi insanın bellidir lakin insanın kader çizgisini ömrü boyunca maruz kaldığı olaylar yani kazalar değiştirir.Bunun yanında Hz. ALLAH insana cüzi irade vermiştir. Bu cüzi irade insanın kendi hür iradesiyle bir takım tercihler yapabilme kapasitesini ifade etmektedir. Lakin şu da unutulmamalıdır ki şeytan ve şeytani cinlerde insanın cüzi iradesi üzerinde çok ciddi ve güçlü bir baskı unsuru oluşturmaktadır. Bunun yanında insanın eğitim seviyesi,zihinsel kapasitesinin kullanım oranı,havasa karşı dayanıklılığı da cüzi iradesi üzerinde etkilidir. Günümüz dünyasında havas ilmi kullanılarak insanların kuyruklarından tutulup insanlar köleleştirilmektedir. Bir nevi insanın iradesine hakim olunmaktadır. Bir takım güç odakları tarafından insanlar kullanılmaktadır. Bu tür insanlarında haliyle kader çizgileri değişmektedir. Konuyu özetlemek gerekirse,bir insanın doğumundan ölümüne kadar geçen süreye kader diyoruz. Bu kader çizgisinide sadece Hz.ALLAH bilir. Lakin bir ömür geçen zaman içinde gelişen olaylara da kaza diyoruz. Kısacası insanın kader çizgisi çok uçludur. Hangi uca gideceğini hangi ucu seçeceğini insan sadece kendisi karar verebilmeli. O açıdan havasa karşı kendi karakterini çok güçlü tutabilmelidir. Hz. ALLAH havasa karşı zayıf insanların bu dünyada çok fazla yaşamasını istemiyor. Havasa karşı yani hisleri ile hareket eden insanlar başkaları tarafından çok kolaylıkla kadırılabilmektedirler. İnsanlar duyguları ile hareket etmelidirler.
|
#5
|
|||
|
|||
Tevekkül etmekte zorlanıyor ve bunun farkında bulunuyor isek, Rabbimize dayanalım, Sabur isminden istimdat edelim, Hami ismine sığınalım. Tevekkülde zorlanmamız hayra alâmettir. Çünkü üzerimize çöken gam ve kederin ağırlığına rağmen bizim Cenab-ı Allah’ı bırakmadığımıza, O’na küsmediğimize, O’na sitem etmediğimize işarettir. Bu, isyan hali değil, kulluk halidir. Kulluğun zor hali de Allah katında değerlidir, şereflidir, makbuldür.
Dünyanın derdi ve gamı bitmez. Rabbim kimseye dert ve gam vermesin. Verirse, isyan vermesin. Dert ve gam geldiğinde, dertten kurtulmak için alınacak tedbir varsa tevekkeltü alallah denilerek alınır. Derdin ve gamın bir çaresi varsa bakılır. Bulunan çare Allah’tan bilinir. Bir çare bulunmadığında duâ vaktinin devam ettiğine inanılır. Duâ ve tevekküle devam ederken, yine çare aranır. Ne duâ çare aramaya zıttır, ne çare arama duâya… Bir çaresizlik anında Müslüman’ın çaldığı ve kendisine açılan iki kapısı vardır: 1- Dertlerin maddî kapısı. Bu, o dertle ilgili alınacak tedbir, çareye doğru gösterilen çabadır. 2- Dertlerin manevî kapısı. Bu da Allah’a sığınma ve tevekkül kapısıdır. Çaba olmadan tevekkül çare olmadığı gibi, sadece tevekkülsüz çaba da çare değildir. Bu ikisi muhteşem ikilidir. Çaba ile beraber tevekkül gösterildiğinde hepsi tevekkül hesabına geçer. İbadet de sayılır. Tevekkülsüz olarak sadece çaba gösterildiğinde de hepsi şirk hesabına geçer. Tevekkülsüz çaba da, çaba değildir. YÜKÜNÜ GEMİYE BIRAK İmanın hem nur, hem kuvvet olduğunu veciz bir şekilde hatırlatan Bediüzzaman, hakikî imanı elde eden adamın kâinata meydan okuyacağını ve imanın kuvvetine göre hadisatın tazyikatından tevekkeltü alellah 1 (Allah’a tevekkül ettim) diyerek kurtulacağını beyan ediyor. Bediüzzaman o nuranî ifadelerinde Allah’a tevekkül etmek suretiyle, hayat gemisinde olayların dağlar gibi dalgalarına karşı tam bir emniyet içinde seyran edileceğini zikrediyor. Böylece bütün ağırlıklarını Cenab-ı Hakk’ın yed-i kudretine emanet ederek dünyadan rahatla geçeceğini, berzahta istirahat edeceğini ve ardından ebedî saadete gitmek için Cennete uçacağını beyan ediyor. 2 Bediüzzaman bu meseleyi bir misal ile açıklıyor: Günlerden bir gün sırtlarında ağır yükleri bulunan iki adam büyük bir gemiye binerler. Bunlardan birisi gemiye biner binmez yükünü gemiye bırakır, rahat eder. Diğeri der ki: “Ben güçlüyüm. Yükümü sırtımda taşıyabilirim. Belki zayi olur. Gemiye bırakmayacağım.” Arkadaşı ona der ki: “Gemiden de mi güçlüsün? Hem gemi varken neden yorulasın? Gemide yükün neden zayi olsun? Hem başın döner, gittikçe gücün kaybolur, yükünle beraber denize düşersin. Yükünü bırak gemiye, rahat et. Bu büyük gemi senin yükünü daha iyi taşır. Hem seni bu halde kaptan görse, gemimizle alay mı ediyor diye düşünür, haindir midir nedir der ve sana ceza verir. Hem herkese maskara olursun. Çünkü kibrin zaafını gösteriyor. Gururun, aczinin alâmetidir. Yapmacık hareketlerin zillettir. Kendini gülünç duruma soktun. Bak, herkes sana gülüyor.” TEVEKKÜL BİZİ NELERDEN KURTARIR? Arkadaşının uyarısına kulak veren adam, yükünü yere koydu, üzerine oturdu: “Oh! Allah senden razı olsun! Ben gerçekten divaneymişim! Zahmetten, hapisten ve maskaralıktan kurtuldum.” der. Bu hikâyenin neticesine göre, tevekkül eden adam şunlardan kurtuluyor: 1- Kâinatın dilenciliğinden, 2- Her hadisenin karşısında titremekten. 3- Kendini beğenmişlikten. 4- İnsanlara maskara olmaktan. 5- Uhrevî sıkıntılardan. 6- Dünya hadiselerinin tazyikinden kurtuluyor. 3 Rabbim sizleri ve bizleri duâsı ve tevekkülü makbul olanlardan eylesin. Âmin.. |
#6
|
|||
|
|||
peki soyle bisey sorayim.bir hacetimiz var ve bununla ilgli dua ettik allaha havale ettik ona sigindik ve tevekkul ettigimizi belirttik.tekrar tekrar ayni konu uzerine dua etmek tevekkul etmis olmayi bozar mi.yoksa tevekkul etmis olsak da dua da israrci olmamiz gerekir mi. sanki hem allaha havale etmis olup onun kararina uymayi kabul edip hem de hayir mi ser mi bilmedigimiz bir dilegimize israrla dua etmek kafami karistiriyor bu.ikiside olur gibime geliyor ama fikirlerinizi almak isterim
|
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Ramazan-I Şerif Risalesi | 1XBHIX | ibadetler | 5 | 31.03.24 02:58 |
Biyoenerji nedir, bioenerji anlamı, enerjiyi görmek ve hissetmek. Şakralar | SiLence | Bioenerji | 6 | 05.03.24 09:22 |
Kumeyl Duası - Zirve Duası (Sesli ve Açıklamalı) | madlen | Havas ilmi Genel Bilgiler | 16 | 10.11.22 04:46 |
Tevekkül nedir nasıl yapılır? Tevekkül duası nedir? | Naim | Tövbeler & Uyarılar | 1 | 06.08.21 15:49 |
Önemli ve Pratik bilgiler | Adalet | Pratik Bilgiler | 4 | 26.01.17 21:37 |